nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
HÂRİS ELMUHÂSİBÎ
Evliyânın büyüklerinden İsmi Hâris bin Esed, künyesi Ebû Abdullah'tır Nefsini çok hesâba çekmesi nedeniyle Muhâsibî denilmiştir 857 (H243)'de Bağdât'ta vefât etti
Aslen Bağdâtlıdır Zamânında Bağdât'ın en büyük âlimlerindendi Yezîd bin Hârûn ve daha çoğu âlimden rivâyette bulunmuştur Kendisinden de Ebû Abbâs bin Mesrûk, Ahmed bin Hasan bin AbdülCebbâr esSûfî, Cüneydi Bağdâdî, İsmâil bin İshâk esSerrâc, Ebû Ali Hüseyin bin Hayrân elFakîh ve daha diğer büyük âlimler rivâyette bulunmuşlardır İmâmı Şâfiî hazretleri ile benzer asırda yaşamıştır Şâfiî mezhebindedir
Rivâyet ettiği bir hadîsi şerîf şöyledir: Ebüdderdâ hazretleri haber verdi Resûlullah efendimiz buyurdu oysa: (Kıyâmet günü) Mîzânda en ağır gelecek olan şey, güzel ahlâktır
Büyük âlim Ebû Abdullah bin Hafîf der fakat: Büyüklerimizden beş kişiye uyunuz Diğerleri hakkında da doğruyu söyleyiniz Bu beş kişi şunlardır: Hâris bin Esed elMuhâsibî, Cüneyd bin Muhammed, Ebû Muhammed Ruveym, Ebû Abbâs bin Atâ, Amr bin Osman elMekkî Bunlar, zâhir ve bâtın ilimlerinin arasını birleştirmişlerdir
Hârisi Muhâsibî hazretleri elini kararsız bir yiyeceğe uzatınca, parmağının damarı hareket etmeye başlardı Eğer bu harekete mâni olamazsa o yiyeceğin helâl olmadığını anlar ve yemekten vaz geçip, yemezdi
Abdullah bin Meymûn der ama: Hâris elMuhâsibî hazretlerine, zühd, dünyâya istek etmemek, niçin kıymetlidir? Bunun sebebi nedir? diye suâl edildi O şöyle cevâp verdi: Bunun beş sebebi vardır Birincisi, dünyâ insanı, bir çok meşakkat ve sıkıntılara düşürür İnsanın kalbini Allahü teâlânın rızâsından ve âhireti düşünmekten alıkor İkincisi, dünyâyı sevenlerin derecesi, dünyâya rağbet etmeyenlerin derecesinden fazla aşağıdadır Üçüncüsü, dünyâyı sevmemek, insanı Allahü teâlâya yaklaştırır ve cennetliklerin derecelerine yükseltir Dördüncüsü, dünyâyı sevenlerin, kıyâmet gününde hesapları uzun olur Beşincisi, Allahü teâlânın katında dünyânın bir sinek kanadı değin bile kıymeti yoktur(Burada ve güya yerlerde dünyânın mânâsı: Allahü teâlânın rızâsından ve beğendiği şeylerden uzaklaştırıp, âhireti unutturan şeyler demektir)
Hâris elMuhâsibî hazretlerine sabrı suâl ettiler O da: Katlanma, Allahü teâlâdan gelen her şeyi hoş ve iyi bir şekilde karşılayıp, heyecan ve ümidsizliğe düşmemek, sıkıntılı ve meşakkatli zamanlarda dayanıklı ve tahammüllü olmaktırşeklinde cevap verdi
Ahmed bin Muhammed bin Mesrûk anlatır: Hâris elMuhâsibî hazretlerine, Allahü teâlâya muhabbetin, sevginin alâmeti nedir?diye suâl edildi Soru soran şahsa; Senin bu hususta bir bildiğin var mı?dedi O zât: Evet şu âyeti kerîmede meâlen; Ey sevgili Peygamberim! Onlara de oysa, eğer Allahü teâlâyı seviyorsanız ve Allahü teâlânın da sizi sevmesini istiyorsanız, bana tâbi olunuz Allahü teâlâ bana tâbi olanları severbuyrulduğunu biliyorum Bu âyeti kerîmeden, Allahü teâlânın kullarını sevmesinin alâmetinin, Resûlullah efendimize tâbi olmak ve O'na uyarlamak olduğunu, anladımdedi Hâris hazretleri bu cevâbı fazla beğendi
Buyurdular ki; Allahü teâlâ kulunu sevdiği süre, ona, farzların edâsı için sevinç ve çaba verir
Bir kimsenin kalbinde Allahü teâlânın korkusu kalmaz ve âhirette cefa göreceğini unutursa, günahları çoğalır ve tehlikeli durumlara girer O zaman, iyi şeyleri idrâk edip yapamaz, fena şeylerin kötülüğünü görüp, ondan sakınamaz Nefsinin esîri olur Allahü teâlânın katında kıymeti düşer Kalbi paslanıp, îmânı zayıflar
Bir defâsında ona, zühd sâhibi insanların dereceleri nasıldır?diye sordular O da şöyle buyurdu: Akıllarının derecesi ve kalblerinin temizliği kadardır Zâhidlerin en üstünü, en zeki olanıdır En akıllı olanlar, Allahü teâlânın emirlerini iyi anlayıp, onları gerçekleştirmek için tüm güçleriyle çalışanlardır Bunlar, dünyâya düşkün olmayıp, âhirete yönelenlerdir (Haram ve şüphelilerden sakınıp, mübahlara artı dalmamak; dünyâdan yüz çevirip, âhirete yönelmekle olur) *
Evliyânın büyüklerinden İsmi Hâris bin Esed, künyesi Ebû Abdullah'tır Nefsini çok hesâba çekmesi nedeniyle Muhâsibî denilmiştir 857 (H243)'de Bağdât'ta vefât etti
Aslen Bağdâtlıdır Zamânında Bağdât'ın en büyük âlimlerindendi Yezîd bin Hârûn ve daha çoğu âlimden rivâyette bulunmuştur Kendisinden de Ebû Abbâs bin Mesrûk, Ahmed bin Hasan bin AbdülCebbâr esSûfî, Cüneydi Bağdâdî, İsmâil bin İshâk esSerrâc, Ebû Ali Hüseyin bin Hayrân elFakîh ve daha diğer büyük âlimler rivâyette bulunmuşlardır İmâmı Şâfiî hazretleri ile benzer asırda yaşamıştır Şâfiî mezhebindedir
Rivâyet ettiği bir hadîsi şerîf şöyledir: Ebüdderdâ hazretleri haber verdi Resûlullah efendimiz buyurdu oysa: (Kıyâmet günü) Mîzânda en ağır gelecek olan şey, güzel ahlâktır
Büyük âlim Ebû Abdullah bin Hafîf der fakat: Büyüklerimizden beş kişiye uyunuz Diğerleri hakkında da doğruyu söyleyiniz Bu beş kişi şunlardır: Hâris bin Esed elMuhâsibî, Cüneyd bin Muhammed, Ebû Muhammed Ruveym, Ebû Abbâs bin Atâ, Amr bin Osman elMekkî Bunlar, zâhir ve bâtın ilimlerinin arasını birleştirmişlerdir
Hârisi Muhâsibî hazretleri elini kararsız bir yiyeceğe uzatınca, parmağının damarı hareket etmeye başlardı Eğer bu harekete mâni olamazsa o yiyeceğin helâl olmadığını anlar ve yemekten vaz geçip, yemezdi
Abdullah bin Meymûn der ama: Hâris elMuhâsibî hazretlerine, zühd, dünyâya istek etmemek, niçin kıymetlidir? Bunun sebebi nedir? diye suâl edildi O şöyle cevâp verdi: Bunun beş sebebi vardır Birincisi, dünyâ insanı, bir çok meşakkat ve sıkıntılara düşürür İnsanın kalbini Allahü teâlânın rızâsından ve âhireti düşünmekten alıkor İkincisi, dünyâyı sevenlerin derecesi, dünyâya rağbet etmeyenlerin derecesinden fazla aşağıdadır Üçüncüsü, dünyâyı sevmemek, insanı Allahü teâlâya yaklaştırır ve cennetliklerin derecelerine yükseltir Dördüncüsü, dünyâyı sevenlerin, kıyâmet gününde hesapları uzun olur Beşincisi, Allahü teâlânın katında dünyânın bir sinek kanadı değin bile kıymeti yoktur(Burada ve güya yerlerde dünyânın mânâsı: Allahü teâlânın rızâsından ve beğendiği şeylerden uzaklaştırıp, âhireti unutturan şeyler demektir)
Hâris elMuhâsibî hazretlerine sabrı suâl ettiler O da: Katlanma, Allahü teâlâdan gelen her şeyi hoş ve iyi bir şekilde karşılayıp, heyecan ve ümidsizliğe düşmemek, sıkıntılı ve meşakkatli zamanlarda dayanıklı ve tahammüllü olmaktırşeklinde cevap verdi
Ahmed bin Muhammed bin Mesrûk anlatır: Hâris elMuhâsibî hazretlerine, Allahü teâlâya muhabbetin, sevginin alâmeti nedir?diye suâl edildi Soru soran şahsa; Senin bu hususta bir bildiğin var mı?dedi O zât: Evet şu âyeti kerîmede meâlen; Ey sevgili Peygamberim! Onlara de oysa, eğer Allahü teâlâyı seviyorsanız ve Allahü teâlânın da sizi sevmesini istiyorsanız, bana tâbi olunuz Allahü teâlâ bana tâbi olanları severbuyrulduğunu biliyorum Bu âyeti kerîmeden, Allahü teâlânın kullarını sevmesinin alâmetinin, Resûlullah efendimize tâbi olmak ve O'na uyarlamak olduğunu, anladımdedi Hâris hazretleri bu cevâbı fazla beğendi
Buyurdular ki; Allahü teâlâ kulunu sevdiği süre, ona, farzların edâsı için sevinç ve çaba verir
Bir kimsenin kalbinde Allahü teâlânın korkusu kalmaz ve âhirette cefa göreceğini unutursa, günahları çoğalır ve tehlikeli durumlara girer O zaman, iyi şeyleri idrâk edip yapamaz, fena şeylerin kötülüğünü görüp, ondan sakınamaz Nefsinin esîri olur Allahü teâlânın katında kıymeti düşer Kalbi paslanıp, îmânı zayıflar
Bir defâsında ona, zühd sâhibi insanların dereceleri nasıldır?diye sordular O da şöyle buyurdu: Akıllarının derecesi ve kalblerinin temizliği kadardır Zâhidlerin en üstünü, en zeki olanıdır En akıllı olanlar, Allahü teâlânın emirlerini iyi anlayıp, onları gerçekleştirmek için tüm güçleriyle çalışanlardır Bunlar, dünyâya düşkün olmayıp, âhirete yönelenlerdir (Haram ve şüphelilerden sakınıp, mübahlara artı dalmamak; dünyâdan yüz çevirip, âhirete yönelmekle olur) *