Halil Ergün hayatı halil ergün halil ergun halil ergün hayatı, kısaca hayatı, hakkında bilgiler, kimdir, yaşam öyküsü, biyografisi, dizileri, filmleri, resimleri, hakiki adı, ödülleri Yaprak Dökümü dizisinden çok iyi tanıdığımız ressam oyunculardan Halil Ergün'ün hayatına dair bilgiler sunuyoruz bu yazımızda sizlere Melek'ler 1549423424 1549423424 halilergunhayati5c5a53452b490halilergunhayati5c5a53452b490halilergunhayati5c5a53452b490 Halil Ergün, 1946'da İznik'te doğdu Siyasal Bilgiler Yüksek Basın Yayınlama Okulu'ndan mezun oldu Sanat yaşamına okul yıllarında tiyatro oyuncusu olarak atıldı Bursa Irk Eğitim Merkezi, Oda Tiyatrosu, Ankara Deneme Sahnesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi tiyatro kulübünde sahneye çıktı 1968'de Millet Oyuncuları'na girdi Bir sene sonra Ankara Birlik Sahnesi'ni kurdu Alp Zeki Heper'in Soluk Gecenin Aşk Hikayelerifilmiyle sinemaya geçti Çoğunlukla sosyal ve siyasal içerikli filmlerde rol aldı Ilk Önce Unutulanlarolmak üzere bir fazla TV filminde oynadı Babaevi'nin tatlı sert babası, iki defa Beyoğlu Belediye Başkan Adayı olan ressam Halil Ergün, Babaevi dizisinin setinde kendi İstanbul'unu anlattı İstanbul denince aklına birincil gelenin vapurlar, tramvaylar ve birincil gençlik yılları olduğunu söyleyen Ergün, İstanbul'un eteklerini koklamadan, İstanbul'u yaşadığımı hissetmiyorumdiyor Ergün'e kadar İstanbul 'kadınsı' Sanatkâr, İstanbul'u Bir tarafıyla bir aşüfte, bir tarafıyla bir anne, bir tarafıyla arkadaşlık, bir tarafıyla ihanet; yani hayatın ta kendisisözleriyle anlatıyor İşte, virgülüne dokunmadan, Ergün'ün ifadeleriyle İstanbul Vapurlar, tramvaylar ve ilk gençlik yıllarım İstanbul benim için dönemlerle açıklanan bir şey 67 yaşlarında İznik'ten İstanbul'a gezmeye getirildiğim zamanlar, İstanbul erişilmezdi, büyü gibiydi O zamanki İstanbul benim için vapurlar demekti Hayal meyal Beyoğlu'nu hatırlıyorum üstelik Beyoğlu taşı, Beyoğlu fotoğrafçısı, Hacı Abdullah Lokantası, Görçek Fotoğraf Stüdyosu gibi kasaba eşrafının her zaman konuştuğu, 'İstanbul'a gelmek' anlamına gelen şeyler Daha Sonra mektep yıllarımda Haydarpaşa Lisesi'nde yatılı okurkenki döneme bakınca, tramvaylar geliyor aklıma Kadıköy Kısıklı, KadıköyÜsküdar tramvayları O kapalı, büyük Haydarpaşa Lisesi koridorlarından hafta sonları sokağa çıktığımızda, karşımızda hemencecik tramvaylar var, sesleri hala kulaklarımda Birazcık daha yaban, ergenliğe girdiğim günlerle özdeş, kendimi keşfe çıktığım zamanlarla açıklanan bir şey İstanbul üstelik Ankara'daki fakülte yıllarımdan sonraki İstanbul O dönemde de İstanbul'a nüfuz etme, İstanbul'u kavrama, İstanbul'un bilincine varma macerası var Eski renklerin mozaik oluşturduğu, eski dönemlerde algıladığım İstanbul'a bir de yeni bilinç süreci eklendi bu dönemde Elbette merkezi İstanbul ve Boğaz Ben İstanbul'un eteklerini koklamadan İstanbul'u yaşadığımı hissetmiyorum Derhal varoşlarda yaşayan ya da İstanbul'a semtler olarak sarkmış insan topluluklarının İstanbullu olduğuna öyle muhakkak değilim İstanbul'da yaşıyorlar ola ki ekmek parası için fakat İstanbul değil dünyalarında, buna inanıyorum Arada diğer taraftan olsa, Sultanahmet'in, Eyüp'ün ve Beyoğlu'nun kokusunu almazsanız veya Boğaz'ı nefeslemezseniz eğer İstanbulluyum demeniz zorlama Çok kadınsı, bir tarafıyla bir aşüfte İstanbul, bir tarafıyla bir anne, bir tarafıyla dostluk, bir tarafıyla ihanet İstanbul; yani hayatın ta kendisi gibi görüyorum ve Türkiye'nin de açıklanışı bence İstanbul'la Türkiye'nin politikasının, ekonomisinin, kültürünün de açıklandığı bir yer İstanbul Göçlerle birlikte Anadolu'nun tüm renklerini taşıyor İstanbul, 50 sene evvelki gibi yok Şimdi o eski şaşasının, yaşanmışlığının izleriyle, bağrında tüm bu renkleri taşırken, bununla beraber da Anadolu'yu eteklerine toplamış bir İstanbul bundan böyle Anadolu'nun her yöresini taşıdığı için Türkiye aramak bundan böyle İstanbul Sinemacı olarak söylemek icabında, Türkiye üzerine bir film yapmaya karar verirseniz, bütün bölgelerin kültürel, sosyal hitabe hatta renklerini bulabilirsiniz İstanbul'da İstanbul'un adı Beyoğlu Beyoğlu bence İstanbul'un adı Uzun yıllar boyunca yaşanarak oluşturulmuş kültürlerden oluşuyor Beyoğlu, ola ki de bir altı yüz senenin kültürel zenginliğinin açıklanış yeri Türkiye için Dünyada bir tane Türkiye, bir tane İstanbul, bir tane Pera var Akşamüstleri Beyoğlu'nda bir yürüyünce Türkiye'nin reel nefesinin orda olduğunu görüyor insan Hemen çok hoş, modern uydu kentler var, yalılar tekrar var, Boğaz tekrar İstanbul'u besleyen bir renk ama tüm kanallar bence Beyoğlu'na çıkıyor Fazla hırçınlaştığımda, tıkandığımda, kendimi halsiz hissettiğimde, açmaza düştüğümde Sultanahmet Meydanı ve çevresindeki külliyelerinden camisine dek eski yapılaşmaların olduğu o çevreye atarım kendimi Orası bana bir rüzgarı yaşatır ve dinginleştirir Mutluluğumun mekanı da Boğaz'dır İlla balık yemek yemek, rakı içmek anlamında yok, arabamla şöyle bir seyahat yerine getirmek bile bana çok büyük bir lezzet veriyor Hacı Abdullah'ta haftada bir kere yemek yemek yemezsem kendimi iyi hissetmem, Çiçek Bar'a uğramazsam eksik kalırım Barlar, kapalı mekanlar fazla ilgimi çekmiyor, çünkü rengi kayboldu Beyoğlu'na doluşmuş barlar ve kafelerin hemen şimdi bir gelenek ve kimlik oluşturduğu düşüncesinde değilim Lebon Pastanesi, Markiz, Kulis gisi bir takım mekanların hala kulaklarda çınlayan geleneğini oluşturmuş fazla eksik yer var acilen Beyoğlu'nda Çiçek yeni gelenek, benim en dar edebildiğim yer Çiçek Bir akşamüstü iki dostumla iki kadeh içebilmeyi bana sağlayabilen fazla az yerlerden bir parça başına Benim İstanbul'a adım attığım, sinema oyunculuğuna başladığım günlerin Papirüs'ü vardı, o da bir gelenekti fiilen Ama binlerce barın ve kafenin demin beni sarıp sarmalayan telaşı değil Enflasyon var bu konuda, lakin bunun durulacağını, tasfiyeye uğrayacağını ve gerçekten insanların hayatında iz bırakabilecek mekanların oluşacağına inanıyorum Kentleşmenin yolu kültürel hizmetler İstanbul'un İstanbul olması, gerçekte bir megakent kültürünü devam ettirebilmesi veya çağdaş anlamda dünya içinde bitmiş var edilmesinin yolu; kültürel ve sanatsal hizmetlerin tüm alanlara yayılmasından geçiyor İnsanların yol dek, ucuz ekmek kadar, temiz havada yaşama ihtiyaçları kadar sanata ve kültüre ihtiyaçları olduğuna inanıyorum ve kentleşmenin buradan geçebileceğine inanıyorum Bu talebi yaratacaksınız Her yöreye kültürel ve sanatsal hizmetler mutlaka gitmelidir İnsanların bu dek yalnızlaştığı bir yerde çözüm fazla zordur, insanların katılımı olmayan bir kentleşme sürecine inanmıyorum Merkezi yerlerden sadece plan program yaparak olmaz İnsanların kentli olma taleplerini beslemezseniz, bu konuda harekete geçirmezseniz İstanbul basit kurtulmaz En büyük sorun trafik Trafiğin olmadığı bir gün dolaşınca İstanbul'u, her tarafta keşfediyorsunuz Trafiğin sizi alıp götüren karmaşasından daha sonra baktığınızda, İstanbul ansızın başka bir dilden konuşmaya başlıyor Daha sakin oluyor, kendini var ediyor Her gün göç bölge bir yer, sonu yok, hayatını arayan bir Anadolu insanı var ve umudunu burada arıyor; hala taşı toprağı altın Bir tercih üstelik 'çekim' anektodu Fazla meşhur bir filmi çektik Diyarbakır'da, Diyarbakır'a dışarı giden yolda bir başka Anadolu kentinin varoşunda bir eve uğramam gerekiyordu Onu çekememiştik, İstanbul'da çektik, bir kenar yerleşimde 80'lerde Bugün de benzer şey bulunabilir, olduğu gibi gelmiş yani, kostümleri dahil sosyal tavrıyla, rengiyle, mesken kültürüyle, Anadolu köylerinde bahçelere dikilen gecekondu mahallesi mahallelerinde söğütlerle, kümeslerle falan Seçimlerde adaylık esnasında Haliç kıyılarında dolaşırken semtlerde, Beyoğlu'na hiç çıkmamış insanlar gördüm Gelmişler yörelerinden ve orda yaşıyorlardı Hatta fazla çarpıcı bir örnek, emin bir siyasal anlayışı seçmiş bir gencin hapse düştüğünü, hapse düşünceye kadar Beyoğlu'na çıkmadığını biliyorum Halil Ergün kimdir? Hayatında başta 1954 yılında, 67 yaşlarındayken İznik'ten İstanbul'a gelen sanatkâr Halil Ergün, İstanbul'da nerede oturuyorsunuz?sorusunu; Tünel'de, 150 yıllık bir evdediye cevaplarken gözleri parlayan bir İstanbul aşığı Beyoğlu ve Boğaz denince akan sular duruyor onun için İstanbul'a tutkun olan Ergün, iki defa Beyoğlu Belediye Başkan Adayı olarak seçimleri katıldı bir daha 'asla' diyen sanatçı, İki kere kazanamazsanız, benzeri politikacı gibi ısrar etmenin manası yok Ben görevimi yaptım insanlara söyleyeceğimi söyledimdiyor İstanbul'dan başka fakat İznik, Bozcaada veya Gökçeada'da yaşayabileceğini söyleyen, tiyatrodendiği zaman elleri titrek Ergün'ün yakın zamanda film sürüklemek ve tiyatro gerçekleştirmek gibi projeleri var Reel adı Halil Ibrahim Ergün (d 8 Eylül, 1946) Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu 1946 yılında, Bursa'nın İznik ilçesinde doğdu Birincil ve ortaokulu İznik'te okudu Pertevniyal Lisesi'nden mezun olduktan daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okudu Millet Oyuncuları'nda Teneke adlı oyunla profesyonel oldu Vasıf Öngören, Mustafa Alabora ve Erdoğan Akduman ile Ankara Birlik Sahnesi'ni kurdu 1974 yılında Yılmaz Güney'in senaryosu olan Yol filmiyle sinemaya başladı 2006 yılından bu yana Kanal D'de yayınlanan Yaprak Dökümü adlı dizide Ali Rıza Tekin karakterini canlandırmaktadırİstanbul'da yaşamaktadır Rol aldığı tiyatro oyunları Ufak Prens (Exupery) Filmografisi Ben Pozitif Kalmayacağım2007) Etken ( Mülteci (2007) Yaprak Dökümü (2006) Ali Rıza Tekin Kameranın Ardından Bayan: Bilge Olgaç2005) Kendisi ( Yolda Rüzgar Geri Getirirse (2005) Yılmaz Güney Kalbin Zamanı (2004) Cemil Büyük Yalan (2004) Ethem Vardarlı Pembe Patikler (2002) Cihangir Abdülhamit Düşerken (2002) Talat Bey Şan Sandalı (2001) Gökten Düşen Hazine2000) ( Yara (1998) Amca Hamam (1997) Osman Baba Evi (1997) Mahmut Hollywood Kaçakları1996) Tuna ( Ali Sakın Arkana Bakma (1996) Hoşçakal İstanbul (1996) Numan Bey Mum Kokulu Kadınlar (1996) İhsan ÖzlemDüne, Bugüne, Yarına (1995) Haşere (1995) Recai Bey Bir Yanımız Bahar Bahçe1994) ( Gezgin (1994) İstasyon Şefi Mavi Sürgün (1993) Bitap Savaşçı (1993) Balkan Balkan (1993) Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri (1992) Kurşun Adres Sormaz (1992) Seni Seviyorum Rosa (1992) Memü Zin (1991) Zombıe Ja Kummitusjuna (1991) Yıldızlar Gece Büyür (1991) Uzlaşma (1991) Suyun Öte Yanı (1991) Düğün (1990) Gün Ortasında Karanlık (1990) Boynu Bükük Küheylan (1990) Kiraz Çiçek Açıyor (1990) Film Bitti (1989) Çaylar Şirketten (1989) Sahibini Arayan Madalya (1989) Aslan Bey Keder Çemberi (1988) Kızın Adı Fatma (1988) Yaşarken Vefat Etmek (1988) Kadın Dul Kalınca (1988) Melih 72 Koğuş (1987) Bir Günah Gibi (1987) Zincir (1987) Zülfo Deniz Kızı (1987) Halil Katırcılar (1987) Abdurrahman Tüm Kuşlar Sadakatsiz (1987) Sis (1987) İbrahim Unutamadığım (1987) Yasemin (1987) Yakup Bekçi (1986) Güneşe Köprü (1986) Nisan Bitti (1986) Kırlangıç Fırtınası (1985) Kemal Gülüşan (1985) Mestan Bugünün Saraylısı (1985) Güneş Doğarken (1984) Kaşık Düşmanı (1984) Şalvar Davası (1983) Ufak Ağa (1983) Çerkes Ethem Kırık Bir Aşk Hikayesi (1981) Yavuz Yol (1981) Mehmet Salih Annem Annem (1980) Yolcular (1979) Kuma (1979) Koca Maden (1978) Merhaba (1976) Yarış (1975) Müsade (1975) İbrahim Senaryo Yazarı Kırlangıç Fırtınası (1985) Merhaba (1976) Ödülleri 1990 Ankara Milletlerarası Film Festivali, En İyi Tezgâhtar Erkek Oyuncu Ödülü, Film Bitti 1995 Adana Altın Koza Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, Böcek 1995 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, Böcek 1996 Sinema Yazarları Derneği Türk Sineması Ödülleri, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, Haşere 1997 Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği En İyi Oyuncu Ödülleri, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, Mum Kokulu Kadınlar 1997 Orhon Murat Arıburnu Ödülleri, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, Mum Kokulu Kadınlar 2007 Antalya Altın Portakal Film Festivali, Yaşam Boyu Onur Ödülü