iltasyazilim
FD Üye
Şiar, Allah'a kulluk etmeye vesile olan, saygı gösterilmesi ve korunması gereken belli ibadet, işaret ve semboller anlamında bir terimdir
Sözlükte bilmek, hissetmekanlamındaki şi'r (şa'r) kökünden türeyen şiar (şaîre, çoğulu şeâir) ayırıcı özellik, nişan, alâmet, sembolmanasına gelir Şiâre ve meş'ar kelimeleri de aynı anlamdadır
Bu çerçevede bayrak ve sancak gibi temsil özelliği taşıyan şeylere veya askerlikte kullanılan parolalara da şiar adı verilmiştir
Dinî terminolojide Allah tarafından vazedilen, O'na kulluk etmeye vesile olan, saygı gösterilmesi ve korunması gereken belli ibadet, işaret ve semboller şiar kabul edilmiştir
Kur'ânı Kerîm'de şiar kelimesi geçmemekle birlikte dinin gerçekleştirilmesini emrettiği hususlaranlamındaki şaîrenin çoğulu olan şeâir hac ibadetinin konu edildiği dört yerde Allah kelimesine muzaf olarak zikredilir Bu âyetlerde hac veya umre münasebetiyle aralarında yürünen Safa ve Merve ile kurban edilecek hayvanların Allah'ın koyduğu dinî simgelerden olduğu (Bakara 2158; elHac 2236), söz konusu simgelere saygısızlık edilmemesi gerektiği ve bunları yüceltmenin Allah'a bağlılıktan kaynaklandığı (Mâide 52; Hac 2232) belirtilmektedir
Başka bir âyette hacıların Arafat'tan sonra gittikleri mekâna (Müzdelife) meş'arü'lharâm(ibadet yeri) denilerek burada Allah'ın çokça anılması istenmektedir (Bakara 2198)
Hadislerde, Câhiliye döneminde uygulandığı için ashaptan bazılarının önceleri Safa ile Merve arasında sa'y etmekte tereddüt gösterdikleri, ancak Bakara sûresinin 158 âyeti indikten sonra bunu yerine getirdikleri bildirilmektedir (Buhârî, Hac, 7980; Tirmizî, Tefsîrü'lKur'ân, 2)
Yine hac ibadeti sırasında yüksek sesle söylenen telbiyeninLebbeyk Allahümme lebbeykdemenin haccın şiarlarından sayıldığı haber verilmekte (Müsned, II, 325; V, 192), Hz İbrahim'den gelen dinî bir gelenek olduğu için hacdaki uygulamalara devam edilmesi emredilmekte (İbn Mâce, Menâsik, 55; Nesâî, Menâsik, 202), ayrıca Müzdelife'deki mekânın meş'ari haram olduğuna dair rivayetler yer almaktadır (Müsned, 1, 298; Müslim, Hac, 148; Ebû Dâvûd, Menâsik, 56)
Şeâir kelimesi naslarda daha çok hac ibadetinin rükün ve unsurlarıyla ilişkili iken daha sonra tefsir kaynaklarında ve dinî literatürde muhtevası genişletilerek ibadete, saygı ve tazime konu olan davranış ve sembollerin bütününü kuşatan bir terim şeklinde kullanılmaya başlanmış, hacda somut formlar halinde öne çıkan mekân, nesne ve uygulamaları tasvir için kullanılan terim dinin temelini oluşturan esasları da içine almıştır Nitekim Zeccâc'ın şeâir tanımlaması bu yöndedir (Lisânü'l'Arab, şiarmd)
İmam Mâtürîdî konuyla ilgili âyeti tefsir ederken şeâirullahkavramına bütün farzların veya genel olarak dinî konuların girdiği şeklindeki anlayışlara temas eder (Tevilâtü'lKur’ân, IV, 134)
Fahreddin erRâzî de bir anlama göre Allah'a kulluk işareti taşıyan her şeyin tek ibadetle sınırlı kalmayıp şeâir kapsamına girdiğini söyler (Mefâtîhulğayb, IV, 177; XI, 128)
Şah Veliyyullah edDihlevî, şeâirin alanını daha da genişleterek ibadetlerin yanında Allah'ın kendine has kıldığı ve manen O'na yaklaşma vesilesi yaptığı, duyularla algılanabilen dinî sembolleri de bu terim içinde kabul eder Buna göre en büyük dört şiar Kur'an, Kabe, Peygamber ve namazdır Bunlara saygı göstermek Allah'a saygı göstermek, saygısızlıkta bulunmak O'na saygısızlık yapmak hükmündedir (Hüccetullâhi'lbâliğa, I, 206209)
Elmalılı Muhammed Hamdi şeâirin bazen ibadetin kendisiyle, bazen da ibadet edilen yerle ilişkili olabileceğini belirtir; bu bağlamda haccın rükünleri yanında ezanı, cemaatle namazı, cuma ve bayram namazlarını, hatta camileri ve minareleri de dinin şiarları arasında sayar (Hak Dini, I, 554; bk DİA İslam Ansiklopedisi, Şiar md)
Bediüzzaman Said Nursi hazretleri de Şeairin, adeta toplumun tamamını ilgilendiren birer ibadet olduğunu söyler Birinin yapmasıyla o toplum tamamen istifade ettiği gibi, onun terkiyle de bütün Müslümanlar sorumlu olurlar Bu noktadan konuyu değerlendirdiğimiz de, bunları yapmakta herhangi bir gösteriş ve riya söz konusu olamaz (bk Lemalar, On Birinci Lema)
Sonuç olarak denilebilir ki, Dinin topluma ve sosyal hayata bakan yönlerine İslam alametleri denilebilir
Buna göre, İman alameti olan kelimei tevhit ve kelimei şahadet; Allah’ı zikretmek anlamında besmele, hamdele, salvele, tekbir, tahmid, tehlil gibi zikir ifade eden kelimeler; namaz, oruç, hac, zekât, kurban, cuma, cemaat gibi ibadetler; cami, minare, sarık, başörtüsütesettür gibi alametler; bayram, ezan, selam gibi adetler de “İslam alametlerisembollerisimgeleri sayılırlar
Özetle, bize Allah’ı, Kur’an’ı, Peygamberi, İslamiyeti, müslümanlığı hatırlatan her şeye şeair denilebilir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Sözlükte bilmek, hissetmekanlamındaki şi'r (şa'r) kökünden türeyen şiar (şaîre, çoğulu şeâir) ayırıcı özellik, nişan, alâmet, sembolmanasına gelir Şiâre ve meş'ar kelimeleri de aynı anlamdadır
Bu çerçevede bayrak ve sancak gibi temsil özelliği taşıyan şeylere veya askerlikte kullanılan parolalara da şiar adı verilmiştir
Dinî terminolojide Allah tarafından vazedilen, O'na kulluk etmeye vesile olan, saygı gösterilmesi ve korunması gereken belli ibadet, işaret ve semboller şiar kabul edilmiştir
Kur'ânı Kerîm'de şiar kelimesi geçmemekle birlikte dinin gerçekleştirilmesini emrettiği hususlaranlamındaki şaîrenin çoğulu olan şeâir hac ibadetinin konu edildiği dört yerde Allah kelimesine muzaf olarak zikredilir Bu âyetlerde hac veya umre münasebetiyle aralarında yürünen Safa ve Merve ile kurban edilecek hayvanların Allah'ın koyduğu dinî simgelerden olduğu (Bakara 2158; elHac 2236), söz konusu simgelere saygısızlık edilmemesi gerektiği ve bunları yüceltmenin Allah'a bağlılıktan kaynaklandığı (Mâide 52; Hac 2232) belirtilmektedir
Başka bir âyette hacıların Arafat'tan sonra gittikleri mekâna (Müzdelife) meş'arü'lharâm(ibadet yeri) denilerek burada Allah'ın çokça anılması istenmektedir (Bakara 2198)
Hadislerde, Câhiliye döneminde uygulandığı için ashaptan bazılarının önceleri Safa ile Merve arasında sa'y etmekte tereddüt gösterdikleri, ancak Bakara sûresinin 158 âyeti indikten sonra bunu yerine getirdikleri bildirilmektedir (Buhârî, Hac, 7980; Tirmizî, Tefsîrü'lKur'ân, 2)
Yine hac ibadeti sırasında yüksek sesle söylenen telbiyeninLebbeyk Allahümme lebbeykdemenin haccın şiarlarından sayıldığı haber verilmekte (Müsned, II, 325; V, 192), Hz İbrahim'den gelen dinî bir gelenek olduğu için hacdaki uygulamalara devam edilmesi emredilmekte (İbn Mâce, Menâsik, 55; Nesâî, Menâsik, 202), ayrıca Müzdelife'deki mekânın meş'ari haram olduğuna dair rivayetler yer almaktadır (Müsned, 1, 298; Müslim, Hac, 148; Ebû Dâvûd, Menâsik, 56)
Şeâir kelimesi naslarda daha çok hac ibadetinin rükün ve unsurlarıyla ilişkili iken daha sonra tefsir kaynaklarında ve dinî literatürde muhtevası genişletilerek ibadete, saygı ve tazime konu olan davranış ve sembollerin bütününü kuşatan bir terim şeklinde kullanılmaya başlanmış, hacda somut formlar halinde öne çıkan mekân, nesne ve uygulamaları tasvir için kullanılan terim dinin temelini oluşturan esasları da içine almıştır Nitekim Zeccâc'ın şeâir tanımlaması bu yöndedir (Lisânü'l'Arab, şiarmd)
İmam Mâtürîdî konuyla ilgili âyeti tefsir ederken şeâirullahkavramına bütün farzların veya genel olarak dinî konuların girdiği şeklindeki anlayışlara temas eder (Tevilâtü'lKur’ân, IV, 134)
Fahreddin erRâzî de bir anlama göre Allah'a kulluk işareti taşıyan her şeyin tek ibadetle sınırlı kalmayıp şeâir kapsamına girdiğini söyler (Mefâtîhulğayb, IV, 177; XI, 128)
Şah Veliyyullah edDihlevî, şeâirin alanını daha da genişleterek ibadetlerin yanında Allah'ın kendine has kıldığı ve manen O'na yaklaşma vesilesi yaptığı, duyularla algılanabilen dinî sembolleri de bu terim içinde kabul eder Buna göre en büyük dört şiar Kur'an, Kabe, Peygamber ve namazdır Bunlara saygı göstermek Allah'a saygı göstermek, saygısızlıkta bulunmak O'na saygısızlık yapmak hükmündedir (Hüccetullâhi'lbâliğa, I, 206209)
Elmalılı Muhammed Hamdi şeâirin bazen ibadetin kendisiyle, bazen da ibadet edilen yerle ilişkili olabileceğini belirtir; bu bağlamda haccın rükünleri yanında ezanı, cemaatle namazı, cuma ve bayram namazlarını, hatta camileri ve minareleri de dinin şiarları arasında sayar (Hak Dini, I, 554; bk DİA İslam Ansiklopedisi, Şiar md)
Bediüzzaman Said Nursi hazretleri de Şeairin, adeta toplumun tamamını ilgilendiren birer ibadet olduğunu söyler Birinin yapmasıyla o toplum tamamen istifade ettiği gibi, onun terkiyle de bütün Müslümanlar sorumlu olurlar Bu noktadan konuyu değerlendirdiğimiz de, bunları yapmakta herhangi bir gösteriş ve riya söz konusu olamaz (bk Lemalar, On Birinci Lema)
Sonuç olarak denilebilir ki, Dinin topluma ve sosyal hayata bakan yönlerine İslam alametleri denilebilir
Buna göre, İman alameti olan kelimei tevhit ve kelimei şahadet; Allah’ı zikretmek anlamında besmele, hamdele, salvele, tekbir, tahmid, tehlil gibi zikir ifade eden kelimeler; namaz, oruç, hac, zekât, kurban, cuma, cemaat gibi ibadetler; cami, minare, sarık, başörtüsütesettür gibi alametler; bayram, ezan, selam gibi adetler de “İslam alametlerisembollerisimgeleri sayılırlar
Özetle, bize Allah’ı, Kur’an’ı, Peygamberi, İslamiyeti, müslümanlığı hatırlatan her şeye şeair denilebilir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız