“Kentin sokaklarında sevgilim var benim
Nereye gittiği onemli değil bolunmuş zamanın icinde
Artık sevgilim değil, herkes onunla konuşabilir
Artık anımsamıyor, gercekte kim sevmişti onu ve kim aydınlatıyor uzaktan, duşmesin diye
René Char
Yalnız benim, değil ki:İnsanların sevgisi, hep bencilcedirVe her sevgi, karşılık beklentisi yaratır, ister istemez ‘anne sevgisi ’ dahilBelki de, asıl o!
***
“hep kendini duşunuyorsun! demesi, gozumun onunde:Uzerinde siyah yağmurluğu incecik olanı; yuzu asık, hafif ağlamaklı sanki:Ofkeden mi, belli değil sacları, normalin aksine dağınık; bu goruntusu, gerilimi arttırıyorSakinliğimi koruyorumKulağımda cınlıyor bağırışı
***
İki isimli kadınlarda, bu hep vardır:Kullanmayı tercih ettiği isim, daha ‘modern ’dir; diğeri ise, buyukannesinin falandır: ‘eski ’ bir isimdir haliyle; kadın, onu kullanmak istemezAma, kişiliğine etkisi de kesin olmuştur: Genelde ‘olgundur ’, iki isimli kadınlar:Hırcınlıkları ‘yoğun ’ ama ortuludur
***
Bir keresinde, benzer bir şekilde tartışmıştıkBirbirimize cok kızmıştıkBen de, onun kadar sinirliydim ama sakin durabiliyordumO, ne yapacağını bilemiyor gibiydi
Bir kadın, sinirinden yumruğunu sıkıyorsa, seyretmeye değerdir:Bacağını da, şiddetle yere vurmalı ardından Erkeğin ‘zaferi ’ ise, bu kadardır ancak
Ben gidince de, arkamdan ağlar şimdi, diyordum icimden; hem git der, hem de gidince ağlar:Halbuki, ağlayan kadınlara inanmayalı, cok olduBunu, zaten biliyor olmalı
***
Eve donduğumde, uyuyamadım o gun, ickiye tovbe ettimYatakta donup, durdum; kalan omrumden odunc aldığım uykuyu daha verimli kullanmalıydım:Ertesi gun, erken kalkacaktım
***
Gozlerine baktım: tam, ağzımı acacakken, susmaya karar verdim; konuşursam, mağlup olurdum: karşımda bir kadın vardıSusmayı surdurdum, kendimi galip sanıyordumNeredeyse gulecektim; zaferimi kutlamak istiyordum:Tuzağına duşmemiş, sacma feryatlarına cevap verme gereği bile duymamıştımKendimden emindimKendimden eminken, karşımdakini daha cok seviyorum: rekabet yok oluyor:Mutlak galip benim yanıldığımı fark ettim:Karşımda bir kadın olduğunu unutmuşum; kendi kendime soylendim:Sacma teorilerini erkeklere sakla!
***
GidiyorduSokak lambası, tam tepemizdeydi: golgesini, ayaklarımın dibine duşurmuştu; kendi golgemin olmadığını duşunuyordumBaşımı eğmiş, dinliyordum:Yuzune bakamadımGidişini, golgesinden izledim
Konuşamadım: soyleyecek sozum yoktu; gidişini kabullenmek istiyordum kabullenmiş gibi yapıyordum: Yapmak zorundaydım
***
Bilmediğim bir sokaktayım: yuruyorum; eve gitmem gerekiyor: yanına koşmam, artık anlamsız: yabancıyız: Birkac saat gecti sadece; ama, ben onun hicbir şeyi değilim şimdi
Kendime kızdım artık yoktu: onu kaybetmiştim yağmur aradım, yağmadı
***
Her zaman yuruduğum, kalabalık yol
Eve ulaşmak istiyorum
Bugun ne ben, eski benim; ne de bu yol, o bildiğim yol
***
Keşke, ağlayabilseydim
Nereye gittiği onemli değil bolunmuş zamanın icinde
Artık sevgilim değil, herkes onunla konuşabilir
Artık anımsamıyor, gercekte kim sevmişti onu ve kim aydınlatıyor uzaktan, duşmesin diye
René Char
Yalnız benim, değil ki:İnsanların sevgisi, hep bencilcedirVe her sevgi, karşılık beklentisi yaratır, ister istemez ‘anne sevgisi ’ dahilBelki de, asıl o!
***
“hep kendini duşunuyorsun! demesi, gozumun onunde:Uzerinde siyah yağmurluğu incecik olanı; yuzu asık, hafif ağlamaklı sanki:Ofkeden mi, belli değil sacları, normalin aksine dağınık; bu goruntusu, gerilimi arttırıyorSakinliğimi koruyorumKulağımda cınlıyor bağırışı
***
İki isimli kadınlarda, bu hep vardır:Kullanmayı tercih ettiği isim, daha ‘modern ’dir; diğeri ise, buyukannesinin falandır: ‘eski ’ bir isimdir haliyle; kadın, onu kullanmak istemezAma, kişiliğine etkisi de kesin olmuştur: Genelde ‘olgundur ’, iki isimli kadınlar:Hırcınlıkları ‘yoğun ’ ama ortuludur
***
Bir keresinde, benzer bir şekilde tartışmıştıkBirbirimize cok kızmıştıkBen de, onun kadar sinirliydim ama sakin durabiliyordumO, ne yapacağını bilemiyor gibiydi
Bir kadın, sinirinden yumruğunu sıkıyorsa, seyretmeye değerdir:Bacağını da, şiddetle yere vurmalı ardından Erkeğin ‘zaferi ’ ise, bu kadardır ancak
Ben gidince de, arkamdan ağlar şimdi, diyordum icimden; hem git der, hem de gidince ağlar:Halbuki, ağlayan kadınlara inanmayalı, cok olduBunu, zaten biliyor olmalı
***
Eve donduğumde, uyuyamadım o gun, ickiye tovbe ettimYatakta donup, durdum; kalan omrumden odunc aldığım uykuyu daha verimli kullanmalıydım:Ertesi gun, erken kalkacaktım
***
Gozlerine baktım: tam, ağzımı acacakken, susmaya karar verdim; konuşursam, mağlup olurdum: karşımda bir kadın vardıSusmayı surdurdum, kendimi galip sanıyordumNeredeyse gulecektim; zaferimi kutlamak istiyordum:Tuzağına duşmemiş, sacma feryatlarına cevap verme gereği bile duymamıştımKendimden emindimKendimden eminken, karşımdakini daha cok seviyorum: rekabet yok oluyor:Mutlak galip benim yanıldığımı fark ettim:Karşımda bir kadın olduğunu unutmuşum; kendi kendime soylendim:Sacma teorilerini erkeklere sakla!
***
GidiyorduSokak lambası, tam tepemizdeydi: golgesini, ayaklarımın dibine duşurmuştu; kendi golgemin olmadığını duşunuyordumBaşımı eğmiş, dinliyordum:Yuzune bakamadımGidişini, golgesinden izledim
Konuşamadım: soyleyecek sozum yoktu; gidişini kabullenmek istiyordum kabullenmiş gibi yapıyordum: Yapmak zorundaydım
***
Bilmediğim bir sokaktayım: yuruyorum; eve gitmem gerekiyor: yanına koşmam, artık anlamsız: yabancıyız: Birkac saat gecti sadece; ama, ben onun hicbir şeyi değilim şimdi
Kendime kızdım artık yoktu: onu kaybetmiştim yağmur aradım, yağmadı
***
Her zaman yuruduğum, kalabalık yol
Eve ulaşmak istiyorum
Bugun ne ben, eski benim; ne de bu yol, o bildiğim yol
***
Keşke, ağlayabilseydim