iltasyazilim
FD Üye
Bîrûnî, ilim ve hikmete “kaybolmuş malı gibi bakar, bu yüzden ne Hintlilerin teşhislerine ne de Çinlilerin tedavilerine mesafe koyar Hangi otun hangi derde deva olduğunu bilmekle kalmaz, toprak ve iklim yapısını da inceler, dağ bitkisini ova bitkisinden ayrı tutar
O güne kadar hekimler eczacı sayılır, havan başına oturup hap, merhem, şurup kararlar Bîrûnî eczacılıkla tabibliğin sınırlarını ayırır ve Kitabü’sSaydale fi’t Tıb’da (ki bunu yazdığında yaşı sekseni aşar) nebati ve hayvani gıdaları, madenleri, yağları, zehirleri tasnif etmekle kalmaz, nerede kullanılacaklarına dair “alfabetik bir sıralama yapar
Ona göre hekim “elimde malzeme yok diyerek hastasını tedavi etmekten kaçamaz, yerine ne koyacağını (muadilini) bilmeyen bu işe soyunamaz Yine ilaçların yan tesirlerinden söz açar ki onu bu eseri ile “eczacılığın babası unvanına lâyık bulurlar
Bîrûnî adı coğrafyacıya çıkanların da ufuklarını açar Daha o yıllarda Ümit Burnu’nu anlatır, Asya ve Avrupa’nın kuzeyi hakkında mufassal bilgiler sunar Amerika kıtasından, Japonya’dan bahs ederek Christof Coloumbus’a beş asırlık bir fark atar
Newton’dan önce
Bîrûnî, Newton’un kırkıncı göbekten dedesinin yaşadığı bir çağda Dünya’nın yuvarlak ve dönmekte olduğunu söyler “Peki Dünya dönüyorsa, ağaçlar ve taşlar niye fırlamıyor diye soranlara “çünkü her şey dünyanın merkezine düşüyor
Demek ki bir çekicilik var der ve yerçekiminin varlığını ortaya koyar Karaların kuzeye doğru kaydıklarını tam 10 asır önce yazar, ki günümüz araştırmacıları hadiseye yeni yeni uyanırlar
EIKanunülMes’udi adlı eseriyle feza coğrafyasını harmanlayan Bîrûnî birçok yeni keşfe imza atar Bu arada ışık hızının sesten kat be kat fazla olduğunu açıklar
Çiçekteki nizam
Bîrûnî sadece fikir adamı değil sanatkârdır Dizaynı maharet gerektiren astronomi aletlerini bizzat eliyle yapar Yine kendi kurduğu mekanizmalarla elementlerin özgül ağırlıklarını tespit eder ve aşağı yukarı bugünkü rakamları yakalar
KitabütTefhim ve Ma’rifetilCevahir adlı eseriyle madenler ve kıymetli taşlar üzerine duyulmadık şeyler yazan büyük âlim, “mahruti alet dediği (bir nevi piknometre ile) sıcak ve soğuk su arasındaki ağırlık farkını tespite muvaffak olur, altının, zümrüdün, kuvarsın izafi kesafetini daha o yıllarda ortaya koyar
Bîrûnî, botanikle de ilgilenir, kimsenin aklına gelmeyen bir şey dener, geometriyi botaniğe uygular Çiçeklerin taç yapraklarının aldığı şekillerden birçok ip ucu yakalar
Zooloji konusunda da bir derya olan Harzemli yetim, özellikle kuşlarla ilgili dikkate şayan tespitler yapar
Derken Gazneli Mahmud, Sebüktekin ve Harezmşahlar tarihlerini yazar, o devre ışık tutar Ardından “mukayeseli dinler tarihi gibi bir bilim dalı kurar
Bîrûnî, üzerine eğildiği mevzu hakkında önce bir âyet, hadis, kıyas ve icma arar
Tecrübî ilimlerle dinî ilimleri birleştirir, fen bilenin dinini daha iyi anlayacağından şüphe duymaz Zaman zaman “eğer hata yaptıysam Allah’a tövbe ederim Rızasına sarılmak hususunda Allah’tan yardım dilerim Bâtıldan korunmak için Allah’tan hidayet isterim İyilik elbette O’nun elindedir der, şeraite mugayir tek cümle yazmaktan ödü kopar
Bîrûnî Türk asıllı olmasına rağmen eserlerini Arapça yazar Tepki alacağını bilmesine rağmen “başka lisanlarla kurulan cümleleri, asil atlar arasında dolanan zürafalara benzetmekten kaçınmaz
Para bizi bozar
Sultan Mes’ud, kendisine ithaf ettiği Kanunu Mes’ûdî adlı eseri için Bîrûnî’ye bir fil yükü gümüş verir ama o, bu hediyeyi “baştan çıkarıp ilimden uzaklaştırmasın endişesi ile geri yollar
Bîrûnî’ye sorarsanız ilmin ona göresi, buna göresi olmaz
Evet düşünceye serbestlik tanınmalıdır ama bu çalışmalar sarih ve sağlam metotlara dayanmalı, batıldan, sihirden, hurafeden arındırılmalıdırlar Manevî hastalıklara yakalananların kalpleri kör olur, hikmetleri göremez olurlar
Teori ve tecrübe, ilmin iki kanadı gibidir Tecrübe (deney) dediğin, tekrar tekrar yapılabilmeli ve her seferinde aynı neticeyi vermelidir Bîrûnî ilimde açıklıktan yanadır, örtülü, kapalı, müphem ve muğlak cümlelerle işi olmaz Meselelerin özünü ve ruhunu kavramaya bakar Ancak dini ilimlerde haddini ve aczini bilir, sadece okuduklarını aktarır, sened göstererek nakil yapar
Bîrûnî talebelerine “önce niyetlerinizi düzeltin der, “taassup için, makam için, şöhret için çalışanlar bilgi sahibi olurlarsa da hikmet sahibi olamazlar Evet bu yol çetindir ama erişilmez değildir İnanın çektiğiniz çileye değer, ilmin tadına doyulmaz
Bîrûnî’nin eserleri incelendiğinde, onun dini bir terbiyeden geçtiği hayata ve hadiselere Müslümanca baktığı gözden kaçmaz
Bîrûnî’den vecizeler:
Asrı saadette esans ve parfümle uğraşanlar yüklerini Dar Limanına getirir, dağıtımı buradan yaparlar Kureyşliler bu nedenle onları Dari diye anarlar Peygamber Efendimiz “Soylu ve dürüst insanlar Dari gibidirler Size esans vermeseler de güzel kokularını duyarsınız Kötü arkadaş ise isle ateşle uğraşan demirciye benzer, kıvılcımları üzerinize sıçramasa da dumanından kurtulamazsınız buyurdular
Yalnızca kitap toplayıp, kütüphanesiyle övünenler, çekmecelerini parayla doldurup, harcayamayan cimrilere benzerler
İlmi sindirmeye bakın, bilgileriniz elbisenizdeki kirler gibi yıkanırken akmasınlar
“El tekrarü ahsen, tekrarda güzellik vardır Öğrenmek tekrarın meyvesidir
O güne kadar hekimler eczacı sayılır, havan başına oturup hap, merhem, şurup kararlar Bîrûnî eczacılıkla tabibliğin sınırlarını ayırır ve Kitabü’sSaydale fi’t Tıb’da (ki bunu yazdığında yaşı sekseni aşar) nebati ve hayvani gıdaları, madenleri, yağları, zehirleri tasnif etmekle kalmaz, nerede kullanılacaklarına dair “alfabetik bir sıralama yapar
Ona göre hekim “elimde malzeme yok diyerek hastasını tedavi etmekten kaçamaz, yerine ne koyacağını (muadilini) bilmeyen bu işe soyunamaz Yine ilaçların yan tesirlerinden söz açar ki onu bu eseri ile “eczacılığın babası unvanına lâyık bulurlar
Bîrûnî adı coğrafyacıya çıkanların da ufuklarını açar Daha o yıllarda Ümit Burnu’nu anlatır, Asya ve Avrupa’nın kuzeyi hakkında mufassal bilgiler sunar Amerika kıtasından, Japonya’dan bahs ederek Christof Coloumbus’a beş asırlık bir fark atar
Newton’dan önce
Bîrûnî, Newton’un kırkıncı göbekten dedesinin yaşadığı bir çağda Dünya’nın yuvarlak ve dönmekte olduğunu söyler “Peki Dünya dönüyorsa, ağaçlar ve taşlar niye fırlamıyor diye soranlara “çünkü her şey dünyanın merkezine düşüyor
Demek ki bir çekicilik var der ve yerçekiminin varlığını ortaya koyar Karaların kuzeye doğru kaydıklarını tam 10 asır önce yazar, ki günümüz araştırmacıları hadiseye yeni yeni uyanırlar
EIKanunülMes’udi adlı eseriyle feza coğrafyasını harmanlayan Bîrûnî birçok yeni keşfe imza atar Bu arada ışık hızının sesten kat be kat fazla olduğunu açıklar
Çiçekteki nizam
Bîrûnî sadece fikir adamı değil sanatkârdır Dizaynı maharet gerektiren astronomi aletlerini bizzat eliyle yapar Yine kendi kurduğu mekanizmalarla elementlerin özgül ağırlıklarını tespit eder ve aşağı yukarı bugünkü rakamları yakalar
KitabütTefhim ve Ma’rifetilCevahir adlı eseriyle madenler ve kıymetli taşlar üzerine duyulmadık şeyler yazan büyük âlim, “mahruti alet dediği (bir nevi piknometre ile) sıcak ve soğuk su arasındaki ağırlık farkını tespite muvaffak olur, altının, zümrüdün, kuvarsın izafi kesafetini daha o yıllarda ortaya koyar
Bîrûnî, botanikle de ilgilenir, kimsenin aklına gelmeyen bir şey dener, geometriyi botaniğe uygular Çiçeklerin taç yapraklarının aldığı şekillerden birçok ip ucu yakalar
Zooloji konusunda da bir derya olan Harzemli yetim, özellikle kuşlarla ilgili dikkate şayan tespitler yapar
Derken Gazneli Mahmud, Sebüktekin ve Harezmşahlar tarihlerini yazar, o devre ışık tutar Ardından “mukayeseli dinler tarihi gibi bir bilim dalı kurar
Bîrûnî, üzerine eğildiği mevzu hakkında önce bir âyet, hadis, kıyas ve icma arar
Tecrübî ilimlerle dinî ilimleri birleştirir, fen bilenin dinini daha iyi anlayacağından şüphe duymaz Zaman zaman “eğer hata yaptıysam Allah’a tövbe ederim Rızasına sarılmak hususunda Allah’tan yardım dilerim Bâtıldan korunmak için Allah’tan hidayet isterim İyilik elbette O’nun elindedir der, şeraite mugayir tek cümle yazmaktan ödü kopar
Bîrûnî Türk asıllı olmasına rağmen eserlerini Arapça yazar Tepki alacağını bilmesine rağmen “başka lisanlarla kurulan cümleleri, asil atlar arasında dolanan zürafalara benzetmekten kaçınmaz
Para bizi bozar
Sultan Mes’ud, kendisine ithaf ettiği Kanunu Mes’ûdî adlı eseri için Bîrûnî’ye bir fil yükü gümüş verir ama o, bu hediyeyi “baştan çıkarıp ilimden uzaklaştırmasın endişesi ile geri yollar
Bîrûnî’ye sorarsanız ilmin ona göresi, buna göresi olmaz
Evet düşünceye serbestlik tanınmalıdır ama bu çalışmalar sarih ve sağlam metotlara dayanmalı, batıldan, sihirden, hurafeden arındırılmalıdırlar Manevî hastalıklara yakalananların kalpleri kör olur, hikmetleri göremez olurlar
Teori ve tecrübe, ilmin iki kanadı gibidir Tecrübe (deney) dediğin, tekrar tekrar yapılabilmeli ve her seferinde aynı neticeyi vermelidir Bîrûnî ilimde açıklıktan yanadır, örtülü, kapalı, müphem ve muğlak cümlelerle işi olmaz Meselelerin özünü ve ruhunu kavramaya bakar Ancak dini ilimlerde haddini ve aczini bilir, sadece okuduklarını aktarır, sened göstererek nakil yapar
Bîrûnî talebelerine “önce niyetlerinizi düzeltin der, “taassup için, makam için, şöhret için çalışanlar bilgi sahibi olurlarsa da hikmet sahibi olamazlar Evet bu yol çetindir ama erişilmez değildir İnanın çektiğiniz çileye değer, ilmin tadına doyulmaz
Bîrûnî’nin eserleri incelendiğinde, onun dini bir terbiyeden geçtiği hayata ve hadiselere Müslümanca baktığı gözden kaçmaz
Bîrûnî’den vecizeler:
Asrı saadette esans ve parfümle uğraşanlar yüklerini Dar Limanına getirir, dağıtımı buradan yaparlar Kureyşliler bu nedenle onları Dari diye anarlar Peygamber Efendimiz “Soylu ve dürüst insanlar Dari gibidirler Size esans vermeseler de güzel kokularını duyarsınız Kötü arkadaş ise isle ateşle uğraşan demirciye benzer, kıvılcımları üzerinize sıçramasa da dumanından kurtulamazsınız buyurdular
Yalnızca kitap toplayıp, kütüphanesiyle övünenler, çekmecelerini parayla doldurup, harcayamayan cimrilere benzerler
İlmi sindirmeye bakın, bilgileriniz elbisenizdeki kirler gibi yıkanırken akmasınlar
“El tekrarü ahsen, tekrarda güzellik vardır Öğrenmek tekrarın meyvesidir
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.