iltasyazilim
FD Üye
Ebu Hâmid Muhammed b Muhammed b Ahmed' (H 450505m 10581111) Tus
sehrinde dogdu Yasadigi yüzyil siyasî bakimdan çalkantili, fakat
Ilmî ve dinî hayat bakimindan Islâm dünyasinin ve hatta o günkü
dünyanin en parlak dönemini teskil eder Ayrica Gazzâlî, yalniz
döneminin degil, bütün Islâm düsüncesi tarihinin en önde gelen
düsünürlerindendir Ehli sünnet inancina yaptigi hizmet, kendisine
Huccetü'lIslâm lakabinin verIlmesine sebep oldu FIkihta Sâfiî,
kelâmde Es'ariyye ekolünü benimsemis olan Gazzâlî ömrünün
sonlarini tasavvufî bir hayat içinde geçirdi
Gazzâlî; Kelâmcilar, sûfiyye, bâtinîler ve özellikle yunan
kaynakli felsefe dahil, devrinin bütün düsünce sekillerini
olabildigince tahlil ve tenkitten geçirdi (De Boer, Islâm'da Felsefe
tarihi, Çev, Yasar Kutlay s 109)
Eserleri, Islâm dini ve düsüncesinin hemen her alani ile ilgili
oldugu gibi, her zihin seviyesindeki Insan a hitabedecek sekilde de hem
yaygin hem yüksek bir özellige sahiptir Baslicalari;
0hyâ'üUlûmi'd Dîn: Sam'da inzivada bulundugu sirada yazdigi,
0nanç, Ibâdet ve tasavvufa dair konulari içine alir
ElMunkiz'umine'dDalâl: Düsünce hayatini ve kendisinin geçirdigi
ruhâmanevî merhaleleri anlattigi eseridir Bu eser degeri bakimindan
Augustin'in Les C onfessions(itirafla) ina; Descardes'in Metod
üzerine Konusmasina ve Rousseau'nun itiraflarina benzetilir
(HIlmi Ziya Ülken, Islâm FelsefesiKaynaklari ve Tesiri, Istanbul,
1967, s 120) Mekâsidu'lFelâsife: Felsefenin mahiyetini ve
filozoflarin delillerini sergiler Daha sonra tenkit edecegi Islâm
messaî (Aristocu) felsefesinin güzel bir tanitimi mahiyetindedir
Mi'yâru'lIlm ve Mihakkü'nNazar: Bu Iki eser, klâsik mantigin temel
problemlerini sergiler ve mantigin öneminden bahseder
elIktisad fi'li'tikad, Ilcamu'lAvân an Ilmi'lKelâm,
Mizânu'lAmel, Miskâtu'lEnvâr, Cevâhiru'lKur'ân,
erRisâletü'lledunniyye Faysalu'tTefrika, Kimyayi Saadet,
Mearicü'lKuds, elMustasfa isimli eserleri ise Kelâm, tasavvuf ve
ahlâka dairdir Gazzâlî, sözü geçen eserleriyle Islâm inanç ve
düsünce hayatinin günümüze kadar gelen meselelerinin hemen
hepsiyle ilgilendigini göstermektedir
Bütün endisesi Islâm akidesini, buna bagli olarak da Islâm
ahlâkini ve düsüncesini savunup yaymak olan Gazzâlî, din ile
dogrudan ilgili bulunmayan diger ilimleri de Islâm dinini esas alarak
degerlendirmistir Bu sebeple de devrinin gelenegine uyarak bütün
ilimleri, Islâm inancini esas kabul ederek bir siniflamaya tâbi
tutmustur
Buna göre, ilimler önce;
aSer'î (dinî) ilimler: Usûl, yani Tevhid Ilmi ve furu' amelî
ilimler
bAklî ilimler: Rîyazî ve mantikla ilgili olanlar; Tabiî ilimler,
metafizik (varlik Ilmi) diye ana bölümlere ayrilir Daha sonra,
Ilâhiyât, Siyâset ve Ahlâk da ayn ilimler olarak yer alir
(Gazzâlî, Makasidu'l Felâsife Nsr Süleyman Dünya, Kahire,1960, s
134 vd)
Gazzâlî'nin ilimleri degerlendirisi, dinilim ve dinfelsefe
iliskileri gibi, günümüz Insanini yakindan ilgilendiren hususlara
isik tutacak mahiyettedir Ona göre, matematik, Geometri ve Astronomi
gibi ilimlerin olumlu veya olumsuz denebilecek sekilde din ile ilgili
bir yönü bulunmamaktadir Bu ilimlerin meseleleri, aklî delillerle
ispat edilen konular olup, ögrenildikten sonra inkâra mahal
bulunmayan hususlardir Din adina bu gibi ilimlere karsi çikmak, dine
zarar verir (Gazzalî, elMunkiz'umine'dDalâl, çev HIlmi
Güngör, Istanbul 1948 s 18) Mantik Ilmi de dinin esaslariyla ilgili
bulanmadigindan, onun reddedIlmesi dogru degildir Sayet, yukardaki bu
söz konusu ilimler din adina reddedilecek olursa, reddedenin aklinda
hatta dininde bir kusur oldugu süphesi uyanabilir (Gazzâlî, age,
s 2021)
Tabiati kendine konu edinen ilimlere gelince, bunlar, âlemdeki
cisimlerden yani, gökler, yildizlar, yerdeki su, hava, toprak, ates
gibi basit cisimlerden, hayvanlar, bitkiler, madenler gibi bilesik
cisimlerin degisme ve gelismelerinden bahseder Din, tip Ilmini oldugu
gibi, bu çesit tabiata dair ilimleri de inkâr etmez Ancak,
felsefeciler (felâsife) ilâhiyata dair ve metafizikle ilgili
konularda yanIlmislardir der (Gazzâlî age, s 2225)
Gazzâlî, Islâm dünyasinin siyasî çalkantili döneminde ve Islâm
inancinin çesitli düsünce akimlariyla mücadele ettigi bir sirada
yasadigindan, inanç konularini ele alip savunun kelâm Ilmini, aklî
meseleleri isleyen felsefeyi ve dini hayati bu Ikisinin üstünde ve
disinda tamamen ruhî bir yaklasim içinde görmeye çalIsan tasavvuf
ekollerini ciddi bir tenkit ve tahlilden geçirme ihtiyaci duymustu
Onun birinci gayesi, Islâm inancina ve ehli sünnet akidesine
gelebilecek her çesit hücuma karsi koymakti (Mâcit Fahri, Islâm
felsefesi Tarihi, Çev Kasim Turhan, Istanbul 1987, s 174) Bu
sebeple, günümüz müslümanlarina da isik tutacak bazi temel Ilkeler
tesbit etmisti Buna göre,
Kelâmcilar, Islâm dininin inanç esaslarini bid'at ehline yani, ehli
sünnet ve'lcemaat yoluna uymayan her çesit inanç ve düsünceye
karsi savunurken, onlarin delillerini ve mantigini da kullanmak
durumunda kalmislar, sadece karsilarindakilerin fIkirlerinin
yanlisligiyla ugrasmamislardir Oysa Gazzâlî'ye göre bu usûl ile
halki bile ikna etmek mümkün degildir Yine, kelâmcilar bu Ilmin
amaci disina çikmislardir Çünkü, herkes için yararli olmayacak
olan bu Ilmi çok yayginlastirmislardir Gazzâlî, Islâm inanç
esaslarini bir savunma araci olan kelâm Ilmini, süpheye düsmüs zeki
kimselerin süpheden kurtulmak gayesi ile ve Islâm inancini savunan
bilginlerin' dini savunmak için ögrenmesinin uygun olacagini
söyler'
Gazzâlî'nin en mühim yönlerinden biri de, felsefe ile olan
iliskisidir Onunun felsefe çalismasi, Islâm düsüncesinde ve
ilâhiyet alaninda kendisinden sonra gelen düsünürlerin ve düsünce
alanlarinin herbirinde etkili olmustur Bu konuda kullandigi metot ise,
felsefesine karsi oldugu, Aristo mantigini kabul ederek ve felsefeyi
yakindan taniyarak, felsefe tenkitçiligi seklinde ortaya çikar (W
Montgommery Watt, Islâmî Tetkikler, Islâm Felsefesi ve kelâmi,
çev Süleyman Ates, Ankara 1968, s 108 vd)
Gazzâlî'nin bir felsefe tenkitçisi olarak Islâm dünyasinda derin
etkisine ek olarak, onun süphe, hakki götürürprensibiyle
Fransiz düsünürü Descartes'e Sebep ile sonuç arasinda zorunlu bir
baglilik yokturdüsturu ile David Hume'a ve Aklin bütün meseleleri
kavrayamadiginiileri süren Ilkesiyle de Alman düsünür Kant'a
öncülük ettigi söylenir (Cavid Sunar, Islâm Felsefesi Dersleri,
Ankara,1967, s 115)
Gazzâlî'nin felsefe'den amaci, dinin felsefeden üstün oldugunu
göstermektedir Uasmak Istedigi sey de, her türlü süpheden uzak
kesin (yakînî) bilgidir O, aradigi kesin bilgiyi dünya ile
ilgilerini kesmis olan kalbin safiyetinde bulur bu tavriyla da genelde
tasavvufa meyleder Allah hakkinda bir bilgiye sahip olmanin sarti;
mal, evlat, makam, mevki, vb dünya ile ilgili baglardan kurtulma,
dilin daima Allah'i zikretmesi ve nihayet dildeki zikrin kalbe intikâl
edip, hatta kisinin kalbinden de lâfiz ve kelimelerin silinip, sadece
onlari manasinin kalmasidir Kisi ruhu temizleme yoluna girip, bu yolun
gerektirdigi seyleri uygulamaya baslayinca, kendisinde Allah'i taniyip
bIlmeye yarayan kesifler ve müsâhadeler zuhûr etmeye baslar
(Gazzâlî, ihya, III, s 19)
Hayatinin sonlarinda yazdigi ve bir otobiyografik eser olan elMunkiz'u
mine'd Dâlâl'de Gazzâlî kendi zihnî ve ruhî durumunu anlatir
Burada derin ve hakikati arayan bir süphe sergilenir O, bu yipratici
süpheden Allah'in lütfu ile kalbine attigi bir nur yardimiyla
kurtulur Böylece, apaçik hakikatleri aklin, akil yürütmenin ve
mantigin yardimi olmaksizin yani delilsiz ve ispatsiz bir sekilde
birdenbire kavramasi mümkün olmustur (Gazzâlî, elMunkiz, s 8),
Allah'in kereminden gelen bu nur ile gerçege ulastiktan sonra, kendi
zamanindaki hakikat arastiricilarini bu sahip oldugu ölçüye göre
dört sinifa ayirir ki, bu tasnif, Islâm düsüncesindeki ana
ekollerin bir elestirisi demektir
a) Kelâmcilar: Bunlar, dinin esaslarini mantiktan çikardiklari delil
ve kaidelere göre savunmaya çalisirlar Fakat bunlar, Hâl
gözüylekesfedIlmemis apaçik dayanaklardan çikmadigi iç in
yeterli gayretler degildir
b) Felsefeciler (felâsife): Kendi gayretleriyle arastirdigi felsefede
Gazzalî filozoflari üç ana grupta toplar:
1 Dehriyyûn (Materyalistler): Allah'in varligini ve ruhu inkâr eden;
âlemin ezelî ve ebedî (baslangiçsiz ve sonsuz) oldugunu ileri
sürenlerdir Bunlar, kâfir ve zindik bir guruptur
2 Tabîiyyûn (Natüralistler): Gazzâlî'ye göre bunlari da inkârci
(zindik) saymak gerekir Çünkü onlar, âlemi taniyinca, Allah'in
varligini kabul ettiler fakat, ruhun ölmezligini ve ahiret hayatini
inkâr ettiler
3 0lâhiyyun: Gazâlî'ye göre bu gurubun da iman esaslarina uygun
bulunan yönlerinin yaninda, imanla uyusmayan taraflari da vardir F
elâsife (felsefeciler) zümresini teskil eden bunlarin önde
gelenleri, Eflâtun ve Aristoteles'in düsüncelerini Islâm
dünyasinda devam ettirenlerdir Gazzâlî'ye göre felsefecilerin en
mühim yanlislari, ilâhiyyat konusudur Aristocu (messâî) diye
bilinen bu filozoflar, gurubunun Tehâfütü'lFelâsife (Filozoflarin
tutarsizligi) adli ünlü eserinde üç meselede küfre, onyedi
meselede de bid'at ve sapikliga düstüklerini ileri sürer (Gazzâlî,
Tehâfütü'lFelasife (Filozoflarin tutarsizligi) çev H Bekir
Karliga, Istanbul 1981 s 1416) Buna göre felâsife; Kiyamet günü
hasrin beden ile olmayacagini yani sadece ruhen vücud bulacagini,
Allah'in âleme ait teferruati degil de sadece Küllî (genel kanunlari
bildigi), Üçüncüsü de, âlemin kadîm (ezelî) oldugunu ileri
sürdükleri için Gazzâlî'ye göre küfre girmisler yani, Islâm
dini açisindan inkârci durumuna düsmüslerdir
c) Bâtinîler: Gazzâlî'nin ehli sünnet inanci karsisinda
degerlendirdigi ve reddettigi diger bir grup da, kendi döneminde
Islâm akidesi için büyük tehlike teskil eden bâtinîlerdir
Bunlar, herseyin zahirî (dis) ve bâtinî (içderûnî) manalari
bulundugunu iddia edenlerdir Bunlara göre, bütün farzlarin ve
sünnetlerin zahirleri birer Isaret ve remizden ibarettir, gerçek
manalar ise, bâtinda gizlidir Bâtinîler bu iddialarindan yola
çikarak Ayetler Hadisler ve din ile ilgili her hususu bâtinî bir
yoruma (te'vile) tabî tutarlar Halbuki bu durum Islâm dinine uygun
degildir
Gazzâlî zamaninda Hasan Sabbah gizli bir teskilat kurup, etrafindaki
fedâilerle dehset saçari hareketlere girismisti, kendini de ma'sum
(hata etmez ve günahsiz) Imam diye tanitmisti Bu durum, Islâm dini
için hem inanç bakimindan hem de siyasî olarak bir tehlike
olusturmustu Onlarin temel Ilkeleri, birligi te'min etmek için bir
Imami masum'â baglanmak ve bütün bilgileri ondan ögrenmek
gerektigi seklindeydi (Gazzâlî, Munkiz, s 31, vd) Gazzâlî, onlara
karsi, müslümanlarin Imami masum'u Hz Muhammed (sas)'dir Biz,
Allah tarafindan ona indirilen Kur'ani Kerîm'e ve onun sünnetine
bagliyiz diyerek, bâtinîligi kesinlikle reddeder (0brahim Agah
Çubukçu, Gazzâlî ve Bâtinîlik, Ankara 1964 s 51, 70)
d) Mutasavvife: Tasavvuf ehli
Gazzâlî, yukarda sözü edilen üç zümreyi Islâm dini karsisinda
tenkit ettikten sonra, derinlemesine sûfileri tenkid eder Ona göre
sûfiler, Ilmin yaninda amelin de lüzumuna inanmis olan gurubu teskil
eder Onlarin gayesi, nefsi kötülüklerden temizlemek ve zIkir
yoluyla kalpten, Allah sevgisinden baska her seyi atmaktir Düsünce
ile fiili (ameli) birlestiren tek yol buydu Ona göre büyük
sûfilerin arzu ettikleri sey, tatmak ve yasamakti Nefsin arzularini
yok etmek, kalbin dünya ile alâkasini kesmek, gurur, kibir, söhret
ve gelecek endiselerini asmak onlarin baslica faziletleridir Bu
faziletler gerçeklesince Insanda kalp gözü açi lir Gazzâlî'nin
kalbin mahiyeti ve Kalp Gözü hakkindaki açiklamalari 0hya,
Mizânu'lAmel, munkiz, Risâletü'lLedunniyye ve Mikatü'l Envâr
isimli eserleri basta olmak üzere, diger eserlerinde de yay Ilmis
durumdadir Burada onun kalp ve kalbî bilgi hakkindaki düsüncesi
söyle özetlenebilir:
Kalp, Allah hakkindaki bilginin dogdugu yerdir O, bir çesit
cevherdir, Insan hakikati onunla kavrar Kalp, Insan ruhunun kesf ve
sezgi gibi en yüksek derecesini teskil eder Ve bir ayna gibi esyanin
aslini kavrar Kalp, akilli kimseyi hayvandan, küçük çocuktan,
deliden, ayiran bir mana tasir, maddî göz yani beden gözü disi
(zahiri) görür fakat içi görmez baskasini görür, kendisini
görmez, sonluyu görüp kavram sonsuzu kavrayamaz Kalp gözündeki
nur ise bir olgunluk (kemâl)'tur, yukarda maddî göz için söylenen
eksiklikler onda yoktur O, baskasini idrak ettigi gibi, kendini de
idrak eder Ona, uzakyakin birdir, esyanin sirlarina nüfûz edebilir
Kalp gözüne Akil, Ruh, Insanî nefs gibi isimler verilir (Necip
Taylan, Gazzâlî'nin Düsünce SIsteminin Temelleri,
Bilgimantikiman, Istanbul, 1989, s 91 vd)
Gazzâlî bu fIkirleriyle, soyut düsünce ve mantiga karsi, yasanmis
tecrübeyi ve zevki koyarak, bunu hakikate ulastiran bir yol olarak
görmüstü Ona göre tasavvufun asil degeri de akil üstü
(irrasyonel) âleme açIlmis bir kalp gözü olmasindan, nazârî olan
ile amelî olani birlestirmesinden, hakikati bizzat yasanan tecrübeden
çikarmasindan ve ahlâkî hayat için bir örnek olmasindan geliyordu
Görüldügü gibi Gazzâlî, sûfîlerin zevk ve dînî tecrübe
metotlarini benimser, fakat burada yanlis bir hükme varanlari da
tenkit eder, meselâ; Allah ile birlestigini, ona hulûl ettigini,
dînî cezbe ve istigrak (ekstaz) halinde, kendilerini her türlü
dînî emrin üstüne çikmis diye kabul eden bazi sûfilerin
bulundugunu, oysa, bu gibi durumlarina dine tamamen aykiri seyler
oldugunu söyler (Gazzâlî elMunkiz, s 44, vd; Necip Taylan, age
s 108 vd)
Gazzâlî'nin üzerinde durdugu çok önemli kavramlardan biri de Akil
kavrami ve aklin din ile olan iliskisidir O, akli çesitli anlamlarda
kullanmistir Meselâ; nazarî bilgileri kavramak için Insanin
yaratilistan sahip oldugu kâbiliyettir Insan, hayvandan bu hususiyeti
ile ayrilir Bazan, tecrübeden elde edilen bilgilere de akil denir
Nitekim, tecrübeli kimseye akilli kisi denIlmektedir Ayni sekilde
devamli olan mutlulugu kazanma kabiliyetine de akil denir Bundan
hareketle Gazzâlî'ye göre aklî ilimleri ser'î (dinî) ilimlere
aykiri diye görenler câhillerdir Akil, dogru yolu serîatsiz
bulamadigi gibi, serîat (din) da ancak akil ile anlasilip açikliga
kavusabilir, Bu anlamda akil göze, serîat da isiga benzer Baska bir
ifadeyle, din binadir, akil ise, onun temelidir Binasiz temel
anlamsizdir, temelsiz bina ayakta duramaz
Akil ile Nakil (nass) iliskisinde yorum (te'vil) yapanin durumunu da
Gazzâlî söyle tesbit eder Te'vil yapanlar söyle
gruplandirilabilir: 1 Yalniz nakle deger verenler, 2 Sadece Akla
deger verenler 3 Akli esas tutup nakli, akla tabi kilanlar 4 Nakli
esas alip, akli nakle tabi kilanlar, 5 Hem nakli hem akli esas alip
Ikisine birden deger verenler Gazzâlî'ye göre en dogru yolu bu
besincisi bulmustur KIsaca Gazzâlî'ye göre akil ve din birbirini
tamamlar Aslinda bu Iki taraf, birbirine aykiri da degildir Din aklin
degerini inkâr etmedigi gibi, onun önemini vurgulayan ve Insani
düsünmeye yönlendiren bir çok Ayeti Kerime ve hadisler vardir
Böylece Gazzâlî akildin iliskisini karsilikli bir ihtiyaç ve
uzlasma tarzinda yorumlayarak, aklî ilimler ile dinî ilimleri, din
ile dine aykiri düsmeyen düsünceyi uzlastiran bir yol tesbit eder
Gazzâlî'nin yasadigi dönemin dinî bakimdan oldugu gibi siyasî
bakimdan da önemli oldugunu biliyoruz, o, siyasetle ilgili
düsüncelerini etTibri'lMesbuk fi Nasaihi'lMülûk, elMunkiz,
ihya, Kimyay'iSaadet, elIktisad fi'l0'tikad gibi eserlerinde ilgisi
oldukça belirtmistir 0limler siniflamasinda siyasete ayri bir yer
vermis ve siyasetin Insan ve toplum hayati için geregini belirtmistir
Gazzâlî'ye göre siyaset, Insani iyi yola yönlendiren bir ilim olan
ahlâkin yaninda yer alir Insan hayati için bu dünyada belirlenmis
davranis Ilkeleri gereklidir Çünkü, onlar ayni zamanda ahiret
hayatina hazirligin da bir geregidir Saglam bir dünya teskilati ve
çalismasi olmadan ahiret hayati içinde istikrar içinde çalIsamaz
Bir yerde kanun ve nizamin temin edilememesinden dolayi siyasî bir
istikrarsizlik varsa, orada Allah'a hizmet edebilecek zihnî bir
sükunet de olamaz onun için Insan dünyaahiret uyumunu kurmalidir
Gazzâlî, Insanin tek basina yasayamayacagi yani daima hem cinsine
muhtaç oldugu Ilkesinden hareketle Islâmî yönetimi yani devletin
gerekliligini belirtir Bu durum, neslin devaminin sarti oldugu gibi,
ihtiyaçlarin karsilikli iliskilerle temin edIlmesinin de sartidir
Fakat Insanlar toplum halinde yasarken, karsilikli iliskiler içinde
bulunacaklarindan, aralarinda bazi kavga ve anlasmazliklar da tabiî
olarak çikacaktir Bunu önlemek için bir hukuk sIstemi ve hükümet
gerekli bulundugu gibi, bu siyâsî nizami sagliyacak bilgi, basiret ve
önderlik vasiflarina sahip kimselerinde bulunmasi gereklidir
Gazzâlî, Islâm devlet baskanligi için altisi yaratilistan, dördü
müktesep on özelligin bulunmasi gerektigini belirtir Bunlar, bulûg
çagina gelmis olmali, akilli, hür, erkek, duyu organlari saglam
olmali, cesaretli ve otoriter olmali, adil olmali, çikacak yeni
durumlara göre en uygun yolu seçebIlmeli, takva sahibi, cömert ve
bilgili olmali (Harun Han Sirvanî, Islâm da siyasî Düsünce ve
0dare, s 97 vd)
Gazzâlî'nin düsünce sIsteminin orjinal kabul edilen yönlerinden
biri de, kendisinin bu konuda batili filozoflarla karsilastirIlmasina
gerek duyulan sebeplilik (nedensellik) meselesidir
Tehâfütü'lFelâsife isimli eserinde filozoflari tenkit ettigi en
önemli felsefe problemlerinden biri olan bu konu, sebepsonuç
arasinda görülen iliskinin mutlak ve zarurî olmadigi seklinde
özetlenebilir Oysa, sebepsonuç münasebeti felsefe ve mantikta
birbirine kesin ve zarurî olarak bagli görülmektedir Gazzâlî,
böyle bir düsüncenin mucizeyi inkâr etmek olacagi anlayisindan
hareketle, sebepsonuç iliskisinin neticesini bir zarûret (vucûb)
degilde olabilir (caiz) olarak görür Çünkü sözkonusu Iki
taraftan birinin varligi, digerinin de var olmasini gerektirmez ve
böyle bir gereklilik anlayisi aliskanliktan kaynaklanir Meselâ;
susuzlukla su içmek, bunun kesIlmesiyle ölüm, ilâç ile sifa
bulmak, gibi iliskilerin sonuçlari kaçinIlmaz degildir Bunlarin
birbirine bagliligi, Allah'in takdirinden dolayidir Ve Allah kendi
kudretiyle Isterse bunlari yaratmayabilir (Gazzâlî,
Tehâfütü'lFalâsife, s 85)
Eserleri ortaçagda Lâtinceye çevrilen Gazzâlî, elGazel adiyla
meshur olmustur Özellikle yukarda degindigimiz sebeplilik konusunda
Ockhamli William, Nikola ve Peter gibi hristiyan filozoflari
etkilemisti Bunun yaninda Gazzâlî, bilhassa Endülüslü Iki filozof
olan Ibn Rüsd ve Ibn Tufeyl tarafindan ciddi sekilde tenkit edildi
Ancak Gazzâlî, onbirinci yüzyildan günümüze kadar ehli sünnet
akidesinin saglam bir sekilde devam edip gelmesinden ve tasavvufta
Ilmî otoritesiyle kendini daima hissettirmistir Zamanimizda da
Kelâm, FIkih, Islâm Hukuku, Tasavvuf, Ahlâk ve Felsefede önemli
yerini muhafaza etmektedir
Necip TAYLAN
ALINTIDIR
sehrinde dogdu Yasadigi yüzyil siyasî bakimdan çalkantili, fakat
Ilmî ve dinî hayat bakimindan Islâm dünyasinin ve hatta o günkü
dünyanin en parlak dönemini teskil eder Ayrica Gazzâlî, yalniz
döneminin degil, bütün Islâm düsüncesi tarihinin en önde gelen
düsünürlerindendir Ehli sünnet inancina yaptigi hizmet, kendisine
Huccetü'lIslâm lakabinin verIlmesine sebep oldu FIkihta Sâfiî,
kelâmde Es'ariyye ekolünü benimsemis olan Gazzâlî ömrünün
sonlarini tasavvufî bir hayat içinde geçirdi
Gazzâlî; Kelâmcilar, sûfiyye, bâtinîler ve özellikle yunan
kaynakli felsefe dahil, devrinin bütün düsünce sekillerini
olabildigince tahlil ve tenkitten geçirdi (De Boer, Islâm'da Felsefe
tarihi, Çev, Yasar Kutlay s 109)
Eserleri, Islâm dini ve düsüncesinin hemen her alani ile ilgili
oldugu gibi, her zihin seviyesindeki Insan a hitabedecek sekilde de hem
yaygin hem yüksek bir özellige sahiptir Baslicalari;
0hyâ'üUlûmi'd Dîn: Sam'da inzivada bulundugu sirada yazdigi,
0nanç, Ibâdet ve tasavvufa dair konulari içine alir
ElMunkiz'umine'dDalâl: Düsünce hayatini ve kendisinin geçirdigi
ruhâmanevî merhaleleri anlattigi eseridir Bu eser degeri bakimindan
Augustin'in Les C onfessions(itirafla) ina; Descardes'in Metod
üzerine Konusmasina ve Rousseau'nun itiraflarina benzetilir
(HIlmi Ziya Ülken, Islâm FelsefesiKaynaklari ve Tesiri, Istanbul,
1967, s 120) Mekâsidu'lFelâsife: Felsefenin mahiyetini ve
filozoflarin delillerini sergiler Daha sonra tenkit edecegi Islâm
messaî (Aristocu) felsefesinin güzel bir tanitimi mahiyetindedir
Mi'yâru'lIlm ve Mihakkü'nNazar: Bu Iki eser, klâsik mantigin temel
problemlerini sergiler ve mantigin öneminden bahseder
elIktisad fi'li'tikad, Ilcamu'lAvân an Ilmi'lKelâm,
Mizânu'lAmel, Miskâtu'lEnvâr, Cevâhiru'lKur'ân,
erRisâletü'lledunniyye Faysalu'tTefrika, Kimyayi Saadet,
Mearicü'lKuds, elMustasfa isimli eserleri ise Kelâm, tasavvuf ve
ahlâka dairdir Gazzâlî, sözü geçen eserleriyle Islâm inanç ve
düsünce hayatinin günümüze kadar gelen meselelerinin hemen
hepsiyle ilgilendigini göstermektedir
Bütün endisesi Islâm akidesini, buna bagli olarak da Islâm
ahlâkini ve düsüncesini savunup yaymak olan Gazzâlî, din ile
dogrudan ilgili bulunmayan diger ilimleri de Islâm dinini esas alarak
degerlendirmistir Bu sebeple de devrinin gelenegine uyarak bütün
ilimleri, Islâm inancini esas kabul ederek bir siniflamaya tâbi
tutmustur
Buna göre, ilimler önce;
aSer'î (dinî) ilimler: Usûl, yani Tevhid Ilmi ve furu' amelî
ilimler
bAklî ilimler: Rîyazî ve mantikla ilgili olanlar; Tabiî ilimler,
metafizik (varlik Ilmi) diye ana bölümlere ayrilir Daha sonra,
Ilâhiyât, Siyâset ve Ahlâk da ayn ilimler olarak yer alir
(Gazzâlî, Makasidu'l Felâsife Nsr Süleyman Dünya, Kahire,1960, s
134 vd)
Gazzâlî'nin ilimleri degerlendirisi, dinilim ve dinfelsefe
iliskileri gibi, günümüz Insanini yakindan ilgilendiren hususlara
isik tutacak mahiyettedir Ona göre, matematik, Geometri ve Astronomi
gibi ilimlerin olumlu veya olumsuz denebilecek sekilde din ile ilgili
bir yönü bulunmamaktadir Bu ilimlerin meseleleri, aklî delillerle
ispat edilen konular olup, ögrenildikten sonra inkâra mahal
bulunmayan hususlardir Din adina bu gibi ilimlere karsi çikmak, dine
zarar verir (Gazzalî, elMunkiz'umine'dDalâl, çev HIlmi
Güngör, Istanbul 1948 s 18) Mantik Ilmi de dinin esaslariyla ilgili
bulanmadigindan, onun reddedIlmesi dogru degildir Sayet, yukardaki bu
söz konusu ilimler din adina reddedilecek olursa, reddedenin aklinda
hatta dininde bir kusur oldugu süphesi uyanabilir (Gazzâlî, age,
s 2021)
Tabiati kendine konu edinen ilimlere gelince, bunlar, âlemdeki
cisimlerden yani, gökler, yildizlar, yerdeki su, hava, toprak, ates
gibi basit cisimlerden, hayvanlar, bitkiler, madenler gibi bilesik
cisimlerin degisme ve gelismelerinden bahseder Din, tip Ilmini oldugu
gibi, bu çesit tabiata dair ilimleri de inkâr etmez Ancak,
felsefeciler (felâsife) ilâhiyata dair ve metafizikle ilgili
konularda yanIlmislardir der (Gazzâlî age, s 2225)
Gazzâlî, Islâm dünyasinin siyasî çalkantili döneminde ve Islâm
inancinin çesitli düsünce akimlariyla mücadele ettigi bir sirada
yasadigindan, inanç konularini ele alip savunun kelâm Ilmini, aklî
meseleleri isleyen felsefeyi ve dini hayati bu Ikisinin üstünde ve
disinda tamamen ruhî bir yaklasim içinde görmeye çalIsan tasavvuf
ekollerini ciddi bir tenkit ve tahlilden geçirme ihtiyaci duymustu
Onun birinci gayesi, Islâm inancina ve ehli sünnet akidesine
gelebilecek her çesit hücuma karsi koymakti (Mâcit Fahri, Islâm
felsefesi Tarihi, Çev Kasim Turhan, Istanbul 1987, s 174) Bu
sebeple, günümüz müslümanlarina da isik tutacak bazi temel Ilkeler
tesbit etmisti Buna göre,
Kelâmcilar, Islâm dininin inanç esaslarini bid'at ehline yani, ehli
sünnet ve'lcemaat yoluna uymayan her çesit inanç ve düsünceye
karsi savunurken, onlarin delillerini ve mantigini da kullanmak
durumunda kalmislar, sadece karsilarindakilerin fIkirlerinin
yanlisligiyla ugrasmamislardir Oysa Gazzâlî'ye göre bu usûl ile
halki bile ikna etmek mümkün degildir Yine, kelâmcilar bu Ilmin
amaci disina çikmislardir Çünkü, herkes için yararli olmayacak
olan bu Ilmi çok yayginlastirmislardir Gazzâlî, Islâm inanç
esaslarini bir savunma araci olan kelâm Ilmini, süpheye düsmüs zeki
kimselerin süpheden kurtulmak gayesi ile ve Islâm inancini savunan
bilginlerin' dini savunmak için ögrenmesinin uygun olacagini
söyler'
Gazzâlî'nin en mühim yönlerinden biri de, felsefe ile olan
iliskisidir Onunun felsefe çalismasi, Islâm düsüncesinde ve
ilâhiyet alaninda kendisinden sonra gelen düsünürlerin ve düsünce
alanlarinin herbirinde etkili olmustur Bu konuda kullandigi metot ise,
felsefesine karsi oldugu, Aristo mantigini kabul ederek ve felsefeyi
yakindan taniyarak, felsefe tenkitçiligi seklinde ortaya çikar (W
Montgommery Watt, Islâmî Tetkikler, Islâm Felsefesi ve kelâmi,
çev Süleyman Ates, Ankara 1968, s 108 vd)
Gazzâlî'nin bir felsefe tenkitçisi olarak Islâm dünyasinda derin
etkisine ek olarak, onun süphe, hakki götürürprensibiyle
Fransiz düsünürü Descartes'e Sebep ile sonuç arasinda zorunlu bir
baglilik yokturdüsturu ile David Hume'a ve Aklin bütün meseleleri
kavrayamadiginiileri süren Ilkesiyle de Alman düsünür Kant'a
öncülük ettigi söylenir (Cavid Sunar, Islâm Felsefesi Dersleri,
Ankara,1967, s 115)
Gazzâlî'nin felsefe'den amaci, dinin felsefeden üstün oldugunu
göstermektedir Uasmak Istedigi sey de, her türlü süpheden uzak
kesin (yakînî) bilgidir O, aradigi kesin bilgiyi dünya ile
ilgilerini kesmis olan kalbin safiyetinde bulur bu tavriyla da genelde
tasavvufa meyleder Allah hakkinda bir bilgiye sahip olmanin sarti;
mal, evlat, makam, mevki, vb dünya ile ilgili baglardan kurtulma,
dilin daima Allah'i zikretmesi ve nihayet dildeki zikrin kalbe intikâl
edip, hatta kisinin kalbinden de lâfiz ve kelimelerin silinip, sadece
onlari manasinin kalmasidir Kisi ruhu temizleme yoluna girip, bu yolun
gerektirdigi seyleri uygulamaya baslayinca, kendisinde Allah'i taniyip
bIlmeye yarayan kesifler ve müsâhadeler zuhûr etmeye baslar
(Gazzâlî, ihya, III, s 19)
Hayatinin sonlarinda yazdigi ve bir otobiyografik eser olan elMunkiz'u
mine'd Dâlâl'de Gazzâlî kendi zihnî ve ruhî durumunu anlatir
Burada derin ve hakikati arayan bir süphe sergilenir O, bu yipratici
süpheden Allah'in lütfu ile kalbine attigi bir nur yardimiyla
kurtulur Böylece, apaçik hakikatleri aklin, akil yürütmenin ve
mantigin yardimi olmaksizin yani delilsiz ve ispatsiz bir sekilde
birdenbire kavramasi mümkün olmustur (Gazzâlî, elMunkiz, s 8),
Allah'in kereminden gelen bu nur ile gerçege ulastiktan sonra, kendi
zamanindaki hakikat arastiricilarini bu sahip oldugu ölçüye göre
dört sinifa ayirir ki, bu tasnif, Islâm düsüncesindeki ana
ekollerin bir elestirisi demektir
a) Kelâmcilar: Bunlar, dinin esaslarini mantiktan çikardiklari delil
ve kaidelere göre savunmaya çalisirlar Fakat bunlar, Hâl
gözüylekesfedIlmemis apaçik dayanaklardan çikmadigi iç in
yeterli gayretler degildir
b) Felsefeciler (felâsife): Kendi gayretleriyle arastirdigi felsefede
Gazzalî filozoflari üç ana grupta toplar:
1 Dehriyyûn (Materyalistler): Allah'in varligini ve ruhu inkâr eden;
âlemin ezelî ve ebedî (baslangiçsiz ve sonsuz) oldugunu ileri
sürenlerdir Bunlar, kâfir ve zindik bir guruptur
2 Tabîiyyûn (Natüralistler): Gazzâlî'ye göre bunlari da inkârci
(zindik) saymak gerekir Çünkü onlar, âlemi taniyinca, Allah'in
varligini kabul ettiler fakat, ruhun ölmezligini ve ahiret hayatini
inkâr ettiler
3 0lâhiyyun: Gazâlî'ye göre bu gurubun da iman esaslarina uygun
bulunan yönlerinin yaninda, imanla uyusmayan taraflari da vardir F
elâsife (felsefeciler) zümresini teskil eden bunlarin önde
gelenleri, Eflâtun ve Aristoteles'in düsüncelerini Islâm
dünyasinda devam ettirenlerdir Gazzâlî'ye göre felsefecilerin en
mühim yanlislari, ilâhiyyat konusudur Aristocu (messâî) diye
bilinen bu filozoflar, gurubunun Tehâfütü'lFelâsife (Filozoflarin
tutarsizligi) adli ünlü eserinde üç meselede küfre, onyedi
meselede de bid'at ve sapikliga düstüklerini ileri sürer (Gazzâlî,
Tehâfütü'lFelasife (Filozoflarin tutarsizligi) çev H Bekir
Karliga, Istanbul 1981 s 1416) Buna göre felâsife; Kiyamet günü
hasrin beden ile olmayacagini yani sadece ruhen vücud bulacagini,
Allah'in âleme ait teferruati degil de sadece Küllî (genel kanunlari
bildigi), Üçüncüsü de, âlemin kadîm (ezelî) oldugunu ileri
sürdükleri için Gazzâlî'ye göre küfre girmisler yani, Islâm
dini açisindan inkârci durumuna düsmüslerdir
c) Bâtinîler: Gazzâlî'nin ehli sünnet inanci karsisinda
degerlendirdigi ve reddettigi diger bir grup da, kendi döneminde
Islâm akidesi için büyük tehlike teskil eden bâtinîlerdir
Bunlar, herseyin zahirî (dis) ve bâtinî (içderûnî) manalari
bulundugunu iddia edenlerdir Bunlara göre, bütün farzlarin ve
sünnetlerin zahirleri birer Isaret ve remizden ibarettir, gerçek
manalar ise, bâtinda gizlidir Bâtinîler bu iddialarindan yola
çikarak Ayetler Hadisler ve din ile ilgili her hususu bâtinî bir
yoruma (te'vile) tabî tutarlar Halbuki bu durum Islâm dinine uygun
degildir
Gazzâlî zamaninda Hasan Sabbah gizli bir teskilat kurup, etrafindaki
fedâilerle dehset saçari hareketlere girismisti, kendini de ma'sum
(hata etmez ve günahsiz) Imam diye tanitmisti Bu durum, Islâm dini
için hem inanç bakimindan hem de siyasî olarak bir tehlike
olusturmustu Onlarin temel Ilkeleri, birligi te'min etmek için bir
Imami masum'â baglanmak ve bütün bilgileri ondan ögrenmek
gerektigi seklindeydi (Gazzâlî, Munkiz, s 31, vd) Gazzâlî, onlara
karsi, müslümanlarin Imami masum'u Hz Muhammed (sas)'dir Biz,
Allah tarafindan ona indirilen Kur'ani Kerîm'e ve onun sünnetine
bagliyiz diyerek, bâtinîligi kesinlikle reddeder (0brahim Agah
Çubukçu, Gazzâlî ve Bâtinîlik, Ankara 1964 s 51, 70)
d) Mutasavvife: Tasavvuf ehli
Gazzâlî, yukarda sözü edilen üç zümreyi Islâm dini karsisinda
tenkit ettikten sonra, derinlemesine sûfileri tenkid eder Ona göre
sûfiler, Ilmin yaninda amelin de lüzumuna inanmis olan gurubu teskil
eder Onlarin gayesi, nefsi kötülüklerden temizlemek ve zIkir
yoluyla kalpten, Allah sevgisinden baska her seyi atmaktir Düsünce
ile fiili (ameli) birlestiren tek yol buydu Ona göre büyük
sûfilerin arzu ettikleri sey, tatmak ve yasamakti Nefsin arzularini
yok etmek, kalbin dünya ile alâkasini kesmek, gurur, kibir, söhret
ve gelecek endiselerini asmak onlarin baslica faziletleridir Bu
faziletler gerçeklesince Insanda kalp gözü açi lir Gazzâlî'nin
kalbin mahiyeti ve Kalp Gözü hakkindaki açiklamalari 0hya,
Mizânu'lAmel, munkiz, Risâletü'lLedunniyye ve Mikatü'l Envâr
isimli eserleri basta olmak üzere, diger eserlerinde de yay Ilmis
durumdadir Burada onun kalp ve kalbî bilgi hakkindaki düsüncesi
söyle özetlenebilir:
Kalp, Allah hakkindaki bilginin dogdugu yerdir O, bir çesit
cevherdir, Insan hakikati onunla kavrar Kalp, Insan ruhunun kesf ve
sezgi gibi en yüksek derecesini teskil eder Ve bir ayna gibi esyanin
aslini kavrar Kalp, akilli kimseyi hayvandan, küçük çocuktan,
deliden, ayiran bir mana tasir, maddî göz yani beden gözü disi
(zahiri) görür fakat içi görmez baskasini görür, kendisini
görmez, sonluyu görüp kavram sonsuzu kavrayamaz Kalp gözündeki
nur ise bir olgunluk (kemâl)'tur, yukarda maddî göz için söylenen
eksiklikler onda yoktur O, baskasini idrak ettigi gibi, kendini de
idrak eder Ona, uzakyakin birdir, esyanin sirlarina nüfûz edebilir
Kalp gözüne Akil, Ruh, Insanî nefs gibi isimler verilir (Necip
Taylan, Gazzâlî'nin Düsünce SIsteminin Temelleri,
Bilgimantikiman, Istanbul, 1989, s 91 vd)
Gazzâlî bu fIkirleriyle, soyut düsünce ve mantiga karsi, yasanmis
tecrübeyi ve zevki koyarak, bunu hakikate ulastiran bir yol olarak
görmüstü Ona göre tasavvufun asil degeri de akil üstü
(irrasyonel) âleme açIlmis bir kalp gözü olmasindan, nazârî olan
ile amelî olani birlestirmesinden, hakikati bizzat yasanan tecrübeden
çikarmasindan ve ahlâkî hayat için bir örnek olmasindan geliyordu
Görüldügü gibi Gazzâlî, sûfîlerin zevk ve dînî tecrübe
metotlarini benimser, fakat burada yanlis bir hükme varanlari da
tenkit eder, meselâ; Allah ile birlestigini, ona hulûl ettigini,
dînî cezbe ve istigrak (ekstaz) halinde, kendilerini her türlü
dînî emrin üstüne çikmis diye kabul eden bazi sûfilerin
bulundugunu, oysa, bu gibi durumlarina dine tamamen aykiri seyler
oldugunu söyler (Gazzâlî elMunkiz, s 44, vd; Necip Taylan, age
s 108 vd)
Gazzâlî'nin üzerinde durdugu çok önemli kavramlardan biri de Akil
kavrami ve aklin din ile olan iliskisidir O, akli çesitli anlamlarda
kullanmistir Meselâ; nazarî bilgileri kavramak için Insanin
yaratilistan sahip oldugu kâbiliyettir Insan, hayvandan bu hususiyeti
ile ayrilir Bazan, tecrübeden elde edilen bilgilere de akil denir
Nitekim, tecrübeli kimseye akilli kisi denIlmektedir Ayni sekilde
devamli olan mutlulugu kazanma kabiliyetine de akil denir Bundan
hareketle Gazzâlî'ye göre aklî ilimleri ser'î (dinî) ilimlere
aykiri diye görenler câhillerdir Akil, dogru yolu serîatsiz
bulamadigi gibi, serîat (din) da ancak akil ile anlasilip açikliga
kavusabilir, Bu anlamda akil göze, serîat da isiga benzer Baska bir
ifadeyle, din binadir, akil ise, onun temelidir Binasiz temel
anlamsizdir, temelsiz bina ayakta duramaz
Akil ile Nakil (nass) iliskisinde yorum (te'vil) yapanin durumunu da
Gazzâlî söyle tesbit eder Te'vil yapanlar söyle
gruplandirilabilir: 1 Yalniz nakle deger verenler, 2 Sadece Akla
deger verenler 3 Akli esas tutup nakli, akla tabi kilanlar 4 Nakli
esas alip, akli nakle tabi kilanlar, 5 Hem nakli hem akli esas alip
Ikisine birden deger verenler Gazzâlî'ye göre en dogru yolu bu
besincisi bulmustur KIsaca Gazzâlî'ye göre akil ve din birbirini
tamamlar Aslinda bu Iki taraf, birbirine aykiri da degildir Din aklin
degerini inkâr etmedigi gibi, onun önemini vurgulayan ve Insani
düsünmeye yönlendiren bir çok Ayeti Kerime ve hadisler vardir
Böylece Gazzâlî akildin iliskisini karsilikli bir ihtiyaç ve
uzlasma tarzinda yorumlayarak, aklî ilimler ile dinî ilimleri, din
ile dine aykiri düsmeyen düsünceyi uzlastiran bir yol tesbit eder
Gazzâlî'nin yasadigi dönemin dinî bakimdan oldugu gibi siyasî
bakimdan da önemli oldugunu biliyoruz, o, siyasetle ilgili
düsüncelerini etTibri'lMesbuk fi Nasaihi'lMülûk, elMunkiz,
ihya, Kimyay'iSaadet, elIktisad fi'l0'tikad gibi eserlerinde ilgisi
oldukça belirtmistir 0limler siniflamasinda siyasete ayri bir yer
vermis ve siyasetin Insan ve toplum hayati için geregini belirtmistir
Gazzâlî'ye göre siyaset, Insani iyi yola yönlendiren bir ilim olan
ahlâkin yaninda yer alir Insan hayati için bu dünyada belirlenmis
davranis Ilkeleri gereklidir Çünkü, onlar ayni zamanda ahiret
hayatina hazirligin da bir geregidir Saglam bir dünya teskilati ve
çalismasi olmadan ahiret hayati içinde istikrar içinde çalIsamaz
Bir yerde kanun ve nizamin temin edilememesinden dolayi siyasî bir
istikrarsizlik varsa, orada Allah'a hizmet edebilecek zihnî bir
sükunet de olamaz onun için Insan dünyaahiret uyumunu kurmalidir
Gazzâlî, Insanin tek basina yasayamayacagi yani daima hem cinsine
muhtaç oldugu Ilkesinden hareketle Islâmî yönetimi yani devletin
gerekliligini belirtir Bu durum, neslin devaminin sarti oldugu gibi,
ihtiyaçlarin karsilikli iliskilerle temin edIlmesinin de sartidir
Fakat Insanlar toplum halinde yasarken, karsilikli iliskiler içinde
bulunacaklarindan, aralarinda bazi kavga ve anlasmazliklar da tabiî
olarak çikacaktir Bunu önlemek için bir hukuk sIstemi ve hükümet
gerekli bulundugu gibi, bu siyâsî nizami sagliyacak bilgi, basiret ve
önderlik vasiflarina sahip kimselerinde bulunmasi gereklidir
Gazzâlî, Islâm devlet baskanligi için altisi yaratilistan, dördü
müktesep on özelligin bulunmasi gerektigini belirtir Bunlar, bulûg
çagina gelmis olmali, akilli, hür, erkek, duyu organlari saglam
olmali, cesaretli ve otoriter olmali, adil olmali, çikacak yeni
durumlara göre en uygun yolu seçebIlmeli, takva sahibi, cömert ve
bilgili olmali (Harun Han Sirvanî, Islâm da siyasî Düsünce ve
0dare, s 97 vd)
Gazzâlî'nin düsünce sIsteminin orjinal kabul edilen yönlerinden
biri de, kendisinin bu konuda batili filozoflarla karsilastirIlmasina
gerek duyulan sebeplilik (nedensellik) meselesidir
Tehâfütü'lFelâsife isimli eserinde filozoflari tenkit ettigi en
önemli felsefe problemlerinden biri olan bu konu, sebepsonuç
arasinda görülen iliskinin mutlak ve zarurî olmadigi seklinde
özetlenebilir Oysa, sebepsonuç münasebeti felsefe ve mantikta
birbirine kesin ve zarurî olarak bagli görülmektedir Gazzâlî,
böyle bir düsüncenin mucizeyi inkâr etmek olacagi anlayisindan
hareketle, sebepsonuç iliskisinin neticesini bir zarûret (vucûb)
degilde olabilir (caiz) olarak görür Çünkü sözkonusu Iki
taraftan birinin varligi, digerinin de var olmasini gerektirmez ve
böyle bir gereklilik anlayisi aliskanliktan kaynaklanir Meselâ;
susuzlukla su içmek, bunun kesIlmesiyle ölüm, ilâç ile sifa
bulmak, gibi iliskilerin sonuçlari kaçinIlmaz degildir Bunlarin
birbirine bagliligi, Allah'in takdirinden dolayidir Ve Allah kendi
kudretiyle Isterse bunlari yaratmayabilir (Gazzâlî,
Tehâfütü'lFalâsife, s 85)
Eserleri ortaçagda Lâtinceye çevrilen Gazzâlî, elGazel adiyla
meshur olmustur Özellikle yukarda degindigimiz sebeplilik konusunda
Ockhamli William, Nikola ve Peter gibi hristiyan filozoflari
etkilemisti Bunun yaninda Gazzâlî, bilhassa Endülüslü Iki filozof
olan Ibn Rüsd ve Ibn Tufeyl tarafindan ciddi sekilde tenkit edildi
Ancak Gazzâlî, onbirinci yüzyildan günümüze kadar ehli sünnet
akidesinin saglam bir sekilde devam edip gelmesinden ve tasavvufta
Ilmî otoritesiyle kendini daima hissettirmistir Zamanimizda da
Kelâm, FIkih, Islâm Hukuku, Tasavvuf, Ahlâk ve Felsefede önemli
yerini muhafaza etmektedir
Necip TAYLAN
ALINTIDIR