nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
Hüzzam makamında bir aşk hikâyesi: Selahattin Pınar Afife Jale
Sahne 1:
1902 doğumlu Selahattin Pınar, Ticaret Mektebi'ni bırakıp müziğe başladı Ama babası eski Denizli milletvekili Sadık Bey, onun hukukçu olmasını istiyordu Bir gün Denizli'den gelen eşraf için yerleşmiş bir sofrada Vefalı Bey'e oğlunu sordular; Selahattin de sofradaydı Sadık Bey o yokmuş gibi Selahattin çalgıcı oldudedi
Selahattin ayağa fırladı ve Babacığım, rica ederim, ben çalgıcı yok, sanatkârımdiye diklendi
Vefalı Bey, pek anlayışsız bir küfürle yanıtladı bu çıkışı
Bunun üzerine Selahattin Pınar, ceketini alıp sofrayı terk etti Kapıdan çıkarken döndü ve şöyle dedi:
Babacığım, bir gün gelecek, benim adımla anılacaksınız
Vefalı Bey, yanı başında yer alan gaz lambasını oğluna içten fırlattı Meydana Çıkan yangını zor bela söndürdüler Selahattin kapıyı çarpıp çıkmıştı bile
Asla baba evine dönmeyecekti
Sahne 2:
1902 doğumlu Afife Jale, İstanbul Kız Sanayi Mektebi'nde okuyordu Ama onun aklı tiyatrodaydı Ama Müslüman kadınlara sahneye çıkmak yasaktı Buna karşın 16 yaşında talebe olarak Darülbedai'ye başvurdu ve kabul edildi
Babası Hidayet Bey, kızını bu sevdadan vazgeçirmek için fazla uğraştı Başaramayınca sertleşti Ona dediği bir gün Benim Afife diye bir kızım değildiye gürledi
Zaten Afife artık sahnede, Jaleadını kullanıyordu Sanatı için baba evini terk etti
Sahne 3:
Hicaz makamındaki o Selahattin Pınar bestesindeki gibi, Bir bahar akşamı, rastlaştılar İstanbul Kuşdili çayırında Hafız Burhan konserinde Selahattin Pınar, üstadın ardından tambur çalıyordu Nicedir saz salonlarının en sevilen besteci ve icracılarından biriydi Afife Jale ise Darülbedai'de sahneye çıkarak Tiyatrodaki birincil Müslüman kadın oyuncuolarak tarihe geçmiş, ancak tiyatro zaptiye tarafından basılınca kapı önüne konulmuştu İşsiz, sahnesiz ve kimsesizdi Acısını düzeltici haplarla dindirmeye çalışıyordu
İkisi de 25 yaşındaydı
Ola Ki de güftedeki gibi İçimde uyanan eski bir özlem dedi ki senelerdir aradığım bu şu anda soruyorum büküp boynumu Ah, daha önceleri neredeydinizdediler Ve evlenmeye karar verdiler
Sahne 4:
Gençliklerini acılar içinde harcamışlardı Evlenince hayat boyu ıskaladıkları her şeyi birlikte yapmaya çalıştılarEvde saklambaç oynadılar Bahçede enginar yetiştirip yarıştırdılar Bir çocuk resmikıvamında şiirler yazdılar
Pınar çaldı; Afife dinledi
Ama güzel günler uzun sürmedi
Afife, tiyatrosuz yaşayamıyordu ve tiyatronun boşluğunu uyuşturucularla dolduruyordu Suriyeli bir eczacı onu morfine alıştırmıştı Selahattin Pınar, bir gün eşinin öğle uykusu için çekildiği odasının anahtar deliğinden içeri baktığında, damarına morfin enjektör ettiğini gördü ve çöktü Morfin için eczacıyla ilişkiye girmişti Afife
Lakin Pınar, eşine öfkeden çok, merhamet duyuyorduOnu hayata döndürebilmek için çırpınmaya başladı Aralıksız melankolik besteler yapar olmuştu
Sahne 5:
Çırpındılar, bu gidişi geri çevirebilmek için
Olmadı!
Selahattin Pınar, kendisi de morfin tuzağına düşer gibi oldu Bunun üstüne Afife, Terk et benidiye yalvardı ona Yoksa sen de mahvolacaksın, bırak beni gideyimdedi
Pınar, 6 ay sonra Afife Jale'yi terk etti Acilen ikisi için de en kötü yıllar başlıyordu Afife, kimsesiz ve cebi delik, tenha parklarda yatıp kalkar, aşevlerinde karnını doyururken ayrıldığı eşinin kendisinin arkasından yazdığı şarkıları taş plaktan dinleyip ağladı Ayrılık acısını yeni bir evlilikte dindirmeyi deneyen Selahattin Pınar ise hiç birlikte yatmayacağı bu kadından kısa sürede ayrıldı
Son sahne:
Afife Jale, kimsesizliğinin, terk edilmişliğinin, yoksulluğunun son durağı Balıklı Rum Hastanesi'nde, bir cilt bir kemik veda etti hayata
Ölümü, gazetelere haber bile olmadı Cenazesine 4 kişi katıldı Mezar yeri de mektupları ve fotoğraflarıyla birlikte kaybolup gitti
Unutuldu
Selahattin Pınar, Afife'nin ölümünün arkasından paraladı kendini Nice ebedi, hicran batmış besteye imza attı Son katıldığı radyo programında Hatıralarşarkısını seslendirdi:
Beni de alın koynunuza anılar
dolanıp kalayım bir lahza boynunuza hatıralar
Bir zaman sonra müdavimi olduğu Todori meyhanesine gitti; doktorların yasak ettiği ne varsa hepsini ısmarlayıp sofrayı döşetti Rakısını yudumlarken son nefesini verdi Her sene vefat yıldönümümde mezarıma bir büyük rakı dökündiye vasiyet etti Son yolculuğuna mezarlıkta kendi bestesi çalınarak uğurlandı:
Söndü yadımda akisler gibi aşkın seheri*
Sahne 1:
1902 doğumlu Selahattin Pınar, Ticaret Mektebi'ni bırakıp müziğe başladı Ama babası eski Denizli milletvekili Sadık Bey, onun hukukçu olmasını istiyordu Bir gün Denizli'den gelen eşraf için yerleşmiş bir sofrada Vefalı Bey'e oğlunu sordular; Selahattin de sofradaydı Sadık Bey o yokmuş gibi Selahattin çalgıcı oldudedi
Selahattin ayağa fırladı ve Babacığım, rica ederim, ben çalgıcı yok, sanatkârımdiye diklendi
Vefalı Bey, pek anlayışsız bir küfürle yanıtladı bu çıkışı
Bunun üzerine Selahattin Pınar, ceketini alıp sofrayı terk etti Kapıdan çıkarken döndü ve şöyle dedi:
Babacığım, bir gün gelecek, benim adımla anılacaksınız
Vefalı Bey, yanı başında yer alan gaz lambasını oğluna içten fırlattı Meydana Çıkan yangını zor bela söndürdüler Selahattin kapıyı çarpıp çıkmıştı bile
Asla baba evine dönmeyecekti
Sahne 2:
1902 doğumlu Afife Jale, İstanbul Kız Sanayi Mektebi'nde okuyordu Ama onun aklı tiyatrodaydı Ama Müslüman kadınlara sahneye çıkmak yasaktı Buna karşın 16 yaşında talebe olarak Darülbedai'ye başvurdu ve kabul edildi
Babası Hidayet Bey, kızını bu sevdadan vazgeçirmek için fazla uğraştı Başaramayınca sertleşti Ona dediği bir gün Benim Afife diye bir kızım değildiye gürledi
Zaten Afife artık sahnede, Jaleadını kullanıyordu Sanatı için baba evini terk etti
Sahne 3:
Hicaz makamındaki o Selahattin Pınar bestesindeki gibi, Bir bahar akşamı, rastlaştılar İstanbul Kuşdili çayırında Hafız Burhan konserinde Selahattin Pınar, üstadın ardından tambur çalıyordu Nicedir saz salonlarının en sevilen besteci ve icracılarından biriydi Afife Jale ise Darülbedai'de sahneye çıkarak Tiyatrodaki birincil Müslüman kadın oyuncuolarak tarihe geçmiş, ancak tiyatro zaptiye tarafından basılınca kapı önüne konulmuştu İşsiz, sahnesiz ve kimsesizdi Acısını düzeltici haplarla dindirmeye çalışıyordu
İkisi de 25 yaşındaydı
Ola Ki de güftedeki gibi İçimde uyanan eski bir özlem dedi ki senelerdir aradığım bu şu anda soruyorum büküp boynumu Ah, daha önceleri neredeydinizdediler Ve evlenmeye karar verdiler
Sahne 4:
Gençliklerini acılar içinde harcamışlardı Evlenince hayat boyu ıskaladıkları her şeyi birlikte yapmaya çalıştılarEvde saklambaç oynadılar Bahçede enginar yetiştirip yarıştırdılar Bir çocuk resmikıvamında şiirler yazdılar
Pınar çaldı; Afife dinledi
Ama güzel günler uzun sürmedi
Afife, tiyatrosuz yaşayamıyordu ve tiyatronun boşluğunu uyuşturucularla dolduruyordu Suriyeli bir eczacı onu morfine alıştırmıştı Selahattin Pınar, bir gün eşinin öğle uykusu için çekildiği odasının anahtar deliğinden içeri baktığında, damarına morfin enjektör ettiğini gördü ve çöktü Morfin için eczacıyla ilişkiye girmişti Afife
Lakin Pınar, eşine öfkeden çok, merhamet duyuyorduOnu hayata döndürebilmek için çırpınmaya başladı Aralıksız melankolik besteler yapar olmuştu
Sahne 5:
Çırpındılar, bu gidişi geri çevirebilmek için
Olmadı!
Selahattin Pınar, kendisi de morfin tuzağına düşer gibi oldu Bunun üstüne Afife, Terk et benidiye yalvardı ona Yoksa sen de mahvolacaksın, bırak beni gideyimdedi
Pınar, 6 ay sonra Afife Jale'yi terk etti Acilen ikisi için de en kötü yıllar başlıyordu Afife, kimsesiz ve cebi delik, tenha parklarda yatıp kalkar, aşevlerinde karnını doyururken ayrıldığı eşinin kendisinin arkasından yazdığı şarkıları taş plaktan dinleyip ağladı Ayrılık acısını yeni bir evlilikte dindirmeyi deneyen Selahattin Pınar ise hiç birlikte yatmayacağı bu kadından kısa sürede ayrıldı
Son sahne:
Afife Jale, kimsesizliğinin, terk edilmişliğinin, yoksulluğunun son durağı Balıklı Rum Hastanesi'nde, bir cilt bir kemik veda etti hayata
Ölümü, gazetelere haber bile olmadı Cenazesine 4 kişi katıldı Mezar yeri de mektupları ve fotoğraflarıyla birlikte kaybolup gitti
Unutuldu
Selahattin Pınar, Afife'nin ölümünün arkasından paraladı kendini Nice ebedi, hicran batmış besteye imza attı Son katıldığı radyo programında Hatıralarşarkısını seslendirdi:
Beni de alın koynunuza anılar
dolanıp kalayım bir lahza boynunuza hatıralar
Bir zaman sonra müdavimi olduğu Todori meyhanesine gitti; doktorların yasak ettiği ne varsa hepsini ısmarlayıp sofrayı döşetti Rakısını yudumlarken son nefesini verdi Her sene vefat yıldönümümde mezarıma bir büyük rakı dökündiye vasiyet etti Son yolculuğuna mezarlıkta kendi bestesi çalınarak uğurlandı:
Söndü yadımda akisler gibi aşkın seheri*