Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Göz İle İlgili Deyimler

Göz İle İlgili Deyimler
0
205

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
36
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
90
Göz İle İlgili Deyimler,

Göz açamamak: İşlerinin yoğun oluşu nedeniyle başka bir şeyle ilgilenme imkânı bulamamakŞu büronun işleri yüzünden göz açamıyorum
Göz açıp kapayıncaya dek: Çok tez, kısa bir zamandaO işi göz açıp kapayıncaya değin yaparız
Göz açtırmamak: Baskı aşağı bulundurarak başka bir şeyle uğraşmasına fırsat vermemekÇalışan işçilere hiç göz açtırmadı
cazibeli: Cazibeli; şekli, rengi ve güzelliği ile işaretOldukça çekici bir elbise
incelemek: Özetle, özenli değil de şöyle bir bakıvermek; üstünde artı durmadan elden vermekKütüphaneye şöyle bir göz atıp gitti
Göz boyamak: Gösterişle ihanet etmek, bir şeyi iyi gibi uygulamak, blöf yapmak, yanıltmak
Göz bebeği: Öyle kıymetli, sevgili, fazla siklet bahşedilen (kimse)Babam benim göz bebeğimdir
Tehdit Etme devretmek: Korkutmak, korkutma etmek, istediğini yaptırmak için yıldırmakOna o kadar bir tehdit etme verin ancak yeniden buralara but basmasın!
Gözden dışlamak: Bir malın elinden çıkmasına sabretmek, bir şeyden caymak ve yokluğuna razı almakEvi ister istemez gözden çıkardılar
Gözden düşmek: Kendisine daha önce duyulan sevgi ve ilgiyi kaybetmekEskisi gibi top oynayamayan Ali bir senede gözden düştü
gözden geçirmek: 1 Okumak 2 Durumu tahlil etmek 3 Niteliğini bilmek için bir şeyin her yanında bakmakYapılan işleri gözden geçirdiniz mi?
Gözden kaybolmak: Ortadan çekilmek, görünmez elde etmekAdam biraz önce buradaydı lakin gözden kayboldu
Gözden ırak olan gönülden de ırak olur: Farklı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalıranlamında kullanılır
Gözden kaçmak: Farkına varılmamak, ortadan çekilmek, görülmemekNasıl oldu da gözden kaçırdık onu
Favori tütmek: Fazla arzulamak, hasret sürüklemekyıllarca gözümde tüten köyüme yarın kavuşuyorum!
Göz dikmek: Bir şeyi fethetmek isteğinde elde etmekKomşusunun tarlasına göz dikti
Göz doldurmak: Hâli, tavrı ve görünüşü ile beklenenden fazla etkilemekVitrine konan elbiseler göz dolduruyor
Göze olmak: Bir meslek nedeniyle karşılaşabileceği her türlü zararı ve tehlikeyi önceden kabullenmekVatan için kim ölümü göze almaz oysa?
Göze batmak: 1 Başkalarını fazla söz ve davranışlarıyla huzursuz etmek 2 Kıskançlığa, çekememezliğe yol açmakHer davranışınla gözüme batıyorsun Kendine bir çeki düzen ver
Göze çarpmak: Görünüşü ile dikkati üstüne sürüklemekO uzun boyuyla anında göze çarpıyordu
Göze girmek: Yetenekleri ve davranışları ile çevresinde, bulunduğu yerde sevgi ve güven galip gelmekKısa zamanda göze girmeyi başardı
Göze göz, dişe diş: Misilleme; benzer biçimde musibet yapıp öç alma, kötülüğü yapandan acısını sonuçDüşmanla bundan böyle göze göz, dişe diş uğraş edilecektir
Göz gezdirmek: 1 Içe Doğru incelemeden okumak 2 Bir şeyi, bir yeri böylece fazla uyarı etmeden tez incelemekRaftaki mallara şöyle bir göz gezdirip çıkalım
Göz tarafından göre: Açıkça şekilde, herkesin gözü önündeGöz tarafından kadar yaktılar zavallının evini
Göz gözü görmemek: Dumandan, karanlıktan veya yoğun tozdan hiçbir şey görülmez elde etmekSokağa çıkmıştık, ancak sisten göz gözü görmüyordu
Göz hakkı: Görülüp de imrenilen yiyeceklerden görenlere çıkarılan pay, imrenmelerini yok edecek ufak parçaÇocukların göz hakkını ayırmayı da sakın unutmayın
Göz hapsine almak: Kaçamak Bakmak, bir şeyin üzerinden bakışlarını ayırmamak, birinin hiçbir davranışını gözden kaçırmamakAskerler, firari mahkûmun sığındığı evi bir saat değin göz hapsine aldılar
Göz kamaştırmak: 1 Hayran adamak 2 Zinde, aydınlık bir ışığın kısa bir süre için görüşü bulandırması, bakılan yeri görmez etmesiKapıdan çıkar çıkmaz göz kamaştıran bir ışığın etkisine girip donakaldılar
Göz kararı: Gözle oranlanarak belirtilen miktar, gözle yapılan ölçme ya da oranlamaKumaşı göz kararı ölçüp verdi
Göz kesilmek: Tüm dikkatiyle bakmakYoldan geçen adama göz kesildi
Göz kırpmadan: 1 Hiç duraksayıp tereddütsüz 2 Acımadan, merhamet etmedenÇocukları göz kırpmadan kurşuna dizdiler
Göz kırpmak: Karşısındakine göz kapağını açıp kapatarak muhabere tahsis etmek, bu şekilde meramını anlatmaya niyetlenmek; bir şeyi onayladığını ya da içten olmadığını gözünü açıp kapayarak maddeler halinde sıralamakTopluluk içinde birbirlerine göz kırparak gülümsediler
Göz kırpmamak: 1 Hiç uyumamak 2 Tehlikeye aldırmamakBu gece hiç göz kırpmadım, defalarca seni düşündüm
Göz kulak edinmek: 1 Korumak, görmek, korumak 2 Görme ve işitme yoluyla öğrenmeye amaçlamakYolda ona göz kulak ol da başına bir şey gelmesin
Gözleri bulutlanmak: Gözleri yaşararak çevreyi flu görmek
Gözleri dolmak: Ağlayacak gibi almak, göz pınarlarına yaş yürümekHiç beklemediği bir anda beni karşı görür görmez gözleri dolu dolu oldu
Gözleri fal taşı gibi açtırmak: Şaşkınlık, şaşkınlık ve öfke gibi sebeplerle gözleri kocaman kocaman gevşemiş edinmek
Gözleri fıldır fıldır etmek: Gözleri zekice, tez tez dönerek her tarafa bakmak
Gözleri kan çanağına dönmek: Uykusuzluk, matem, öfke ya da bir şeyin kaçması sebebiyle gözlerin çok kızarmış olması
Gözleri kapanmak: 1 Fazla uykusu gelmiş almak 2 ÖlmekYemeği yer yemez gözleri kapandı, horlamaya başladı
Gözlerine inanmamak: Hiç beklemediği bir anda bir şeyi görüp çok afallamak, bu sebeple gördüğünün reel olduğuna inanmamakGözlerime inanamıyorum, sen misin Ahmet?
Gözlerini (gözünü) kan bürümek: Çok şahlanmış, kinli olmak; her kötülüğü yapacak hâle ulaşmakBir adamın gözlerini kan bürümesin, ondan her türlü belâ beklenebilir
Gözlerinin içi gülmek: Fazla sevindiğini gözlerinden ve yüzünden belli etmekSınıfını geçtiğini öğrenen Halim`in gözlerinin içi gülüyordu
Gözleri yaşarmak: Can Sıkıcı ve duygulandırıcı bir durum karşısında gözlerinden yaş ulaşmakGurbetteki oğlundan gelen mektup eline tutuşturulunca gözleri yaşardı
Gözleri yollarda kalmak: Özlemle beklemek
Göz nuru dökmek: Göz emeği tüketmek; gözün dikkatini, elin emeğini gerektiren ince bir meslek gerçekleştirmek ve işte uzun vakit hedeflemekOnca göz nuru döktüğü el işleri ürünleri çok ucuza satılınca kahroldu
Göz önünde yakalamak (bulundurmak): düşünmek Herhangi bir durumun nasıl bir sonuca yol açacağını hesaba katmakYola çıkıyorsunuz fakat yağmuru da göz önünde tutun
Göz ucuyla görmek: Kesin etmemeye çalışarak, başını çevirmeden göz kenarı ile yandan bakmakTanıdık Olmayan askerlere göz ucuyla bakmaya başladı
açgözlü: Aç gözlü, doymak bilmeyen, gerektiğinden fazlasını isteyendoyumsuz insanlar topluma refah vermezler
Gözü açık: Uyanık, kurnaz, çıkarlarını iyi kollayan, her işin altından kalkan, zekiSenin çocuk gözü açık birisi olacak galiba
Gözü açık gitmek: Çok istediği şeylere kavuşamadan ölmekHalam `gurbete dışarı giden oğluma kavuşamadan ölürsem gözüm açık gider` dedi
Gözü açılmak: Yararlıyı yararsızı, iyiyi kötüyü ayırt edebilir duruma ulaşmakYaşı büyüdükçe gözü de açılmaya başladı
Gözü arkada kalmak: Kendisi ayrıldıktan daha sonra, bıraktığı şey ya da kimse ile ilgili tedirginliği sürmek, merak etmekKöyden ayrılıyordu ama gözü de arkada kalmıştı
Gözü yan: 1 Sorup soruşturmadan, anlayıp anlamadan 2 Gafil, çevresinde olup bitenlerin farkında olan olmayanHiçbir süre gözü tabi biri olmanı istemem senin
Gözü dalmak: Gözlerini bir noktaya dikerek dalgın dalgın görmekZavallı ihtiyar bir noktaya gözü dalmış öylece duruyordu
Gözü doymak: Fazla istenen bir şeye kavuşup, artık istemez duruma varmakSanırım şu anda gözün doymuştur, daha istemezsin artık
Gözü gibi kaçınmak (esirgemek): Bir şeye aşırı derecede ilgi duymak, onu koruyup gözetmek, dikkatle saklamakÇocuğunu gözü gibi sakınıyordu kadıncağız
Gözü hiçbir şey görmemek: Heyecana, öfkeye ya da yük verdiği bir işe kapılıp diğer hiçbir şeyle uğraşamaz duruma ulaşmakKendinden öylesine geçmişti fakat gözü hiçbir şeyi görmez olmuştu
Gözü ısırmak: Bir kimseyi güya tanır gibi edinmek
Gözü ilişmek: Isteksiz Olarak, ansızın, rastgele bakmak
Gözü kesmek: Bir işi yapabilme konusunda başkalarına ve kendisine itimat etmekOnca işi yapmaya gözün kesiyor mu?
cesur (ya da böylece): Gözü Kara, hücum, korkusuz, güvenli olmayan işlere tereddüt etmeden girebilenO gözü kara bir insandı
Gözü korkmak: Daha önce başından geçen fena bir denemeden sonradan, birinden ya da bir şeyden zarar gelebileceği endişesine kapılmak ve o işi yapmaktan çekinmek
Gözünde büyümek: Olduğundan artı büyük veya zor görünmekOnca yolu nasıl yürüyeceğim, gittikçe gözümde büyüyor
Gözünde büyütmek: Bir şeyi, olayı, kimseyi ya da işi aşırıya kaçmak
Gözlerinden uyku akmak: Fazla uykusu geldiği için göz kapakları kapanır gibi edinmekÇocukcağızın gözlerinden uyku akıyor, şunu yatağına yatırın
Gözüne bakmak: 1 Bahşedilen emri yerine getirmek üzere göze çarpan ummak, işareti verecek kimseyi gözlemek 2 Gerektiğinden fazla dikkat göstermek, koruyup korumakÜç kuruş para verecek diye adamın gözünün içine bakıyor, ne derse yapıyoruz, daha ne istiyor bizden
Gözüne dizine dursun: Nankörlük eden kimseye karşı söylenen ilenme sözü Allah, bu nankörlüğünün cezasını versinanlamında kullanılır
Gözüne girmek: Birinin sevgi ve ilgisini galip gelmek
Gözüne sokmak: 1 Bakmak istemediği bir şeyi zorla kullanmak 2 Bir uğraş sonucu, bir kimseyi büyüğünün beğenmesini karşılamakKalemi gözüne sokarcasına uzattı
Gözüne uyku girmemek: Uykusuz kalmak, hiç uyumamakGözüme uyku girmedi bu gece
Gözünü açılmak: 1 Açıkgöz, dikkat etmek 2 Birisine bilgiler vererek görüşünü genişletmekGözünü aç, işini kimseye kaptırma
Gözünü ayırmamak: Bir şeye sürekli bakmaktan kendini alamamakSürekli yola bakıyor, gözünü ayıramıyordu
Gözünü içeri almamak: Zarara uğratmak, bir işi kötü biçimde gerçekleştirmek, iyi yerine kötüyü tercih etmekPek bir taş attı ancak neredeyse kuzunun gözünü çıkaracaktı
Gözünü daldan budaktan esirgememek (veya sakınmamak): Tehlikeli işlere girişmekten çekinmemekSen oysa gençliğinde gözünü daldan budaktan sakınmazdın, ne oldu sana böyle?
Gözünü dört başlamak: Bir hileye düşmemek, aldanmamak için fazla dikkat etmekGözünü dört aç da kuru odun yerine yaş odun koymasınlar
Gözünü kan bürümek: Birisini öldürecek değin sinirlenmekKatillerin gözünü kan bürümüştü, önlerine çıkanı öldürüyorlardı
Gözünü tıkamak: 1 Görmezlikten gelmek, yapışına ses çıkarmamak 2 ÖlmekDedem gözünü kapayınca o koca aile ansızın dağılıvermiş
Gözünü korkutmak: Cesaretini Kırmak, aleyhinde duramaz hâle getirmekBirincil işi, adamlarıyla kasaba halkının gözünü ödünü koparmak oldu
Gözünün önünden gitmemek: Unutamamak, her lahza görür gibi elde etmekGözümün önünden gitmiyor onun hayâli
Gözünün yaşına bakmamak: Hiç acımamak, acınacak şey etmemekGözünün yaşına bakmadan hapse attılar adamı
Gözü o kadar (kara): Korkusuz, atılgan, gözü kara, tehlikelere aldırmayanGözü pek insanlardan korkulmaz, çünkü onlar kartlarını açık oynarlar
Gözü sulu: En ufak mutluluk veya üzüntü karşı anında ağlayıveren, gözyaşlarını tutamayanSenin kız da amma gözü sulu biriymiş
Gözü tok: Elinde imkânlar olsun olmasın, malmal veya paraya düşkün olmayan, eli bolO mu? Gözü tok bir insandır, inanın
Gözü yakalamak: Itimat Etmek, alkışlamakO adamı gözüm tuttu benim
Gözü üzerinde almak: Bir şeye, bir kimseye sıkça bakarak ne durumda olduğunu gözden geçirmek, dolayısıyla fena bir sonuca meydan vermemeye çalışmakGözünüz üzerinde olsun, devamlı izleyin onu
Gözü yılmak: Daha önce denediği için o durumla karşılaşmaktan korkmak, o işe girişmekten çekinmekSebzecilik işinden gözüm yıldı, yeniden bu işe girişeceğimi sanmıyorum
Gözü yükseklerde olmak: Hâlen bulunduğu durumdan daha yüksek bir duruma ya da mevkiye çıkmak istemek, böyle bir amacı gütmekartık küçük şeylerle yetinme, gözün yükseklerde olsun defalarca
Göz yummak: Kabahatlerini, kusurlarını güzel karşılamak, görmezlikten varmak, kusuruna bakmamakSana bu yaşa gelinceye değin göz yumdum, lakin bundan böyle yeter
Göz yummamak: 1 Hoş görmemek, bağışlamamak 2 Hiç uyumamakSabaha dek gözlerimi yummadım*
 

Similar threads

Göz İle İlgili Atasözleri, abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır (yolda olur) çıkarına düşkün kimselerin arkadaşlığı işi bitinceye kadardır *aç gözünü, açarlar gözünü yaptığın işlerde açıkgöz davranmazsan çok fena durumlarla karşılaşır, gözünü dört açmak zorunda kalırsın *aç ölmez...
Cevaplar
0
Görüntüleme
153
Göz İle İlgili Tekerlemeler, göz ile görülmez el ile tutulmaz ondan uzaktan duranlar saglamdır hasta olmaz (mikrop) Yuvarehberim: bİlmeceler her yeri görür kendini görmez iki pencerem var etrafı etten duvar sabahları acarım geceleri kapatırım Sana onlarla bakar, Her şeyi onlarla...
Cevaplar
0
Görüntüleme
223
beş duyu organımız ile ilgili deyimler AĞIZ Ağız ağza belirlemek: İki kişinin başkaları işitmeyecek şekilde konuşması Ağız yaymak: Dürüst davranmaktan kaçınmak atışma: Bağrışma derecesini geçmeyen kavga Ağız değişikliği: Yemeğin çeşidinde değişim Ağız kahyası: Birinin söyleyeceği ya...
Cevaplar
0
Görüntüleme
283
*Bursa Özel Yaşam Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op Dr Üzeyir Özlük, çocuklarda göz muayenesinin çok manâlı olduğunu belirterek, “Bebek doğduğunda, ebe arkadaşlarımız, bebeğin gözünde anormal bir durum olup olmadığını belirliyor Göz muayenesi gerçekten doğar doğmaz yapılmış oluyor Çocuklarda...
Cevaplar
0
Görüntüleme
299
En sık görülen yaralanmalar künt yaralanma dediğimiz göze yumruk,top vb. cisimlerin çarpmasıyla oluşan kesici olmayan göz yaralanmalarıdır.Burada doktora gitmek dışında hastanın yapacağı pek Bir şey yoktur. Bu tarz darbelerden sonra sıkıntınız olmasa da gözünüzü kontrol ettirmekte fayda vardır...
Cevaplar
0
Görüntüleme
243
858,536Konular
981,816Mesajlar
32,304Kullanıcılar
911_careraSon üye
Üst Alt