iltasyazilim
FD Üye
Değerli kardeşimiz;
Günâhlarda ısrar etmek, hakkın aynası olmak için yaratılan iman yeri olan kalbi karartır Günâh kalbe işleyip onu karartarak iman nurunu oradan çıkarıncaya kadar katılaştırır Her bir günâhın içinde küfre gidecek bir yol vardır Günâh istiğfar (tövbe) ile hemen yok edilmezse, kalbi kötülüğe sürükler ve Allah'ın itaatinden çıkmış bir kalp hâline getirir
Günâh, düşünceden pratiğe geçmemişse cezası olmaz Resulullah (sas),
Allah Teâlâ ümmetimden nefislerinde yapmayı arzuladıkları şeyleri yapmadıkları ve konuşmadıkları müddetçe affetti(Buhârî, VII, 59) buyurmuştur
Sorumluluk ve ceza açısından günâhlar kebâîr ve sağîr diye iki kısma ayrılır
Kebâir (büyük günâhlar): Allah'ı tanımaya engel olan ve yapılması hâlinde şer'î ceza gereken veya Allah Teâlâ'nın cehennem azabıyla tehdit ettiği günâhlardır Bir başka görüşe göre Allah'ın yasakladığı her şey büyük bir günâhtır Büyük günahların sayısı hadis rivayetleri göz önünde bulundurularak, yedi, dokuz, yetmiş, iki yüz olarak tespit edilmiştir (Şerhu Akideti'tTahâviyye, s 370, 371)
Büyük günâhların belli başlıları şunlardır; Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, zina iftirasında bulunmak, zina etmek, islâmî cihaddan kaçmak, sihir yapmak, yetimin malını yemek, anababaya karşı gelmek, Mekke'nin hareminde günâh işlemek, faiz yemek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak
Bir Müslüman hatife almadan, kalbinde tasdik olduğu halde büyük günâh işlerse, dinden çıkıp kâfir olmaz Ehli sünnet, büyük günâh işleyen kimsenin kâfir olmayacağını, cehennemde ebedî kalmayacağını, tövbe etmeden ölürse dahî, Allah dilerse fazlı keremiyle onu affedeceğini, dilerse adâletiyle cehennemde ona azap edeceğini kabul eder (Şerhu Akideti'tTahâviyye s 370)
Kebâirin (büyük günâhların) en büyüğü Allah'ı tanımamak, zatında, sıfatında ve fiillerinde O'na ortak koşmaktır Buna ekberu'lkebâir denir
Allah kendisine şirk koşulmasını kesinlikle affetmez Bunun dışındaki günâhları dilediği kimseler için affeder(Nisâ, 448)
Allah'ın rahmetinden ümidini keserek serkeşlik yapmaya devam etmek veya azabından emin olarak günâha aldırış etmeden tövbe etmemek caiz değildir Mümin ne kadar günâh işlerse işlesin korku ve ümid arasında olmalı, Rabbinden yüz çevirmemelidir
Ey günâhta aşırı giderek nefislerine zulmetmiş kullarım, Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; muhakkak ki Allah bütün günâhları bağışlar Şüphe yok ki O, çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir(Zümer, 3953)
Fakat azabımın da pek acıklı bir azap olduğunu kullarıma haber ver(Hicr, I550)
Mu'tezile büyük günâh işleyenin mümin olmaktan çıkacağını, iman ile küfür arasında (elMenzile beyne'lMenziteteyn) kalacağını; tövbe etmeden ölürse ebediyyen cehennemden çıkmayacağını iddia eder Hâricîler daha da ileri giderek küçük günâh işleyen müminleri de küfür ile suçlamıştır Mu'tezile Kur'anı Kerîm'deki
Kim bir mümini kasden öldürürse onun cezası cehennemde uzun süre (hâliden) kalmaktır(Nisâ, 433)
ayetini delil gösterir Ancak Arab dilinde Hâlidenkelimesi ebediyet anlamını ifade ettiği gibi, uzun müddet manasını da ifade eder Bu ayette geçen hâlidenin uzun müddet anlamına geldiği, yukarıda zikredilen ayetteki (Zümer, 3953) anlam ile desteklenmiştir
Bir mümin, kalbinde tasdik, dilinde ikrar olduğu halde günâh işler veya farzları yerine getirmede gevşeklik gösterir, fakat bu günâhların karşılığında cezayı da hak ettiğine inanıyorsa bu kişi günâhkâr mümindir Allah Teâlâ'nın böyle bir insanı küfürle vasıflaması, mecâzîdir Yani nimeti inkâr, nankörlük manasındadır Bir Müslüman günâhı helâl kabul eder veya yapmadığı farzı inkâr ederse gerçek anlamıyla kâfir olur
İslâm'ın esasları ile hükmetmemek büyük bir günâhtır Eğer İslâm'ın devrini bitirdiği, çağımızda gereksiz olduğu inancı ile İslâm'ın hükümleri uygulanmıyorsa bu küfürdür İmanküfür meseleleri ve müminlerin tekfir edilmesi müstakil eserlere de konu olmuştur Sâlim el Behensavî'nin elHükmü ve Kâdıyyetü TekfirilMüslimadlı eseri bunlardan biridir
Sağır (küçük günâhlar): Dünyada cezayı, ahirette de azabı gerektirmeyen küçük suçlardır Devamlı işlendiğinde küçük günâh küçük olmaktan çıkar Tövbe edilip mağfiret istendiğinde inşallah affedilir Âlimler Günâhın küçüklüğüne büyüklüğüne bakma, kime karşı suç işlediğine bakdemişlerdir Allah'ı tanımaya, kulluğa engel olan, Allah ile kulun arasına perde olan her şey günâhtır
Günâhlardan sakınmak, farzları yapmaktan önce gelir Önce kalp günâhlardan temizlenir, sonra farzları yapmakla süslenir Günâhlar ve haramlar dinî duyguyu helâl helâk eder, zehirler Ancak bu zehirler görünürde bal gibidir; tatlı gelebilir fakat insanın manevî duygularını öldürür
Unutulmamalıdır ki her nimet külfet karşılığıdır Cennet ve Cemâlullah'ı isteyenler nefse tatlı gelen günâhlara girmemek için birtakım külfet ve zorluklara katlanmak ve Allah'a sığınmak zorundadır Müminler ihsân sırrı ile Rabblerine kendilerini görüyormuş gibi kulluk ederler Sol omuzlarında günâhlarını yazan bir meleğin olduğunun şuuru içinde hareket ederler
Güç yettiğince günâhlardan sakınıldığında Allah küçük günâhları affedecektir
Eğer size yasaklanmış şeylerin büyüklerinden kaçınırsanız, geri kalan günâhlarınızı siler ve sizi nimet ve ikramlarımızla dolu olan cennete koyarız(Nisâ, 431),
O kimseler ki ufak tefek kusurlar hariç, günâhın büyüklerinden ve çirkin söz ve davranışlardan kaçınırlar Şüphesiz ki Rabbinin bağışlaması geniştir(Necm, 5332)
Allah Teâlâ mümin kulların günâhlarını yaptıkları bazı ameller veya söyledikleri birtakım söz ve dualar sebebiyle affeder, günâhlarına keffaret eder Hz Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:
Denizin köpükleri kadar günâhı olsa da 'Lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber, velâ havle velâ kuvvete illâ billâh' diyen yeryüzündeki her insanın günâhına bu söz keffaret olur(Tirmizî, Vitr, 15)
Hiçbir kul yoktur ki bir günâh yapsın ve kalkıp güzelce abdest alıp iki rekât namaz kılarak bu günâhdan mağfiret dilesin de, Allah onu affetmesin(Ahmed b Hanbel, I, 10)
Peygamberler mâsumdur, günâh işlemezler Ancak, zelledenilen, peygamberlik makamı için kusur kabul edilen amelleri vardır Ehli sünnet şefaat, hesap, mizân, sırat, havz, cennet, cehennem, kabir azabı ve münkernekir sorgusunu hak ve dinin esası kabul etmiştir
Günah ve İsyanın Sonuçları:
İlimden yoksun kalmak: Zira, ilim, günahkâra verilmez
Rızkın kesilmesi: Günâhkârın rızkı harama gider, Allah'ın bereket ve ihsanı kalkar
Kalp ve ruhun bozulması: Fıtrata uygun hal bozulur, hissizlik, vicdansızlık, korkusuzlukla tövbeden uzaklaşır İç dünya kararır, kalp paslanır, haya duygusu ve ahlâk kalkar
İnsanlardan uzaklaşma: Nefsi ve en yakınlarıyla, toplumla yabancılaşan günâhkâr yalnız kalmaya mahkum olur
Her günâh iz bırakır: Günâhların sonucu vücud, akıl ve diğer organlarda bir kötülük doğurur Her günâh bir başka günâha yol açar
Her günâh, İslâm dışı gelmiş geçmiş bütün çirkin ulusların mirasıdır Kibirlenmek Firavun'un; eşcinsellik Lût kavminin mirasıdır
Günâh ve isyân, Allah'ın azabının hak olmasına yol açar Bela ve musibet gelir Günâhın geçmişe, şimdiye ve gelecek kuşaklara zararı dokunur
Günâhkârlar, meleklerin tövbe ve istiğfarlarından, Hz Peygamber (sas)'in şefaatinden mahrum kalırlar Günâhlar insanların imanını zayıflatır
Günah hakkında Hz Peygamber (sas)'in buyurduğu bazı Hadîsi şerifler:
Zulüm üç türlüdür: Bir zulüm var ki Allah onu affetmez Bir zulüm var ki Allah onu affeder Bir zulüm var ki Allah onun mutlaka hesabını sorar: Allah'ın affetmediği zulm şirktir Çünkü O, Şirk büyük zulümdür(Lokman, 3113) buyurmuştur Allah'ın affedeceği zulüm ise kulların kendi nefislerine zulmüdür Rableri ile kendileri arasındaki işlerde yaptıkları hatalardır Allah'ın hiç bırakmayıp mutlaka hesap soracağı zulüm de kulların birbirlerine karşı haksızlıklarıdır Allah bunların hesabını sorar ve yapılan haksızlıkları cezalandırır
Yüce Allah: Ey kulum sen bana kulluk etmedin, ama benden umut istedin Ben de sende olanları bağışladım Ey kulum, dünya kadar günâhla gelsen, bana şirk koşmamışsan, ben de seni dünya kadar mağriretle karşılarım buyurur
Kula erişen bir musibet, büyükküçük bir felâket hep kendi günâhı yüzündendir Allah ın affettikleri de pek çoktur
Canımı kudret elinde bulunduran Allah'a andolsun ki, mümine erişen hiçbir tasa, üzüntü, sıkıntı, hatta vücuduna batan hiçbir diken yoktur ki, Allah onunla o kimsenin günahlarını affetmesin
Her duyduğunu söylemesi kişiye günâh olarak yeter
Kim bir Müslüman kardeşine şefaat eder de şefaat ettiği kimse kendisine bu yüzden bir hediye verir ve o da bunu kabul ederse, büyük günâh kapılarından birine gelmiş olur
Hiçbir günâhkâr, diğerinin yükünü çekmez
Allah, canı boğazına gelmemiş olan kulun tövbesini kabul eder
Farz namazı, abdest, huşû ve rükûunu tam olarak yapan hiçbir Müslüman yoktur ki büyük günâh işlemedikçe namazı önceki günâhlara keffâret olmasın
İnsanlar bir münker görüp de onu değiştirmezlerse, Allah'ın onlara umumî bir ceza vermesi yakındır
Başkalarının işlediği günâhlar yüzünden bizi de helâk etme Allah'ım! Şu yedi helâk edici şeyden sakınınız: Şirk, büyü, adam öldürmek, faiz, yetim malı yemek, cihaddan kaçmak, masum kadınlara zina iftirasında bulunmak
Kim Ramazan'da inanarak, hak rızası için oruç tutsa geçmiş günâhları affedilir Rüşvet alana da verene de lânet olsun Helâl belli, haram bellidir ve sen sana şüpheli geleni bırak Zina ve fuhuş bir toplumda yaygın hâle gelirse, Allah önceki nesillerde bulunmayan hastalıkları onlara bela olarak verir Bir millet eksik tartar ve eksik ölçerse zulüm, açlık ve yoklukla cezalandırırlar Bir milletin yöneticileri yüce Allah'ın indirdiği hüküm ile hükmetmezse Allah onların birliğini dağıtır Kul, yaptığı isyan ve işlediği günâh dolayısıyla rızkından mahrum kalır
Hesaba çekilmeden, kendini hesaba çek Başınıza gelecekleri bilseydiniz az güler çok ağlardınız Yaptığın bir kötülük seni üzüyorsa sen müminsin Ey kalpleri evirip çeviren Rabbim, kalbimi senin dinin üzere sabit ve sürekli kıl(İbn Kesîr, I, 508, 528; Buhârî, Libâs, 24, Tıb, l, Savm, 115, Ahkam, 9, Buyû', 2, 3; Müslim, Birr, 45 vd; iman,143,144,145,153,154, Mukaddime, 5; Ebû Davûd Buyû, 82; Tirmizî, Tefsir, 44; Daavât, 90, 99; İbn Mâce Ahkâm, 2; Mâlik, Muvatta ; Hudûd, 2,' Ahmed b Hanbel, II, 164, 248; V, 154, 190, 194)
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Günâhlarda ısrar etmek, hakkın aynası olmak için yaratılan iman yeri olan kalbi karartır Günâh kalbe işleyip onu karartarak iman nurunu oradan çıkarıncaya kadar katılaştırır Her bir günâhın içinde küfre gidecek bir yol vardır Günâh istiğfar (tövbe) ile hemen yok edilmezse, kalbi kötülüğe sürükler ve Allah'ın itaatinden çıkmış bir kalp hâline getirir
Günâh, düşünceden pratiğe geçmemişse cezası olmaz Resulullah (sas),
Allah Teâlâ ümmetimden nefislerinde yapmayı arzuladıkları şeyleri yapmadıkları ve konuşmadıkları müddetçe affetti(Buhârî, VII, 59) buyurmuştur
Sorumluluk ve ceza açısından günâhlar kebâîr ve sağîr diye iki kısma ayrılır
Kebâir (büyük günâhlar): Allah'ı tanımaya engel olan ve yapılması hâlinde şer'î ceza gereken veya Allah Teâlâ'nın cehennem azabıyla tehdit ettiği günâhlardır Bir başka görüşe göre Allah'ın yasakladığı her şey büyük bir günâhtır Büyük günahların sayısı hadis rivayetleri göz önünde bulundurularak, yedi, dokuz, yetmiş, iki yüz olarak tespit edilmiştir (Şerhu Akideti'tTahâviyye, s 370, 371)
Büyük günâhların belli başlıları şunlardır; Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, zina iftirasında bulunmak, zina etmek, islâmî cihaddan kaçmak, sihir yapmak, yetimin malını yemek, anababaya karşı gelmek, Mekke'nin hareminde günâh işlemek, faiz yemek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak
Bir Müslüman hatife almadan, kalbinde tasdik olduğu halde büyük günâh işlerse, dinden çıkıp kâfir olmaz Ehli sünnet, büyük günâh işleyen kimsenin kâfir olmayacağını, cehennemde ebedî kalmayacağını, tövbe etmeden ölürse dahî, Allah dilerse fazlı keremiyle onu affedeceğini, dilerse adâletiyle cehennemde ona azap edeceğini kabul eder (Şerhu Akideti'tTahâviyye s 370)
Kebâirin (büyük günâhların) en büyüğü Allah'ı tanımamak, zatında, sıfatında ve fiillerinde O'na ortak koşmaktır Buna ekberu'lkebâir denir
Allah kendisine şirk koşulmasını kesinlikle affetmez Bunun dışındaki günâhları dilediği kimseler için affeder(Nisâ, 448)
Allah'ın rahmetinden ümidini keserek serkeşlik yapmaya devam etmek veya azabından emin olarak günâha aldırış etmeden tövbe etmemek caiz değildir Mümin ne kadar günâh işlerse işlesin korku ve ümid arasında olmalı, Rabbinden yüz çevirmemelidir
Ey günâhta aşırı giderek nefislerine zulmetmiş kullarım, Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; muhakkak ki Allah bütün günâhları bağışlar Şüphe yok ki O, çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir(Zümer, 3953)
Fakat azabımın da pek acıklı bir azap olduğunu kullarıma haber ver(Hicr, I550)
Mu'tezile büyük günâh işleyenin mümin olmaktan çıkacağını, iman ile küfür arasında (elMenzile beyne'lMenziteteyn) kalacağını; tövbe etmeden ölürse ebediyyen cehennemden çıkmayacağını iddia eder Hâricîler daha da ileri giderek küçük günâh işleyen müminleri de küfür ile suçlamıştır Mu'tezile Kur'anı Kerîm'deki
Kim bir mümini kasden öldürürse onun cezası cehennemde uzun süre (hâliden) kalmaktır(Nisâ, 433)
ayetini delil gösterir Ancak Arab dilinde Hâlidenkelimesi ebediyet anlamını ifade ettiği gibi, uzun müddet manasını da ifade eder Bu ayette geçen hâlidenin uzun müddet anlamına geldiği, yukarıda zikredilen ayetteki (Zümer, 3953) anlam ile desteklenmiştir
Bir mümin, kalbinde tasdik, dilinde ikrar olduğu halde günâh işler veya farzları yerine getirmede gevşeklik gösterir, fakat bu günâhların karşılığında cezayı da hak ettiğine inanıyorsa bu kişi günâhkâr mümindir Allah Teâlâ'nın böyle bir insanı küfürle vasıflaması, mecâzîdir Yani nimeti inkâr, nankörlük manasındadır Bir Müslüman günâhı helâl kabul eder veya yapmadığı farzı inkâr ederse gerçek anlamıyla kâfir olur
İslâm'ın esasları ile hükmetmemek büyük bir günâhtır Eğer İslâm'ın devrini bitirdiği, çağımızda gereksiz olduğu inancı ile İslâm'ın hükümleri uygulanmıyorsa bu küfürdür İmanküfür meseleleri ve müminlerin tekfir edilmesi müstakil eserlere de konu olmuştur Sâlim el Behensavî'nin elHükmü ve Kâdıyyetü TekfirilMüslimadlı eseri bunlardan biridir
Sağır (küçük günâhlar): Dünyada cezayı, ahirette de azabı gerektirmeyen küçük suçlardır Devamlı işlendiğinde küçük günâh küçük olmaktan çıkar Tövbe edilip mağfiret istendiğinde inşallah affedilir Âlimler Günâhın küçüklüğüne büyüklüğüne bakma, kime karşı suç işlediğine bakdemişlerdir Allah'ı tanımaya, kulluğa engel olan, Allah ile kulun arasına perde olan her şey günâhtır
Günâhlardan sakınmak, farzları yapmaktan önce gelir Önce kalp günâhlardan temizlenir, sonra farzları yapmakla süslenir Günâhlar ve haramlar dinî duyguyu helâl helâk eder, zehirler Ancak bu zehirler görünürde bal gibidir; tatlı gelebilir fakat insanın manevî duygularını öldürür
Unutulmamalıdır ki her nimet külfet karşılığıdır Cennet ve Cemâlullah'ı isteyenler nefse tatlı gelen günâhlara girmemek için birtakım külfet ve zorluklara katlanmak ve Allah'a sığınmak zorundadır Müminler ihsân sırrı ile Rabblerine kendilerini görüyormuş gibi kulluk ederler Sol omuzlarında günâhlarını yazan bir meleğin olduğunun şuuru içinde hareket ederler
Güç yettiğince günâhlardan sakınıldığında Allah küçük günâhları affedecektir
Eğer size yasaklanmış şeylerin büyüklerinden kaçınırsanız, geri kalan günâhlarınızı siler ve sizi nimet ve ikramlarımızla dolu olan cennete koyarız(Nisâ, 431),
O kimseler ki ufak tefek kusurlar hariç, günâhın büyüklerinden ve çirkin söz ve davranışlardan kaçınırlar Şüphesiz ki Rabbinin bağışlaması geniştir(Necm, 5332)
Allah Teâlâ mümin kulların günâhlarını yaptıkları bazı ameller veya söyledikleri birtakım söz ve dualar sebebiyle affeder, günâhlarına keffaret eder Hz Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:
Denizin köpükleri kadar günâhı olsa da 'Lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber, velâ havle velâ kuvvete illâ billâh' diyen yeryüzündeki her insanın günâhına bu söz keffaret olur(Tirmizî, Vitr, 15)
Hiçbir kul yoktur ki bir günâh yapsın ve kalkıp güzelce abdest alıp iki rekât namaz kılarak bu günâhdan mağfiret dilesin de, Allah onu affetmesin(Ahmed b Hanbel, I, 10)
Peygamberler mâsumdur, günâh işlemezler Ancak, zelledenilen, peygamberlik makamı için kusur kabul edilen amelleri vardır Ehli sünnet şefaat, hesap, mizân, sırat, havz, cennet, cehennem, kabir azabı ve münkernekir sorgusunu hak ve dinin esası kabul etmiştir
Günah ve İsyanın Sonuçları:
İlimden yoksun kalmak: Zira, ilim, günahkâra verilmez
Rızkın kesilmesi: Günâhkârın rızkı harama gider, Allah'ın bereket ve ihsanı kalkar
Kalp ve ruhun bozulması: Fıtrata uygun hal bozulur, hissizlik, vicdansızlık, korkusuzlukla tövbeden uzaklaşır İç dünya kararır, kalp paslanır, haya duygusu ve ahlâk kalkar
İnsanlardan uzaklaşma: Nefsi ve en yakınlarıyla, toplumla yabancılaşan günâhkâr yalnız kalmaya mahkum olur
Her günâh iz bırakır: Günâhların sonucu vücud, akıl ve diğer organlarda bir kötülük doğurur Her günâh bir başka günâha yol açar
Her günâh, İslâm dışı gelmiş geçmiş bütün çirkin ulusların mirasıdır Kibirlenmek Firavun'un; eşcinsellik Lût kavminin mirasıdır
Günâh ve isyân, Allah'ın azabının hak olmasına yol açar Bela ve musibet gelir Günâhın geçmişe, şimdiye ve gelecek kuşaklara zararı dokunur
Günâhkârlar, meleklerin tövbe ve istiğfarlarından, Hz Peygamber (sas)'in şefaatinden mahrum kalırlar Günâhlar insanların imanını zayıflatır
Günah hakkında Hz Peygamber (sas)'in buyurduğu bazı Hadîsi şerifler:
Zulüm üç türlüdür: Bir zulüm var ki Allah onu affetmez Bir zulüm var ki Allah onu affeder Bir zulüm var ki Allah onun mutlaka hesabını sorar: Allah'ın affetmediği zulm şirktir Çünkü O, Şirk büyük zulümdür(Lokman, 3113) buyurmuştur Allah'ın affedeceği zulüm ise kulların kendi nefislerine zulmüdür Rableri ile kendileri arasındaki işlerde yaptıkları hatalardır Allah'ın hiç bırakmayıp mutlaka hesap soracağı zulüm de kulların birbirlerine karşı haksızlıklarıdır Allah bunların hesabını sorar ve yapılan haksızlıkları cezalandırır
Yüce Allah: Ey kulum sen bana kulluk etmedin, ama benden umut istedin Ben de sende olanları bağışladım Ey kulum, dünya kadar günâhla gelsen, bana şirk koşmamışsan, ben de seni dünya kadar mağriretle karşılarım buyurur
Kula erişen bir musibet, büyükküçük bir felâket hep kendi günâhı yüzündendir Allah ın affettikleri de pek çoktur
Canımı kudret elinde bulunduran Allah'a andolsun ki, mümine erişen hiçbir tasa, üzüntü, sıkıntı, hatta vücuduna batan hiçbir diken yoktur ki, Allah onunla o kimsenin günahlarını affetmesin
Her duyduğunu söylemesi kişiye günâh olarak yeter
Kim bir Müslüman kardeşine şefaat eder de şefaat ettiği kimse kendisine bu yüzden bir hediye verir ve o da bunu kabul ederse, büyük günâh kapılarından birine gelmiş olur
Hiçbir günâhkâr, diğerinin yükünü çekmez
Allah, canı boğazına gelmemiş olan kulun tövbesini kabul eder
Farz namazı, abdest, huşû ve rükûunu tam olarak yapan hiçbir Müslüman yoktur ki büyük günâh işlemedikçe namazı önceki günâhlara keffâret olmasın
İnsanlar bir münker görüp de onu değiştirmezlerse, Allah'ın onlara umumî bir ceza vermesi yakındır
Başkalarının işlediği günâhlar yüzünden bizi de helâk etme Allah'ım! Şu yedi helâk edici şeyden sakınınız: Şirk, büyü, adam öldürmek, faiz, yetim malı yemek, cihaddan kaçmak, masum kadınlara zina iftirasında bulunmak
Kim Ramazan'da inanarak, hak rızası için oruç tutsa geçmiş günâhları affedilir Rüşvet alana da verene de lânet olsun Helâl belli, haram bellidir ve sen sana şüpheli geleni bırak Zina ve fuhuş bir toplumda yaygın hâle gelirse, Allah önceki nesillerde bulunmayan hastalıkları onlara bela olarak verir Bir millet eksik tartar ve eksik ölçerse zulüm, açlık ve yoklukla cezalandırırlar Bir milletin yöneticileri yüce Allah'ın indirdiği hüküm ile hükmetmezse Allah onların birliğini dağıtır Kul, yaptığı isyan ve işlediği günâh dolayısıyla rızkından mahrum kalır
Hesaba çekilmeden, kendini hesaba çek Başınıza gelecekleri bilseydiniz az güler çok ağlardınız Yaptığın bir kötülük seni üzüyorsa sen müminsin Ey kalpleri evirip çeviren Rabbim, kalbimi senin dinin üzere sabit ve sürekli kıl(İbn Kesîr, I, 508, 528; Buhârî, Libâs, 24, Tıb, l, Savm, 115, Ahkam, 9, Buyû', 2, 3; Müslim, Birr, 45 vd; iman,143,144,145,153,154, Mukaddime, 5; Ebû Davûd Buyû, 82; Tirmizî, Tefsir, 44; Daavât, 90, 99; İbn Mâce Ahkâm, 2; Mâlik, Muvatta ; Hudûd, 2,' Ahmed b Hanbel, II, 164, 248; V, 154, 190, 194)
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız