Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Pandemi döneminde ülkemizde sayısız fedakarlıkla milyonlarca can kurtaran ve kurtarmaya devam eden sağlık çalışanları, son dönemde zorlu çalışma şartları nedeniyle gündemde. Bu çalışma şartlarına maaşlar, çalışma saatleri ve çalışanların hastalardan gördüğü muamele dahil. Geçtiğimiz günlerde sağlık çalışanları, 36 saatlik nöbet sonrasında yorgunluktan trafikte kaza yapıp hayatını kaybeden Doktor Rümeysa Berin Şena nedeniyle sosyal medyadan tepkilerini göstermiş, duruma adeta isyan etmişlerdi. Benzer bir tepki, bu sefer İlber Ortaylı’dan geldi.
Türkiye’nin önde gelen tarihçilerinden İlber Ortaylı, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlarla sağlık sektörünün büyük sıkıntılarından bahsetti. Türk sağlık çalışanlarının en kötü şartlar altında çalışıp bir de yetersiz maaş aldıklarını ifade eden Ortaylı, “yakında hekimsiz, hemşiresiz kalacağız” dedi.
"Doktor, hemşire dövme modası devam ediyor"
İlber Ortaylı, gazetelerde de yayınlanan açıklamasını bugün sosyal medya hesaplarından paylaştı. 36 saat nöbet olayı nedeniyle hayatını kaybeden ya da tehlikeler atlatan doktor haberlerinin ilki, Doktor Rümeysa Berin Şena’nın haberi değildi. Daha önce anormal nöbet süreleri nedeniyle sıkıntılar yaşayan on binlerce sağlık çalışanı olduğu kesin, ancak son olay sabırları taşırdı diyebiliriz.
Durumdan şikayetçi olan sağlık çalışanları ve genel olarak vatandaşlarla beraber, İlber Ortaylı da duruma dair endişelerini sosyal medyada dile getirdi. Doktorların, hemşirelerin bir bir yurt dışına göçtüğüne dikkat çeken Ortaylı, çalışanların çilesini şu sözlerle anlattı:
Felemenkçe, İsveççe, Almanca gibi dilleri öğreten kurslar, doktor ve sağlık personeli dolu. Ne yapsınlar ki? Maaşlar ortada; 7-8 Bin TL'ye şu hayat pahalılığında mütehassıs doktor mu çalıştırılır? Üstelik bir de doktor, hemşire dövme modası devam ediyor. Hele en sonuncu hadise (yani üç hemşireyi bir mücrimin esir alması) eğer dış kaynaklı, tipik bir organizasyon değilse şaşarım. Çünkü pandemi krizinde Batı’daki tıbbi personelin gayret ve beceri yönünden bizimkilere yetişemeyeceği anlaşıldı. Açığı böyle kapatmak istemedikleri ne malum? Deli geçinen herif, ambulansın içinde hastaneye girmiş ve üç hemşiremizi rehin alarak ortalığı birbirine katıyor. Şayet deliyse tımarhane, psikiyatri klinikleri nerede? Bunu düzenleyen kanun neden hazırlanmıyor? Hastaneler personel kıtlığına uğramaya başladı. Avrupa’nın en fedakâr personeli yurtlarından kaçmak zorunda kalıyor. Hastanesiz kalmayı hak eden bir toplum muyuz? İki asırdır evlatlarımızı tıp alanında büyük fedakârlıkla yetiştirdik. Bu densizliğin sınırları nerede duracak? Adamın biri, geçmişte bakan oldu, gelip hastanelerin kapısından T.C. rumuzunu kaldırmakla iş yaptığını zannetti, amacı belli. Beriki gelip “Sağlık personeli sizin hizmetinizdedir” diyor. Roma’nın “Patrici” beyleri bile Yunanlı köle hekimler için böyle edepsiz laf kullanmamıştır. Ne zaman akıllanacağız ve herkese haddini bildireceğiz? Zorbalık çıkmadan evvel aklıselim hukuki tedbirlerle işin sağlanması gerekir. Nelere maruz kalacağımızı tasavvur etmek bile istemiyoruz.
