İlişkilerde aşkı mı yoksa güven mi?

İlişkilerde aşkı mı yoksa güven mi? Belki de hayatımız boyunca bu soruyu kendimize çok kez sorduk. Ancak bilinen bir gerçek vardır ki aşkın gözü kördür, aşk sarhoşluğu, aşkın kendine tutsak eden büyüsü benzeri tanımlamalar ve aşk üzerine söylenmiş sözler gözetildiğinde, aşkın bizler için ilişkilerde olmazsa olmaz olduğunu ortaya çıkartıyor ve bu durum bir çoğumuz için en önemli önceliğe sahip.


Aşk bacayı sarmış! Sözünü bilmeyen yoktur. Ve gerçek şu ki aşk bacayı sararken bize sormuyor.

İlişkinizde aşk gemisinde ilerlerken, zaman geçtikçe aşk kadar güven kavramının da önemini anlıyor ve bununda ilişkimize yerinin olmasına karar veriyoruz. Günümüzde yaşanan ilişkileri bitiren tarafların birbirini veya tek taraflı aldatmalar, yalanlardır. Bunlar aynı zamanda sadece evlilik öncesi değil, sonrasında evliliklere de zarar verebilecek düzeyde olumsuz davranışlardır. O halde aşk ve güven bilmecesi nasıl çözülmeli ?


Çok üzücü bir durumdur ki günümüzde ikili ilişkilerde problemlerin kaynağı çoğu zaman güvensizlikten kaynaklanmaktadır. Bu defa ise kişide güven ve aşkı bir arada bir kişide yaşayamayacak mıyız sorularını akıllara getiriyor.

Mantık evliliklerinde öncelerden beri gelen, uzun zamanlar sürdürülen ilişkileri görmek çok mümkün. Bu birkaç kuşak öncesinde de bu şekildeydi. Buradan da çıkartabileceğimiz sonuç kısmen de olsa mantık üzerine kurulan ilişkilerin daha sağlıklı sürdürüldüğü ve kusursuz olmasa da sorunların az olduğu bir ilişki türü olduğunu bize gösteriyor.


Ancak kimimize daha çekici gelen adrenalin heyecan tutku dolu aşk ilişkilerini incelediğimizde de burada tarafların birbirlerine olan heyecanları, aşkları ve tutkuları zamanla azalarak tükendiği ve tarafların mutluluğu üçüncü kişilerde aradığını görmek de çok mümkün. Bize kalırsa aşk ile güven hususunda kişi kendisine bu soruları yönelterek hangisini istediğini ve sonuçlarını düşünerek hareket etmeli.

Ancak tereddüt etmeden söyleyebiliriz ki bu dünyada Aşk kişinin ayaklarını yerden kesen güçlü bir duygu ve aşk bizleri uyuşturacak kadar mutluluk içerir. Ancak aklımızdan çıkarmamamız gereken bir olgu var ki bu da aşkın gaz gibi uçucu ve çok fazla ömrü olmayan bir şey oluşu. Bundan kaynaklıdır ki kişinin bazı durumlarda aşk söz konusu olduğunda gönlüne laf dinletebilmesi gerekebilir. Çok olmasa da kendini tamamen kaptırmadan ayağı yere basması, sonuçlarını düşünmeden hareket etmemek gibi. Ancak kesinlikle söylenebilir ki bazı kişiler gerçekten aşkı hak ediyor!


Keza aşk zaten emek işidir. Tam olarak her gün işe gidişimiz, çevremizdekilere verdiğimiz emek, günlük hayatta tükettiğimiz enerji kadar da aşkta efor sarfediyoruz. Tabiki bunu ilerleyen zamanda geçmişe dönüp baktığımızda “değdi mi buna diye düşündürmemeli.

Aşk hayatımızda bize her şeyiyle tüm güzellikleri hatırlataran, aşkı unutturmayan varlığını her anımızda hissetmemizi sağlayan, aklımızdan çıkmayan kişi güven konusunda bize net bir his veremiyorsa, ilerleyen zamanlarda acı kalp sancıları yaşamamız mümkün gibi görünebilir.


Huzurlu ve güvenli bir ilişki birçok şeye kıyasla vazgeçilmeyecek duyguların içindedir. Aynı zamanda geleceğe yönelik önemli değerler vaat eder. Ancak kimisi bunun yerine daha fazla adrenalin içeren bir aşk hayatını tercih edebilir. Reel hayatta da bu böyledir, kimilerimiz daha adrenalin içeren aktiviteleri severken, kimilerimiz daha durgun, sakin aktivitelere yönelmekte.


Nihai olarak yeni bir aşka yelken açarken veya evlilik düşünürken kendimize sormamız gereken soru şudur; sonunu bilemediğimiz ancak adrenalin dolu tutkulu bir aşk mı yoksa her şeyi planlı yaşayabileceğiniz, huzurlu ve güvenli bir birliktelik mi? Bu sorunun cevabını kendinize yönelterek bulduğunuz takdirde, kendi tercihleriniz doğrultusunda bir aşk veya evlilik ile mutlu olmanızı dileriz.