Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Hilafet - Imamet

Hilafet - Imamet
0
132

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Hilafet Imamet
Arapça bir kelime olup, lûgat mânâsı; bir kimseden sonra gelip, onun yerine geçmek ve onu temsil etmektirİslâmî ıstılâhta: Hz Peygamber (sav)'den sonra, ona halef olarak, din ve dünya işlerinde mü'minlere emir olmakşeklinde tarif edilmiştir İslâm ûleması; bey'at sonucu mü'minler adına tasarruf yetkisine haiz olan ve ahkâmın tatbikini sağlayan kimseye halife denilirtarifinde müttefiktir İbni Hümam Müsayere isimli eserinde: Milleti İslâmiyye üzerinde tasarrufu ammeye istihkaktır(1) şeklinde beyan etmiştir Şimdi hilâfetin dayandığı delilleri gündeme getirelimKur'ânı Kerîm de: Ey iman edenler! Allah'a itaat edin Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine (ulû'lemre) de itaat edin Eğer bir şey hakkında ihtilafa düşerseniz, onu (ihtilaf konusunu) Allah'a ve Rasûlüne döndürün Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız (böyle yapın) Bu hem hayırlı, hem netice itibariyle daha güzeldir Sana indirilen (Kur'ânı Kerîm)e de, senden evvel indirilmiş olan (kitap)lara da, her halde iman ettiklerini boş yere iddia edenlere bir bakmadın mı ki; onu inkâr etmeleriyle emrolundukları halde, yine tâgûtun huzurunda muhakeme edilmelerini arzu ediyorlar Şeytan da onları (bir daha dönemiyecekleri kadar) uzak bir sapkınlıkla, büsbütün sapıtmak ister(2) hükmü beyan buyurulmuştur! Mü'minlerin; kime, hangi şartlarda ve nasılitaat edecekleri, neyi kesinlikle reddedecekleri burada açıkça izah olunmuştur Resûli Ekrem (sav)'in: Her kim ulû'lemr e itaatten bir el kadar ayrılırsa, kıyamat gününde Allah'a, fiili (ameli) hususunda lehinde hiçbir hücceti olmayarak kavuşacaktır Her kim de boynunda (ulû'lemr'e) beyatı olmayarak ölürse, cahiliye ölümü ile ölür(3) buyurduğu sabittir İslâmî eserlerde halife, sultan, ulû'lemr ve imam kavramları, hep aynı mahiyeti beyan için kullanılmıştır İbni Hümam, Kitabû'lMüsayere isimli eserinde: Mü'minlerin kendi içlerinden imam seçmelerinin sebebi İslâm'ın hükümlerini hakkı ile edâ etmek içindir(4) diyerek, önemli bir noktaya işaret etmektedir İmam Ebû Muin enNesefi: Üzerimizde İslâm devlet başkanı olan imamı (ulû'lemr'i) görmeden bir günün geçmesi caiz değildir İmam, devlet başkanı olan halifedir İmametin hak olduğunu kabul etmeyen kimse kafir olur Çünkü dinî hükümlerden bir kısmının farz olması, imamın varlığına bağlıdır Cum'a namazı, bayram namazı ve yetimleri evlendirmek gibi İmamı inkâr eden kimse, farzları inkâr etmiş olur Farzları inkâr eden de kâfir olur(5) hükmünü zikreder Bazı kaynaklarda; Resûli Ekrem (sav)'in vefatından sonra sahabenin (Rasûlullah'ı defnetmeden önce) halife seçme hususunda titiz davrandığı kayıtlıdır İbni Abidin bu konuyla ilgili olarak şunları zikreder: Resûli Ekrem (sav) pazartesi günü vefat etmiş, salı günü yahut çarşamba akşamı veya çarşamba günü defnedilmiştir Bu arada Ashabı Kiram, herşeyden evvel müslümanların başına bir halife seçmekle meşgul olmuşlardır Bu sünnet bugüne kadar devam ede gelmiştir Bir halife vefat etti mi, yerine başkası seçilmedikçe defnedilmez Halifenin müslüman ve hür olması şarttır Zira kâfir, müslüman üzerine velî olamaz Köleden de halife olmaz Çünkü onun kendine velî olmaya hakkı yoktur Başkasına nasıl velî olabilir Sabii ile deli de, köle gibidir Kadınlardan da halife olmaz Çünkü kadınlar evlerinde oturmakla memurdurlar Onların hâli tesettüre mebnidir Resûli Ekrem (sav) buna işaretle `Hükümdarları kadın olan bir kavim nasıl felâh bulur?' buyurmuştur Halife muktedir, yani hükümleri yürütebilir, mazlûmun hakkını zalimden almağa, sınırları ve memleketi korumağa, asker sevkine vesaireye gücü yeter olmalıdır(6)Kafirlerin (tâgûti güçlerin); Allahû Teâla (cc)'nın indirdiği hükümlere mukabil olmak ve onların yerine geçmek üzere koydukları hükümleri reddetmek farzdır Onların, mü'minler üzerinde velayet hakkının bulunmayacağı hususu kat'idir(7) Dolayısıyle mü'minler; kâfirlerin veya mürtedlerin istilâsına uğrarlarsa, kuvvetle başlarına geçen bu yönetimi kabul etmezler Onlara karşı cihadın farzı ayn olduğunu bilirler Nitekim İmamı Serahsi: Cihaddan maksad; müslümanların emniyet içerisinde bulunmaları, din ve dünya işlerini yürütme imkanına kavuşmalarıdır'(8) diyerek, hassas bir noktaya işaret eder İstilâ altında iken dahi; mü'minlerin (müstevlilerin liderine itaat etmeyip) kendi işlerinden bir imam seçmeleri vaciptir Nitekim İbni Abidin bu konuyu şu şekilde izah etmektedir: Fetih'de bu konuda şöyle denmektedir: Eğer görev verecek sultan yoksa veya kendisinden görev alacak bir yetkili bulunmazsa (ki bazı müslümanların yaşadığı bölgelerde olduğu gibi) o bölgelerde gayrımüslimler hâkim olmuşlar, müslümanlar bir bakıma azınlıkta kalmışlar veya müslümanlar mahkûm durumda, gayrımüslimler ise hâkim durumdadırlar Kurtuba'da (İspanya'da) bugün olduğu gibi Bu durumda ne yapılmalıdır?Gerekli olan müslümanların kendi aralarından birine bu görevi vermeleridir Onda ittifak etmeleri vaciptir Onu kendilerine idareci olarak seçerler, o da kadı tayin eder Böylece kendi aralarında vûkû bulan hadiselerin yargı organlarına (mahkemeye) aktarılması sağlanmış olur Yine buralarda kendilerine cum'a namazı kıldıracak bir imam nasbederler İnsanın mutmain olduğu, kabul edebileceği görüş de bu olsa gerektir Bu görüş istikametinde amel edilmelidir (9)İbni Abidin'in İnsanın mutmain olduğu, kabul edebileceği görüş de bu olsa gerektir Bu görüş, istikâmetinde amel edilmelidirdemesinin sebebi; gayrimüslim yöneticilerin (İslâmî hükümlerle hükmetmek üzere) mü'minler için Kadı (hâkim) tayinini (zarurete binaen) kabul edenlerin tezlerini zayıf görmesidir Kâfir oldukları; kendi ikrarları ve beyyine ile sabit olan müstevlilerin tayin ettiği kadı ve cum'a imamı kabul edilemez Çünkü velâyet hakkıkat'i nasslarla sabittir!Hilâfet sistemi ile Şiaİmamiye'nin masum imamanlayışı, siyasî rejim açısından farklı modelleri gündeme getirir Ancak İslâm fıkhına uygun bir devletin kurulması noktasında, itikadî farklılaşmayı ortaya çıkarmaz
KAYNAKLAR
(1) Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1971, MEB Yay c I, sh R15
(2)Nisâ sûresi: 5060
(3)Sahihi Müslim, İst1401, Çağn Yay c II, sh1478 Had No:1851 Ayrıca, Sahihi Buharî, K Ahkâm cVIII, sh105
(4)İbni Hümam, Kitabû'l Müsayere, İst1979, ÇağrıYay, sh265
(5)İmam Ebû Muin enNesefi, Bahrû'l Kelâm fi Akaidi'I ehlil İslâm, Konya:1977
(6)İbni Abidin, Reddü'I Muhtar ale'd Dürri'l Muhtar, İst1982 c II, sh384
(7)İmamı Merginani, elHidaye Şerhû Bidayetü'l Mübtedi, Kahire:1965 c I, sh199
(8)İmamı Serahsî, elMebsut, Beyrut: ty, c X, sh3
(9)İbni Abidin, age, c XII, sh145
 
858,505Konular
982,656Mesajlar
33,045Kullanıcılar
LetStingSon üye
Üst Alt