Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Mezapotamyanin güleri...

Mezapotamyanin güleri...
0
81

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,753
Etkileşim
89
Puan
48
F-D Coin
0
Mezapotamyanin güleri Fırat hüznünden kulak zarlarımızı çatlatırcasına acıyla bir uğultu tutturmuş Ey sevgili ülkem ölümler sana yakışmıyor diye ilenmekte Dicle mahsunca şimdiki durumuna ağlıyor Yani hüzünlüdür iki dere arası Her gecemizin ve her gündüzümüzün yüreğine kan damlıyor Halbuki süslü püslü heybetli duruşu vardı buraların Mezopotamya çocukları şimdiki konumlarına içlerine sindiremedikleri için de, halaya durur gibi isyana duruyorlar Bir bütünen Mezopotamya tahamülsüzlüğün batağında ve durağan yapısından dolayı kanadı kırık bir kuş gibi çırpınmakta Acılı bir yüz gibi, iç burkan bu coğrafyanın çok eskiden medeniyete beşiklik etmesi ve tarihin burda başlaması, bir varmışla bir yokmuşa dönüşmüş Ne acı! Tozlu tabletleri şahitlik etse de nafile Çünkü her şey geçmişte kaldı Ben fakat Diyarbekir’im Ne kavmi necip sandım kendimi Ne de üstün, Mardin’im ya da Cizira Botan Sarı taşlar fısıldardı dualar, Sarı taş duvarlı manastırda bir Rahip Birazcık yukarıda Tavus u Azam Gümüş kapıda Hızır Ulu Cami uluca bakar Bizi biz yapmak istiyen Mani’yi ağlatmayın, demişim bir şiirimde Bize bunca eziyet edenlere diyorum ancak gelin birlikte kardeşlik cemine duralım tıpatıp Mani gibi Bugüne değin ölüm ve kan kimseye bir şey kazandırmadı Ah Yukarı Mezopotamya’nın sevimli kenti, güneşin onu, onun da güneşi kutsadığı kadim şehir halkı Mardin Sarı taşların dualar fısıldıyor kardeşlik için Dillerin ve dinlerin birbirine karıştığı Mani’nin memleketi olan Mardin’e şöyle dönüp de bir bakmadınız Öylesine dalmıştınız oysa kardeşi kardeşe kırdırtmaya neleri kaçırdığınızın ayırdında bile değildiniz Halbuki Mardin diller ve dinler cümbüşüydü Baylar, nifak tohumlarınızı ekmediğiniz sürece de böylece kalacaktır o kadim şehir Ölüme başkentlik eden bu coğrafyada çok eskiden hayat kutsal bilinirdi Oysa onlar Gılgameş gibi birer ölümsüzlük arayıcısı elde etmek istemişlerdi Dosttular, bağlıydılar sevdiklerine ayrıca de alabildiğine Enkidu, Dewreşe Evdi, Mem ve Zin gibi Sevdiklerine bir yürekle yok bin yürekle bağlıydılar Ve o coğrafyanın şairleri var ancak kadifemsi yürekleriyle halimize mısralar dizerler ‘’Halepçe gecelerinin artığıdır bedenim’’ diyor şair Hicri İzgören Ölümler, talanlar beceriksiz olmuyorsa şaire düşen bir kadavraya dönüşmektir Ve sözü Vecdi Erbay alıyor; ‘’diyarbakır: aşkın yüzündeki bıçak ıslığı o kadar zorunlu ki kürtçe’ye’’Pek mecburuz oysa Kürtçe’ye ey sevgili şair Gereksizce çırpınma gökyüzü: ülkem değin ağlayamazsın!’’ Diyen şair Yılmaz Odabaşı ne kadar da haklı Katliamlara, talanlara maruz kalan bu coğrafyanın içli sızısıdır Yukarı Mezopotamya’nın gül yüzlü şairleri Billur bir su gibidir şair yürekleri kirliliği asla kaldıramaz Unutamazlar yapılan her türlü zulümü ve herkesten de tarihten yaşanan her türden acının beyinlerine kazımalarını isterler Tarih bizim için arsız olageldi bugüne dek Bin yıldır bir feryadı figan kopar Halk eceliyle yok, hayatlarının baharında zorla koparılıp götürülür Ve anaların çığlığı kopar ve yer ağlar, gök ağlar Lakin boşu boşuna çırpınır gökyüzü, çünkü ülkem dek hiçbir şey, hiç kimse ağlayamaz Çocuklarımız ölür her gün Anaların çığlığı kazanç de yüreklerimize bir hançer gibi saplanır Ve Kızıltepe’nin düzünde Uğur Kaymaz uğultusu Ne diyor Müslüm Yücel: ‘’Bir katliamı hatırından çıkmak da Bir katliamdır Ahuzin’’ Kin tutmamız için değil bu söyleninen, o kara lekelerin ibret olması için katliamları unutmayın diye çığlık atar şairimiz Çünkü her katliam ve her zulümden daha sonra savrulur ülkemin insanı dünyanın dört bir yanında Mültecilik başlar Alçak mülteci gecelerinin yaşamış bir ölüsü olunur ‘’İltica mumlar söndürüyorum gözlerindeki eylül yıldızında Nadide bir nüktedir şayet, suskunluğum mozaik ezgiler’’ ( Aslan Aslan) Mozaik darmadağın edilmek istenirken, titreyen bir güz yaprağı gibi savrulan insanlarımızadır bu yas Mültecinin yaşamı bir mum gibi ağır ağır erimeye başlar Gökteki eylül yıldızının albenisi bir şey ifade etmez Bilmezler ki insan da ağaç ya da bir gül gibidir Her gül gibi kökleri üstünde doruk verip serpilir Ey Mezopotamya halkları nedir bu Eyup sabrınız, kalkın güzellikler için devinim gösterin Tek bir çıkar yolunuz veya yolumuz vardır: O da eşitlik temelinde, modern bir medeniyetin öncülüğünde birleşmektir Hadi, Anadolu ve Mezopotamya’nın gül yüzlü çocukları daha ne duruyorsunuz Birleşin kardeşlik cemi için  
 
858,505Konular
982,670Mesajlar
33,048Kullanıcılar
Mega00Son üye
Üst Alt