iltasyazilim
FD Üye
Münir Özkul Yaşam Öyküsü
Münir Özkul'un Biyografisi
Münir ÖZKUL 15 Ağustos 1925
Münir Özkul, 15 Ağustos 1925 tarihinde İstanbul'un Bakırköy semtinde, eski Osmanlı paşalarından birinin torunu olarak dünyaya geldi Ufak yaşlarda tiyatroya merak salmış olan Özkul, İstanbul Erkek Lisesi'ndeki eğitiminin arkasında oyuncu olmaya karar vererek gözünü sahnelere dikti O zamana dek yaşamını sürdürdüğü ve aşinası olduğu Bakırköy'de bulunan Halkevi'nde oyunculuğa adım attı Birincil amatör sahne deneyimlerini burada gerçekleştiren Özkul, İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda bir zaman oynadıktan daha sonra Ankara Devlet Tiyatrosu'na geçti Ardından da, İstanbul Şehir Halkı Tiyatrosu'nda profesyonel oyunculuk kariyerine devam etmeye başladı ve artık egemen çalışabilecek düzeye geldiğine kanaat getirerek, özel sektöre geçiş yaparak Ses Tiyatrosu'nda sergilenen oyunlarda rol almaya başladı Ancak buradaki çalışması uzun soluklu olamadı ve anında arkasında yien özel bir tiyatro olan Ufak Sahne'ye geçti
Minik Sahne, genç oyuncunun kariyerinin yükselişinde bir dönüm noktası oldu Çünkü, ilk defa kayda değer bir oyunda rol alma şansı doğdu Sadri Alışkın, Nevin Akkaya, Şükran Güngör ve Cahit Irgat gibi dinç oyuncularla, yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul'un yaptığı ve Steinback'in aynı adlı romanından tiyatroya uyarlanan Fareler ve Milletda oynadı Yeteneği Musin Ertuğrul'un gözünden kaçmayan Özkul, Minik Sahne'de ayrıca, Yarış, Onikinci Gece, Aşağıdan Yukarıve Girift Meslekgibi başarılı oyunlarda da yer aldı
Tiyatro sahnelerinden raslantıfilm setlerine geçişi 40'lı yılların sonuna denk düşen Özkul, askerliğini yaptığı dönemde, Vatan ve Namık Kemaladlı filmde yönetmen asistanlığı yapan arkadaşı Sırrı Gültekin'i ziyaret için Yeşilçam'a gittiği birgün ilk kere bir filmde figüran olarak rol aldı Üniformalı bir figüran arayışı içinde olan arkadaşının ricasını kırmayarak, azıcık da gülünç bir anı olsun diye kamera karşısına geçti ve rol aldığı 400'ün üstünde filmle, Türk sinemasına damgasını vuran önemli kişilik oyuncuları arasına girmesini sağlayacak sinema serüveni bu nedenle başlamış oldu
50'li yılların başlarında, ilk olarak beyaz perdenin siyahbeyaz karelerinde küçük rollerle karşımıza çıkan Özkul, ilk defa 1950 yılında, senaryosu İhsan Koza ile Nazım Hikmet kadar yazılan ve Vedat Ar'ın yönetmenliğinde çekilen Üçüncü Selim'in Gözdesiadlı bir Ipek Film yapımında yer aldı Hemencecik arkasından, 1951'de, tekrar birer Ipekli Film yapımı olan Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasanile Lale Devrinde yardımcı oyuncu olarak kamera karşısına geçen Özkul, aynı sene, Muhsin Ertuğrul'un yönetmenliğinde çekilen Evli mi Bekar mıve Baha Gelenbevi'nin yönettiği Barbaros Hayrettin Paşaadlı filmlerde başrol oynadı
Yabancı sinemanın tipik karakterlerinden etkilenen Türk sinemasında, Burhan Kader kadar LorelHardi ikilisinin kendi kültürümüze uyarlanmasıyla dönüştüğü EdiBüdü ikilisinin 1952 yılında sinemaya aktarılmış versiyonu olan Edi ile Büdü Tiyatrocuve Edi ile Büdüfilmlerinde Vasfi Rıza Zobu ile birlikte rol bölge Özkul, bundan böyle sinema çevrelerinde adını duyurmaya, halktan büyük ilgi görmeye başlamıştı Ilk yıllarında genellikle Ipek Film yapımlarında bulunan oyuncu, birçok süre komedi türü filmlerde rol aldı ve özellikle mimikleriyle, samimi tavırlarıyla millet göre kısa sürede benimsendi Oysa esas başarısını Istek Film yapımlarıyla yakaladı
1953 yılında, Muhsin Ertuğrul'un yönettiği Halıcı Kızfilminde yer aldıktan sonradan kariyerinin önü iyice açıldı Benzer sene, inanılmaz bir komedi olan ve senaryosu tekrar İhsan İpekçi ile Nazım Hikmet göre yazılan Balıkçı Güzeli1002 Geceve ardından, 1956'da çekilen Kalbimin Şarkısıadlı hissi film ile karakter oyunculuğuna doğru yönelişe geçen Özkul, Miras Uğrundave Zeki Müren'in başrolünü oynadığı Altın Kafesile oyunculuk gücünü ortaya koyarak; dram, duygusal, komedi gibi öbür türlerde her kalıba girebilen bir oyuncu olduğu kanısını pekiştirmeye başladı
Sinema çalışmalarının yanı sıra, gönül verdiği tiyatro sahnelerini de bırakmayan Özkul, 1957 yılında Devlet Tiyatroları'nın yönetmenliğine getirildi Sanat kariyerinde az daha bir atılım olarak değerlendirilebilecek bu gelişmenin peşinde, Küçük Sahne'yi terk etmek zorunda kaldı Bu durum, sanatçının profesyonel oyunculuğa adım attığı Ufak Sahne'nin, ustasını kaybetmesiyle birlikte daha pozitif tutunamayarak dağılmasına neden oldu
1960 ile 1970 yılları aralarında kırkın üzerinde filmde rol alan Özkul, daha önce Atlan Karındaş'la birlikte tiyatro sahnesine de aktardığı ve oyunun harika başarısı sonucunda, 1971 yılında Türk tiyatro ve ortaoyunu üstadı İsmail Dümbüllü'den ortaoyuncular kavuğunu devralmasını karşılayan, Vefalı Şendil'in yazdığı Kanlı Nigaradlı mükemmel eserin sinema versiyonunda da yer aldı 1968 yılında, Işık Halkası Erakalın'ın yönetmenliğinde çekilen filmde, Belgin Zirve ve Selma Güneri'yle birlikte rol aldı Türk sinemasının en bereketli dönemlerinden olan 70'li yıllara gelindiğinde, geniş bir oyuncu kadrosuna sahip, aile filmlerinde rol almaya başlayan Özkul, bilhassa Adile Naşit'le iyi bir ikili oluşturdu ve bu ikili halk müziği tarafından da çok sevildi; benimsendi Yakışıklı olmasa da, hatta çirkince bir yüze, uzun ve ince bir fiziğe sahip olsa da birkaç filmde jön rollerde bulunan ve hiçbir süre fena rollere yakıştırılamayan Özkul, özellikle bu yıllarda Türk sinemasının klişe konularında yoksul ama gururlu, iyi huylu, babacan karakterleri canlandırdı
Münir Özkul, 1972 yılında, başrollerini Hülya Koçyiğit ile Tarık Akan'ın paylaştığı Sev Kardeşimadlı Ertem Eğilmez filmindeki başarılı performansıyla, Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncuödülüne bedel görüldü
70'li yıllarda, Ertem Eğilmez imzalı filmlerde unutulmaz rollere yaşam veren, ağlatan hissi replikleri o güzel sesiyle Türk izleyicisinin hafızasına kazıyan Özkul, Neşeli Günler, Mavi Boncuk, Aile Şerefi, Gırgıriyeserileri, Güler Yüzlü Gözlerve Bizim Ailegibi filmlerle şahsiyet oyunculuğundaki ustalığını ortaya koydu Sanatçının unutulmaz rolleri aralarında zirveyi ele geçirense, Hababam Sınıfısüratli fimlerinde canlandırdığı, disiplinli, ama merhametli hoca Kel Mahmutkarakteri oldu Böylece oysa, bu tipleme hemen hemen adını aşarak sanatçının lakabı haline geldi ve bu şekilde anılmaya başlandı
80'li yıllarda duraklama dönemine giren Yeşilçam'da video filmlerine yönelişi izleyen Özkul, bu dönemde kalitesi düşük birtakım sinema ve video filmlerinde rol aldı Arkasında, tek televizyonlu dönemin sonlarına içten dizi çekimlerinin artış göstermesiyle birlikte, 1987 yılında TRT'de yayınlanmak üzere çekilen Ufo Zekiyeadlı dizi için kamera önüne geçti Bu dizinin arkasında birkaç filmde daha rol bölge meşhur oyuncu, içkiye olan düşkünlüğünün de etkisiyle sağlığı ile ilgili sorunlar yaşamaya başladı ve özel projeler dışında herhangi bir egzersiz yapmadı 1995 yılında, Kemal Sunal'la birlikte, Şaban ile Şirinadlı filmde yer aldı 90'lı yılların ikinci yarısında, özellikle özel televizyon kanallarının sayısı çoğalma gösterdikçe, Yeşilçam'a olan istek azalmış; televizyon ekranlarına yönelik çalışmalar; bilhassa de dizi yapımları ön plana çıkmıştı Fakat bu furyadan kendini uzaktan tutan Özkul, 1996'da, izleyiciden büyük ilgi gören ve senaryosu Kandemir Konduk kadar yazılan Ana Kuzusuadlı dizide Perihan Savaş ve Ayşen Gruda ile birlikte rol aldı Aynı yıl, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle, jübilesini yaparak tiyatro sahnelerine veda etti Yaşamı boyunca pekçok tiyatro ve sinema yapımında emeği geçmesine karşın, ara sıra önemli maddesel zorluklar içine girmiş olan Özkul'a, bu geceden elde edilen gelirle bir konut alındı
Tekrar 1996 yılında, Veli Çelik'in yönetmenliğinde çekilen televizyon filmi Ay Işığında Saklıdırda, Aydan Şener ve Toprak Sergen'le birlikte yer aldı Peşinde, 1998 yılında, Hamdi Alkan'ın Reyting Hamdiadlı televizyon ziyafet programında, kısa bir zaman için Yarmagül tiplemesinin dedesi rolünü canlandırdı Sanatçı oyuncunun son kez beyaz perdede göründüğü sinema yapımı ise, 2000 yılında Serdar Akar tarafından çekilen Dar Alanda Kısa Paslaşmalaroldu
Sanat yaşamı her tarafında 400'e yakın sinema filminde ve sayısını kendisinin bile tam olarak bilmediği sayıda tiyatro oyununda rol bölge Münir Özkul namına, 26 Mart 2005 tarihinde İstanbul Beylikdüzü Academia Center içerisinde Münir Özkul Sahnesiaçılmıştır İçkiye düşkünlüğüyle tanıdık sanatkâr, özel hayatında da inişli çıkışlı bir seyir izleyerek dört evlilik gerçekleştirmiştir Ilk evliliğini Şadan Bayan'la yapan Özkul, kısa süren bu birlikteliğin arkasından Suna Selen ile hayatını birleştirmiş ve bu evlilikten Güner adında bir kızı olmuştur Kızları sekiz yaşındayken, çift boşanma kararı almıştır Sonrasında Özkul, Tophaneli Örümcek Yaşar lakabıyla anılan Yaşar Hanım'la üçüncü evliliğini gerçekleştirmiş; ama bu da uzun sürmemiştir Son olarak, halen yaşamını birlikte sürdürdüğü Şadan Hanım ile evlenmiştir Mankenlik ve CNN Türk'te televizyon programcılığı yapan kızı Güner Özkul'un girişimiyle, 2005 yılında, sanatçıyı çoğu yönden ele bölge ve yaşamının bir dönemine ayrı şekillerde tanıklık etmiş kişilerin kaleme aldığı yazılardan derlenmiş, Aktör Dediğin Nedir Ancak? Münir Özkul Kitabıadlı bir kitap yayımlanmıştır 1998 yılında, TC Kültür Bakanlığı, Münir Özkul'a Devlet Sanatçısı ünvanını vermiştir Özkul, İsmail Dümbüllü'den aldığı meşhur kavuğu, 1989 yılında tiyatro oyuncusu Ferhan Şensoy'a devretmiştir 1991 yılında ise, en manâlı tiyatro ödülleri aralarında gösterilen, Dümbüllü Ödülü'ne bedel görülmüştür 8 Nisan 2007 tarihinde, Mizah Üretenler Derneği, Karikatürcüler Derneği ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği kadar ortak düzenlenen II Espri Ödülleritöreninde, Münir Özkul Özel Ödülü, meşhur tiyatrocu Nejat Uygur'a verilmiştir
Özel Baskı *
Münir Özkul'un Biyografisi
Münir ÖZKUL 15 Ağustos 1925
Münir Özkul, 15 Ağustos 1925 tarihinde İstanbul'un Bakırköy semtinde, eski Osmanlı paşalarından birinin torunu olarak dünyaya geldi Ufak yaşlarda tiyatroya merak salmış olan Özkul, İstanbul Erkek Lisesi'ndeki eğitiminin arkasında oyuncu olmaya karar vererek gözünü sahnelere dikti O zamana dek yaşamını sürdürdüğü ve aşinası olduğu Bakırköy'de bulunan Halkevi'nde oyunculuğa adım attı Birincil amatör sahne deneyimlerini burada gerçekleştiren Özkul, İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda bir zaman oynadıktan daha sonra Ankara Devlet Tiyatrosu'na geçti Ardından da, İstanbul Şehir Halkı Tiyatrosu'nda profesyonel oyunculuk kariyerine devam etmeye başladı ve artık egemen çalışabilecek düzeye geldiğine kanaat getirerek, özel sektöre geçiş yaparak Ses Tiyatrosu'nda sergilenen oyunlarda rol almaya başladı Ancak buradaki çalışması uzun soluklu olamadı ve anında arkasında yien özel bir tiyatro olan Ufak Sahne'ye geçti
Minik Sahne, genç oyuncunun kariyerinin yükselişinde bir dönüm noktası oldu Çünkü, ilk defa kayda değer bir oyunda rol alma şansı doğdu Sadri Alışkın, Nevin Akkaya, Şükran Güngör ve Cahit Irgat gibi dinç oyuncularla, yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul'un yaptığı ve Steinback'in aynı adlı romanından tiyatroya uyarlanan Fareler ve Milletda oynadı Yeteneği Musin Ertuğrul'un gözünden kaçmayan Özkul, Minik Sahne'de ayrıca, Yarış, Onikinci Gece, Aşağıdan Yukarıve Girift Meslekgibi başarılı oyunlarda da yer aldı
Tiyatro sahnelerinden raslantıfilm setlerine geçişi 40'lı yılların sonuna denk düşen Özkul, askerliğini yaptığı dönemde, Vatan ve Namık Kemaladlı filmde yönetmen asistanlığı yapan arkadaşı Sırrı Gültekin'i ziyaret için Yeşilçam'a gittiği birgün ilk kere bir filmde figüran olarak rol aldı Üniformalı bir figüran arayışı içinde olan arkadaşının ricasını kırmayarak, azıcık da gülünç bir anı olsun diye kamera karşısına geçti ve rol aldığı 400'ün üstünde filmle, Türk sinemasına damgasını vuran önemli kişilik oyuncuları arasına girmesini sağlayacak sinema serüveni bu nedenle başlamış oldu
50'li yılların başlarında, ilk olarak beyaz perdenin siyahbeyaz karelerinde küçük rollerle karşımıza çıkan Özkul, ilk defa 1950 yılında, senaryosu İhsan Koza ile Nazım Hikmet kadar yazılan ve Vedat Ar'ın yönetmenliğinde çekilen Üçüncü Selim'in Gözdesiadlı bir Ipek Film yapımında yer aldı Hemencecik arkasından, 1951'de, tekrar birer Ipekli Film yapımı olan Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasanile Lale Devrinde yardımcı oyuncu olarak kamera karşısına geçen Özkul, aynı sene, Muhsin Ertuğrul'un yönetmenliğinde çekilen Evli mi Bekar mıve Baha Gelenbevi'nin yönettiği Barbaros Hayrettin Paşaadlı filmlerde başrol oynadı
Yabancı sinemanın tipik karakterlerinden etkilenen Türk sinemasında, Burhan Kader kadar LorelHardi ikilisinin kendi kültürümüze uyarlanmasıyla dönüştüğü EdiBüdü ikilisinin 1952 yılında sinemaya aktarılmış versiyonu olan Edi ile Büdü Tiyatrocuve Edi ile Büdüfilmlerinde Vasfi Rıza Zobu ile birlikte rol bölge Özkul, bundan böyle sinema çevrelerinde adını duyurmaya, halktan büyük ilgi görmeye başlamıştı Ilk yıllarında genellikle Ipek Film yapımlarında bulunan oyuncu, birçok süre komedi türü filmlerde rol aldı ve özellikle mimikleriyle, samimi tavırlarıyla millet göre kısa sürede benimsendi Oysa esas başarısını Istek Film yapımlarıyla yakaladı
1953 yılında, Muhsin Ertuğrul'un yönettiği Halıcı Kızfilminde yer aldıktan sonradan kariyerinin önü iyice açıldı Benzer sene, inanılmaz bir komedi olan ve senaryosu tekrar İhsan İpekçi ile Nazım Hikmet göre yazılan Balıkçı Güzeli1002 Geceve ardından, 1956'da çekilen Kalbimin Şarkısıadlı hissi film ile karakter oyunculuğuna doğru yönelişe geçen Özkul, Miras Uğrundave Zeki Müren'in başrolünü oynadığı Altın Kafesile oyunculuk gücünü ortaya koyarak; dram, duygusal, komedi gibi öbür türlerde her kalıba girebilen bir oyuncu olduğu kanısını pekiştirmeye başladı
Sinema çalışmalarının yanı sıra, gönül verdiği tiyatro sahnelerini de bırakmayan Özkul, 1957 yılında Devlet Tiyatroları'nın yönetmenliğine getirildi Sanat kariyerinde az daha bir atılım olarak değerlendirilebilecek bu gelişmenin peşinde, Küçük Sahne'yi terk etmek zorunda kaldı Bu durum, sanatçının profesyonel oyunculuğa adım attığı Ufak Sahne'nin, ustasını kaybetmesiyle birlikte daha pozitif tutunamayarak dağılmasına neden oldu
1960 ile 1970 yılları aralarında kırkın üzerinde filmde rol alan Özkul, daha önce Atlan Karındaş'la birlikte tiyatro sahnesine de aktardığı ve oyunun harika başarısı sonucunda, 1971 yılında Türk tiyatro ve ortaoyunu üstadı İsmail Dümbüllü'den ortaoyuncular kavuğunu devralmasını karşılayan, Vefalı Şendil'in yazdığı Kanlı Nigaradlı mükemmel eserin sinema versiyonunda da yer aldı 1968 yılında, Işık Halkası Erakalın'ın yönetmenliğinde çekilen filmde, Belgin Zirve ve Selma Güneri'yle birlikte rol aldı Türk sinemasının en bereketli dönemlerinden olan 70'li yıllara gelindiğinde, geniş bir oyuncu kadrosuna sahip, aile filmlerinde rol almaya başlayan Özkul, bilhassa Adile Naşit'le iyi bir ikili oluşturdu ve bu ikili halk müziği tarafından da çok sevildi; benimsendi Yakışıklı olmasa da, hatta çirkince bir yüze, uzun ve ince bir fiziğe sahip olsa da birkaç filmde jön rollerde bulunan ve hiçbir süre fena rollere yakıştırılamayan Özkul, özellikle bu yıllarda Türk sinemasının klişe konularında yoksul ama gururlu, iyi huylu, babacan karakterleri canlandırdı
Münir Özkul, 1972 yılında, başrollerini Hülya Koçyiğit ile Tarık Akan'ın paylaştığı Sev Kardeşimadlı Ertem Eğilmez filmindeki başarılı performansıyla, Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncuödülüne bedel görüldü
70'li yıllarda, Ertem Eğilmez imzalı filmlerde unutulmaz rollere yaşam veren, ağlatan hissi replikleri o güzel sesiyle Türk izleyicisinin hafızasına kazıyan Özkul, Neşeli Günler, Mavi Boncuk, Aile Şerefi, Gırgıriyeserileri, Güler Yüzlü Gözlerve Bizim Ailegibi filmlerle şahsiyet oyunculuğundaki ustalığını ortaya koydu Sanatçının unutulmaz rolleri aralarında zirveyi ele geçirense, Hababam Sınıfısüratli fimlerinde canlandırdığı, disiplinli, ama merhametli hoca Kel Mahmutkarakteri oldu Böylece oysa, bu tipleme hemen hemen adını aşarak sanatçının lakabı haline geldi ve bu şekilde anılmaya başlandı
80'li yıllarda duraklama dönemine giren Yeşilçam'da video filmlerine yönelişi izleyen Özkul, bu dönemde kalitesi düşük birtakım sinema ve video filmlerinde rol aldı Arkasında, tek televizyonlu dönemin sonlarına içten dizi çekimlerinin artış göstermesiyle birlikte, 1987 yılında TRT'de yayınlanmak üzere çekilen Ufo Zekiyeadlı dizi için kamera önüne geçti Bu dizinin arkasında birkaç filmde daha rol bölge meşhur oyuncu, içkiye olan düşkünlüğünün de etkisiyle sağlığı ile ilgili sorunlar yaşamaya başladı ve özel projeler dışında herhangi bir egzersiz yapmadı 1995 yılında, Kemal Sunal'la birlikte, Şaban ile Şirinadlı filmde yer aldı 90'lı yılların ikinci yarısında, özellikle özel televizyon kanallarının sayısı çoğalma gösterdikçe, Yeşilçam'a olan istek azalmış; televizyon ekranlarına yönelik çalışmalar; bilhassa de dizi yapımları ön plana çıkmıştı Fakat bu furyadan kendini uzaktan tutan Özkul, 1996'da, izleyiciden büyük ilgi gören ve senaryosu Kandemir Konduk kadar yazılan Ana Kuzusuadlı dizide Perihan Savaş ve Ayşen Gruda ile birlikte rol aldı Aynı yıl, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle, jübilesini yaparak tiyatro sahnelerine veda etti Yaşamı boyunca pekçok tiyatro ve sinema yapımında emeği geçmesine karşın, ara sıra önemli maddesel zorluklar içine girmiş olan Özkul'a, bu geceden elde edilen gelirle bir konut alındı
Tekrar 1996 yılında, Veli Çelik'in yönetmenliğinde çekilen televizyon filmi Ay Işığında Saklıdırda, Aydan Şener ve Toprak Sergen'le birlikte yer aldı Peşinde, 1998 yılında, Hamdi Alkan'ın Reyting Hamdiadlı televizyon ziyafet programında, kısa bir zaman için Yarmagül tiplemesinin dedesi rolünü canlandırdı Sanatçı oyuncunun son kez beyaz perdede göründüğü sinema yapımı ise, 2000 yılında Serdar Akar tarafından çekilen Dar Alanda Kısa Paslaşmalaroldu
Sanat yaşamı her tarafında 400'e yakın sinema filminde ve sayısını kendisinin bile tam olarak bilmediği sayıda tiyatro oyununda rol bölge Münir Özkul namına, 26 Mart 2005 tarihinde İstanbul Beylikdüzü Academia Center içerisinde Münir Özkul Sahnesiaçılmıştır İçkiye düşkünlüğüyle tanıdık sanatkâr, özel hayatında da inişli çıkışlı bir seyir izleyerek dört evlilik gerçekleştirmiştir Ilk evliliğini Şadan Bayan'la yapan Özkul, kısa süren bu birlikteliğin arkasından Suna Selen ile hayatını birleştirmiş ve bu evlilikten Güner adında bir kızı olmuştur Kızları sekiz yaşındayken, çift boşanma kararı almıştır Sonrasında Özkul, Tophaneli Örümcek Yaşar lakabıyla anılan Yaşar Hanım'la üçüncü evliliğini gerçekleştirmiş; ama bu da uzun sürmemiştir Son olarak, halen yaşamını birlikte sürdürdüğü Şadan Hanım ile evlenmiştir Mankenlik ve CNN Türk'te televizyon programcılığı yapan kızı Güner Özkul'un girişimiyle, 2005 yılında, sanatçıyı çoğu yönden ele bölge ve yaşamının bir dönemine ayrı şekillerde tanıklık etmiş kişilerin kaleme aldığı yazılardan derlenmiş, Aktör Dediğin Nedir Ancak? Münir Özkul Kitabıadlı bir kitap yayımlanmıştır 1998 yılında, TC Kültür Bakanlığı, Münir Özkul'a Devlet Sanatçısı ünvanını vermiştir Özkul, İsmail Dümbüllü'den aldığı meşhur kavuğu, 1989 yılında tiyatro oyuncusu Ferhan Şensoy'a devretmiştir 1991 yılında ise, en manâlı tiyatro ödülleri aralarında gösterilen, Dümbüllü Ödülü'ne bedel görülmüştür 8 Nisan 2007 tarihinde, Mizah Üretenler Derneği, Karikatürcüler Derneği ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği kadar ortak düzenlenen II Espri Ödülleritöreninde, Münir Özkul Özel Ödülü, meşhur tiyatrocu Nejat Uygur'a verilmiştir
Özel Baskı *