Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Kehf suresİ ve ahİr zaman

Kehf suresİ ve ahİr zaman
0
270

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
KEHF SURESİNDEKİ SIRLAR
Hükmü kıyamete kadar geçerli olan, müminlerin tüm hayatını kapsayan emir ve bilgilerin yer aldığı Kuranı Kerim, Allah'ın kitabıdır Kuran'ın en büyük mucizelerinden biri, ilk vahyin inmesinden bu yana, her asırda yaşayan tüm insanlara hitap etmesidir Allah Kuran'ı, kıyamete kadar insanlara bir yol gösterici ve bir hidayet rehberi olarak indirmiştir

Kuran'da aktarılan geçmiş kavimlere dair kıssalar da insanlara pek çok konuda yol göstericidir Peygamberlerin hayatları, kavimlerine yaptıkları tebliğler ve uygulamaları iman edenler için birer örnektir Bunun yanı sıra Kuran'da geleceğe dair işaretler ve müminlerin üzerinde düşünmesi gereken bazı sırlar da vardır Kehf Suresi bunlardan bir tanesidir



Kehf Suresi Peygamberimiz Hz Muhammed (SAV)'in ve pek çok İslam aliminin dikkat çektiği bir suredir Kehf Suresi'nde aktarılan Kehf ve Rakim Ehli'nde, Hz Musa ve ilim sahibi kişi ile ilgili olaylarda ve Hz Zülkarneyn kıssasında pek çok sırlar ve ahir zamana işaret eden birçok ifadeler bulunmaktadır

Kehf Suresi'nin ahir zamanla bağlantısı bulunduğuna dair Peygamberimizin de pek çok hadisi mevcuttur Bu hadislerden bazıları şu şekildedir:

Nevvas b Seman elKilabi'den (ra) rivayet edilmiştir

Sizden kim Deccal'e yetişirse Kehf Suresi'nin evvelini onun üzerine okusun Bu surenin sonu Deccal'ın fitnesinden kurtuluşunuzdur Süneni Ebu Davud, 5121

Ebu Ümame elBahili'den rivayet edilmiştir

kim onun (Deccal'in) cehenneminin belasına uğrarsa Allah'tan yardım dilesin ve Kehf Suresi'nin ilk ayetlerini okusun ki ateş İbrahim (as)'a olduğu gibi bu ateş de o kimseye soğuk ve selamet olsun Süneni İbni Mace Tercemesi ve Şerhi, Haydar Hatipoğlu, Kahraman Yayınları, c 10, s332

Her kim Deccal'in ateşi ile ibtila ve imtihan edilirse Allah'tan yardım istesin ve Kehf Suresi'nin baş tarafındaki ayetleri okusun Bu suretle Deccal'in ateşi ona karşı soğuk ve selamet olur ÖlümKıyametAhiret ve Ahir Zaman Alametleri, İmam Şa'rani, Bedir Yayınevi, s494

Hz Muhammed (SAV)'in Müslümanlara Kehf Suresi'ni mutlaka okumalarını tavsiye etmesinin hikmetlerinden biri, Kehf Suresi'nin ahir zamana bakan çok önemli işaretler taşımasıdır Kehf Suresi'nde, ahir zamanda çıkacak olan Deccal'den ve onun yeryüzüne yaymak istediği dinsizlik akımlarından korunmak ve insanlığa bela getirecek olan bu fitneye karşı mücadele edebilmek için gerekli işaretler, ayrıca Müslümanların istifade edebileceği dersler bulunmaktadır Peygamberimizin ahir zamanda bu sureyi dikkatle okumayı ve ezberde tutmayı tavsiye etmesi, bu duruma açık bir işarettir Ayrıca ilerde de göreceğimiz gibi, Ashabı Kehf'in inkarcı kavmi içinde yaşadıkları, ardından Hz Musa'nın Allah'ın rahmet verdiği bir kişiden öğrendiği derin ilim ve bunun da ardından Hz Zülkarneyn'in tüm dünyaya hakimiyet kurarak İslam ahlakını yayması üzerinde düşünülmesi gereken konulardır

Bu olayların hikmetlerini sitedeki bölümler boyunca detaylı olarak anlatacağız Çünkü bu sitenin hazırlanmasındaki amaç; ayetlerinde günümüze dair önemli işaretler bulunan Kehf Suresi üzerinde dikkatle düşünmek, derin bir tefekkürle bu sırlara ulaşmak için çaba sarf etmek ve Peygamberimizin tavsiyesini tutmaktır Dikkatle okuyanlar göreceklerdir ki, bu surede kıyamete yakın bir dönem olan ahir zamana, ahir zamanda yaygınlık kazanacak olan inkarcı sistemlerin uygulamalarına ve Allah'ın bu batıl sistemleri, hakkı göndererek darmadağın etmesine yönelik çok önemli işaretler bulunmaktadır

Söz ettiğimiz bu dönem Allah'ın izniyle çok yakındır ve insanların bu konu üzerinde derin derin düşünmeleri çok daha büyük bir önem kazanmıştır Bu nedenle tüm Müslümanların Kehf Suresi üzerinde dikkatle düşünmeleri, her bir ayeti diğer Kuran ayetleri doğrultusunda incelemeleri ve akılda tutmaları son derece önemlidir

AHİR ZAMAN’A İŞARETLER1


Hamd, Kitabı kulu üzerine indiren ve onda hiçbir çarpıklık kılmayan Allah'a aittir


(Kehf Suresi, 1)


Kehf Suresi'nin ilk ayetinde Allah şükretmenin önemine dikkat çekmektedir Allah insana sahip olduğu herşeyi; mükemmel işleyen bedenini, dünyadaki yaşanabilir ortamı, gökyüzündeki düzeni, yiyecekleri, suyu ve daha nicelerini verendir Allah sonsuz cömert olandır Rabbimiz insanlara dünya hayatında genellemeyle dahi sayılamayacak kadar çok nimetler vermiştir Bu gerçek, bir ayette şöyle hatırlatılmaktadır:


Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (Nahl Suresi, 18)



Allah'a, verdiği tüm nimetlerden dolayı sürekli bir şükür halinde olmak iman edenlerin en önemli özelliklerinden biridir Unutulmamalıdır ki Allah, tüm bu nimetlerle insanları denemektedir Allah, Nisa Suresi'nin 147 ayetinde şükrün karşılığını verenolduğunu haber vermektedir Buna rağmen insanların büyük bir bölümü kendilerine verilen nimetlere nankörlük etmektedirler Hz Süleyman'ın Neml Suresi'ndeki sözleri şöyledir:



Bu Rabbimin fazlındandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti) Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır(Neml Suresi, 40)



Ahir zaman ise insanların şükürden tamamen uzaklaştıkları bir dönemdir Bu dönemde insanlar tüm nimetleri verenin Allah olduğunu unutur, dünya hayatına büyük bir hırsla bağlanırlar Sahip oldukları maddimanevi her türlü zenginliği kendilerinden bilirler Bu nimetleri kendi çabalarıyla, zekalarıyla ve hak ederek elde ettiklerine inanırlar Ancak bu şekilde düşünen kişiler, gerçekte Allah'a karşı çok büyük bir nankörlük içinde olduklarını kesin olarak bilmelidirler Çünkü insana sahip olduğu tüm nimetleri veren Allah'tır Nitekim ayetlerde bu gerçek şöyle bildirilir:



Size her istediğiniz şeyi verdi Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıpbitirmeye güç yetiremezsiniz Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür (İbrahim Suresi, 34)



Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır, sonra size bir zarar dokunduğunda (yine) ancak O'na yalvarmaktasınız Sonra sizden zararı kaldırdığında, sizden bir grup (hemen) Rablerine şirk koşar; Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etmek için Öyleyse yararlanın, ilerde bileceksiniz (Nahl Suresi, 5355)



Nahl Suresi'nin yukarıdaki ayetlerinde bildirildiği gibi, insanlar Allah'ın verdiği nimetleri unutmakta ve O'na şirk koşmaktadırlar İnsanları Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük yapmaya zorlamak ve şükürden uzaklaştırmak ise şeytanın bir taktiğidir Bu şekilde onları inkara yaklaştırmakta ve Allah'ın yolundan saptırmaktadır Şeytanın bu sinsi taktiği ve gerçek amacı Kuran'da şöyle bildirilir:



Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın(Allah) Dedi: Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak ordan çık Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım(Araf Suresi, 1718)



Allah'a şükretmenin önemine ayetlerde dikkat çekilmesine rağmen insanların şükürden uzaklaşmalarının elbette ki dünyada da bir karşılığı vardır Dünya üzerindeki yokluk, kıtlık, sefalet, ahlaki çöküş gibi sıkıntıların temelinde insanların Allah'ı unutmaları ve şükretmemeleri yatmaktadır Şükür insana nimetlerin, refahın ve huzurun kapılarını açarken, şükürden uzaklaşıp, nankörlük etmek ise büyük bir azap getirir Allah bir ayetinde şu şekilde buyurur:



Rabbiniz şöyle buyurmuştu: Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, benim azabım pek şiddetlidir(İbrahim Suresi, 7)

Ayette de belirtildiği gibi şükretmeyen, Allah'ın nimetlerine nankörlük eden bir kişi şiddetli bir azabı da hak etmektedir Nitekim Allah söz konusu kişilere hem dünyada hem de ahirette bir azap vermektedir





Geçmişte yaşanan olaylar bu konuda önemli ibretler içermektedir Geçtiğimiz yüzyılda dünyayı, Allah'ın dinini inkar üzerine kurulu ideolojileri benimsemiş kişiler yönetmiştir Faşizm ve komünizm gibi ideolojiler, insanları hak dinin güzelliklerinden uzaklaştırmış, onlara inkarı çekici göstermiştir Bu zalim ideolojilerin peşinden sürüklenerek Allah'ı inkar eden insanlar, şükretmeyi de bunun bir neticesi olarak unutmuş ve yıllar boyu çok büyük belalarla karşılık bulmuşlardır İnsanlar Allah'ın nimetlerine nankörlük yapmalarının karşılığını, nimet eksikliği olarak almışlardır Kuran'da nankörlüğün karşılığı şöyle haber verilmiştir:



Allah bir şehri örnek verdi: (Halkı) Güvenlik ve huzur içindeydi, rızkı da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allah'ın nimetlerine nankörlük etti, böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak, ona açlık ve korku elbisesini tattırdı (Nahl Suresi, 112)



20 yüzyıl boyunca tüm dünyanın açlık, yokluk, korku ve acı yaşamalarının temelinde de bu nankör tutumları bulunmaktadır Kuran'da Allah'ın nimetlerine nankörlük eden insanların cezalandırılacağı şöyle haber verilmiştir:



Böylelikle nankörlük etmeleri dolayısıyla onları cezalandırdık Biz (nimete) nankörlük edenden başkasını cezalandırır mıyız? (Sebe Suresi, 17)

Dosdoğru (bir Kitaptır) ki, Kendi katından şiddetli bir azapla uyarıpkorkutmak ve salih amellerde bulunan müminlere müjde vermek için (onu indirdi); şüphesiz onlara güzel bir ecir vardır
(Kehf Suresi, 2)
Kehf Suresi'nin 2 ayetinde Kuran'ın önemine ve dosdoğru bir kitap olduğuna dikkat çekilmektedir Kuran, Allah'ın izniyle insanlara öğüt veren ve sonsuz yaşamları için onları uyaran ve doğru yolu gösteren, Allah'ın vahyidir Rabbimizin rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak için sarılmamız gereken yegane yol göstericidir Doğru ile yanlışı birbirinden ayıran mutlak ölçüdür Bakara Suresi'nin 120 ayetinde de bildirildiği gibi Şüphesiz doğru yol, Allah'ın yoludurRabbimiz iman edenlere yol olarak Kuran'a sımsıkı sarılmaları gerektiğini şöyle açıklamaktadır:






Şu halde, sana vahyedilene sımsıkıtutun; çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir Siz (ondan) sorulacaksınız(Zuhruf Suresi, 4344)



Kehf Suresi'nin 2 ayetinde aynı zamanda ayetlere uymanın önemine de Allah dikkat çekmektedir İman eden bir kişi tüm hayatı boyunca Allah'ın hükümlerine, emir ve tavsiyelerine titizlikle uymakla yükümlüdür Hiçbir zorluk, baskı ya da sıkıntı onu bu konuda bir gevşekliğe ve gaflete sürükleyemez Şartlar ne olursa olsun her zaman bu konularda titiz, gayretli ve kararlıdır

Ayette dikkat çekilen hükümlerden bir diğeri de insanları uyarıp korkutmaktır Allah Kuran'ın pek çok ayetinde iman edenlere bu önemli sorumluluğu hatırlatmakta, insanlara iyiliği emretmenin ve onları kötülükten men etmenin önemine işaret etmektedir Ayrıca Allah Kuran'da bu görevin bir ibadet olarak yerine getirilmesini emretmiş ve bunu yapan insanların kurtuluş bulacağını da müjdelemiştir Bu konudaki bir ayet şöyledir:





Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün) mü'minleri müjdele (Tevbe Suresi, 112)



Her konuda olduğu gibi bu konuda da en güzel örnekler peygamberlerdedir Bu şerefli görevi üstlenen elçiler, tarih boyunca insanları türlü şekillerde uyarmışlar ve Allah'a iman etmeye davet etmişlerdir Elçiler insanları uyarırlarken, onlara cehennemin varlığını hatırlatıp, sonsuz bir azapla da korkutmuşlardır Allah bu gerçeği Leyl Suresi'nde şu şekilde bildirir:



Artık sizi, 'alevleri kabardıkça kabaran' bir ateşle uyardım Ona, ancak en bedbaht olandan başkası yollanmaz (Leyl Suresi, 1415)



Kehf Suresi'nin 2 ayetinde dikkat çekilen bir diğer önemli konu da salih amelin önemidir Salih amel insanın sadece Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini hedefleyerek, samimi bir kalple yaptığı hayırlı fiillerdir Salih amelin önemi ile ilgili bir başka ayet şöyledir:

Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah'ındır Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli bir azab vardır Onların tasarladıkları 'boşa çıkıp bozulur' (Fatır Suresi, 10)
Kuran'ın daha pek çok ayetinde Rabbimiz salih amel işlemenin önemini belirtmiş ve salih amelin Kendi katında güzel bir karşılık bulacağını müjde vermiştir Bu ayetlerden bazıları şöyledir:






(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: Bu daha önce de rızıklandığımızdırderler Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır (Bakara Suresi, 25)



Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır (Bakara Suresi, 62)



İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar Onda süresiz kalacaklardır (Hud Suresi, 23)



Kehf Suresi'nin 2 ayetinde Allah'ın dikkat çektiği bir diğer önemli konu da müminlere müjde vermektir Kuran'ın pek çok ayetinde elçilere, iman edenlere müjde vermeleri emredilmiştir Dünya hayatının tüm sıkıntılarının, zorluklarının, eksikliklerinin geçici olduğu, Allah'ın yardımının, rahmet ve merhametinin daima inananlarla birlikte olduğu gibi haberlerle müjdelenmek müminler için çok büyük birer sevinç vesilesidir Sonsuz ahiret nimetlerinin yakınlığı da hiç şüphesiz müminlerin şevkini, çabalarını ve azimlerini artıracaktır Bir ayette Allah şöyle buyurur:



Biz bunu (Kuran'ı) senin dilinle kolaylaştırdık, takva sahiplerine müjde vermen ve direnen bir kavmi uyarıpkorkutman için (Meryem Suresi, 97)



Kehf Suresi'nin 2 ayetinde dikkat çekilen konuların tümü, ahir zamanda da tüm Müslümanların titizlikle üzerinde durmaları gereken konulardır Ahir zamanda yaşanacak olan fitne ve bozgunculuktan, dinsiz ideolojilerin getirdiği belalardan insanları koruyacak olan, bu ayette de dikkat çekildiği gibi Kuran'a sımsıkı sarılmak olacaktır Kuran'ın rehberliğinde salih amellerde bulunmak, insanlara iyiliği emretmek ve onları sonsuz cennet nimetleriyle müjdelemek, aynı zamanda da ebedi cehennem azabı ile korkutarak Kuran'ın hükümlerinden taviz vermeme yönünde uyarmak, ahir zamanda vicdan sahibi Müslümanların en önemli vazifelerindendir

Onlar orda ebedi olarak kalıcıdırlar
(Kehf Suresi, 3)
İnsanların büyük bir bölümü Allah'ın varlığını, cennet ve cehennem hayatının yakınlığını inkar ederler Bu kişilere göre ölüm bir yok oluştur Hesap günü yoktur Bazı insanlar ise cehennem azabının varlığını kabul eder, ancak bu azabın sayılı gün süreceğine inanırlar Buna göre insan cehennemde kısa bir süre kalacak, günahlarının kefaretini ödeyecek, daha sonra da buradan çıkıp, sonsuz cennet nimetlerine kavuşacaktır Oysa Kuran ayetlerinde bu şekilde geçici bir azaptan bahsedilmemektedir Allah Ali İmran Suresi'nde şu şekilde bildirir:






Bu, onların: Ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacakdemelerindendir Onların bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürmüştür (Ali İmran Suresi, 24)



İşte Kehf Suresi'nin 3 ayetinde geçen ifadede de Allah, insanların cehennem konusundaki bu yanılgılarına dikkat çekmekte ve cehennem azabının inkarda diretenler için ebedi olduğunu bildirmektedir Dünya hayatına kapılıp Allah'ın varlığını inkar eden, Allah'ın Resulü'nün yolunu izlemeyen, ayetlerdeki hükümleri uygulamayan insanların kalacağı yer, Rabbimizin dilemesi dışında ebediyete kadar cehennemdir Bu, Allah'ın adaletidir Kuran'da inkarda direten insanların cehennemde de azgınlıklarını sürdürdükleri haber verilir:



Şüphesiz suçlugünahkarlar, cehennem azabı içinde süresiz kalacaklardır Onlardan (azab) hafifletilmeyecek ve orda onlar umutlarını kaybetmiş kimselerdir Biz onlara zulmetmedik; ancak onların kendileri zalimlerdir (Cehennem bekçisine Ey Malik (bekçi), Rabbin bizim işimizi bitirsindiye haykırdılar O: Gerçek şu ki siz, (burda) kalacak kimselersinizdedi (Zuhruf Suresi, 7477)



Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi, inkar edenler cehennemde dahi acizliklerini görmemekte, büyüklenmeyi sürdürmektedirler Allah'a yönelmemekte, bunun yerine Rabbin bizim işimizi bitirsindiye bir meleğe seslenmektedirler Bu, onların azgın karakterlerini sürdürdüklerinin bir delilidir Nitekim Allah ayetlerinde geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak(Araf Suresi, 53) diyen inkarcıların yalancı olduklarını da bildirmiştir:



Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydıkHayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir (Enam Suresi, 2728)



Başka ayetlerde de dünyada insanlara yeteri kadar mühlet verildiği, ancak onların büyüklenmekten vazgeçmedikleri bildirilmektedir:



Ya da azabı gördüğü zaman: Benim için bir kere daha (dünyaya dönme fırsatı) olsaydı da, ihsan edenlerden olsaydım(diyeceği günden sakının) Hayır, Benim ayetlerim sana gelmişti, fakat sen onları yalanladın, büyüklüğe kapıldın ve kafirlerden oldun(Zümer Suresi, 5859)



Tüm bunlardan anlaşıldığı gibi bu tür insanlar düzelmemektedirler Allah müminlere karşı çok merhametli olduğu için, bu tip azgın insanları cennete, müminlerin arasına sokmamaktadır Cennet, içindeki tüm nimetler ve tüm insanlarla bir güzellik mekanıdır; Allah'ın hoşnut olmadığı hiçbir varlık cennette bulunmamaktadır Bu da Allah'ın salih kullarına olan şefkatinin ve adaletinin sonuçlarından biridir

Sonsuz cennet nimetleri ise yalnızca salih müminlerindir Allah ayetlerinde şu şekilde bildirmektedir:





İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir (Böyle) Yapıpedenlere ne güzel bir karşılık (ecir var) (Ali İmran Suresi, 136)



Kim Allah'a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar Onun için alçaltıcı bir azab vardır (Nisa Suresi, 14)



Bilmiyorlar mı, kim Allah'a ve elçisine karşı koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi vardır? İşte en büyük aşağılanma budur (Tevbe Suresi, 63)

(Bu Kur'an) Allah çocuk edindidiyenleri uyarıpkorkutur Bu konuda ne kendilerinin, ne atalarının hiçbir bilgisi yoktur Ağızlarından çıkan söz ne (kadar da) büyük Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar (Kehf Suresi, 45)
Kehf Suresi'nin 4 ve 5 ayetlerinde Hıristiyanların Allah hakkındaki büyük iftiralarına dikkat çekilmektedir Hıristiyanlar ortaya attıkları sapkın teslis inancıyla kendi dinlerini bozmuş ve batıl bir din oluşturmuşlardır Ayetlerde onların yaptıkları bu büyük tahrifat şu şekilde ifade edilmektedir:






Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah'a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah'ın elçisi ve kelimesidir Onu ('OL' kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir ve O'ndan bir ruhtur Öyleyse Allah'a ve elçisine inanınız; üçtürdemeyiniz (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır Allah, ancak bir tek ilahtır O, çocuk sahibi olmaktan yücedir Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur Vekil olarak Allah yeter (Nisa Suresi, 171)



Allah çocuk edindidediler O, (bundan) yücedir; O, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur Kendinizde buna ilişkin bir delil de yoktur Allah'a karşı bilmeyeceğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz? (Yunus Suresi, 68)

İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri Hak Söz Allah'ın çocuk edinmesi olacak şey değil O yücedir Bir işin olmasına karar verirse, ancak ona: Older, o da hemen oluverir (Meryem Suresi, 3435)





Kuşkusuz Kehf Suresi'nin bu ayetlerinde ve yukarıdaki ayetlerde dikkat çekilen bu zihniyet tam olarak bir müşrik inancıdır Kuran'da bildirildiği gibi, Allah, eşi ve benzeri bulunmayan, çocuk edinmekten münezzeh olan, herşeyin tek hakimi ve hükümdarı, göklerin ve yerin Rabbidir Ahir zamanda yaşayan Müslümanlar, Hıristiyanların, kendi kutsal kitaplarını tahrif ederek ortaya attıkları bu sapkın iddialarının geçersizliğini insanlara anlatmakla yükümlüdürler

Şimdi onlar bu söze (Kur'an'a)
inanmayacak olurlarsa sen, onların peşi sıra esef ederek kendini
kahredeceksin (öyle mi)?
(Kehf Suresi, 6)
Bu ayette Allah'ın elçisinin ve iman edenlerin yaptığı tebliği dinlemeyenlere dikkat çekilmektedir Salih müminler Allah'ın Kuran'da emrettiği iyiliği emretme ve kötülükten men etme sorumluluğu gereği, insanları Allah'a iman etmeye davet eder, onlara Kuran ayetlerinde bildirilen gerçekleri haber verirler Ancak insanların büyük bir bölümü elçilerin tebliğinden yüz çevirir, inkarda diretirler Bu, Allah'ın, Şüphesiz kıyametsaati, yaklaşarak gelmektedir; bunda hiçbir kuşku yok Ancak insanların çoğu iman etmiyorlar(Mümin Suresi, 59) ayetiyle bildirdiği bir gerçektir






İman edenlerin tebliği karşısında inkar edenler çok çeşitli olumsuz tavırlar gösterirler Bazıları İsra Suresi'nin 90 ayetinde haber verilen, Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayızbenzeri ifadelerle Allah'ın elçisinin bir mucize getirmesini bekler, bazıları ise iman edenlerle alay ederler İnkarcıların alaylarına Bakara Suresi'nde şöyle bir örnek verilmektedir:



Ve (yine) kendilerine: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edindenildiğinde: Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?derler Bilin ki, gerçekten asıl düşükakıllılar kendileridir; ama bilmezler (Bakara Suresi, 13)



Her peygamber gönderildiği kavimden bu ayetlerdekine benzer karşılıklar görmüş, çoğu zaman baskı ile karşılaşmıştır Örneğin Hz Nuh'un her yolu deneyerek yaptığı ihlaslı tebliğine karşılık, kavminin olumsuz tepkileri Kuran'da şu şekilde anlatılır:



Dedi ki: Rabbim, gerçekten kavmimi gece ve gündüz davet edipdurdum Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını arttırmadı Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösteripdirettiler Sonra onları açıktan açığa davet ettim Daha sonra (davamı) onlara açıkça ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim Bundan böylededim Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır (Nuh Suresi, 510)



Ayetlerde de bildirildiği gibi insanlar her dönemde kendilerine hak dinin tebliğ edilmesine genellikle olumsuz karşılık vermişlerdir Ancak burada unutulmaması gereken çok önemli bir nokta vardır: Tebliğ yapılan kişinin verdiği karşılık, tebliğ yapan Müslümanı hiçbir zaman olumsuz yönde etkilemez Çünkü hidayeti verecek olan Allah'tır İnsan ne kadar güzel anlatırsa anlatsın, ne kadar etkili ve hikmetli konuşursa konuşsun, Allah dilemedikçe karşısındaki kişinin kalbinde etki meydana getiremez Kuran'da bu gerçeği bildiren başka ayetler de vardır Örneğin Allah Nahl Suresi'nde şöyle hükmetmektedir:



Andolsun, Biz her ümmete: Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının(diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün Sen, onların hidayet bulmalarını ne kadar tutkuyla istesen de, Allah, şüphesiz saptırdığına hidayet vermez, onlar için yardım edecek yoktur (Nahl Suresi, 3637)



Allah'ın bu ayetlerinde bildirdiği gibi insanın diğer insanlar üzerinde hidayet verici bir etkisinin olması mümkün değildir O halde iman edenlerin tek sorumlulukları tebliğ yapmak ve hidayet vermeyi Allah'ın takdirine bırakmaktır Tevekküllü davranmak, sabır göstermek, güzel sözle Allah'ın dinine davet etmek hiç şüphesiz insanların kalplerinde çok büyük bir etki yaratacaktır Ayetlerde Allah şöyle buyurmaktadır:



Artık sen, öğüt veriphatırlat Sen, yalnızca bir öğüt vericibir hatırlatıcısın Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin Ancak kim yüz çevirir ve inkar ederse Allah, onu en büyük azap ile azablandırır Şüphesiz onların dönüşleri Bizedir Sonra onları hesaba çekmek de elbette Bize aittir (Gaşiye Suresi, 2126)



Hidayeti verecek olan, tebliğ yapılan kişinin iman etmesini sağlayacak olan Allah'tır Başka ayetlerde de hidayeti verenin sadece Allah olduğu şu şekilde bildirilir:



Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin tümü, topluca iman ederdi Öyleyse, onlar mü'min oluncaya kadar insanları sen mi zorlayacaksın? Allah'ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur (Yunus Suresi, 99100)

Gerçek şu ki, sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin, ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir; O, hidayete erecek olanları daha iyi bilendir (Kasas Suresi, 56)





Yusuf Suresi'nde de yine aynı konuya dikkat çekilmiştir Bir Müslüman ne kadar salih niyetle tebliğ yapsa da Allah'ın hidayet vermediği insanların iman etmesi mümkün değildir Müslümana düşen öğüt vermek ve hatırlatmaktır; bir mümin bu sorumluluğunu yerine getirirken, karşısındaki kişinin hidayetinin Allah'ın takdirinde olduğunu bilir Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, iman eden bir insanın gösterdiği çaba Allah'ın izniyle kendisine bir ecir olarak yazılacak, onun hakkı söylemesine karşı direnenler ise yaptıklarının karşılığında azaba uğrayacaklardır Allah Yusuf Suresi'nde bu gerçeğe şöyle dikkat çeker:



Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir Oysaki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun O, alemler için yalnızca bir 'öğüt ve hatırlatmadır' Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıpdururlar Şimdi bunlar, kendilerine Allah'ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelivermesinden veya onların hiç haberleri yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular? De ki: Bu, benim yolumdur Bir basiret üzere Allah'a davet ederim; ben ve bana uyanlar da Ve Allah'ı tenzih ederim, ben müşriklerden değilim(Yusuf Suresi, 103108)

Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta
bulunduğunu deneyelim diye
(Kehf Suresi, 7)
İnsanların büyük bir bölümü dünya hayatının bir deneme olarak yaratıldığı gerçeğini bilmez ya da bildiği halde bu büyük gerçeği görmezden gelir Bu nedenle de dünya hayatına şiddetle bağlanır, ölümü ve ahiretin varlığını aklına dahi getirmek istemez Oysa Allah, Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz Sabır gösterenleri müjdele(Bakara Suresi, 155) ayetiyle insanların dünya hayatında bir denemeden geçirildiklerini bildirmiştir Mülk Suresi'nde de dünya hayatının ve ölümün yaratılış amacı şu şekilde bildirilir:






O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır (Mülk Suresi, 2)



Unutulmamalıdır ki insanın iman ediyorumdemesi Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanması için yeterli değildir Kişinin imanının sağlamlığını ve Allah'ın ayetlerine olan titizliğini tüm hayatı boyunca, her durumda göstermesi şarttır Bir zorluk, hastalık, sıkıntı ya da açlık anında olduğu gibi zenginlik, güç, iktidar sahibi olduğunda da her zaman Allah'a yönelmeli ve Allah'ın hükümlerini titizlikle uygulamalıdır Allah Ankebut Suresi'nde şu şekilde bildirir:



İnsanlar, (sadece) İman ettikdiyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? Andolsun, onlardan öncekileri sınadık; Allah, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir (Ankebut Suresi, 23)



Ancak insanların büyük bir bölümü dünya hayatının süslerini ahiret hayatına tercih ederler Son model bir spor araba, lüks bir villa, mücevherler ya da gösterişli kıyafetlere sahip olmanın bu dünya hayatının tek amacı olduğu yanılgısına düşerler Daha zengin, daha güzel, daha ünlü olabilmek için yarışır, hayatlarını bu değerlerin peşinde koşarak geçirirler Oysa bunlar amacına uygun kullanılmadığı takdirde insana hiçbir kazanç getirmeyecektir Bu gerçek Ali İmran Suresi'nde şu şekilde bildirilir:



Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı Bunlar, dünya hayatının metaıdır Asıl varılacak güzel yer Allah katında olandır De ki: Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır Allah, kulları hakkıyla görendir(Ali İmran Suresi, 1415)



Ayetlerde de bildirildiği gibi dünya hayatı geçicidir ve dünya hayatının süsleri de aldatıcıdır Tarih boyunca olduğu gibi Ahir zamanda da dünya üzerinde var olan tüm saraylar, şatolar, dev fabrikalar, köprüler, kasalar dolusu altın ve mücevherler, bankalarda biriken paralar, hisse senetleri, arabalar, sürat motorları, uçaklar kısacası herşey insanların denenmesi için yaratılmıştır Bunlara sahip olmak bir üstünlük olmadığı gibi, bunlara sahip olmamak da bir kayıp değildir



Asıl önemli olan insanın Allah'a imanı, samimiyeti, güzel ahlakıdır Her insan mutlaka ölümle karşılaşacak ve sonsuz ahiret hayatının bir gerçek olduğunu mutlaka anlayacaktır O halde dünya hayatının süslerine aldanmak çok büyük bir hata, çok kötü bir alışveriş olur



Doğru olan inananların davranışlarıdır ki, onlar sonsuz ahiret hayatı karşılığında canlarını ve mallarını satmışlardır Ve bu alışverişten dolayı çok büyük bir neşe içindedirler Allah müminleri bir ayetinde şöyle müjdelemektedir:

Hiç şüphesiz Allah, mü'minlerden karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere canlarını ve mallarını satın almıştır Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu,) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinipmüjdeleşiniz İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur (Tevbe Suresi, 111)
Biz gerçekten (yeryüzü) üzerindeolanları kupkuruçorak bir
toprak yapabiliriz(Kehf Suresi, 8)
Önceki bölümde açıkladığımız gibi yeryüzündeki tüm güzellik ve zenginlikler insanları denemek için Allah'ın yarattığı metalardır Bu ayette ise Rabbimiz, insanlara sahip oldukları metalar ne kadar değerli, ne kadar ihtişamlı, ne kadar güzel olursa olsun bunların tümünün muhakkak kuru bir toprağa dönüşeceğini hatırlatmaktadır






Allah dilerse, dünya hayatının süslerine kapılıp Allah'ın varlığını unutan insanların ellerindeki tüm varlıklarını bir anda alıp, onları yokluk içinde bırakabilir Allah herşeye güç yetirendir Dilediğini zengin kılar, dilediğini fakirleştirir Tüm mülkün sahibidir ve mülkü dilediğine verir Bu gerçek Kuran'ın pek çok ayetinde bildirilmiştir Bu ayetlerden birkaç tanesi şöyledir:



Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur O, dilediğine rızkı genişletipyayar ve kısar da Çünkü O, herşeyi bilendir (Şura Suresi, 12)



Görmüyorlar mı ki, Allah, dilediğine rızkı yayıpgenişletir ve kısar da Şüphesiz bunda, iman eden bir kavim için gerçekten ayetler vardır (Rum Suresi, 37)

Allah, kullarından dilediğine rızkı yayıpgenişletir, (ve) kısar da Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir (Ankebut Suresi, 62)
Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın? O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: Rabbimiz, katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl)
(Kehf Suresi, 910)
Bu ayetlerde Kehf ve Rakim Ehlinin olağanüstü durumlarına dikkat çekilmektedir Kıssanın devamında da görüleceği gibi, Kehf Ehli'nin yaşadıkları alışılmışın dışında, metafizik olaylardır Hayatlarının her anı mucizevi gelişmelerle doludur Peygamber Efendimizin hadislerinde Ahir zamanla bağlantısına dikkat çekilen Kehf Ehli'nin Kuran'da anlatılan bu durumu, Ahir zamanda da insanların olağan dışı, metafizik olaylarla karşılaşabileceklerine bir işarettir






Ayetin devamında ahir zamanda gençlerin büyük sorumluluklar yükleneceklerine işaret ediliyor olabilir Bu dönemde inkarcı felsefelerle fikri bir mücadele yürütülmesinde, hak dinin anlatılmasında, insanlara yönelik zulmün kaldırılmasında gençler önemli görevler üstleneceklerdir Kuran'da dinin anlatılması konusunda gençlerin taşıdığı öneme başka ayetlerde de dikkat çekilmektedir Örneğin Kehf Suresi'nde HzMusa'nın genç bir yardımcısı olduğu haber verilir Bir ayette ise Hz Musa'ya kavminden sadece genç bir topluluğun iman ettiğini Allah şöyle bildirir:



Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla iman eden olmadı (Yunus Suresi, 83)



Kehf Suresi'nin 10 ayetinde gençlerin bir yere sığındıklarıbildirilmektedir Kıssanın sonraki ayetlerinden anlaşıldığına göre, Kehf Ehli'nin mağaraya sığınmalarının nedeni dönemin baskıcı sisteminin oluşturduğu ortamdır Kendi fikirlerini rahatça söyleyemeyen, doğruları anlatamayan, Allah'ın dinini gerektiği gibi tebliğ etmeleri engellenen Kehf Ehli, çözümü bu toplumdan uzaklaşmakta bulmuştur



Bu ayette, ahir zamanda da komünist, faşist veya başka ideolojideki totaliter yönetimler nedeniyle benzer bir ortam oluşacağına, bu yönetimlerin fikir ve düşünce hürriyetini kısıtlayacağına ve dini yaşamak isteyenlerin üzerinde bir baskı oluşturacağına işaret ediliyor olabilir Kendi dönemlerindeki benzer bir baskı nedeniyle Kehf Ehli mağaraya sığınmış ve inkarcı kavimlerinden ayrılmışlardır Ahir zamanda da insanlığa belalar getiren komünist ve faşist sistemlerin baskısından kurtulmak için samimi Müslümanların gözlerden uzak olmaları, gaybet yani gizlilik içinde olmaları muhtemeldir Bu baskıdan uzaklaşan Müslümanlar, insanlar arasında fazla gözükmeyecekler, kendilerini toplumdan uzakta tutacaklardır



Ancak bu durum, uzaklaşıp bekleme manasında değildir Kehf Ehli mağaraya sığınmış, yaptıkları işleri Allah'ın kolaylaştırması, kendilerine rahmetinden yayması için dua etmişlerdir Kısacası Kehf Ehli'nin mağaraya sığınmasının nedeni sadece beklemek değil, kendilerini bu süre içinde geliştirmek olmuştur Ahir zamanda da totaliter rejimlerin olduğu yerlerde baskı altında olan Müslümanlar kendilerini gizleyeceklerdir Bu vesileyle Allah'ın kendi üzerlerindeki rahmetini artırmasını, işlerini ve dine düşman fikir akımlarına karşı yürüttükleri mücadeleyi daha da kolaylaştırmasını umacaklardır



Kehf Ehli'nin duasını Allah'ın bildirdiği 10 ayette çok önemli bir konuya daha dikkat çekilmektedir İman edenler her işi yapanın sadece Allah olduğunu hiç unutmamalıdırlar İnsan her zaman ihtiyaç içindedir, Allah karşısında aciz ve muhtaçtır Kendi aklı, kendi çabası ve gücü ile birşey yapması mümkün değildir Allah dilemediği zaman insanın değil bir işi sonuçlandırması, elini kaldırması, yürümesi, hatta nefes alması dahi mümkün olmaz İnsanın her an Allah'ın yardımına, desteğine ve rahmetine ihtiyacı vardır Kuran'da da insanın bu aczine ve her işi yapanın Allah olduğuna dair pek çok ayet bulunmaktadır Allah Enfal Suresi'nde şu şekilde buyurmaktadır:



Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı Mü'minleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir (Enfal Suresi, 17)



Herşeyi yaratan, tüm işleri evirip çeviren Allah'tır İnsan ise samimiyetiyle ve teslimiyetiyle denenmektedir Kehf Ehli de bu gerçeği bilen samimi Müslümanlar oldukları için mağaraya sığındıkları anda hemen Allah'a yönelmiş, dualarıyla Allah'a teslimiyetlerini ifade etmişlerdir Kehf Ehli, ilimde derinleşmelerini sağlayacak olanın da, her yönden işlerini kolaylaştıracak olanın da Allah olduğunu bilmekte, bu nedenle öncelikle Allah'tan yardım istemektedirler Bu durumdan da anlaşılmaktadır ki, asıl olan insanın samimi Müslüman olması ve Rabbimize dua edip herşeyi O'ndan istemesidir

Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk
(derin bir uyku verdik)
(Kehf Suresi, 11)
Önceki ayetlerde de ifade edildiği gibi Kehf Ehli kendilerini inkarcı sistemin baskılarından korumak için mağaraya sığınmışlardır Aynı şekilde ahir zamanda da müminler dünya üzerinde çok büyük bir zulüm sistemi kuran faşizm ve komünizm gibi din ve mukaddesat düşmanı,vatanlarını, milletlerini ve devletlerini felakete sürükleyen ideolojilerin baskılarından kendilerini korumak için gizlenmeyi tercih edeceklerdir Aynı Kehf Ehli'nin yaşadığı dönemde olduğu gibi bu tip yönetimler altında olan Müslümanların fikir hürriyeti olmayacak, düşüncelerini söyleyemeyecekler, çok büyük bir baskı altında olacaklardır






Resimlerde, halen dine düşman olan toplulukların zulmü altında yaşayan insanlar görülmektedir Bu kargaşa ve zalimlik, ahir zamanın da bir alametidir Ancak Müslümanlar, bu zorlu dönemin Allah'ın izniyle son bulmak üzere olduğunu bilmekte ve bunun şevkini yaşamaktadırlar

Ancak bu gizlenme dönemi Müslümanlar için sıkıntılı, tedirgin bir bekleyiş değil, tam aksine huzurlu ve rahat bir bekleyiştir Ayette geçen yıllar yılı kulaklarına vurduk ifadesiyle müminlerin gizlendikleri dönemde, aynı uykudaymış gibi bir huzur içinde olacaklarına işaret edilmektedir



Bu dönem müminler için bir eğitim, kendini geliştirme, ilimde derinleşme ve imanda güçlenme dönemidir İnkar edenlerin, ahlaki değerlere düşman olanların, vatana, millete zararlı, saldırgan çevrelerin toplum içinde meydana getirdikleri şiddet olaylarından, baskıdan, zulümden, zorbalıklardan inananlar etkilenmeyecekler, aynı bir mağaradaymış gibi tüm zorluklardan uzak olacaklardır Bu durum, Allah'tan bir rahmet olarak onları koruyacaktır

Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık
(Kehf Suresi, 12)
Ashabı Kehf'in gizliliği, ayetten de anlaşıldığı gibi, belirli bir süreye kadar devam etmiştir Daha sonra Allah'ın takdir ettiği zamanda, O'nun dilemesi ile bu gençler uyanmışlardır Ahir zamanda faşizmi veya komünizmi benimsemiş yönetimlerin baskısı altında bulunan iman ehlinin gizlenme dönemi de Allah'ın kaderde belirlediği bir süreye kadar devam edecektir Bu süre sonunda ise tüm gizlilik ortadan kalkacak ve iman edenler insanların arasına karışıp, Allah'ın varlığını, iman hakikatlerini, Kuran ahlakını onlara anlatmak için çalışmalarına başlayacaklardır






Bu gizlenme süresinin ne kadar olacağı ise Allah katında bir hesap üzeredir Ayette bu sürenin yıl, gün, saat olarak Allah katında belli olduğuna işaret edilmektedir Tüm kainatı yoktan var eden Rabbimiz herşeyin hesabını bilendir Cin Suresi'nde Allah'ın Muhsi (sonsuz da olsa herşeyin sayısını bilen) sıfatı şu şekilde haber verilmektedir:



Öyle ki onların, Rablerinden gelen risaleti (insanlara gönderilenleri) tebliğ ettiklerini bilsin (Allah,) onların nezdinde olanları sarıpkuşatmış ve herşeyi sayı olarak da sayıptespit etmiştir (Cin Suresi, 28)



Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve Biz de onların hidayetlerini arttırmıştık

(Kehf Suresi, 13)
Bu ayette güçlü bir imanın ve gerçek hidayet ehli olmanın önemine dikkat çekilmektedir Çünkü insan Allah'a karşı güçlü bir imana sahip değilse, Kuran ayetlerine titizlikle uymuyor ve Allah'ın Resulü'nün yolunu izlemiyorsa bu kişinin ne kadar büyük işler yaptığının Allah katında bir önemi olmayabilir Dünyada maddi anlamda başarılı olsa, kariyeri ya da ünü artsa bile, bu başarı ona ahirette hiçbir fayda sağlamayacaktır Çünkü önemli olan insanın imanı ve takvasıdır Allah Bakara Suresi'nde hidayet ehli Müslümanları şu şekilde tarif etmektedir:






Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir kitaptır Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır (Bakara Suresi, 25)



Rabbimiz bir başka ayetinde ise, hidayete uyan kullarının korku ve üzüntü yaşamayacaklarını şöyle müjdelemektedir:



Dedik ki: Oradan tümünüz inin Bundan sonra size Benden bir hidayet geldiğinde, kim Benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır(Bakara Suresi, 38)



Bu ayetlerden de anlaşıldığı gibi eğer iman sahibi bir Müslüman bir işe başlarsa, Allah onu kolaylık içinde başarıya ulaştırır Eğer bu insan bir zorluk içindeyse, Allah onu içinde bulunduğu zorluktan da kurtarır Bir ayette Allah şöyle bildirir:



Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır (Bakara Suresi, 257)



Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik; (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbi'dir; İlah olarak biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız

(Kehf Suresi, 14)
Bu ayette sabrın, kararlılığın ve irade sahibi olmanın iman edenler için önemine dikkat çekilmektedir Bunlar, ancak tevekkül sahibi bir insanın sahip olacağı özelliklerdir Ayette geçen raptetmiştikifadesi ise herşeyi kaderde Allah'ın yaptığına bir işarettir İman edenlere zorluklar ve sıkıntılar karşısında sabretme gücünü de, kararlılığı da veren Allah'tır






İnsanın Allah'ın yazdığı kader dışında hiçbir iş yapması, hiçbir söz söylemesi mümkün değildir Dolayısıyla kaderde herşeyi Allah'ın yaptığını, kendisinin de hiçbir şey yapmaya gücünün yetmediğini bilen bir kişi doğal olarak sabırlı olur Allah'ın herşeyi salih kulları için en hayırlı ve en güzel şekilde yarattığını bilmenin verdiği rahatlığı ve huzuru yaşar Allah bu güzel ahlakı gösterip sabreden kullarını, güzel bir ecir ve kurtuluşla müjdelemektedir Bu konuyla ilgili ayetler şöyledir:

Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın katında olan ise kalıcıdır Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle Biz muhakkak vereceğiz Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz (Nahl Suresi, 9697)





Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider Sabredin Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir (Enfal Suresi, 46)



Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlub edebilirler Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kafirlerden binini yener Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur (Enfal Suresi, 65)



Kararlılık ve irade de imanla, hidayetle ve tevekkülle birlikte gelen mümin özellikleridir Çünkü Allah'a tevekkül etmiş ve kadere iman etmiş bir kişi, hiçbir zorluk ve sıkıntı karşısında yılgınlık göstermez, mücadele azmini yitirmez Herşeyi yapanın Allah olduğunu bildiği için şevk ve heyecan içinde karşısına çıkan her ecir fırsatını değerlendirir ve hayırlarda yarışır



Ayette ayrıca Kehf Ehli'nin gizlendikleri dönem sona erdiğinde, kralın karşısına çıktıkları belirtilmektedir Bu dönem, Allah'tan başka güçlerin ilah haline getirildiği, inkarın insanlar arasında yayıldığı ve din ahlakından uzaklaşıldığı bir dönemdir Müslümanların inançları baskı altına alınmıştır Buna rağmen Kehf Ehli krala hiçbir koşulda Allah'a Bir olarak iman etmektenvazgeçmeyeceklerini, Allah'tan başka hiçbir şeye tapmayacaklarını söylemişlerdir Eğer usulen de olsa tersini söyleyecek olsalar, bununla Allah'a karşı suç işlemiş olacaklarını samimi kanaatleri olarak ifade etmişlerdir



Dönemin baskıcı, zalim ve otoriter kralı karşısında gösterdikleri bu cesur ve kararlı tutum, onların samimi Müslümanlar olduklarının da bir delili niteliğindedir Herşeyi kaderde en güzel şekilde Allah yaratır ve Allah dilemedikçe hiçbir güç onlara bir zarar veremez Bu gerçeği bildikleri için çok güzel bir tevekkül ve kararlılık örneği göstermişlerdir



Ahir zaman da, insanların Allah'tan başka ilahlar edindikleri, inkarı yaygınlaştırdıkları bir dönemdir Bu ayetten anlaşıldığı gibi, ahir zamandaki samimi Müslümanların da, dönemin baskıcı ve totaliter rejimleri karşısında imanlarını aynı kararlılık ve cesaretle korumaları gerekmektedir



Şunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?

(Kehf Suresi, 15)
Bu ayette, Kehf Ehli'nin kendi milletlerine karşı yaptıkları tebliğ faaliyetinden bahsedilmektedir Onlar, kendi dönemlerindeki müşrik topluluklara Allah'ın dinini tebliğ etmiş, onlardan Allah'a şirk koşmaktan vazgeçmelerini istemişlerdir Ayrıca müşrik topluluklarını inkarlarını dayandıracakları bir delil göstermeye davet etmişler, onlar bir delil getiremediklerinde de müşriklerin yalancılıklarını ve iftiralarını açıklamışlardır
Aynı Kehf Ehli'nin yaşadığı dönemde olduğu gibi asrımızda da Müslümanlar Allah'tan başkasını ilah edinenlerden deliller istemektedirler Ahir zamanda maddeyi ve tesadüfleri ilah olarak tanıtan putperest bir inanç mevcuttur; bu inanç Darwinizm'dir
Darwinizm, tüm kainatın başıboş ve rastgele tesadüfler sonucu oluştuğunu iddia eden, doğada sadece güçlü olanın hayatta kalacağı şekilde çatışmaya ve şiddete dayalı bir sistem olduğunu savunan din karşıtı bir iddiadır Gerçekte Allah'ın sonsuz güç ve kudretiyle yoktan var ettiği cansız ve canlı varlıkları, başıboş tesadüflerin meydana getirdiğini iddia eden Darwinistler, bu iddialarıyla Allah'a karşı çok büyük bir iftirada bulunmaktadırlar








evrimci sahtekarlıkların en bilinenlerinden biri, Piltdown Adamı denen bu kafatasıdır İnsanın atası olarak tanıtılan kafatasının, orangutan çenesi ile insan kafatasının birleştirilmesiyle üretildiği ortaya çıkmış ve bu olay, bilimsel bir skandal olarak tarihe geçmiştir Üstelik bu iftiralarını ayakta tutabilmek için yalanlara ve sahte delillere başvurmaktadırlar Darwinizm'in tarihi, Piltdown Adamı, Nebraska Adamı, rekapütilasyon teorisi, sahte dinokuş Arkeoraptorgibi türlü sahtekarlıklarla doludur Sahte deliller üreten, hayali çizimler ve senaryolarla insanlara geçmişte bir evrim süreci yaşanmış gibi göstermeye çalışan, bilimsel verileri hiç tereddüt etmeden çarpıtan, çeşitli telkin metodları kullanan Darwinizm, çok büyük bir aldatmaca ve göz boyamadan ibarettir (Detaylı bilgi için bkz Darwinizm'in Karanlık Büyüsü, Harun Yahya)




İşte ahir zamanda Müslümanların karşısındaki en büyük din düşmanı fikir sistemlerinden biri Darwinizm'dir Müslümanlar da, aynı Kehf Ehli gibi, Allah'ın varlığını reddedip tesadüfleri ilah edinen Darwinistlerden iddialarını kanıtlayacak deliller istemektedirler Ancak Darwinistler bunun karşılığında yine yalana ve çeşitli sahtekarlıklara başvurmakta, demagojik yöntemler kullanarak kesin bir delil ortaya koymaktan uzak durmaktadırlar Çünkü Darwinistlerin de, tüm inkarcı topluluklar gibi ellerinde, iddialarını destekleyecek hiçbir delilleri bulunmamaktadır (Detaylı bilgi için Bkz Evrim Aldatmacası, Harun Yahya, Vural Yayıncılık)



Herşeyin tesadüflerin eseri olduğunu iddia eden Darwinizm, bu yönüyle Allah'a karşı açıkça iftirada bulunmaktadır Allah, Kehf Suresi'nin 15 ayetinde geçen Öyleyse Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?şeklindeki ifadeyle Darwinistlerin bu zalimliklerine de işaret etmektedir

İçlerinden biri demişti ki Madem ki siz onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopupayrıldınız, o halde, (dağlara çekilip) mağaraya sığının da Rabbiniz size rahmetinden (bolca bir miktarını) yaysın ve işinizden size bir yarar kolaylaştırsın
(Kehf Suresi, 16)
Ayette Kehf Ehli'nin inkarcıların fikir sisteminden tamamen ayrıldıkları, uzaklaştıkları ifade edilmektedir Bu ayrılık, inkarcılarla iman edenler arasında fikri bir çatışma meydana getirmiştir Ve inkar edenler Müslümanlar üzerinde bir baskı oluşturmuşlardır
Bu baskının neticesinde iman edenler kendilerini tamamen tecrit etme ve inkarcılardan tamamen koparma ihtiyacını hissetmişlerdir Mağaraya sığınma da bu tecrit durumunu ifade etmektedir Allah bu dönemde Kehf Ehli'nin üzerindeki nimetini yaymış, onlara pek çok konuda kolaylık sağlamıştır Bu kolaylık ve desteklerden en önemlisi ise iman edenlerin inkar edenlerin olumsuz etkilerinden uzak kalmaları olmuştur






İnkar eden topluluklar, Müslümanların kutsal saydıkları değerlere saldırıda bulunmayı alışkanlık edinmişlerdir Ellerine geçen her fırsatta onların mukaddesatlarıyla, vatan ve milletlerine olan bağlılıklarıyla ve hizmet şevkleriyle alay eder, hatta hakaretlerde bulunurlar İman edenlerin kendilerini bu kişilerden uzakta tutmaları bu açıdan çok büyük bir rahmet ve çok büyük bir kolaylıktır Çünkü böylece inkarcıların aleyhteki ifadelerini dinlemek yerine, dine daha fazla hizmet etme imkanı bulmaktadırlar Kendilerini geliştirmeye, ilimde derinleşmeye, kültürel ve sosyal çalışmalar yapmaya daha geniş zaman ayırabilmektedirler Allah'ın kendilerine sağladığı bu kolaylık sayesinde de milletlerinin daha güzel bir yaşama kavuşabilmeleri ve insanların tek kurtuluş yolu olan Kuran ahlakına yönelmeleri için daha fazla çalışma yapabilmektedirler

(Onlara baktığında) Görürsün ki, güneş doğduğunda mağaralarına sağ yandan yönelir, battığında onları sol yandan kesergeçerdi ve onlar da onun (mağaranın) geniş boşluğundalardı Bu, Allah'ın ayetlerindendir Allah, kime hidayet verirse, işte hidayet bulan odur, kimi saptırırsa onun için asla doğruyolu gösterici bir veli bulamazsın
(Kehf Suresi, 17)
Bu ayette Müslümanların evlerinin güneş almasının önemine dikkat çekiliyor olabilir Bir eve, mümkün olduğunca, hem batarken, hem de doğarken güneşin gelmesi çok önemlidir Bu sayede güneş ışınlarının olumlu etkilerinden faydalanma imkanı oluşmakta, daha sağlıklı bir ortam meydana gelmektedir Ayette ayrıca geniş ve ferah evlerin de önemine dikkat çekiliyor olabilir Yaşanan mekanları, imkanlar ölçüsünde, geniş, aydınlık, güneş alan ve ferah bir hale getirmek, müminler için zevkli, rahat ve huzur verici olacaktır








Bu ayette daha önce de vurguladığımız gibi hidayetin önemine de dikkat çekilmektedir Ancak Allah'ın hidayet verdiği kişinin kurtuluşa ereceği, hidayet vermediği kişinin ise sonsuz bir azapla karşılık bulacağı açıklanmaktadır


Kehf Suresi'nin 17 ayetinde tebliğ yapan kişinin huzurla, sabırla, itidalle ve sakin bir şekilde dini anlatmasına, hidayeti verecek olanın Allah olduğunu hiçbir şekilde unutmaması gerektiğine tekrar dikkat çekilmektedir Allah bir ayetinde Dinde zorlama (ve baskı) yoktur Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur Allah, işitendir, bilendir(Bakara Suresi, 256) şeklinde buyurmaktadır Eğer bir kişi yapılan tebliğe olumlu tepki vermiyor, inkarda diretiyorsa bu durumda tebliğ yapan kişiye düşen şey, Allah'a tevekkül etmek ve hiçbir şekilde karşısındaki insana baskı uygulamamak olmalıdır

Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı
(Kehf Suresi, 18)
Günümüzde de bir kısım Müslümanlar bir nevi rahmani uyku içindedirler Bu sayede, insanları dinden uzaklaştırmaya çalışan materyalist ideolojilerin sebep olduğu belaların dehşetinden ve şiddetinden etkilenmemektedirler Bu maddeci akımlar yüzünden oluşan ahlaki dejenerasyondan, zulüm ve kargaşadan etkilenmeden Kuran ahlakını yaşamayı sürdürmektedirler






Kehf Ehli'nin de yaşadığı haber verilen bu uyku halinin nedeni ise kadere tabi olmanın getirdiği tevekkül ve huzur olabilir Çünkü tüm kainatı bir kader üzere yoktan yaratan Allah, dünyada gerçekleşen bütün olayları da Müslümanların lehine tanzim etmektedir Rabbimiz bir ayetinde, Allah, kafirlere müminlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez(Nisa Suresi, 141) şeklinde buyurmuştur Bu, Müslümanlar için büyük bir müjdedir ve huzur vesilesidir Dünya üzerinde gerçekleşen her olayın Müslümanlar için olumlu ve hayırlı olduğunun bir işaretidir



Müslümanların yaşadıkları bu huzur ve güvenlik duygusunun bir başka sebebi de, Allah'ın samimi kullarını mutlak başarıya ulaştıracağını vaat etmiş olmasıdır Ayette iman edenler şöyle müjdelenmektedir:



Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır (Nur Suresi, 55)

Yukarıdaki ayette bildirildiği gibi, Allah salih kullarını, her ne zorlukla karşı karşıya olurlarsa olsunlar, güvenliğe çıkaracağını müjdelemektedir Bu da, Kehf Ehli gibi günümüzde de samimi Müslümanların huzur içinde çalışmalarını sürdürmesine bir sebeptir







Dünyanın dört bir yanında savaşlar, çatışmalar devam etmekte, insanlar açlık ve yoklukla mücadele etmekte, bir yandan da ahlaki dejenerasyon büyük bir artış göstermektedir Tüm bu olumsuzlukların önüne geçmenin tek yolu ise, Kuran ahlakının getirdiği güzelliklerin insanlara sabır ve şefkatle anlatılmasıdır

Ayrıca Müslümanlar Allah'ın dilemesi dışında başlarına hiçbir şey gelmeyeceğini de çok iyi bilmekte ve bunun rahatlığını yaşamaktadırlar Allah, Kendisine teslim olmuş, kadere iman eden ve tam bir tevekkül gösteren müm
 

Similar threads

KİTAP EHLİ İLE İLGİLİ AYETLER Kitap Ehli'nin İçinde İman Edenler Olduğu ve Güzel Yönleri Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri...
Cevaplar
0
Görüntüleme
220
İster evinizin içinde isterse bahçenizde olsun Köpek beslemenizin din ile alakası bulunmamaktadır Kuran'da bu konu ile ilgili bir haram ve yasak bulunmamaktadır Bu tamamen sizin seçiminize kalmış bir konudur Köpek beslemenin veya evlere Köpek sokmanın haram olduğunu söyleyenler tamamen uydurma...
Cevaplar
0
Görüntüleme
255
Daha Samimi ve Daha Çok İnanarak Dua Etmek Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz (İnsan Suresi, 30) Duanın sırrı nedir? Dua niçin önemli bir ibadettir? Duayla yapılan işlerin bereketi nereden kaynaklanır? Yüce Allah'ın her duaya icabet ettiğine kesin olarak iman etmek neden...
Cevaplar
0
Görüntüleme
388
cuma suresi oku, cuma suresi arapça yazılışı, cuma suresinin anlamı, cuma suresinin tefsiri Cuma, esasen cemiyet ve cemaat gibi toplanma ve dernek anlamıyla ilgili olan ve bizim de benzer isimle bildiğimiz belirli günün ismidir ancak O, müslümanların haftalık bayramıdır Adını 9 Ayette geçen...
Cevaplar
0
Görüntüleme
533
Dua niçin önemli bir ibadettir? Duayla yapılan işlerin bereketi nereden kaynaklanır? Allah her duayı kabul eder mi? Duanın sırrı nedir? Yüce Allah ile aramızdaki önemli bir bağ olan dua, gücü sınırsız olan Yüce Rabbimiz karşısında acizliğimizi ortaya koyarak istekte bulunmamızdır...
Cevaplar
0
Görüntüleme
215
858,517Konular
981,100Mesajlar
30,923Kullanıcılar
BukimmSon üye
Üst Alt