Karagoz’e Mısır’daki amcasından bir sandık altın miras kalır Bunun uzerine Karagoz yakın arkadaşı Hacivat ile beraber bir ticaret gemisine binip Mısır’a giderler Miras işlemlerini hallettikten sonra yine bir ticaret gemisine binip geri donerler Ama Marmara Denizi’nde kurekcilerin isyanı sırasında su alan gemiden yolcular kayıklara binerek kurtulurlar Karagoz ile Hacivat altın dolu sandıkla Mudanya kıyılarına, bindikleri kayıkla ulaşırlar ama sahilde konuşmaya daldıklarından iskeleye iyi bağlamadıkları kayık dalgalara kapılır ve gozden kaybolur Daha sonra bir at arabasına binerler ve Bursa’daki evlerine donerler Bırak bir sandık altını ceplerindeki para da bitmiştir İş bulup calışarak para kazanmaları gereklidir ama nasıl bir iş? Onlar aralarında bu konuyu konuşurken tatlı bir sohbete dalarlar Giderek sohbet koyulaşır, şakalaşmalar artar
Karagoz: “ Sence nasıl bir iş tutayım Hacivat Ama tutacağım iş de az emek harcayıp cok para kazanayım “
Hacivat: “ Oyle iş olmaz Karagozum Ne demek az emek cok yemek Az emek az yemek “
Karagoz: “ Sen de amma yaptın be Hacıcavcav Bana az yemek vere vere aclığa mı alıştıracaksın Biraz insaflı olsan da tabağımı dolmayla doldursan Pek severim dolmanın yanına kofteyi, ondan sonra pilavı ve şamtatlıyı “
Hacivat: “ Bu kadar yeter mi Karagozum? İstersen nohuttan, musakkadan, makarnadan ve cacıktan da alsan
Karagoz: “ Onları sen ye Hacıcavcav Benim istediklerimden ikişer porsiyon olsaydı, o yemeklerden birazı sabaha kalsaydı, ne guzel olurdu “
Hacivat: Tamam Karagozum, bu istediklerin olur olmasına da, cok calışırsan, cok kazanırsan, bu yemeklerden yersin “
Karagoz: Ahh Ah Keşke kayığı iyi bağlasaydık ve altınlar kaybolmasaydı Altınları bozdurur bozdurur harcar, yer icerdik Keyifli bir hayat surerdik “
Karagoz: “ Sence nasıl bir iş tutayım Hacivat Ama tutacağım iş de az emek harcayıp cok para kazanayım “
Hacivat: “ Oyle iş olmaz Karagozum Ne demek az emek cok yemek Az emek az yemek “
Karagoz: “ Sen de amma yaptın be Hacıcavcav Bana az yemek vere vere aclığa mı alıştıracaksın Biraz insaflı olsan da tabağımı dolmayla doldursan Pek severim dolmanın yanına kofteyi, ondan sonra pilavı ve şamtatlıyı “
Hacivat: “ Bu kadar yeter mi Karagozum? İstersen nohuttan, musakkadan, makarnadan ve cacıktan da alsan
Karagoz: “ Onları sen ye Hacıcavcav Benim istediklerimden ikişer porsiyon olsaydı, o yemeklerden birazı sabaha kalsaydı, ne guzel olurdu “
Hacivat: Tamam Karagozum, bu istediklerin olur olmasına da, cok calışırsan, cok kazanırsan, bu yemeklerden yersin “
Karagoz: Ahh Ah Keşke kayığı iyi bağlasaydık ve altınlar kaybolmasaydı Altınları bozdurur bozdurur harcar, yer icerdik Keyifli bir hayat surerdik “