Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

likae ne demektir?

likae ne demektir?

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
likae ne demektir?
2BAKARA223: Nisâukum harsun lekum, fetû harsekum ennâ şitum ve kaddimû li enfusikum vettekûllâhe valemû ennekum mulâkûh(mulâkûhu), ve beşşiril muminîn(muminîne)
Kadınlarınız sizin için tarladır O halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle yaklaşın Kendiniz için (derecelerinizi arttıracak ameller) takdim edin Ve Allaha karşı takva sahibi olun ve Ona mülâki olacağınızı (kavuşacağınızı) bilin Ve müminleri müjdele

2BAKARA249: Fe lemmâ fesale tâlûtu bil cunûdi, kâle innallâhe mubtelîkum bi neher(neherin), fe men şeribe minhu fe leyse minnî, ve men lem yatamhu fe innehu minnî illâ menigterafe gurfeten bi yedih(yedihî), fe şeribû minhu illâ kalîlen minhum fe lemmâ câvezehu huve vellezîne âmenû meahu, kâlû lâ tâkate lenâl yevme bi câlûte ve cunûdih(cunûdihî), kâlellezîne yezunnûne ennehum mulâkûllâhi, kem min fietin kalîletin galebet fieten kesîraten bi iznillâh(iznillâhi), vallâhu meas sâbirîn(sâbirîne)
Böylece Talut, askerlerle (ordu ile) (Kudüsten) ayrıldığı zaman dedi ki: Muhakkak ki Allah, sizi bir nehir ile imtihan edecek Bundan sonra kim ondan içerse, artık (o kimse) benden değildir Ve kim ondan (doyacak kadar) içmez ise sadece eliyle bir avuç avuçlayıp içen hariç, o taktirde muhakkak ki o bendendir Fakat onlardan ancak pek azı hariç, (o sudan doyasıya) içtiler Nitekim o (Talut) ve îmân edenler birlikte (nehri) geçtikleri zaman: Bugün bizim, Calut ve onun askerleri ile (ordusuyla) (savaşacak) takatimiz (gücümüz) yok dediler O kendilerinin muhakkak Allaha mülâki olacaklarını kesin olarak bilenler (yakîn hasıl edenler) ise şöyle dediler: Nice az bir topluluk, Allahın izniyle çok bir topluluğa gâlip gelmiştir Ve Allah, sabredenlerle beraberdir

7A'RAF51: Ellezînettehazû dînehum lehven ve leiben ve garrethumul hayâtud dunyâ, felyevme nensâhum kemâ nesû likâe yevmihim hâzâ ve mâ kânû bi âyâtinâ yechadûn(yechadûne)
Onlar, onların dînini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının onları aldattığı kimselerdir Böylece onlar bugünlerine ulaşacaklarını nasıl unuttularsa ve nasıl âyetlerimizi bile bile inkâr ettilerse, bugün de Biz onları unuturuz

7A'RAF147: Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ ve likâil âhireti habitat amâluhum, hel yuczevne illâ mâ kânû yamelûn(yamelûne)
Ve âyetlerimizi ve ahirete ulaşmayı (hayatta iken ruhun Allah;a ulaşmasını) inkâr eden kimselerin amelleri, heba oldu (boşa gitti) Onlar, yaptıklarından başka bir şeyle mi cezalandırılır (karşılık verilir)?

10YUNUS7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne)
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allaha ulaştırmayı) dilemezler Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır

10YUNUS45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne)
Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek) Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar) Allaha mülâki olmayı (Allaha ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrana düştüler (nefslerini hüsrana düşürdüler) Ve hidayete eren kimse(ler) olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allaha ulaştıramadılar)

11HUD29: Ve yâ kavmi lâ eselukum aleyhi mâlâ(mâlen), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenû, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne)
Ve ey kavmim! Buna (tebliğ ettiğim şeylere) karşılık sizden mal olarak (bir şey) istemiyorum Eğer ücretim (ecrim) varsa ancak Allaha aittir Ve ben âmenû olanları ((Allaha ulaşmayı dileyenleri) tardedecek (uzaklaştıracak, kovacak) değilim Muhakkak ki onlar, Rablerine mülâki olacaklar (ulaşacaklar) Ve lâkin ben, sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum


18KEHF105: Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat amâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen)
İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve Ona mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allaha ulaşmasını) inkâr ettiler Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti) Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız

28KASAS80: Ve kâlellezîne ûtûl ilme veylekum sevâbullâhi hayrun li men âmene ve amile sâlihâ(sâlihan) ve lâ yulekkâhâ illes sâbirûn(sâbirûne)
Ve ilim verilenler: Size yazıklar olsun! Âmenû olan ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar için Allahın sevabı daha hayırlıdır Buna (hayırlı sevaba), sabredenlerden başkası mülâki olmaz (kavuşturulmazdediler

29ANKEBUT5: Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi leât(leâtin), ve huves semîul alîm(alîmu)
Kim Allaha mülâki olmayı (hayattayken Allaha ulaşmayı) dilerse, o taktirde muhakkak ki Allahın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allaha ulaşacaktır) Ve O, en iyi işiten, en iyi bilendir


10YUNUS11: Ve lev yuaccilullâhu lin nâsiş şerresti;câlehum bil hayri le kudiye ileyhim eceluhum, fe nezerullezîne lâ yercûne likâenâ fî tugyânihim yamehûn(yamehûne)
Ve eğer Allah onların hayrı acele istemeleri gibi insanlara şerr için acele etseydi, elbette onların ecelleri yerine getirilirdi (kaza edilirdi) Fakat (hayatta iken) Bize ulaşmayı dilemeyen kimseleri, isyanları içinde şaşkın bırakırız

32SECDE10: Ve kâlû e izâ dalelnâ fîl ardı e innâ le fî halkın cedîd(cedîdin), bel hum bi likâi rabbihim kâfirûn(kâfirûne)
Dediler ki: Biz yer (toprağın için) de yok olup gittikten sonra, gerçekten biz mi yeniden yaratılmış olacağız Hayır, onlar, Rablerine mülâki olmayı (ulaşmayı) inkâr edenlerdir

32SECDE14: Fe zûkû bi mâ nesîtum likâe yevmikum hâzâ, innâ nesînâkum ve zûkû azâbel huldi bi mâ kuntum tamelûn(tamelûne)
Öyleyse bu likâe (Allaha ulaşma) gününüzü, unutmanızdan dolayı (azabı) tadın Muhakkak ki Biz de sizi unuttuk Ve yaptıklarınız sebebiyle ebedî azabı tadın

32SECDE23: Ve lekad âteynâ mûsel kitâbe fe lâ tekun fî miryetin min likâihî ve cealnâhu huden li benî isrâîl(isrâîle)
Andolsun ki Musa (ASa kitap verdik Bundan sonra sen, Ona (Allaha) mülâki olmaktan (hayattayken ruhunu Allah;a ulaştırmaktan) şüphe içinde olma Ve Onu (Tevratı) İsrailoğulları için hidayet rehberi (Allaha ulaştırıcı) kıldık

84İNŞİKAK6: Yâ eyyuhel insânu inneke kâdihun ilâ rabbike kedhan fe mulâkîh(mulâkîhı)
Ey insan! Muhakkak ki; sen, Rabbine varmak için cehd ile cihad edersin Ve o zaman Allaha ulaşırsın (mülâki olursun)


2BAKARA46: Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne)
O (huşû sahipleri) ki; onlar, Rablerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) Ona döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar


29ANKEBUT23: Vellezîne keferû bi âyâtillâhi ve likâihî ulâike yeisû min rahmetî ve ulâike lehum azâbun elîm(elîmun)
Allahın âyetlerini ve Ona (Allaha) mülâki olmayı (ruhlarını hayatta iken Allaha ulaştırmayı) inkâr edenler; işte onlar, rahmetimden ümidi kestiler Ve işte onlar; onlar için elîm azap vardır



30RUM8: E ve lem yetefekkerû fî enfusihim, mâ halakallâhus semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ illâ bil hakkı ve ecelin musemmâ(musemmen) ve inne kesîran minen nâsi bi likâi rabbihim le kâfirûn(kâfirûne)
Onlar, kendi nefsleri hakkında tefekkür etmiyorlar mı (düşünmüyorlar mı)? Gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre ile yarattı Ve muhakkak ki insanların çoğu, Rablerine mülâki olmayı (hayatta iken ruhlarını Allaha ulaştırmayı) kesin olarak inkâr edenlerdir


30RUM16: Ve emmellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ve likâil âhıreti fe ulâike fîl azâbi muhdarûn(muhdarûne)
Onlar ki kâfirlerdir ve âyetlerimizi tekzib ettiler (yalanladılar) ve ahirete ulaşmayı (hayattayken ruhu Allaha ulaştırmayı tekzib ettiler) İşte onlar, azap içinde hazır bulunanlardır


13RAD2: Allâhullezî refeas semavâti bi gayri amedin terevnehâ summestevâ alel arşı ve sehhareş şemse vel kamer(kamere), kullun yecrî li ecelin musemmâ(musemmen), yudebbirul emre yufassılul âyâti leallekum bi likâi rabbikum tûkınûn(tûkınûne)
Görmekte olduğunuz semaları (gök katlarını) direksiz olarak yükselten Allahtır Sonra arşa istiva etti Ve Güneş'i ve Ay'ı emri altına aldı Hepsi belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider İşleri düzenleyip idare eder Âyetleri ayrı ayrı açıklar ki; böylece Rabbinize mülâki olmaya (ölmeden evvel ruhunuzu Allaha ulaştırmaya) yakîn hasıl edersiniz
 
858,505Konular
982,701Mesajlar
33,053Kullanıcılar
gakgunSon üye
Üst Alt