Hiperaktivite Babadan Erkek Çocuğa Servet Kalıyor Uyarı eksikliği hiperaktivite bozukluğunun, okul öncesi dönemden, erişkin döneme kadar hayatı negatif etkileyen kayda değer bir rahatsızlık olduğu belirtildi Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Belli Başlı Bilim Dalı Başkanı Prof Dr Semerci yaptığı açıklamada, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu hastalığının, son yıllarda bulunmuş gibi gündeme geldiğini, ancak 1902 yılında tanımlandığını ve yeni bir hastalık olmadığını belirtti ''Hiperaktif çocuk'' diye bir tanımın içten olmadığını ifade eden Semerci, ''Uyarı eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, tedavi edilmesi gereken bir sorundur Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, dikkatini toplayamamak, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik, içimizden gelen fakat ifade edilemeyen bir duygudur Bireyde bu bulguların hepsi olabileceği gibi ara sıra yalnızca biri de görülebilir'' dedi Semerci, hiperaktifliğin sadece düz duvara tırmanan, tez canlı değil, saatlerce televizyon önünden kalkamayan çocukta da olabileceğine dikkati çekerek, şunları söyledi: ''Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, önemli bir rahatsızlıktır Çünkü okul öncesi dönemden, erişkin döneme değin hayatı olumsuz etkiler Yani uyarı eksikliği, hiperaktivite bozukluğu bir çocuk hastalığı değil, erişkin dönemde de görülebilmektedir Doğru şekilde ele alındığı vakit, basit tedavi edilebilmektedir Bütün hayat baştan başa ayrıca çocukluk hem de daha sonraki dönemde erkek çocuklarda, kız çocuklardan daha artı görülüyor Dünyada ortalama yüzde 5 oranında görülüyor Bu sayı takriben her sınıfta 1 çocuk demektir Bizim gibi nüfusu genç olan bir ülke için kayda değer sorunlardan biridir'' Genetiğin, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğunun nedenleri aralarında yer aldığını vurgulayan Semerci, ''Uyarı eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, olumsuz olsa da bir değişiklik babalardan erkek çocuklara miras kalan bir sorun Hastalığın yakın akrabalarda olması da bir etkendir Beyinden salgılanan, uyarı süremizi, davranışlarımızı, tutumlarımızı etkileyen maddelerin salınımındaki bir takım dengesizlikler bu hastalığın nedenlerindendir'' diye konuştu AİLELER KENDİLERİNİ SUÇLUYOR Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu bulunan çocukların ailelerinin ''Biz bir şey yaptık oysa bu çocuk böyle oldu'' diye kendilerini suçladıklarını anlatan Semerci, şöyle devam etti: ''Hiçbir anne baba, çocuğunu, uyarı eksikliği, hiperaktivite bozukluğu yapacak dek her işin altından kalkan değil Ancak hastalığın daha ileriye ya da daha kötü duruma gitmesinde tutumları, davranışları ve beklentileri çok önemlidir Ailelerin yapacağı davranışlar hastalık oluşturmaz, ama hastalığın kötüleşmesine neden olabilir Uyarı eksikliği, hiperaktivite bozukluğunun, başka ruhsal sorunlarla çok sık beraberliği görülüyor'' ''AKLI BAŞINA GELIR DİYE BEKLENMEMELİ'' Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğunun ergenlik döneminde geçmediğini, çare edilmediği takdirde, tavır bozukluğuna dönüşerek daha büyük sorunların ortaya çıkabileceğini dile getiren Semerci, ''Bu çocukları sahiplenmemiz ve asistan olmamız gerekli Eğer bu çocukları biz sahiplenmezsek, başka biri mutlaka sahiplenir Bu başkaları da birçok vakit olumlu ve iyi yerlerde sahiplenmezler O vakit aklımız başımıza gelir, ama artık faydası olmaz Erginlik dönemi fazla daha olumsuzluğun peş peşe yaşanabildiği dönemdir 'Aklı başına kazanç' diye beklenmemeli, çünkü gelmeyecektir'' diye konuştu Semerci, hastalığın tedavisinin fazla basit olmadığını ve tedavide bilhassa ailelere ve öğretmenlere büyük görevler düştüğünü vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Önemli olan sorunu kabullenip çözüm yolu aramaktır Kabullenilmediği vakit baş edemiyoruz Çocuğun durumunun zekayla ilgisi değil Bu çocukların fazla korunmaya, desteklenmeye gereksinimi de değil Tersine bazı şeyleri varisi olmak için bir takım şeyleri yapmaya ihtiyaçları var Okul öncesi dönemde bulguları fark edip uzmana ***ürüldüğünde, 06 yaş grubunda sınırları iyi koyabilmek ve iyi düzen kurabilmek sorunu ortadan kaldıracaktır'' id delinetcilercom