Alışkanlık Denemesi Montaigne
Montaigne'in Alışkanlık Denemesi
Bir koylu kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet edinmiş, her gun danayı kucağına alıp taşırmış; sonunda buna o kadar alışmış ki dana buyuyup koskoca okuz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş Bu hikayeyi kim uydurduysa, alışkanlığın ne buyuk bir guc olduğunu cok iyi anlatmış olacak Gercekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hic şakası yoktur Yavaş yavaş, sinsi sinsi icimize ilk adımını atar; başlangıcta kuzu gibi sevimli, alcak gonulludur ama, zamanla, oraya yerleşip kokleşti mi, oyle azılı, oyle amansız bir yuz takınır ki kendisine, gozlerimizi bile kaldırmaya izin vermez
Bence en buyuk kotuluklerimiz, kucuk yaşımızda belirmeye başlar ve asıl eğitimimiz bizi emzirip buyutenlerin elindedir Cocuk bir tavuğun boynunu sıkar, kediyi, kopeği oyuncak edip yara bere icinde
bırakır; anası da ona bakıp eğlenir Kimi baba da, oğlunun savunmasız bir koyluyu, bir uşağı olduresiye dovduğunu, bir arkadaşını kurnazca ve kahpece aldattığını gorduğu zaman, bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, donekliğin asıl tohumları, kokleridir; cocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında, alabildiğine buyuyup gelişirler Bu kotu yonsemeleri yaşın
kucukluğune ve işin onemsizliğine bakarak hoş gormek tehlikeli bir eğitim yoludur Once şu bakımdan ki, cocukta doğa egemendir ve doğa asıl yeni tomurcuk salarken katıksız ve gurbuzdur; sonra da,
hırsızlığın cirkinliği, calınan şeye gore değişmez ki: Ha altın calmışsın, ha bir iğne «İğne caldı, ama altın calmak aklına bile gelmez» diyenlere benim diyeceğim şudur:
«İğneyi caldıktan sonra nicin altını da calmasın?»
Montaigne'in Alışkanlık Denemesi
Bir koylu kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet edinmiş, her gun danayı kucağına alıp taşırmış; sonunda buna o kadar alışmış ki dana buyuyup koskoca okuz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş Bu hikayeyi kim uydurduysa, alışkanlığın ne buyuk bir guc olduğunu cok iyi anlatmış olacak Gercekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hic şakası yoktur Yavaş yavaş, sinsi sinsi icimize ilk adımını atar; başlangıcta kuzu gibi sevimli, alcak gonulludur ama, zamanla, oraya yerleşip kokleşti mi, oyle azılı, oyle amansız bir yuz takınır ki kendisine, gozlerimizi bile kaldırmaya izin vermez
Bence en buyuk kotuluklerimiz, kucuk yaşımızda belirmeye başlar ve asıl eğitimimiz bizi emzirip buyutenlerin elindedir Cocuk bir tavuğun boynunu sıkar, kediyi, kopeği oyuncak edip yara bere icinde
bırakır; anası da ona bakıp eğlenir Kimi baba da, oğlunun savunmasız bir koyluyu, bir uşağı olduresiye dovduğunu, bir arkadaşını kurnazca ve kahpece aldattığını gorduğu zaman, bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, donekliğin asıl tohumları, kokleridir; cocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında, alabildiğine buyuyup gelişirler Bu kotu yonsemeleri yaşın
kucukluğune ve işin onemsizliğine bakarak hoş gormek tehlikeli bir eğitim yoludur Once şu bakımdan ki, cocukta doğa egemendir ve doğa asıl yeni tomurcuk salarken katıksız ve gurbuzdur; sonra da,
hırsızlığın cirkinliği, calınan şeye gore değişmez ki: Ha altın calmışsın, ha bir iğne «İğne caldı, ama altın calmak aklına bile gelmez» diyenlere benim diyeceğim şudur:
«İğneyi caldıktan sonra nicin altını da calmasın?»
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.