nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
HABÎBİ ACEMÎ
Evliyânın büyüklerinden Aslen Acem'dir (İranlıdır) Künyesi, Ebû Muhammed'dir 738 (H120)'de vefât etti Vefât târihi hakkında diğer rivâyetler de vardır HabîbiAcemî hazretleri, hazreti Hasanı Basrî, hazreti İbni Sîrîn, hazreti Bekir binAbdullah elMüzenî, hazreti Ebî Temîme elHuceymî gibi büyüklerle sohbet etti İlim öğrenip hadîs rivâyet etti Hazreti Süleymân etTeymî, hazreti Hammâd bin Seleme, hazreti Mutemir bin Süleymân, hazreti Osman binHeysem gibi büyükler kendisinden hadîsi şerîf rivâyet ettiler
Önceleri fazla zengindi Fâizle para verirdiHer gün borç tahsîl etmeye çıkardı Para olarak borcunu tahsîl edemediği süre, üçgenin taban olmayan kenarı kirâsı alır, onunla da o günün rızkını tedarik ederdi Bir gün borç tahsîl etmeye gitti Aradığı şahsı evinde bulamadı Borçlunun hanımı; Sana verilecek bir şeyim yoktur Sâdece bir koyun kellesi var İstersen onu vereyimdedi Habîbi Acemî teklifi kabûl etti Onu evine götürdü Hanımına; Bunu pişir de yiyelimdedi Hanımı; Evde odun ve ekmek değildedi
Habîbi Acemî aynı usûlle odun ve ekmek alıp geldi Hanımı yemeği pişirip önüne koydu Bütün yemeği yiyeceği sırada, kapıya birisi geldi Allah rızâsı için bir sadakadediHabîb dilenciye; Bunca zamandan beri sana o kadar şey veriyoruz Sen zengin olmadın, fakat biz fakir oluyoruzdiyerek yüzüne kapıyı kapadı O kimse mahzun olarak gitti Habîbi Acemî, geri sofraya geldiğinde kabın içindeki yemeğin kan hâline dönmüş olduğunu gördü O anda kalbinde bir değişiklik hissetti Uygun duramadı Bir Cumâ günü Hasanı Basrî'nin evinin yolunu tuttu Yolda bu arada, oyun oynayan çocuklarHabîbi Acemî'yi görür görmez birbirlerine; Kaçın kaçın, fâiz yiyen Habîb geliyor Ayağından kalkan toz bize gelir de, biz de onun gibi dertli oluruz!dediler
Çocukların bu sözleri kendisine fazla ağır geldi HasanıBasrî hazretlerinin meclisine gelip elini öptü Allahü teâlânın, baki olan lütfu ve ihsânı ile pişmanlıki nasûh eyledi ve onun talebelerinden oldu Önceki yaptıklarına çok pişman oldu Allahü teâlâya şöyle münâcatta bulundu: YâRabbî! Ben çok günahkârım Lakin senin magfiretin sonsuzdur Beni affet Senin her şeye gücün yeter Kudretin sonsuzdur Dilediğini yaparsın Sen pek büyüksün ancak, benim dermanım oysa sendedir Ben oysa sana sığınırım Yâ Rabbî! Fermanına boyun eğdim ve sana teslim oldum Beni affet!
Oradan ayrılıp evine dönerken kendisine borcu olanlar onu görüp alacaklarını ister endişesiyle firar etmek istediler Bu durumu görünce; Kaçmayın! Bugün benim sizden kaçmam lazımdırbuyurduYolda giderken tekrar oyun oynayan çocukların yanından geçiyordu Çocuklar kendisini görünce birbirlerine; Kaçın, kaçın! Tövbekâr Habîb geliyor Üstüne bizden toz bulaşmasın Bulaşırsa cenâbı Hakk'a âsî oluruzdediler Çocukların bu sözleri üzerine fazla duygulandı, yüreği sızladı ve; Yâ Rabbî! Bir tövbemle ismimi iyilerden eyledindiye şükretti
Habîbi Acemî hazretleri, şehrin her tarafına tellâllar çıkararak; Her kimin Habîb'e borcu varsa, bundan vazgeçti Aldığı fâizleri de geri dağıtacaktır!diye îlân ettirdi Servetinin hepsini fakirlere dağıttı Günün birinde bir kimse geldi Dağıtacak malı kalmadığından, üzerindeki gömleği gelen kimseye verdi
Daha Sonra Fırat Nehrinin kenarında bir kulübe yapıp orada ibâdetle meşgûl oldu Gündüz Hasanı Basrî'nin sohbetinde bulunup, gece ibâdet ederdi Hasanı Basrî hazretlerinin sözleri kalbine pek etki ederdi ki, kendinden geçmiş olarak dinlerdi
Ne zaman yanında Kur'ânı kerîm okunsa inleyerek ağlardı Sen Acemsin Fârisî konuşursun Arabî bilmediğin halde bu ağlaman hangi sebeptendir!diye sorduklarında; Evet, lisanım Acemîdir Lâkin kalbim Arabîdirbuyururdu sonra Arabî lisânını öğrendi Fazla fasih (açık) Arabî konuşurduKendisi, Terviye günü Basra'da, Arefe günü Arafat'ta görülürdü Bir gün dervişlerden biri; HabîbiAcemî, Acem olduğu halde, Arabî bilmediği halde acaba bu fazla yüksek mertebeye nasıl kavuştu?diye kalbinden geçirdi O anda hafiften bir ses Evet o Acemîdir Lakin Habîb (sevgili) ve âşıktırdiyordu
Habîbi Acemî hazretlerine; Allahü teâlânın rızâsı hangi şeydedir?diye sordular İçinde nifak tozu bulunmayan kalptebuyurdu
Hasanı Basrî, Dicle Nehri kenarında gemi bekliyordu O sırada Habîbi Acemî oraya geldi ve; Ne bekliyorsun?dedi O da; Gemiye bineceğim, onu bekliyorumdedi Habîbi Acemî; Gemiye ne hâcet, suyun üzerinden yürüye yürüye geçinizbuyurunca HasanıBasrî; Suyun üstünde gitmeye sebep gemidir Biz sebeplere yapışarak hareket ederiz Onun için gemiyi bekleyeceğizdedi Habîbi Acemî; Siz, yakîn mertebesine ulaşmamışsınızdiyerek, su üzerinde yürüyerek karşıya geçti Derecesi, kendisinden çok büyük olan Hasanı Basrî ise; Sen de, ilmül yakîn derecesine kavuşamamışsındedi ve geminin gelmesini bekledi
Horasanlı bir kimse, Basra'da yerleşmek için, Horasan'daki evini 10000 dirheme satıp, hanımı ile berâber Basra'ya geldi Hacca gidecekti Basra'da, bu on bin dirhemi kime emânet edebilirim? diye sorduHabîbi Acemî hazretlerini gösterdiler Horasanlı zât Habîbi Acemî'ye geldi ve şöyle dedi: Ben hanımımla berâber hacca gidiyorum Bu on bin dirhem ile burada (Basra'da) bir konut edinmek istiyorum Münâsip bir konut bulursanız, bu para ile alırsınız
Horasanlı böyle dedikten sonradan hanımı ile beraber Mekke'ye doğru yoluna devam etti Bu sırada Basra'da kıtlık meydana geldi Habîbi Acemî dostlarıyla istişâre edip, bu parayla gıdâ maddesi almaya ve muhtaçlara dağıtmaya karar verdi Bâzıları; O kimse bu parayı, kendisine bir konut satın almanız için bırakmıştırdedi Buyurdu oysa: Bu parayla aldığım gıdâ maddelerini tasadduk ederim daha sonra, o kimse için, azîz ve celîl olan Rabbimden, Cennet'te bir köşk satın alırım Eğer Horasanlı bu duruma râzı olursa ne âlâ, değil râzı olmazsa paralarını geri veririmBu Nedenle paraları muhtâc olanlara yiyecek tedarik etmekte kullandı
Nihayet, Horasan'lı hacdan dönüp Habîbi Acemî'ye geldi Ben, on bin dirhemin sâhibiyim O para ile konut almış iseniz onu istiyorum Değil almamış iseniz bana paraları iâde edin ben kendim alayımdedi Habîbi Acemî hazretleri buyurdu fakat: Sana öyle bir köşk satın aldım ki, bahçesinde ağaçlar, meyveler, nehirler bulunmaktadırHorasanlı hanımının yanına döndü ve; Bizim için, sultanlara bilerek azamette ve güzellikte bir konut satın almışdedi
İkiÜç gün sonradan Habîbi Acemî'nin yanında gelip, evi sorduHabîbi Acemî hazretleri Horasanlıya, Basralıların çektikleri yiyecek sıkıntılarını, insanlara hizmet etmenin faydalarını, buna mukabil Cennet nîmetlerinin güzelliklerini münâsip bir lisanla anlattı ve sonradan; Senin için Rabbimden, Cennet'te bir köşk aldım fakat, sofaları, nehirleri fevkâlâdedirbuyurdu
Horasanlı bunları dinledikten sonra her tarafta hanımının yanına döndü Olanları anlattı Her ikisi de bu duruma fazla sevindiler Adam, Habîb'in yanında gelip; Bizim için satın aldığını kabûl ettik Lâkin bize bunun senedini de yazsanızdedi Habîbi Acemî; Pekibuyurdu ve bir kâtip istedi Şöyle yazdırdı: Bismillâhirrahmânirrahîm Bu, Ebû Muhammed Habîbi Acemî'nin, azîz ve celîl olanRabbinden, şu Horasanlı için satın aldığının senedidir Habîbi Acemî, bu kimse için Rabbinden on bin dirheme Cennet'te o kadar bir ev satın aldı ancak, o evin köşkleri, nehirleri, ağaçları, sofaları ve daha nice hoş sıfatları vardır Allahü teâlâ bu hoş evi bu Horasanlıya verecek, bu nedenle Habîb'i on bin dirhem borçtan kurtaracaktır
Horasanlı bu yazıyı alıp hanımının yanına döndü Bu Nedenle kırk gün daha yaşadı Nihâyet vefât ânı geldi Hanımına; Beni yıkayıp kefenliyenlere bu yazıyı ver, kefenime koysunlardiye vasiyet etti Adam vefât edince vasiyeti yerine getirildi ve defnedildi Sonradan bu kimsenin kabrinin üzerinde bir kâğıt buldular Kâğıtta yer alan yazılar parlıyordu ve şöyle yazılıydı:
Ebû Muhammed Habîbi Acemî'nin, Allahü teâlâdan şu Horasanlı için on bin dirheme satın aldığı köşkün beratıdır hiç kuşkusuz Allahü teâlâ, Horasanlıya Habîb'in arzu ettiği köşkü verdi ve Habîb'i on bin dirhem borçtan kurtardıHabîbi Acemî mektubu alınca, ayrıca okuyor, ayrıca öpüyor, ayrıca ağlıyor, hem de dostlarının bulunduğu yere dürüst yürüyor ve; Bu Rabbimden bana berâttırdiyordu
Hasanı Basrî hazretleri,Habîbi Acemî hazretlerini çok sever ve ona fazla iltifât ederdiHattâ bâzan meclisinde Habîb'in sohbet etmesini söyler, Habîb de emredildiği için sohbet ederdiBâzı kimseler bu durumu merâk ederler; Siz burada bulunduğunuz halde, onun sohbet etmesini istemenizin hikmeti nedir?diye suâl ederlerdi Hasanı Basrî hazretleri;Habîb, kalbinden konuşur ve konuştuğunu insanların kalbine yerleştirir Ben onun için onu konuşturuyorumbuyururdu
Hanımı Umrete de sâlihâ bir kadındı Kendisi ile berâber ibâdete devâm ederdi Bâzan gece yarısı Habîb'i uyandırır; Ey Efendim! Kalkınız Gece geçiyor, önünde uzun bir yol var, azığımız ise az Sâlihler kâfilesi gitti ve selâmete ulaştı Biz ise geri kaldıkder ve berâber ibâdet ederlerdi
Bir gün kapılarına bir yoksul geldi O sırada hanımı, hamur yoğurmuş ve ekmek yapmak için komşudan ateş istemeye gitmişti Habîb gelen fakire; Hamuru al!buyurdu o fakir hamuru alıp gitti Habîb'in hanımı gelip hamuru sorunca; Hamuru ekmek yapmaya götürdülerbuyurdu Birazcık sonra bir kimse bir sepet dolusu ekmekle et getirdi Habîb'in hanımı ekmekle eti aldı ve; Hamurlar ne çabuk ekmek oldu?diye hayretini bildirdi
Habîbi Acemî buyurdu ki:
Kıyâmet günü Allahü teâlâ bana; Ey Habîb! Şeytanın vesvesesinden uzaktan olarak, bir gün namaz kıldın mı? Bir gün oruç tuttun mu? Bir rekat olsun namaz kıldın mı? Bir tesbih çektin mi?diye sorarsa; Evet yâ Rabbîdemeye gücüm yetmez Evet yâ Rabbîdemeye yüzüm olmaz, böyle bir söz diyemem *
Evliyânın büyüklerinden Aslen Acem'dir (İranlıdır) Künyesi, Ebû Muhammed'dir 738 (H120)'de vefât etti Vefât târihi hakkında diğer rivâyetler de vardır HabîbiAcemî hazretleri, hazreti Hasanı Basrî, hazreti İbni Sîrîn, hazreti Bekir binAbdullah elMüzenî, hazreti Ebî Temîme elHuceymî gibi büyüklerle sohbet etti İlim öğrenip hadîs rivâyet etti Hazreti Süleymân etTeymî, hazreti Hammâd bin Seleme, hazreti Mutemir bin Süleymân, hazreti Osman binHeysem gibi büyükler kendisinden hadîsi şerîf rivâyet ettiler
Önceleri fazla zengindi Fâizle para verirdiHer gün borç tahsîl etmeye çıkardı Para olarak borcunu tahsîl edemediği süre, üçgenin taban olmayan kenarı kirâsı alır, onunla da o günün rızkını tedarik ederdi Bir gün borç tahsîl etmeye gitti Aradığı şahsı evinde bulamadı Borçlunun hanımı; Sana verilecek bir şeyim yoktur Sâdece bir koyun kellesi var İstersen onu vereyimdedi Habîbi Acemî teklifi kabûl etti Onu evine götürdü Hanımına; Bunu pişir de yiyelimdedi Hanımı; Evde odun ve ekmek değildedi
Habîbi Acemî aynı usûlle odun ve ekmek alıp geldi Hanımı yemeği pişirip önüne koydu Bütün yemeği yiyeceği sırada, kapıya birisi geldi Allah rızâsı için bir sadakadediHabîb dilenciye; Bunca zamandan beri sana o kadar şey veriyoruz Sen zengin olmadın, fakat biz fakir oluyoruzdiyerek yüzüne kapıyı kapadı O kimse mahzun olarak gitti Habîbi Acemî, geri sofraya geldiğinde kabın içindeki yemeğin kan hâline dönmüş olduğunu gördü O anda kalbinde bir değişiklik hissetti Uygun duramadı Bir Cumâ günü Hasanı Basrî'nin evinin yolunu tuttu Yolda bu arada, oyun oynayan çocuklarHabîbi Acemî'yi görür görmez birbirlerine; Kaçın kaçın, fâiz yiyen Habîb geliyor Ayağından kalkan toz bize gelir de, biz de onun gibi dertli oluruz!dediler
Çocukların bu sözleri kendisine fazla ağır geldi HasanıBasrî hazretlerinin meclisine gelip elini öptü Allahü teâlânın, baki olan lütfu ve ihsânı ile pişmanlıki nasûh eyledi ve onun talebelerinden oldu Önceki yaptıklarına çok pişman oldu Allahü teâlâya şöyle münâcatta bulundu: YâRabbî! Ben çok günahkârım Lakin senin magfiretin sonsuzdur Beni affet Senin her şeye gücün yeter Kudretin sonsuzdur Dilediğini yaparsın Sen pek büyüksün ancak, benim dermanım oysa sendedir Ben oysa sana sığınırım Yâ Rabbî! Fermanına boyun eğdim ve sana teslim oldum Beni affet!
Oradan ayrılıp evine dönerken kendisine borcu olanlar onu görüp alacaklarını ister endişesiyle firar etmek istediler Bu durumu görünce; Kaçmayın! Bugün benim sizden kaçmam lazımdırbuyurduYolda giderken tekrar oyun oynayan çocukların yanından geçiyordu Çocuklar kendisini görünce birbirlerine; Kaçın, kaçın! Tövbekâr Habîb geliyor Üstüne bizden toz bulaşmasın Bulaşırsa cenâbı Hakk'a âsî oluruzdediler Çocukların bu sözleri üzerine fazla duygulandı, yüreği sızladı ve; Yâ Rabbî! Bir tövbemle ismimi iyilerden eyledindiye şükretti
Habîbi Acemî hazretleri, şehrin her tarafına tellâllar çıkararak; Her kimin Habîb'e borcu varsa, bundan vazgeçti Aldığı fâizleri de geri dağıtacaktır!diye îlân ettirdi Servetinin hepsini fakirlere dağıttı Günün birinde bir kimse geldi Dağıtacak malı kalmadığından, üzerindeki gömleği gelen kimseye verdi
Daha Sonra Fırat Nehrinin kenarında bir kulübe yapıp orada ibâdetle meşgûl oldu Gündüz Hasanı Basrî'nin sohbetinde bulunup, gece ibâdet ederdi Hasanı Basrî hazretlerinin sözleri kalbine pek etki ederdi ki, kendinden geçmiş olarak dinlerdi
Ne zaman yanında Kur'ânı kerîm okunsa inleyerek ağlardı Sen Acemsin Fârisî konuşursun Arabî bilmediğin halde bu ağlaman hangi sebeptendir!diye sorduklarında; Evet, lisanım Acemîdir Lâkin kalbim Arabîdirbuyururdu sonra Arabî lisânını öğrendi Fazla fasih (açık) Arabî konuşurduKendisi, Terviye günü Basra'da, Arefe günü Arafat'ta görülürdü Bir gün dervişlerden biri; HabîbiAcemî, Acem olduğu halde, Arabî bilmediği halde acaba bu fazla yüksek mertebeye nasıl kavuştu?diye kalbinden geçirdi O anda hafiften bir ses Evet o Acemîdir Lakin Habîb (sevgili) ve âşıktırdiyordu
Habîbi Acemî hazretlerine; Allahü teâlânın rızâsı hangi şeydedir?diye sordular İçinde nifak tozu bulunmayan kalptebuyurdu
Hasanı Basrî, Dicle Nehri kenarında gemi bekliyordu O sırada Habîbi Acemî oraya geldi ve; Ne bekliyorsun?dedi O da; Gemiye bineceğim, onu bekliyorumdedi Habîbi Acemî; Gemiye ne hâcet, suyun üzerinden yürüye yürüye geçinizbuyurunca HasanıBasrî; Suyun üstünde gitmeye sebep gemidir Biz sebeplere yapışarak hareket ederiz Onun için gemiyi bekleyeceğizdedi Habîbi Acemî; Siz, yakîn mertebesine ulaşmamışsınızdiyerek, su üzerinde yürüyerek karşıya geçti Derecesi, kendisinden çok büyük olan Hasanı Basrî ise; Sen de, ilmül yakîn derecesine kavuşamamışsındedi ve geminin gelmesini bekledi
Horasanlı bir kimse, Basra'da yerleşmek için, Horasan'daki evini 10000 dirheme satıp, hanımı ile berâber Basra'ya geldi Hacca gidecekti Basra'da, bu on bin dirhemi kime emânet edebilirim? diye sorduHabîbi Acemî hazretlerini gösterdiler Horasanlı zât Habîbi Acemî'ye geldi ve şöyle dedi: Ben hanımımla berâber hacca gidiyorum Bu on bin dirhem ile burada (Basra'da) bir konut edinmek istiyorum Münâsip bir konut bulursanız, bu para ile alırsınız
Horasanlı böyle dedikten sonradan hanımı ile beraber Mekke'ye doğru yoluna devam etti Bu sırada Basra'da kıtlık meydana geldi Habîbi Acemî dostlarıyla istişâre edip, bu parayla gıdâ maddesi almaya ve muhtaçlara dağıtmaya karar verdi Bâzıları; O kimse bu parayı, kendisine bir konut satın almanız için bırakmıştırdedi Buyurdu oysa: Bu parayla aldığım gıdâ maddelerini tasadduk ederim daha sonra, o kimse için, azîz ve celîl olan Rabbimden, Cennet'te bir köşk satın alırım Eğer Horasanlı bu duruma râzı olursa ne âlâ, değil râzı olmazsa paralarını geri veririmBu Nedenle paraları muhtâc olanlara yiyecek tedarik etmekte kullandı
Nihayet, Horasan'lı hacdan dönüp Habîbi Acemî'ye geldi Ben, on bin dirhemin sâhibiyim O para ile konut almış iseniz onu istiyorum Değil almamış iseniz bana paraları iâde edin ben kendim alayımdedi Habîbi Acemî hazretleri buyurdu fakat: Sana öyle bir köşk satın aldım ki, bahçesinde ağaçlar, meyveler, nehirler bulunmaktadırHorasanlı hanımının yanına döndü ve; Bizim için, sultanlara bilerek azamette ve güzellikte bir konut satın almışdedi
İkiÜç gün sonradan Habîbi Acemî'nin yanında gelip, evi sorduHabîbi Acemî hazretleri Horasanlıya, Basralıların çektikleri yiyecek sıkıntılarını, insanlara hizmet etmenin faydalarını, buna mukabil Cennet nîmetlerinin güzelliklerini münâsip bir lisanla anlattı ve sonradan; Senin için Rabbimden, Cennet'te bir köşk aldım fakat, sofaları, nehirleri fevkâlâdedirbuyurdu
Horasanlı bunları dinledikten sonra her tarafta hanımının yanına döndü Olanları anlattı Her ikisi de bu duruma fazla sevindiler Adam, Habîb'in yanında gelip; Bizim için satın aldığını kabûl ettik Lâkin bize bunun senedini de yazsanızdedi Habîbi Acemî; Pekibuyurdu ve bir kâtip istedi Şöyle yazdırdı: Bismillâhirrahmânirrahîm Bu, Ebû Muhammed Habîbi Acemî'nin, azîz ve celîl olanRabbinden, şu Horasanlı için satın aldığının senedidir Habîbi Acemî, bu kimse için Rabbinden on bin dirheme Cennet'te o kadar bir ev satın aldı ancak, o evin köşkleri, nehirleri, ağaçları, sofaları ve daha nice hoş sıfatları vardır Allahü teâlâ bu hoş evi bu Horasanlıya verecek, bu nedenle Habîb'i on bin dirhem borçtan kurtaracaktır
Horasanlı bu yazıyı alıp hanımının yanına döndü Bu Nedenle kırk gün daha yaşadı Nihâyet vefât ânı geldi Hanımına; Beni yıkayıp kefenliyenlere bu yazıyı ver, kefenime koysunlardiye vasiyet etti Adam vefât edince vasiyeti yerine getirildi ve defnedildi Sonradan bu kimsenin kabrinin üzerinde bir kâğıt buldular Kâğıtta yer alan yazılar parlıyordu ve şöyle yazılıydı:
Ebû Muhammed Habîbi Acemî'nin, Allahü teâlâdan şu Horasanlı için on bin dirheme satın aldığı köşkün beratıdır hiç kuşkusuz Allahü teâlâ, Horasanlıya Habîb'in arzu ettiği köşkü verdi ve Habîb'i on bin dirhem borçtan kurtardıHabîbi Acemî mektubu alınca, ayrıca okuyor, ayrıca öpüyor, ayrıca ağlıyor, hem de dostlarının bulunduğu yere dürüst yürüyor ve; Bu Rabbimden bana berâttırdiyordu
Hasanı Basrî hazretleri,Habîbi Acemî hazretlerini çok sever ve ona fazla iltifât ederdiHattâ bâzan meclisinde Habîb'in sohbet etmesini söyler, Habîb de emredildiği için sohbet ederdiBâzı kimseler bu durumu merâk ederler; Siz burada bulunduğunuz halde, onun sohbet etmesini istemenizin hikmeti nedir?diye suâl ederlerdi Hasanı Basrî hazretleri;Habîb, kalbinden konuşur ve konuştuğunu insanların kalbine yerleştirir Ben onun için onu konuşturuyorumbuyururdu
Hanımı Umrete de sâlihâ bir kadındı Kendisi ile berâber ibâdete devâm ederdi Bâzan gece yarısı Habîb'i uyandırır; Ey Efendim! Kalkınız Gece geçiyor, önünde uzun bir yol var, azığımız ise az Sâlihler kâfilesi gitti ve selâmete ulaştı Biz ise geri kaldıkder ve berâber ibâdet ederlerdi
Bir gün kapılarına bir yoksul geldi O sırada hanımı, hamur yoğurmuş ve ekmek yapmak için komşudan ateş istemeye gitmişti Habîb gelen fakire; Hamuru al!buyurdu o fakir hamuru alıp gitti Habîb'in hanımı gelip hamuru sorunca; Hamuru ekmek yapmaya götürdülerbuyurdu Birazcık sonra bir kimse bir sepet dolusu ekmekle et getirdi Habîb'in hanımı ekmekle eti aldı ve; Hamurlar ne çabuk ekmek oldu?diye hayretini bildirdi
Habîbi Acemî buyurdu ki:
Kıyâmet günü Allahü teâlâ bana; Ey Habîb! Şeytanın vesvesesinden uzaktan olarak, bir gün namaz kıldın mı? Bir gün oruç tuttun mu? Bir rekat olsun namaz kıldın mı? Bir tesbih çektin mi?diye sorarsa; Evet yâ Rabbîdemeye gücüm yetmez Evet yâ Rabbîdemeye yüzüm olmaz, böyle bir söz diyemem *