KURBAĞACIK
Ormanlık bir bolgede bulunan bir su birikintisinde yaşamakta olan kurbağacık hic arkadaşı olmadığından yakınıyordu Bu kurbağacık vaktinin coğunu su birikintisinde yuzerek geciriyor, bazen de sudan cıkıp, cimenlerin ustunde zıplayarak geziniyordu Her gun bir onceki gunun tıpatıp benzeriydiHer gun aynı şey, hep aynı şeyler Bitmek tukenmek bilmeyen bir tekduzelik kurbağacığı canından bezdirmişti Kurbağacık bir gun kızdı kendine:
“ Sanki butun omrunu bu su birikintisinde gecirmeye pek meraklısın Dunya senin zannettiğin kadarcık mı sanki? Dunya bu kadar kucucuk mu sanki? Neden kurtarmazsın kendini buradan, cekip gitmezsin buralardan? Eğer sen bu yaşadığın su birikintisine dunya diyorsan, bil ki, sen bu dunyanın değil, bambaşka dunyaların kurbağasısınŞunu hic aklından cıkarma: Arzuladığın yaşama ancak bu su birikintisinden uzaklaşarak kavuşacaksın
Kurbağacık hemen o anda kararını verdi Buradan ayrılarak yola cıkacak, gideceği yerlerde kendine arkadaş arayacaktı Kurbağacık ormanda gunlerce yol aldı Artık ormanın sık ağacları seyrekleşmiş, kucuk bir duzluğe cıkmıştıBirden yerde parlak bir şey gorduBu da neydi boyle? Parlak şeye baktığında cok şaşırdı Bunun icinde bir kurbağa vardı ve o kurbağa da kendisine bakıyordu Geriye donup, bir taşın arkasına saklandı İlk şaşkınlığı gectikten sonra bu parlak şeyin cok ince olduğunu ve icinde kurbağa falan olamayacağını anladı O zaman durum apacık ortadaydı: Parlak şey ayna olmalıydı ve aynada kendini gormuştu Kurbağacık aynayı alarak yakındaki bir ağacın kenarına kenarına yasladı Aynanın karşısına gecerek turlu şaklabanlıklar yapmaya başladı Bazen iki ayağı ustunde doğruluyor,bazen zıplıyor, bazen de derin nefes alıp goğsunu, yanaklarını şişirerek aynadaki aksini seyrediyordu Bu hareketlerin icinde en hoşuna giden, aynada kendini iri gormek olmuştu Gittikce daha derin nefes alarak daha iri gozukmeye başladı Sonunda, oyle bir an geldi ki, kurbağacık yusyuvarlak oldu ve ayaklarının yerden kesilip yukselmeye başladığını fark etti
Kurbağacık hic bozuntuya vermedi Yerden on metre kadar yukselince ağzından biraz hava bıraktı Daha fazla yukselmek gereksizdiHer işte her şey seviye seviyeydi Seviyesinin dozunu tam olarak ayarlamalıydı Bir kuş değildi ki o, cırpsın kanatlarını, yukselsin gokyuzune, ucsun ucabildiğinceNereden baksan bir kucuk kurbağacıktı Olmaz denirdi, kurbağalar ucamaz denirdi, hayal gibiydi ama gercekti Ucuyordu işte Kurbağacık şoyle bir etrafına bakındı Yon tayini yaptı Ormandan gelmiş, şu tarafa gidecekti Sağ on ayağını gideceği tarafa doğru mihaniki bir hareketle uzattı Hayret!Gitmek istediği tarafa donuvermişti Dondu iyi de hala havada hareketsiz duruyordu Birden suda arka ayaklarını ileri gitmek icin kullandığını hatırladı Arka ayaklarını yavaş yavaş goğsune cekti, geriye doğru bıraktı, cekti, bıraktı Duşunduğu tastamam olmuştu İlerleyebiliyordu Artık canının istediği kadar gidip, istediği yerde de aşağı inebilecekti
Kurbağacık bir sure uctuktan sonra bir dere kenarında boylu boyunca uzanmış yatmakta olan yaşlı kurbağayı fark etti ‘ Mutlaka bir rahatsızlığı vardır yaşlı kurbağanın ‘ diye duşundu
‘ Cunku hicbir kurbağa boylesine acıkta yatmaz Eğer yatarsa bu onun tehlikelere davetiye cıkartması anlamına gelir İnip bakayım nesi varmış yaşlı kurbağanın ‘
Yaşlı kurbağanın duşup kaldığı bu cayırlık bir mesire yeriydi İnsanlar gunluk guneşlik yaz gunlerinde hafta sonlarını burada gecirirler, piknik yaparlardı Bir kendini bilmez yanında getirdiği şişenin icindekini icmiş, giderken de atmış şişeyi kırmıştı İşte yaşlı kurbağa onundeki bu kırık şişenin bir parcasına basınca ayağından yaralanmış ve canının cok acımasına dayanamayarak bayılmıştı Yaşlı kurbağa kendine geldikten sonra olanları kurbağacığa anlattı ve yardım etmesini istedi
Kurbağacık:
“ Efendim, boyle bir durumla daha once hic karşılaşmadım O cam parcasının ayağınızın altından cıkarılması lazım Ben bunu başaramamGelirken gormuştum Az ilerde dere kıyısında iki cocuk balık tutuyordu Gidip onları cağırayım, size yardım ederler herhalde “ dedikten sonra zıplayarak uzaklaştı
Kurbağacık cocukların yanına geldiğinde:
“ Lutfen yardım eder misiniz? Yaşlı bir kurbağa ayağından yaralanmış az ilerde yatıyor Ne olur benimle gelin ona yardın edin , onu kurtarın İyilik yapmak sevaptır Haydi cocuklar, lutfen kalkın, benimle gelin “ dedi
Kurbağacığın yalvarmasına dayanamayan cocuklar, oltalarını sudan cıkarıp bir kenara koydular ve kurbağacığın peşine takıldılar Biraz sonra yaşlı kurbağanın ayağındaki cam parcası cıkarılmış ve yaralı yer temiz bir bezle sarılmıştı
Cocuklar gittikten sonra kurbağacık yaşlı kurbağaya destek oldu ve onu kuytu bir yere goturdu Burada yaşlı kurbağa, kurbağacığa yaptığı yardımlardan dolayı teşekkur ettikten sonra:
“ Nedense boylesine karşılık beklemeden yapılan iyilikler, yardımlar pek nadir oluyor Nedense herkes bir başkası bana kotuluk yapmadan ben ondan once davranıp ona bir kotuluk yapayım, ilk ben vurayım diyerek kesinlikle hic bitmeyecek bir yarışı surduruyorlar Gelin bu anlamsız kotuluk yarışından vazgecin, gelin kardeş olalım, elele tutuşalım, mutluluğa koşalım
diyerek seslensem ben şimdi tum canlılara acaba beni dinlerler mi? Hep kotuluk gormekten, hep uzulmekten, hep ağlamaktan bıktım artık “ diyerek sozlerini tamamladı ve ağlamaya başladı Yaşlı kurbağanın ağlaması kurbağacığın silkinmesine sebep oldu
“Dur ağlama artık yaşlı kurbağa, sil gozyaşlarını Bundan sonra ikimiz eş kardeş sayılırız Demek ki bir kotuluk yarışı yapılıyor ve herkes bu yarışı onde bitirme gayreti icinde Buna karşın ben de şu andan itibaren iyilik yarışını başlatıyorum Yakında dunya turuna cıkacağım ve tum canlılara iyiliği anlatarak onların da iyilik yarışına katılmalarını sağlayacağım İyilik bayrağı sonsuza dek gonderde dalgalanacaktır “
Kurbağacık kendine cok guveniyordu Neden derseniz, cunku guclu bir kozu vardı Ne cabuk unuttunuz, ucabiliyordu ya Kıtalararası yolculuk onun icin hicten bile değildi
Ormanlık bir bolgede bulunan bir su birikintisinde yaşamakta olan kurbağacık hic arkadaşı olmadığından yakınıyordu Bu kurbağacık vaktinin coğunu su birikintisinde yuzerek geciriyor, bazen de sudan cıkıp, cimenlerin ustunde zıplayarak geziniyordu Her gun bir onceki gunun tıpatıp benzeriydiHer gun aynı şey, hep aynı şeyler Bitmek tukenmek bilmeyen bir tekduzelik kurbağacığı canından bezdirmişti Kurbağacık bir gun kızdı kendine:
“ Sanki butun omrunu bu su birikintisinde gecirmeye pek meraklısın Dunya senin zannettiğin kadarcık mı sanki? Dunya bu kadar kucucuk mu sanki? Neden kurtarmazsın kendini buradan, cekip gitmezsin buralardan? Eğer sen bu yaşadığın su birikintisine dunya diyorsan, bil ki, sen bu dunyanın değil, bambaşka dunyaların kurbağasısınŞunu hic aklından cıkarma: Arzuladığın yaşama ancak bu su birikintisinden uzaklaşarak kavuşacaksın
Kurbağacık hemen o anda kararını verdi Buradan ayrılarak yola cıkacak, gideceği yerlerde kendine arkadaş arayacaktı Kurbağacık ormanda gunlerce yol aldı Artık ormanın sık ağacları seyrekleşmiş, kucuk bir duzluğe cıkmıştıBirden yerde parlak bir şey gorduBu da neydi boyle? Parlak şeye baktığında cok şaşırdı Bunun icinde bir kurbağa vardı ve o kurbağa da kendisine bakıyordu Geriye donup, bir taşın arkasına saklandı İlk şaşkınlığı gectikten sonra bu parlak şeyin cok ince olduğunu ve icinde kurbağa falan olamayacağını anladı O zaman durum apacık ortadaydı: Parlak şey ayna olmalıydı ve aynada kendini gormuştu Kurbağacık aynayı alarak yakındaki bir ağacın kenarına kenarına yasladı Aynanın karşısına gecerek turlu şaklabanlıklar yapmaya başladı Bazen iki ayağı ustunde doğruluyor,bazen zıplıyor, bazen de derin nefes alıp goğsunu, yanaklarını şişirerek aynadaki aksini seyrediyordu Bu hareketlerin icinde en hoşuna giden, aynada kendini iri gormek olmuştu Gittikce daha derin nefes alarak daha iri gozukmeye başladı Sonunda, oyle bir an geldi ki, kurbağacık yusyuvarlak oldu ve ayaklarının yerden kesilip yukselmeye başladığını fark etti
Ormanlık bir bolgede bulunan bir su birikintisinde yaşamakta olan kurbağacık hic arkadaşı olmadığından yakınıyordu Bu kurbağacık vaktinin coğunu su birikintisinde yuzerek geciriyor, bazen de sudan cıkıp, cimenlerin ustunde zıplayarak geziniyordu Her gun bir onceki gunun tıpatıp benzeriydiHer gun aynı şey, hep aynı şeyler Bitmek tukenmek bilmeyen bir tekduzelik kurbağacığı canından bezdirmişti Kurbağacık bir gun kızdı kendine:
“ Sanki butun omrunu bu su birikintisinde gecirmeye pek meraklısın Dunya senin zannettiğin kadarcık mı sanki? Dunya bu kadar kucucuk mu sanki? Neden kurtarmazsın kendini buradan, cekip gitmezsin buralardan? Eğer sen bu yaşadığın su birikintisine dunya diyorsan, bil ki, sen bu dunyanın değil, bambaşka dunyaların kurbağasısınŞunu hic aklından cıkarma: Arzuladığın yaşama ancak bu su birikintisinden uzaklaşarak kavuşacaksın
Kurbağacık hemen o anda kararını verdi Buradan ayrılarak yola cıkacak, gideceği yerlerde kendine arkadaş arayacaktı Kurbağacık ormanda gunlerce yol aldı Artık ormanın sık ağacları seyrekleşmiş, kucuk bir duzluğe cıkmıştıBirden yerde parlak bir şey gorduBu da neydi boyle? Parlak şeye baktığında cok şaşırdı Bunun icinde bir kurbağa vardı ve o kurbağa da kendisine bakıyordu Geriye donup, bir taşın arkasına saklandı İlk şaşkınlığı gectikten sonra bu parlak şeyin cok ince olduğunu ve icinde kurbağa falan olamayacağını anladı O zaman durum apacık ortadaydı: Parlak şey ayna olmalıydı ve aynada kendini gormuştu Kurbağacık aynayı alarak yakındaki bir ağacın kenarına kenarına yasladı Aynanın karşısına gecerek turlu şaklabanlıklar yapmaya başladı Bazen iki ayağı ustunde doğruluyor,bazen zıplıyor, bazen de derin nefes alıp goğsunu, yanaklarını şişirerek aynadaki aksini seyrediyordu Bu hareketlerin icinde en hoşuna giden, aynada kendini iri gormek olmuştu Gittikce daha derin nefes alarak daha iri gozukmeye başladı Sonunda, oyle bir an geldi ki, kurbağacık yusyuvarlak oldu ve ayaklarının yerden kesilip yukselmeye başladığını fark etti
Kurbağacık hic bozuntuya vermedi Yerden on metre kadar yukselince ağzından biraz hava bıraktı Daha fazla yukselmek gereksizdiHer işte her şey seviye seviyeydi Seviyesinin dozunu tam olarak ayarlamalıydı Bir kuş değildi ki o, cırpsın kanatlarını, yukselsin gokyuzune, ucsun ucabildiğinceNereden baksan bir kucuk kurbağacıktı Olmaz denirdi, kurbağalar ucamaz denirdi, hayal gibiydi ama gercekti Ucuyordu işte Kurbağacık şoyle bir etrafına bakındı Yon tayini yaptı Ormandan gelmiş, şu tarafa gidecekti Sağ on ayağını gideceği tarafa doğru mihaniki bir hareketle uzattı Hayret!Gitmek istediği tarafa donuvermişti Dondu iyi de hala havada hareketsiz duruyordu Birden suda arka ayaklarını ileri gitmek icin kullandığını hatırladı Arka ayaklarını yavaş yavaş goğsune cekti, geriye doğru bıraktı, cekti, bıraktı Duşunduğu tastamam olmuştu İlerleyebiliyordu Artık canının istediği kadar gidip, istediği yerde de aşağı inebilecekti
Kurbağacık bir sure uctuktan sonra bir dere kenarında boylu boyunca uzanmış yatmakta olan yaşlı kurbağayı fark etti ‘ Mutlaka bir rahatsızlığı vardır yaşlı kurbağanın ‘ diye duşundu
‘ Cunku hicbir kurbağa boylesine acıkta yatmaz Eğer yatarsa bu onun tehlikelere davetiye cıkartması anlamına gelir İnip bakayım nesi varmış yaşlı kurbağanın ‘
Yaşlı kurbağanın duşup kaldığı bu cayırlık bir mesire yeriydi İnsanlar gunluk guneşlik yaz gunlerinde hafta sonlarını burada gecirirler, piknik yaparlardı Bir kendini bilmez yanında getirdiği şişenin icindekini icmiş, giderken de atmış şişeyi kırmıştı İşte yaşlı kurbağa onundeki bu kırık şişenin bir parcasına basınca ayağından yaralanmış ve canının cok acımasına dayanamayarak bayılmıştı Yaşlı kurbağa kendine geldikten sonra olanları kurbağacığa anlattı ve yardım etmesini istedi
Kurbağacık:
“ Efendim, boyle bir durumla daha once hic karşılaşmadım O cam parcasının ayağınızın altından cıkarılması lazım Ben bunu başaramamGelirken gormuştum Az ilerde dere kıyısında iki cocuk balık tutuyordu Gidip onları cağırayım, size yardım ederler herhalde “ dedikten sonra zıplayarak uzaklaştı
Kurbağacık cocukların yanına geldiğinde:
“ Lutfen yardım eder misiniz? Yaşlı bir kurbağa ayağından yaralanmış az ilerde yatıyor Ne olur benimle gelin ona yardın edin , onu kurtarın İyilik yapmak sevaptır Haydi cocuklar, lutfen kalkın, benimle gelin “ dedi
Kurbağacığın yalvarmasına dayanamayan cocuklar, oltalarını sudan cıkarıp bir kenara koydular ve kurbağacığın peşine takıldılar Biraz sonra yaşlı kurbağanın ayağındaki cam parcası cıkarılmış ve yaralı yer temiz bir bezle sarılmıştı
Cocuklar gittikten sonra kurbağacık yaşlı kurbağaya destek oldu ve onu kuytu bir yere goturdu Burada yaşlı kurbağa, kurbağacığa yaptığı yardımlardan dolayı teşekkur ettikten sonra:
“ Nedense boylesine karşılık beklemeden yapılan iyilikler, yardımlar pek nadir oluyor Nedense herkes bir başkası bana kotuluk yapmadan ben ondan once davranıp ona bir kotuluk yapayım, ilk ben vurayım diyerek kesinlikle hic bitmeyecek bir yarışı surduruyorlar Gelin bu anlamsız kotuluk yarışından vazgecin, gelin kardeş olalım, elele tutuşalım, mutluluğa koşalım
diyerek seslensem ben şimdi tum canlılara acaba beni dinlerler mi? Hep kotuluk gormekten, hep uzulmekten, hep ağlamaktan bıktım artık “ diyerek sozlerini tamamladı ve ağlamaya başladı Yaşlı kurbağanın ağlaması kurbağacığın silkinmesine sebep oldu
“Dur ağlama artık yaşlı kurbağa, sil gozyaşlarını Bundan sonra ikimiz eş kardeş sayılırız Demek ki bir kotuluk yarışı yapılıyor ve herkes bu yarışı onde bitirme gayreti icinde Buna karşın ben de şu andan itibaren iyilik yarışını başlatıyorum Yakında dunya turuna cıkacağım ve tum canlılara iyiliği anlatarak onların da iyilik yarışına katılmalarını sağlayacağım İyilik bayrağı sonsuza dek gonderde dalgalanacaktır “
Kurbağacık kendine cok guveniyordu Neden derseniz, cunku guclu bir kozu vardı Ne cabuk unuttunuz, ucabiliyordu ya Kıtalararası yolculuk onun icin hicten bile değildi
Ormanlık bir bolgede bulunan bir su birikintisinde yaşamakta olan kurbağacık hic arkadaşı olmadığından yakınıyordu Bu kurbağacık vaktinin coğunu su birikintisinde yuzerek geciriyor, bazen de sudan cıkıp, cimenlerin ustunde zıplayarak geziniyordu Her gun bir onceki gunun tıpatıp benzeriydiHer gun aynı şey, hep aynı şeyler Bitmek tukenmek bilmeyen bir tekduzelik kurbağacığı canından bezdirmişti Kurbağacık bir gun kızdı kendine:
“ Sanki butun omrunu bu su birikintisinde gecirmeye pek meraklısın Dunya senin zannettiğin kadarcık mı sanki? Dunya bu kadar kucucuk mu sanki? Neden kurtarmazsın kendini buradan, cekip gitmezsin buralardan? Eğer sen bu yaşadığın su birikintisine dunya diyorsan, bil ki, sen bu dunyanın değil, bambaşka dunyaların kurbağasısınŞunu hic aklından cıkarma: Arzuladığın yaşama ancak bu su birikintisinden uzaklaşarak kavuşacaksın
Kurbağacık hemen o anda kararını verdi Buradan ayrılarak yola cıkacak, gideceği yerlerde kendine arkadaş arayacaktı Kurbağacık ormanda gunlerce yol aldı Artık ormanın sık ağacları seyrekleşmiş, kucuk bir duzluğe cıkmıştıBirden yerde parlak bir şey gorduBu da neydi boyle? Parlak şeye baktığında cok şaşırdı Bunun icinde bir kurbağa vardı ve o kurbağa da kendisine bakıyordu Geriye donup, bir taşın arkasına saklandı İlk şaşkınlığı gectikten sonra bu parlak şeyin cok ince olduğunu ve icinde kurbağa falan olamayacağını anladı O zaman durum apacık ortadaydı: Parlak şey ayna olmalıydı ve aynada kendini gormuştu Kurbağacık aynayı alarak yakındaki bir ağacın kenarına kenarına yasladı Aynanın karşısına gecerek turlu şaklabanlıklar yapmaya başladı Bazen iki ayağı ustunde doğruluyor,bazen zıplıyor, bazen de derin nefes alıp goğsunu, yanaklarını şişirerek aynadaki aksini seyrediyordu Bu hareketlerin icinde en hoşuna giden, aynada kendini iri gormek olmuştu Gittikce daha derin nefes alarak daha iri gozukmeye başladı Sonunda, oyle bir an geldi ki, kurbağacık yusyuvarlak oldu ve ayaklarının yerden kesilip yukselmeye başladığını fark etti