iltasyazilim
FD Üye
Kur'ânı Kerîm'i Nasıl Okumalı, Nasıl Anlamalı
İsrâ sûresinde şöyle buyruluyor: Biz Kur'ân'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü'minler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını arttırır (1782)
Kur'ânı Kerîm'i nasıl okumalı, nasıl anlamalıyım? Ona olan kayıtsızlığı ya da düşmanca yaklaşımı sebebiyle ziyana uğrayanlara benzememek için ne yapmalıyım?
Tefsirde belirtildiğine göre, burada dünya türlü türlü dert ve hastalıkların bulunduğu bela ve mihnetle dolu bir hastaneye, Peygamber Efendimiz tabibe, Kur'ânı Kerîm (küfür, nifak, haset, kin gibi kalbî hastalıkları tedavi eden) şifalı ilaçlara ve faydalı gıdalara benzetilmiştir Rûhu'lBeyân'da ise şöyle deniyor: Kur'ânı Kerîm, mü'minlerin dînî hayatlarını düzeltme ve nefislerini ıslah etmede, hastalara verilen şifalı ilaçlar gibidir
Şu kadar var ki, kullanılmayan ilaç durduğu yerde derde deva olmaz, ancak hekim tarafından tavsiye edilen dozda alınırsa şifa verir Ve bu âlem sebepler dünyası olup müjdelenen rahmetin nüzûlü, sebeplerine tevessül ile mümkün olur Öyleyse o şifa ve rahmet membaı lisanımızda yer bulmalı, oradan gönlümüze nüfûz etmeli; elimize, ayağımıza, gözümüze kulağımıza hükmetmeli
Okumak, dimağı ve rûhu besleyen temel dinamiklerden ise; zihni doyuracak, rûha gıda olacak okumaların başında Kur'ânı Kerîm tilaveti olmalı Âdâbınca yapılan okumaların, anladığını tatbik etme niyetiyle sürdürülen bütün çabaların üzerimize şifa ve rahmet indirilmesine vesile olacağı şüphesizdir Bu inançtan hareketle Allah Kelamı'ndan nasıl istifade edebilirim, onu nasıl ve ne kadar okumalıyım, kimler gibi anlamaya çalışmalıyımsorularının cevabını müşahhas misallerden hareketle aramalıyım diye düşünüyorum
Öyle inanıyorum ki, çokça okuyarak onunla ünsiyetimi arttırmam gerekiyor Ve bunu, büyüklerimi örnek alarak başarabilirim Yaşayan güzel insanlardan başlayan bir yol takip etmeliyim Onlardan ashabı güzîne ve Rasûlullah'a uzanan bir çizgiden gitmeliyim Düşündüklerimi tatbik eden güzel insanları kendime örnek almalıyım Kur'ânı Kerîm'i her eline almada muhabbetle tilavet eden sağlam ve sadık bir kârî olmaya azmetmeliyim
Ona bazen bakmak, belli günlerde belli sûreleri okumak matlup olan ünsiyeti tesis etmeye kafi gelmez Bu sebeple düzenli olarak günün belli vakitlerinde Kur'ân tilavetine vakit ayırmalıyım Abdestli olarak, kıbleye müteveccihen, huzur içinde ve imkan varsa hafif bir sesle Mushafı Şerif'e bakarak okumalıyım Çünkü böylesi insana daha çok tesir eder Eğer bu sayılanların hepsini sağlama imkanı yoksa, mevcut olduğu kadarıyla yetinmeliyim Kişiliğimi onun cümleleriyle dokumak için, günlük hayatta tercihlerime yön verecek âyetleri arayıp bulmalıyım İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır (Necm suresi, 5339) gibi Allah sabredenlerle beraberdir (Bakara suresi, 2153) gibi kolayıma gelen bazı cümleleri öğrenmeye çalışmalı ve her gün bunların sayısını arttırmaya bakmalıyım
İnanıyorum ki, düzenli okumalar âyetlerin işaretini, beşaretini gönlüme nakşetmeye vesile olacaktır Sık sık görüştüğü kişilere insanın sevgisi arttığı gibi, çokça okuduğu metne de âşinâ olur, muhabbeti artar
Bu söylediklerimi istediğim kalitede nasıl başarabileceğimi düşündüğüm sırada, Kur'ân'ı ya öğrenen ya öğreten hayırlılarzümresine katılmayı tavsiye eden Efendimiz'in gül kokulu tavsiyeleri imdadıma yetişiyor Çünkü o, Kur'ân okunan yere sekînet ineceğini müjdeliyor Kur'ân'ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkar meleklerle beraberdir Kur'ân'ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye ise iki kat sevap vardır(Buharî, Tevhid, 52) fermanıyla her Müslüman için Kur'ân'ı güzel okuyabilmenin lüzumuna işaret ediyor Buna muvaffak olamayanların her şartta okumaya devam etmelerinin gerekliliğini buyuruyor
Allah katında adımı Kur'ân'ı iyi okuyanlararasına yazdıracak bir kıraat kalitesine ulaşmak hedefim olmalı diye düşünüyorum Okuma saatlerimde, tilavetini dinlemeye gökten meleklerin indiği Üseyid bin Hudayr (r a)'ın kıraatine yaklaşmak gibi bir ufkum olacaksa, her şeyden önce okuduğum beni kötülüklerden men etmeli Onu ilk kaynağından alıp insanlığa taşıyan sahabei güzînin algılayışını örnek almalıyım
Ashabı kirâm, inen âyetleri aralarında müzakere edip oradan kendilerine teaalluk eden hususları öğrenir ve hemen tatbik ederlerdi Methedilen örnek şahıslarla aynîleşmeye gayret ettikleri kadar, zemmedilen münkir ve münafıklara benzememe adına titizlenirlerdi
Rûhu'lBeyân'da şöyle bir rivayet var: Ömer (r a) bir gün Cabir (r a) ile karşılaşmıştı, elindekinin ne olduğunu sordu
Canım çekmişti bir parça et aldımdeyince, Sen canın istediği her şeyi alır mısındedi İnkarcılar ateşe sunuldukları gün, onlara; Dünyadaki hayatınızda sizin için güzel olan her şeyi harcadınız, onların zevkini sürdünüz denilir(Ahkaf sûresi, 4620) ayetinde bahsedilen kimselerden olmaktan korkmuyor musun dedi
Allah'tan korkan kimse nefsinin her istediğini yapmazdiyen Hazreti Ömer (r a), kendi adına bu titizliğe sahipti Birçok helal ve temiz yiyecekten nefsini uzak tutardı, kıyamet gününde bu ayette bildirilen itaba maruz kalmaktan korkardı
Demek ki Kur'ânı Kerîm her âyetini böylesi bir hüsni kabul ile nûş eden mü'minlere şifa oluyor Ömer ibni Hattab'ı Hazreti Ömer yapıyor Gönlünü o derece rakik kılıyor Bu gün bize gereken Kur'ânı Kerîm tilavetine mutlaka düzenli ve bilinçli olarak zaman ayırmak olmalı, okuduğumuz her âyeti buradan nasıl hisse alabilirimtitizliği ile sahiplenmek olmalı
Neticede şifa ve rahmet de, hüsran da taliplerini bulacaktır Maksat Allah Kelamı'nın bereketiyle maddî sıkıntılarımıza rahmet değerinde kolaylıklar, kalbî hastalıklarımıza şifalar bulmaksa; istediğimizi doğru yerde, usûlünce ve ısrarla talep etmek durumundayız
Oku Düşün
Şimdi Değilse Ne Zaman?
Mü'minlerin, Allah'ın zikrine ve Hak'tan inen Kur'ân'a karşı kalplerinin yumuşayıp saygı ile boyun eğme vakti daha gelmedi mi? Önceden kendilerine kitap verilerek zamanın uzaması yüzünden kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar Onlardan birçoğu haddi aşıp azmış kimselerdi (Hadîd sûresi, 5716)
Bu âyetin nüzûl sebebine dair asrı saadette mü'minlerin ikaz edilmeleriyle ilgili farklı rivayetler var Hamdi Yazır merhum bu rivayetleri değerlendirdikten sonra diyor ki; Üzerlerinden uzun zaman geçmişti de, kalpleri katılaşmıştı ifadesi manevî bir gerilemeye telmihte bulunmak gibi görülse de bu, bir düşüşe işaret olmayıp, Kalplerin yumuşayıp saygı ile boyun eğme vakti gelmedi mi kavliyle bir tekamüle teşvik mahiyetindedir Âyetteki kalpleri katılaşmıştı cümlesi, evet bir itabdır Fakat bununla asrı saadette bir tedennî aramaktan ziyade, istikbale yönelik bir aşk ve heyecan dalgası oluşturmanın temellerini görmek lâzımdırdiyor
Kanaatimizce nefsimizi sorgulama kabiliyetini canlı tutmamız gerekiyor Yaşadığımız coğrafyada sahip olduğumuz maddî imkanlarla birlikte, pek çok manevî lütuflarla kuşatıldığımızı görmek gerekiyor Kalbî dirilik ve manevî tekamülü öncelikle talep etmesi gereken mü'minlerin, maddî manevî bunca nimetlere rağmen arınma heyecanı duymaması, nimetlerin kadrini yeterince bilmemektir Halbuki küfrânı nimette bulunmak, mü'minlere yakışmaz
Öyle inanıyoruz ki, âyeti kerîmeden mülhem şu suali herkes nefsine tevcih etmelidir: Kalplerin Allah korkusuyla yumuşama vakti, şimdi değilse ne zaman?
Kaynak: Altınoluk Dergisi, Mart
Anlamını bilmediğiniz kelimelerin anlamlarına bu lugattan (sözlükten) bakabilirsiniz
Dini Yazılar Email Grubu
(Bu yazı Dini Yazılar Email Grubu'ndan 3003 tarihinde gönderilmiştir)
diniyazilarawardspacecom
groupsyahoocomgroupdiniyazilar
İsrâ sûresinde şöyle buyruluyor: Biz Kur'ân'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü'minler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını arttırır (1782)
Kur'ânı Kerîm'i nasıl okumalı, nasıl anlamalıyım? Ona olan kayıtsızlığı ya da düşmanca yaklaşımı sebebiyle ziyana uğrayanlara benzememek için ne yapmalıyım?
Tefsirde belirtildiğine göre, burada dünya türlü türlü dert ve hastalıkların bulunduğu bela ve mihnetle dolu bir hastaneye, Peygamber Efendimiz tabibe, Kur'ânı Kerîm (küfür, nifak, haset, kin gibi kalbî hastalıkları tedavi eden) şifalı ilaçlara ve faydalı gıdalara benzetilmiştir Rûhu'lBeyân'da ise şöyle deniyor: Kur'ânı Kerîm, mü'minlerin dînî hayatlarını düzeltme ve nefislerini ıslah etmede, hastalara verilen şifalı ilaçlar gibidir
Şu kadar var ki, kullanılmayan ilaç durduğu yerde derde deva olmaz, ancak hekim tarafından tavsiye edilen dozda alınırsa şifa verir Ve bu âlem sebepler dünyası olup müjdelenen rahmetin nüzûlü, sebeplerine tevessül ile mümkün olur Öyleyse o şifa ve rahmet membaı lisanımızda yer bulmalı, oradan gönlümüze nüfûz etmeli; elimize, ayağımıza, gözümüze kulağımıza hükmetmeli
Okumak, dimağı ve rûhu besleyen temel dinamiklerden ise; zihni doyuracak, rûha gıda olacak okumaların başında Kur'ânı Kerîm tilaveti olmalı Âdâbınca yapılan okumaların, anladığını tatbik etme niyetiyle sürdürülen bütün çabaların üzerimize şifa ve rahmet indirilmesine vesile olacağı şüphesizdir Bu inançtan hareketle Allah Kelamı'ndan nasıl istifade edebilirim, onu nasıl ve ne kadar okumalıyım, kimler gibi anlamaya çalışmalıyımsorularının cevabını müşahhas misallerden hareketle aramalıyım diye düşünüyorum
Öyle inanıyorum ki, çokça okuyarak onunla ünsiyetimi arttırmam gerekiyor Ve bunu, büyüklerimi örnek alarak başarabilirim Yaşayan güzel insanlardan başlayan bir yol takip etmeliyim Onlardan ashabı güzîne ve Rasûlullah'a uzanan bir çizgiden gitmeliyim Düşündüklerimi tatbik eden güzel insanları kendime örnek almalıyım Kur'ânı Kerîm'i her eline almada muhabbetle tilavet eden sağlam ve sadık bir kârî olmaya azmetmeliyim
Ona bazen bakmak, belli günlerde belli sûreleri okumak matlup olan ünsiyeti tesis etmeye kafi gelmez Bu sebeple düzenli olarak günün belli vakitlerinde Kur'ân tilavetine vakit ayırmalıyım Abdestli olarak, kıbleye müteveccihen, huzur içinde ve imkan varsa hafif bir sesle Mushafı Şerif'e bakarak okumalıyım Çünkü böylesi insana daha çok tesir eder Eğer bu sayılanların hepsini sağlama imkanı yoksa, mevcut olduğu kadarıyla yetinmeliyim Kişiliğimi onun cümleleriyle dokumak için, günlük hayatta tercihlerime yön verecek âyetleri arayıp bulmalıyım İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır (Necm suresi, 5339) gibi Allah sabredenlerle beraberdir (Bakara suresi, 2153) gibi kolayıma gelen bazı cümleleri öğrenmeye çalışmalı ve her gün bunların sayısını arttırmaya bakmalıyım
İnanıyorum ki, düzenli okumalar âyetlerin işaretini, beşaretini gönlüme nakşetmeye vesile olacaktır Sık sık görüştüğü kişilere insanın sevgisi arttığı gibi, çokça okuduğu metne de âşinâ olur, muhabbeti artar
Bu söylediklerimi istediğim kalitede nasıl başarabileceğimi düşündüğüm sırada, Kur'ân'ı ya öğrenen ya öğreten hayırlılarzümresine katılmayı tavsiye eden Efendimiz'in gül kokulu tavsiyeleri imdadıma yetişiyor Çünkü o, Kur'ân okunan yere sekînet ineceğini müjdeliyor Kur'ân'ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkar meleklerle beraberdir Kur'ân'ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye ise iki kat sevap vardır(Buharî, Tevhid, 52) fermanıyla her Müslüman için Kur'ân'ı güzel okuyabilmenin lüzumuna işaret ediyor Buna muvaffak olamayanların her şartta okumaya devam etmelerinin gerekliliğini buyuruyor
Allah katında adımı Kur'ân'ı iyi okuyanlararasına yazdıracak bir kıraat kalitesine ulaşmak hedefim olmalı diye düşünüyorum Okuma saatlerimde, tilavetini dinlemeye gökten meleklerin indiği Üseyid bin Hudayr (r a)'ın kıraatine yaklaşmak gibi bir ufkum olacaksa, her şeyden önce okuduğum beni kötülüklerden men etmeli Onu ilk kaynağından alıp insanlığa taşıyan sahabei güzînin algılayışını örnek almalıyım
Ashabı kirâm, inen âyetleri aralarında müzakere edip oradan kendilerine teaalluk eden hususları öğrenir ve hemen tatbik ederlerdi Methedilen örnek şahıslarla aynîleşmeye gayret ettikleri kadar, zemmedilen münkir ve münafıklara benzememe adına titizlenirlerdi
Rûhu'lBeyân'da şöyle bir rivayet var: Ömer (r a) bir gün Cabir (r a) ile karşılaşmıştı, elindekinin ne olduğunu sordu
Canım çekmişti bir parça et aldımdeyince, Sen canın istediği her şeyi alır mısındedi İnkarcılar ateşe sunuldukları gün, onlara; Dünyadaki hayatınızda sizin için güzel olan her şeyi harcadınız, onların zevkini sürdünüz denilir(Ahkaf sûresi, 4620) ayetinde bahsedilen kimselerden olmaktan korkmuyor musun dedi
Allah'tan korkan kimse nefsinin her istediğini yapmazdiyen Hazreti Ömer (r a), kendi adına bu titizliğe sahipti Birçok helal ve temiz yiyecekten nefsini uzak tutardı, kıyamet gününde bu ayette bildirilen itaba maruz kalmaktan korkardı
Demek ki Kur'ânı Kerîm her âyetini böylesi bir hüsni kabul ile nûş eden mü'minlere şifa oluyor Ömer ibni Hattab'ı Hazreti Ömer yapıyor Gönlünü o derece rakik kılıyor Bu gün bize gereken Kur'ânı Kerîm tilavetine mutlaka düzenli ve bilinçli olarak zaman ayırmak olmalı, okuduğumuz her âyeti buradan nasıl hisse alabilirimtitizliği ile sahiplenmek olmalı
Neticede şifa ve rahmet de, hüsran da taliplerini bulacaktır Maksat Allah Kelamı'nın bereketiyle maddî sıkıntılarımıza rahmet değerinde kolaylıklar, kalbî hastalıklarımıza şifalar bulmaksa; istediğimizi doğru yerde, usûlünce ve ısrarla talep etmek durumundayız
Oku Düşün
Şimdi Değilse Ne Zaman?
Mü'minlerin, Allah'ın zikrine ve Hak'tan inen Kur'ân'a karşı kalplerinin yumuşayıp saygı ile boyun eğme vakti daha gelmedi mi? Önceden kendilerine kitap verilerek zamanın uzaması yüzünden kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar Onlardan birçoğu haddi aşıp azmış kimselerdi (Hadîd sûresi, 5716)
Bu âyetin nüzûl sebebine dair asrı saadette mü'minlerin ikaz edilmeleriyle ilgili farklı rivayetler var Hamdi Yazır merhum bu rivayetleri değerlendirdikten sonra diyor ki; Üzerlerinden uzun zaman geçmişti de, kalpleri katılaşmıştı ifadesi manevî bir gerilemeye telmihte bulunmak gibi görülse de bu, bir düşüşe işaret olmayıp, Kalplerin yumuşayıp saygı ile boyun eğme vakti gelmedi mi kavliyle bir tekamüle teşvik mahiyetindedir Âyetteki kalpleri katılaşmıştı cümlesi, evet bir itabdır Fakat bununla asrı saadette bir tedennî aramaktan ziyade, istikbale yönelik bir aşk ve heyecan dalgası oluşturmanın temellerini görmek lâzımdırdiyor
Kanaatimizce nefsimizi sorgulama kabiliyetini canlı tutmamız gerekiyor Yaşadığımız coğrafyada sahip olduğumuz maddî imkanlarla birlikte, pek çok manevî lütuflarla kuşatıldığımızı görmek gerekiyor Kalbî dirilik ve manevî tekamülü öncelikle talep etmesi gereken mü'minlerin, maddî manevî bunca nimetlere rağmen arınma heyecanı duymaması, nimetlerin kadrini yeterince bilmemektir Halbuki küfrânı nimette bulunmak, mü'minlere yakışmaz
Öyle inanıyoruz ki, âyeti kerîmeden mülhem şu suali herkes nefsine tevcih etmelidir: Kalplerin Allah korkusuyla yumuşama vakti, şimdi değilse ne zaman?
Kaynak: Altınoluk Dergisi, Mart
Anlamını bilmediğiniz kelimelerin anlamlarına bu lugattan (sözlükten) bakabilirsiniz
Dini Yazılar Email Grubu
(Bu yazı Dini Yazılar Email Grubu'ndan 3003 tarihinde gönderilmiştir)
diniyazilarawardspacecom
groupsyahoocomgroupdiniyazilar