iltasyazilim
FD Üye
Nazan Bekiroğlu
Doğum 3 Mayıs 1957Trabzon
Meslek Yazar, akademisyen
Nazan Bekiroğlu; Türk yazan ve akademisyen 3 Mayıs 1957 günü Trabzon'da doğdu Sanatkar duruşunun ve akademik kişiliğinin gelişmesinde hocası Orhan Okay'ın tesiri büyüktür 1997 yılından beri hikâye, test, roman ve incelemelerini kitaplaştırarak yayımlamaktadır 2006 yılında Cam Irmağı, Taş Gemi adlı hikâyesiyle Türk Yazarlar Birliği hikâye ödülü'nü almıştır Halen Vakit gazetesinde KültürSanat sayfasında köşe yazıları yayımlanmaktadır
AİLE YAŞAMSAL
1957 yılında Trabzon ’da doğan Nazan Bekiroğlu, edebiyata ilgi duyan bir ailenin üç çocuğundan en küçüğüydü Babası, “Niyet adlı mahallî bir gazetenin sahibiydi ve edebiyatın yanı sıra Osmanlı tarihine de ilgisi vardı Bekiroğlu “güzele ilgi duymayı babasından öğrenmiştir Okumayı, kendisine sevdiren babasıdır Nazan hemen şimdi 14 yaşında iken babasını kaybetti Babası, “İçinde Bir Sızı Var adlı hikâyesinin de kahramanı olmuştur Evli ve iki çocuk annesidir
EĞİTİM HAYATI
Nazan Bekiroğlu ilk, orta ve lise tahsilini doğum yeri olan Trabzon ’da tamamladı Atatürk Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ’nü bitirdi Dört yıl lise öğretmenliği yaptı 1984 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi ’ne öğretim görevlisi olarak geçti
ÇALIŞMA YAŞAMSAL
Prof Dr Orhan Okay yönetiminde sürdürdüğü “Halide Edip Adıvar ’ın Romanlarının Teknik Açıdan Tahlili adlı çalışmasını tamamlayarak 1987 ’de “doktor oldu 1995 yılında da “Nigâr binti Osman ’ adlı çalışması ile doçent oldu İlmî çalışmalarını “Şair Nigâr Hanım (1998), “Halide Edib Adıvar (1999) başlığı ile yayımlamıştır Halen benzer fakültede birim başkanı olarak görev yapmaktadır
EDEBI HAYATI
Mustafa Kutlu ’dan teknik anlamda geleneğe yaslanması yönünden etkilenir Sezai Karakoç ’tan geleneğin dönüştürülerek bugün nasıl kullanılabileceğini öğrendiğini söyler Şiir, hikâye ve incelemeleri Dolunay, Türk Edebiyatı, Millî Kültür, Kayıtlar, Yedi İklim ve Dergâh mecmualarında yayımlanmıştır Bekiroğlu, Türk Edebiyatı dergisi röportaj yazarı Belkıs İbrahimhakkıoğlu ’na verdiği bilgilerle, kendisini ve hikâyeleriyle şiirlerini şöyle anlatmıştır:
Doğduğu tarih (3 Mayıs), ruh dünyası ve peşinde şiir ve hikâyelerinde her zaman yer almıştır Altı yaşına kadar oturdukları, konak yavrusu denilebilecek büyük evde yaşadıkları, hikâyelerinin şuur altı malzemesini hazırlamıştır, “Çini dolap tutamakları, billur kapı kollan, vitraylardan süzülen efsunlu hava, kapı yanına açan filbahri çiçekleri, taş duvarlardan fışkıran yabani incir dalı, kocaman halının göbeğine düşen san ikindi güneşi, geceleri yatağa uzanan dalga sesleri ve bu seslerle karışan martı çığlıkları Bütün bunların izdüşümleri daha çocukluk yıllarında sanatkâr ruhunu yoğuran dünyanın temelini teşkil etmişlerdir On dört yaşında babasının vefatıyla beraber ailenin hesaplı ve sosyal rengi değişir Konaktan apartman dairesine geçiş, yazarın içe dönük ruh yapısının teşekkülünde ve duyarlılığının şekillenmesinde etkili olmuştur sonradan yüksek tahsil için aileden uzaklaşması ve bakışlarını dış dünyaya çevirmesi, Anadolu ’yu ve Anadolu insanını tanımasını sağladı
Öğrencilik yıllarında halk edebiyatı ve Orta Asya estetiğinin ardından idi Bunu bir ölçüde birincil hikâyelerine de yansıttı Lüzum usta, gerekse akademik kişiliğinin gelişmesinde hocası Orhan Okay ’dan özendirme ve yardım fark etti Kendi ifadesi ile, kendini ana buluşu mezuniyet sonrası yıllarda gerçekleşir 1979 yılında apartman dairesinden yeniden eski, müstakil ve bahçeli bir eve taşınırlar Böylece Nazan Bekiroğlu, ruhunu harekete geçiren atmosfere her yerde kavuşur daha sonra bir İstanbul seyahatinde hayatına Osmanlı ve Topkapı Sarayı girer ve bu saray artan bir şekilde, âdeta bir tutkuya dönüşür Ama onu çeken Osmanlı ’nın zaferleri ya da yenilgileri değildir “Sarayı bilhassa insanî yanı ile yakalamaya çalışır çok eskiden Tanpınar ’ın etkisinde kaldığını ama acilen bu etkiyi üzerinden attığını söyler Hayran olduğu Dostoyevski ’den insan ruhunun labirentlerini vermesi bakımından etkilenir Oscar Wilde ’ın insan ruhunun evrensel prensipler doğrultusunda ve çok sade çizgilerle hikâyeler yazmasından etkilenir Nun Masalları döneminde Oscar Wilde gibi hikâyeler kâğıda dökmek ister Nun Masalları ’nın sade görünümünde onun etkisinin olduğunu *
Doğum 3 Mayıs 1957Trabzon
Meslek Yazar, akademisyen
Nazan Bekiroğlu; Türk yazan ve akademisyen 3 Mayıs 1957 günü Trabzon'da doğdu Sanatkar duruşunun ve akademik kişiliğinin gelişmesinde hocası Orhan Okay'ın tesiri büyüktür 1997 yılından beri hikâye, test, roman ve incelemelerini kitaplaştırarak yayımlamaktadır 2006 yılında Cam Irmağı, Taş Gemi adlı hikâyesiyle Türk Yazarlar Birliği hikâye ödülü'nü almıştır Halen Vakit gazetesinde KültürSanat sayfasında köşe yazıları yayımlanmaktadır
AİLE YAŞAMSAL
1957 yılında Trabzon ’da doğan Nazan Bekiroğlu, edebiyata ilgi duyan bir ailenin üç çocuğundan en küçüğüydü Babası, “Niyet adlı mahallî bir gazetenin sahibiydi ve edebiyatın yanı sıra Osmanlı tarihine de ilgisi vardı Bekiroğlu “güzele ilgi duymayı babasından öğrenmiştir Okumayı, kendisine sevdiren babasıdır Nazan hemen şimdi 14 yaşında iken babasını kaybetti Babası, “İçinde Bir Sızı Var adlı hikâyesinin de kahramanı olmuştur Evli ve iki çocuk annesidir
EĞİTİM HAYATI
Nazan Bekiroğlu ilk, orta ve lise tahsilini doğum yeri olan Trabzon ’da tamamladı Atatürk Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ’nü bitirdi Dört yıl lise öğretmenliği yaptı 1984 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi ’ne öğretim görevlisi olarak geçti
ÇALIŞMA YAŞAMSAL
Prof Dr Orhan Okay yönetiminde sürdürdüğü “Halide Edip Adıvar ’ın Romanlarının Teknik Açıdan Tahlili adlı çalışmasını tamamlayarak 1987 ’de “doktor oldu 1995 yılında da “Nigâr binti Osman ’ adlı çalışması ile doçent oldu İlmî çalışmalarını “Şair Nigâr Hanım (1998), “Halide Edib Adıvar (1999) başlığı ile yayımlamıştır Halen benzer fakültede birim başkanı olarak görev yapmaktadır
EDEBI HAYATI
Mustafa Kutlu ’dan teknik anlamda geleneğe yaslanması yönünden etkilenir Sezai Karakoç ’tan geleneğin dönüştürülerek bugün nasıl kullanılabileceğini öğrendiğini söyler Şiir, hikâye ve incelemeleri Dolunay, Türk Edebiyatı, Millî Kültür, Kayıtlar, Yedi İklim ve Dergâh mecmualarında yayımlanmıştır Bekiroğlu, Türk Edebiyatı dergisi röportaj yazarı Belkıs İbrahimhakkıoğlu ’na verdiği bilgilerle, kendisini ve hikâyeleriyle şiirlerini şöyle anlatmıştır:
Doğduğu tarih (3 Mayıs), ruh dünyası ve peşinde şiir ve hikâyelerinde her zaman yer almıştır Altı yaşına kadar oturdukları, konak yavrusu denilebilecek büyük evde yaşadıkları, hikâyelerinin şuur altı malzemesini hazırlamıştır, “Çini dolap tutamakları, billur kapı kollan, vitraylardan süzülen efsunlu hava, kapı yanına açan filbahri çiçekleri, taş duvarlardan fışkıran yabani incir dalı, kocaman halının göbeğine düşen san ikindi güneşi, geceleri yatağa uzanan dalga sesleri ve bu seslerle karışan martı çığlıkları Bütün bunların izdüşümleri daha çocukluk yıllarında sanatkâr ruhunu yoğuran dünyanın temelini teşkil etmişlerdir On dört yaşında babasının vefatıyla beraber ailenin hesaplı ve sosyal rengi değişir Konaktan apartman dairesine geçiş, yazarın içe dönük ruh yapısının teşekkülünde ve duyarlılığının şekillenmesinde etkili olmuştur sonradan yüksek tahsil için aileden uzaklaşması ve bakışlarını dış dünyaya çevirmesi, Anadolu ’yu ve Anadolu insanını tanımasını sağladı
Öğrencilik yıllarında halk edebiyatı ve Orta Asya estetiğinin ardından idi Bunu bir ölçüde birincil hikâyelerine de yansıttı Lüzum usta, gerekse akademik kişiliğinin gelişmesinde hocası Orhan Okay ’dan özendirme ve yardım fark etti Kendi ifadesi ile, kendini ana buluşu mezuniyet sonrası yıllarda gerçekleşir 1979 yılında apartman dairesinden yeniden eski, müstakil ve bahçeli bir eve taşınırlar Böylece Nazan Bekiroğlu, ruhunu harekete geçiren atmosfere her yerde kavuşur daha sonra bir İstanbul seyahatinde hayatına Osmanlı ve Topkapı Sarayı girer ve bu saray artan bir şekilde, âdeta bir tutkuya dönüşür Ama onu çeken Osmanlı ’nın zaferleri ya da yenilgileri değildir “Sarayı bilhassa insanî yanı ile yakalamaya çalışır çok eskiden Tanpınar ’ın etkisinde kaldığını ama acilen bu etkiyi üzerinden attığını söyler Hayran olduğu Dostoyevski ’den insan ruhunun labirentlerini vermesi bakımından etkilenir Oscar Wilde ’ın insan ruhunun evrensel prensipler doğrultusunda ve çok sade çizgilerle hikâyeler yazmasından etkilenir Nun Masalları döneminde Oscar Wilde gibi hikâyeler kâğıda dökmek ister Nun Masalları ’nın sade görünümünde onun etkisinin olduğunu *