iltasyazilim
FD Üye
GIYBET
‘Gıybet’, bir kimsenin bulunmadığı ortamda, onun hoşuna gitmeyecek ve sevmeyecek sözler söylemek ve onu çekiştirmektir Gıybet kavramına, Hz Peygamber (sav) ile Ashabı arasında geçen şu karşılıklı konuşma daha da bir açıklık getirmektedir Hz Peygamber (sav), ashabına: “Gıybet nedir, bilir misiniz? diye sorar Onlar: ‘Allah ve Elçisi daha iyi bilir’ derler Hz Peygamber (sav) gıybeti, “Müslüman kardeşini, sevmediği bir şeyle anmandır diye tanımlar? Bu tanımlamadan sonra kendisine şöyle bir soru yöneltilir: ‘Ya söylediğim şey kardeşimde varsa?’ Bu soruya verilen cevap: “Söylediğin şey gerçekten onda varsa onun gıybetini yapmış olursun; ama onda yoksa o vakit ona iftira atmış olursun 1 şeklinde olmuştur
“Ve bazınız bazınızı gıybette etmesin
Bundan evvelki ayeti kerîmede, müminleri yüzlerine karşı ayıplamak yasaklanmıştı Burada ise gıybet, arkalarından ayıplarını söylemek yasaklanmış oluyor
Gıybet üç türlüdür:
1 Gıybet edip, ben gıybet etmiyorum, onda olanı söylüyorum demektir Bu hal Ebu'l Leys Semerkandî'nin, Tenbîhulgafilîn adlı eserinde dediği gibi, katî haramı, helal saymak olduğu için küfürdür
2 Gıybet edip, gıybeti gıybet edilene ulaştırmaktır Bu büyük bir günahtır ve helallaşmadıkça tevbe de tamam olmaz Çünkü bir mümine eza ve bu sebeple kul hakkı ortaya çıkmıştır
Nitekim bir hadisi şerifte Peygamberimiz (sav): “Gıybet, zinadan daha şiddetlidir buyurmuş, ‘Nasıl olur ya Resûlallah’ denildiğinde, “Gıybetten sakının, muhakkak gıybet zinadan daha kötüdür Zira kişi zina eder, sonra tevbe ederse Allah tevbelerini kabul edebilir Halbuki gıybet edeni, hakkında gıybet ettiği kişi affetmedikçe Allah da affetmez buyurmuşlardır
3 Gıybet, gıybet edilene ulaşmaz Bu, hem kendisi için, hem de gıybet ettiği kimse için istiğfar ederek, tevbe etmekle affolunabilir Bazıları burada da mutlaka helalleşmek gerekir demişlerdir Bazıları ise tevbe ve istiğfar kâfidir demişlerdir
“Hiçbiriniz kardeşinin ölü olarak etini yemesini sever mi? Ayeti kerîmesi, gıybetin aklen ve şerîat nazarında ne kadar kötü ve çirkin olduğunu tasvir etmektedir
Ayeti kerimelere baktığımızda Hucurat Suresi 10 ayette müminlerin kardeş olduğu belirtildikten sonra bu kardeşliği yaralayan durumlar bahsinde 11 âyette alay etmek, 12 âyette ise zanda bulunmak ve gıybet etmek, 13 âyette ise ırkçılık zikredilmiş olmaktadır Şu halde, Allah (cc)'ın belli bir maksatla yaratmış olduğu kavim, kabile farkını, takvaya bakmadan büyütmek bir nevi gıybet, hatta küllî bir gıybet olmaktadır Örfen gıybet deyince muayyen bir kimsenin gıyabında onun kusurunun zikredilmesi anlaşılır İnsanların yaptığı ırkçılık da küllî bir gıybettir, çünkü ırkî ayırım yapan kimse, kendi ırkdaşlarını üstün, gayrisini aşağı görmüş ve değerlendirmiş olmaktadır Halbuki ayette verilen ölçüye göre üstünlük takvadadır Takvaya bakmadan, ırkî farklılığı esas alan ırkdaşını kayırmak gibi adaletsizliğe düşeceğinden 10 âyette ilan edilen kardeşlik de dinamitlenmiş olur 2
Gıybet edilen kimse, gıybet edildiği anda, orada bulunmadığı kendini müdafaa edecek bir durumda da olmadığı için bir ölü, hem de kardeş olan bir ölü, o durumda onun kötülüğünü söyleyerek gıybetini etmek ve haysiyetine saldırmak ise bir ölünün etlerini parçalayıp yemek, hususiyle gıybet edenin fikrince de fena ve kurtlu bir ceset halinde bulunan o etleri hırs ve iştiha ile seve seve yemek gibi bir canavarlık olarak tasvîr ediliyor ve gıybet, sade insan eti ile değil, kardeş eti yemekle, hem de sağ değil ölü halinde yemeğe benzetiliyor Ve insanın namus ve haysiyetinin eti ve kanı gibi belki onlardan daha mühim olduğuna işaret buyruluyor Demek ki, gıybet böyle sefîl bir canavarlık, gıybet eden de öyle alçak bir canavar mesabesindedir
“Öyle ise yapmayın ve Allah'ın korumasına sığının
Mademki, onu yemekten tiksindiniz, o halde gıybet etmeyin de Allah'ın kaçınılmasını emrettiği yasaklardan sakınarak ve yaptıklarınıza pişman olarak tevbe edin ve Allah'ın korumasına sığının “Çünkü Allah Rahim ve tevbeleri affedicidir Tevbeyi çok kabul eyler rahmetini bol bol lütfeder 3
Resûlü Ekrem (sav) buyurdular ki: “Mirac gecesi göklere çıkarıldığım zaman bir grup insan gördüm Göğüslerinden etleri koparılarak, lokma lokma ağızlarına veriliyordu Bu sırada kendilerine şu sözler söyleniyordu Kardeşlerinizin etlerinden yemekte olduğunuzu yiyin! Ben bu manzarayı görünce Ya Cebrail kimdir bunlar?diye sordum Cevaben dedi ki: “Bunlar senin ümmetinin insanların etlerini yiyenler (gıybet edenleridir) ve ırzlarını (şereflerini) ayaklar altına alanlardır 4
Gıybet etmenin kıyamet günü ne çetin bir azaba sebep olacağını yukarıdaki hadis bize anlatmaktadır Mümine düşen bunlardan ders çıkarmaktır Yoksa ayetlere kulağı sağır, gözleri kör ve dilleri konuşmaz ise karşılaşacağı azabı şu şekilde ifade etmektedir Allah Resûlü (sav): “Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır
Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükâfaat olarak) bir elbise giydirilse, Allah Teâla mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada salâh ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakârlıklara girer)se Allah Teâla Kıyamet günü onu mürâiler makamına oturtarak (rezil eder ve mürâîlere münasip azapla azaplandırır) 5
Bir başka hadislerinde Resûlullah (sav) şöyle buyurmaktadır: “Müslüman kardeşin hakkında, onun hoşlanmadığı bir şekilde konuştuğun zaman gıybet etmiş, onu çekiştirmiş olursun buyurmuşlardır Dili işletmek pek kolay olması bakımından nefislerinin de yardımı ile gıybet etmekte zahiren fazla bir güçlük yoktur Sakız çiğneme ne kadar zor olsa bile sakızı bir türlü ağzından atamadığı gibi, gıybete mübtela olanlar da bir türlü gıybeti terk edemezler Gıybet, zamanımızda diyanetin, Allah bilgisi ve Allah korkusunun azlığı dolayısıyla en fazla rağbet gören manevî hastalıkların en kötülerindendir
“Kim bir mümini bir münafığa (gıybetçiye) karşı himaye ederse, Allah da onun için, Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından paklanıp) çıkıncaya kadar hapseder 6
Bu hadisi şerif, bir mümin gıybet edildiği zaman sessiz kalmayıp, onun müdâfaa edilmesini teşvik etmektedir Hadisteki 'münafık'tan maksat gıybetçidir Müminin yüzüne karşı değil de gıyabında yalanladığı için münafık denmiş olmaktadır Öyleyse müminin himayesi ile kastedilen şey, onun şerefinin (ırzının) korunmasıdır Bu, lehinde konuşmak veya en azından gıybet etmesine meydan vermemekle olur Gıybet eden kimse, gıybetiyle kazandığı günahtan hasmını râzı etmek veya bir şefaate, bir affa uğramak veya günahı miktarınca azp görmek suretiyle temizleninceye kadar köprünün üzerinde hapsedilir
“Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır Bana en menfur olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır(Cemaatte bulunan bâzıları): 'Ey Allah'ın Resûlü! Yüksekten atanlar kimlerdir?' diye sordular Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir! cevabını verdi7
Çok konuşan, çok konuşmayı alışkanlık haline getiren kimse, her seferinde hayır konuşamayacağına göre boş söz, gıybet, dedikodu, yalan, kaba ve müstehcen sözler, pespaye fıkralar vs araya girecektir Bunların hepsi de kıyamet günü günah kefesinde yer alacaktır
Kur’anı Kerim’de bu davranış, müslümanın 'ölmüş kardeşinin etini yemek' gibi çirkin bir eylem olarak sayılmıştır Böyle bir kötü benzetmeye başka eylemler için Kur’an’da rastlamıyoruz Allah Tealâ : “Biriniz diğerinin arkasından çekiştirmesin Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz O halde Allah’tan korkun, şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir 8 buyurmuştur
Ayette, gıybet etmenin çirkinliği, ölü eti yemeğe benzetilerek dile getirilmeğe çalışılmıştır Aslında bu benzetmede, iki inceliğe dikkat çekilmiştir? Birincisi, ölen kişi, etinin yenildiğinin farkında olmadığı gibi, gıybeti yapılan kimse de, o anda gıybet edenin sözlerini bilmez İkincisi de, insanın eti ve bedeni gibi, şeref ve namusuna saldırılması, ona dil uzatılıp iftira atılması da haramdır
Gıybet öyle tatlı bir hastalıktır ki, alışan onu asla bırakamaz O, öyle aldatıcı ve cazip bir kapandır ki, şikayet edeni bile az sonra kendisine esir eder Herkes onu yerer, fakat onu kötülerken bile pek çok insan onun tuzağına düşer
Gıybet, çok masum görünümlü bir günahtır Bu yüzden o, kavga gürültü etmeden bütün âlemi, kendi sahasına çekiverir Söyleyeni ve dinleyeni aynı anda sevindirir Evet, onun yüzsüz bir tavrı ve sahte bir masumluğu vardır O, en gizli köşelere ve en temiz meclislere bu sayede sokulur Şu halde, bu sahte yüzlü kötülükten sakınıp 'gıybet tiryakisi' olmaktan uzak durmak gerekir
Gıybetin zararları arasında mümine getireceği elim azabı ifade eden pek çok hadisi şerif bulunmaktadır: “Gıybet edip tevbe eden kimse, cennete en son girecektir Gıybet edip, tevbe etmeyen kimse, cehenneme en önce girecektir
“Kıyamet günü bir kimsenin sevap defteri açılır Ya Rabbi dünyada iken şu ibadetleri yapmıştım Sahifede bunlar yazılı değil, der Onlar defterinden silindi, gıybet ettiklerinin defterine yazıldı, denir
Gıybet insanın amel defterini boşaltır, sol tarafından verilmesine sebep olur “Kıyamet günü bir kimsenin hasenât defteri açılır Yapmamış olduğu ibadetlerini orada görür Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır denir
Gıybet edilen insan ise gıybet edenlerin sevaplarını amel defterinde görür Bu hususta âlimin bir tanesinin oğullarına olan nasihati düşündürücüdür: ‘Evlatlarım! Gıybet etmek için birini ararsanız; babanızın, ananızın gıybetini ediniz Çünkü onlar; iyiliklerinizi almaya, diğerlerinden daha lâyıktır’
“Gıybetimi yapan düşmanım, dostumdan daha faydalıdır Çünkü onun sevapları bana yazılmaktadır
“Müslümanlar hakkında hiç bir dedikoduyu dinlemek muvafık olamaz Söz taşıyan, dedikodu, gıybet yapan ise fasittir, günahkârdır
“Söz taşıyan Cennete giremez
Her kim gıybet ederse, sevabı gıybetini ettiği kimseye gider, günahı da kendisine gelir, dinî hüküm budur 9
“Kim ki herkese gıybet ederek ve fena lakap takarak ölürse kıyamette, burnu ile iki dudağı arasına damga vurulur
Kabir azabı üç kısımdır: Üçte biri gıybet, üçte biri söz taşımak, koğuculuk, üçte biri de insanın elbisesini sidikten korumamasıdır 10
İslâm, gözü harama bakmaktan, kulağı haramı duymaktan, nefsi haram olan şehvetten yasakladığı gibi, dili de gıybet yapmaktan yasaklamıştır Hiçbir insan arkasından hoşlanmayacağı şeylerin konuşulmasını istemez O halde insan kendi şahsı için yapılmasını istemediği bir şeyi başkası için de istememelidir
Gıybet eden kimsenin sonunun çok kötü olduğunu anlatan âyeti kerimede ise şöyle buyurulmaktadır: “(İnsanları) diliyle çekiştiren, kaş ve gözüyle işaretler yapıp alay eden her karıştırıcı kişinin vay haline! 11
Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi gıybet, çok çirkin bir alışkanlıktır İnsan yapısına yerleşen bu çirkin alışkanlık, insanların onurlarını ve değerlerini ayaklar altına alır ve onları küçük düşürür Bu ahlâkî düşüklüğün ve çirkinliğin önüne geçmek, insan ruhunu yüceltmek için Kur’an âyetleri ve hadisi şeriflerin buyruk ve yasaklarına özenle uymak gerekir
İbrahim Edhem, davet edildiği bir yemeğe gitmiş Oradakiler yemeğe gelmeyen birisini çekiştirmişler ve ‘ağırdır, çekilmez’ demişler İbrahim kendi kendisine: ‘Bana bunu nefsim yaptı İnsanların dedikodusu yapılan bir yere geldim’ demiş ve üç gün yemek yememiş
Avf anlatıyor: ‘İbn Sirin’in yanına gittim, Haccac’ı kötülemeye başladım İbn Sirin dedi ki: ‘Yüce Allah âdil hâkim’dir Haccac’dan öc alacağı gibi Haccac’ın öcünü de alır Sen yarın Allah ile karşılaştığın zaman işlediğin en küçük günah, Haccac’ın işlediği en büyük günahtan daha çetin olur’ dedi
Allâh Resûlü (sav) buyurur: “Allah (cc) buyurdu ki, ‘Ademoğlunun her işi kendine*dir Oruç ise müstesna, o Benim içindir, onun karşılığını da Ben veririm Oruç kalkandır Sizden birinin oruçlu günü olursa kötü söz söylemesin (yani kötü söze kötü karşılık vermeye kalkışmasın), gürültüye meydan vermesin Birisi ona kötü söz söyler veya sataşırsa 'ben oruçlu bir adamım' desin Muhammed'in nefsi elinde olana yemin olsun ki, oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur12
Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kalkandır
Bunun üzerine denildi ki: '(Oruçlu) onu ne ile zedeler?' buyurdular ki: “Yalan ve gıybetle 13
Çünkü yalan ve gıybet sahipleri, gündüzleri helâl yiyeceklerden nefislerini mahrum bırakarak oruç tutarlar, ancak yalan ve gıybetleri sebebiyle de insan eti yiyerek manen haramla iftar etmiş sayılırlar Bu şekilde zâhiren oruçlu olup mânen gıybet sebebiyle iftar etmiş olanlar hakkında Süfyânı Sevrî Hazretleri, takvâ ölçülerine göre: ‘gıybet edenin orucu bozulur’ demiştir Bazı alimler ise aynı hassasiyetin ürünü olarak: ‘gıybet ve yalan orucu bozar!’ buyurmuşlardır Yâni gıybet edip yalan söyleyerek oruçlarını mânen sakatlayanlar, orucun asıl istenilen bir kısım yüksek fazîletinden tamamen mahrûm kalırlar
Gıybetten Kurtuluş Yolu: Hayır Söylemek ya da Susmak
Gıybetten kurtulmak için hem iradenize sahip olmak, salihlerle, iyilerle birlikte olmayı çoğaltmak, sohbetlerinde bulunmak gerekir “Estaizübillah ve Hüve maakum eyne ma küntüm, ayetinin manasını bilen kişi daima uyanık olur Allahü Teâlânın murakabesinde olan kişinin, her hal ve hareketi, edep üzere Rabbimizin (cc) rızasına muvafık olur Hafif, yersiz hareketlerden çekinir Sebepsiz yere ayak ayak üzerine atarak, gerilerek, yatarcasına oturamaz, aşırı dünyayı sevenlerden, gıybetçilerden aslandan kaçar gibi kaçar
Çünkü insan istese de istemese de görüştüğü kimsenin halini giyer yani onun huyu ile huylanır Bunun çaresi seherlerde üşenmeyip, kalkıp bir miktar teheccüd namazını, müteakip ısrarla: ‘Yarab! Beni daima rızan olan işlerde bulundur Masiyet işlemekten, bilhassa gıybetçilik, cimrilik, kincilik, hasetçilik ve aşırı dünya muhabbetinden muhafaza eyle’ diye ısrarla dua etmelidir
Mümine yakışan gıybet etmek değil bu meclisleri ya Allah (cc) ve Resûlünün (sav) razı olacağı hale getirmek ya da orayı terk etmektir Bu noktada Allah Resûlü (sav) kardeşinin gıybetinin yapıldığı, etinin yenildiği ortamlarda bu gıybetleri engellemeyi bizlere ödev olarak vermektedir “Bir kimse, kardeşinin ırz ve şerefini, gıybet edene karşı müdafaa ederse, Allahü Teâlâ kıyamet gününde, o kimseyi cehennemden uzaklaştırır
Her şeyin bir ön hazırlığı vardır İbadet ehli arasına karışmanın ön hazırlığı da gıybeti terk ederek insanlara fayda getiren, onları dünya ve ahiret saadetine ulaştıran bilgileri sunmaktır Çünkü kendilerini devamlı kontrol eden meleklerin varlığından haberdardırlar i de Allah (cc)’ın izlettirdiğinden emin oldukları için her saniyeleri dikkat içerisindedir “İnsan, iyikötü bir söz söylemez ki, yanında onu zabt ve tesbit için amade bir murakıb bulunmasın 14
Resûlü Ekrem gıybetten kurtuluş yolunu çok açık şekilde ifade etmektedir: “Allahü Teâlâ'ya ve ahiret gününe iman eden kimse, hayır söylesin ve yahut sussun 15
Gıybet eden kimsenin kefareti, o gıybet ettiği kimseyi Cenabı Hakk'ın affetmesi için istiğfar etmesidir Yoksa gıybet ettiği kimse ile helalleşmedikçe tevbesi tamam olmaz
Bir adam, Resûlullah (sav)'ın huzuruna girmek için izin istemişti Resûlullah (sav): “Bu aşiretin kardeşi ne kötü! buyurdu Ama adam girince ona iyi davrandı, yumuşak sözle hitap etti Adam gidince: ‘Ey Allah'ın Resûlü! Adamın sesini işitince şöyle şöyle söyledin Sonra yüzüne karşı iltifat eetin, iyi davrandın’ dedim Şu cevabı verdi: “Ey Aişe! Beni ne zaman kaba buldun? Kıyamet günü, Allah Teala yanında mevkice insanların en kötüsü, kabalığından korkarak halkın kendini terk ettiği kimsedir 16
Bu hadis, kâfir ve fasıkların gıybet edilmesinin caiz olduğunu ifade etmekte ve onların zararlı hareketlerine karşı karakterlerinin bilinmesi ve ona göre davranılması için cevaz vermektedir
“Kim müslüman kardeşinin ayıbını örterse, Kıyamet günü Allah da onun ayıbını örter Kim de müslüman kardeşinin ayıbını açarsa Allah da onun ayıbını açıp evinin içinde bile rezil eder
Âlimler, örtülmesi, teşhir edilmemesi gereken ayıpları, bir daha dönüp yapılmayacak şahsi kusurlar olarak yorumlamışlardır Değilse herkesi ilgilendiren kötülükleri, cürümleri işleyen kimselere müdahale etmek, vazgeçmediği takdirde ilgililere şikâyet etmek yasaklanmış olan gıybet değildir, bilakis herkese terettüp eden emri bilma'ruf ve nehyi anilmünker vazifesidir Şu halde ayıbın örtülmesine müteallik hadisler kötülüklerle mücadeleye engel yapılmamalıdır
Bunun içindir ki, müslümanın hatasını konuşmamak, örtmek zulüm veya fesadı örtmeye sebep olmamalıdır Bazı kusurlar, başkasına tecavüz ve zulüm şeklinde veya fesat, fitne şeklinde olabilir Böylesi ayıplar örtülmez, yetkililere ihbar edilir Bu müstehabtır, gıybet değildir Keza masiyet (isyan, günah) işleyen, o davranışından imkân nispetinde yasaklanır
Ama âciz kalınır, vazgeçirilemezse, bir fesada sebep olmayacaksa yetkililere başvurulur Örtülmesi gereken bir ayıpsa, bu halka karşı örtülür Adamla kendi arasında kalmak şartıyla kusur sâhibi ikâz edilebilir Örtme işi, işlenmiş, bitmiş günahlar için geçerlidir Müdahale, ikâz işi, bulaşılmış, yapılmakta olan günah içindir Vazgeçmediği takdirde müdahale etmek vaciptir Bu gıybet değil bilakis vacip olan nasihattır
‘Başkasının arkasından konuşmanın üç şekli vardır: gıybet, bühtan ve ifk Gıybet var olan kusuru, bühtan olmayan kusuru söylemektir İfk ise duyduğunu hemen başkalarına anlatmaktır’
Hz Peygamber Efendimiz gıybetten kurtuluş yolu olarak insanın başkalarından ziyade kendisine bakmasını, kendisini sorgulamasını istemektedir Kendisini sorgulamaya başlayan insan, hatalarının, günahlarının çokluğundan dolayı başkalarını konuşmaya, onları gıybet etmeye fırsat bulamayacaktır Kâmil Müslüman olmak için önce kendi kusurunu ıslah edip sonra başkalarının kusurlarıyla uğraşman gerekir Değilse Allah (cc)'ın has kullarından olamazsın
1 Ebû Dâvud, Edeb 40; Tirmizi, Birr 23; Müslim, Birr, 70
2 Hucurat sûresi, 4910–14
3 Hucurat sûresi, 4910–12
4 Ebû Dâvud, Edeb 42
5 Ebû Dâvud, Edeb 40
6 Ebû Dâvud, Edeb 41
7 Tirmizî, Birr, 77
8 Hicr sûresi, 1512
9 Tabakatü'l Kübra
10 Ramuz'elAhadîs, Gümüşhanevi
11 Hümeze sûresi, 1041
12 Nesâi: Siyam: 43
13 Nesâî; Mu'cemu'lEvsât
14 Kaf sûresi, 5018
15 Buhari, Müslim
16 Buharî, Edeb, 38; Müslim, Birr, 73; Muvatta, Hüsnü'lHulk, 4; Ebu Davud, Edeb, 6
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
‘Gıybet’, bir kimsenin bulunmadığı ortamda, onun hoşuna gitmeyecek ve sevmeyecek sözler söylemek ve onu çekiştirmektir Gıybet kavramına, Hz Peygamber (sav) ile Ashabı arasında geçen şu karşılıklı konuşma daha da bir açıklık getirmektedir Hz Peygamber (sav), ashabına: “Gıybet nedir, bilir misiniz? diye sorar Onlar: ‘Allah ve Elçisi daha iyi bilir’ derler Hz Peygamber (sav) gıybeti, “Müslüman kardeşini, sevmediği bir şeyle anmandır diye tanımlar? Bu tanımlamadan sonra kendisine şöyle bir soru yöneltilir: ‘Ya söylediğim şey kardeşimde varsa?’ Bu soruya verilen cevap: “Söylediğin şey gerçekten onda varsa onun gıybetini yapmış olursun; ama onda yoksa o vakit ona iftira atmış olursun 1 şeklinde olmuştur
“Ve bazınız bazınızı gıybette etmesin
Bundan evvelki ayeti kerîmede, müminleri yüzlerine karşı ayıplamak yasaklanmıştı Burada ise gıybet, arkalarından ayıplarını söylemek yasaklanmış oluyor
Gıybet üç türlüdür:
1 Gıybet edip, ben gıybet etmiyorum, onda olanı söylüyorum demektir Bu hal Ebu'l Leys Semerkandî'nin, Tenbîhulgafilîn adlı eserinde dediği gibi, katî haramı, helal saymak olduğu için küfürdür
2 Gıybet edip, gıybeti gıybet edilene ulaştırmaktır Bu büyük bir günahtır ve helallaşmadıkça tevbe de tamam olmaz Çünkü bir mümine eza ve bu sebeple kul hakkı ortaya çıkmıştır
Nitekim bir hadisi şerifte Peygamberimiz (sav): “Gıybet, zinadan daha şiddetlidir buyurmuş, ‘Nasıl olur ya Resûlallah’ denildiğinde, “Gıybetten sakının, muhakkak gıybet zinadan daha kötüdür Zira kişi zina eder, sonra tevbe ederse Allah tevbelerini kabul edebilir Halbuki gıybet edeni, hakkında gıybet ettiği kişi affetmedikçe Allah da affetmez buyurmuşlardır
3 Gıybet, gıybet edilene ulaşmaz Bu, hem kendisi için, hem de gıybet ettiği kimse için istiğfar ederek, tevbe etmekle affolunabilir Bazıları burada da mutlaka helalleşmek gerekir demişlerdir Bazıları ise tevbe ve istiğfar kâfidir demişlerdir
“Hiçbiriniz kardeşinin ölü olarak etini yemesini sever mi? Ayeti kerîmesi, gıybetin aklen ve şerîat nazarında ne kadar kötü ve çirkin olduğunu tasvir etmektedir
Ayeti kerimelere baktığımızda Hucurat Suresi 10 ayette müminlerin kardeş olduğu belirtildikten sonra bu kardeşliği yaralayan durumlar bahsinde 11 âyette alay etmek, 12 âyette ise zanda bulunmak ve gıybet etmek, 13 âyette ise ırkçılık zikredilmiş olmaktadır Şu halde, Allah (cc)'ın belli bir maksatla yaratmış olduğu kavim, kabile farkını, takvaya bakmadan büyütmek bir nevi gıybet, hatta küllî bir gıybet olmaktadır Örfen gıybet deyince muayyen bir kimsenin gıyabında onun kusurunun zikredilmesi anlaşılır İnsanların yaptığı ırkçılık da küllî bir gıybettir, çünkü ırkî ayırım yapan kimse, kendi ırkdaşlarını üstün, gayrisini aşağı görmüş ve değerlendirmiş olmaktadır Halbuki ayette verilen ölçüye göre üstünlük takvadadır Takvaya bakmadan, ırkî farklılığı esas alan ırkdaşını kayırmak gibi adaletsizliğe düşeceğinden 10 âyette ilan edilen kardeşlik de dinamitlenmiş olur 2
Gıybet edilen kimse, gıybet edildiği anda, orada bulunmadığı kendini müdafaa edecek bir durumda da olmadığı için bir ölü, hem de kardeş olan bir ölü, o durumda onun kötülüğünü söyleyerek gıybetini etmek ve haysiyetine saldırmak ise bir ölünün etlerini parçalayıp yemek, hususiyle gıybet edenin fikrince de fena ve kurtlu bir ceset halinde bulunan o etleri hırs ve iştiha ile seve seve yemek gibi bir canavarlık olarak tasvîr ediliyor ve gıybet, sade insan eti ile değil, kardeş eti yemekle, hem de sağ değil ölü halinde yemeğe benzetiliyor Ve insanın namus ve haysiyetinin eti ve kanı gibi belki onlardan daha mühim olduğuna işaret buyruluyor Demek ki, gıybet böyle sefîl bir canavarlık, gıybet eden de öyle alçak bir canavar mesabesindedir
“Öyle ise yapmayın ve Allah'ın korumasına sığının
Mademki, onu yemekten tiksindiniz, o halde gıybet etmeyin de Allah'ın kaçınılmasını emrettiği yasaklardan sakınarak ve yaptıklarınıza pişman olarak tevbe edin ve Allah'ın korumasına sığının “Çünkü Allah Rahim ve tevbeleri affedicidir Tevbeyi çok kabul eyler rahmetini bol bol lütfeder 3
Resûlü Ekrem (sav) buyurdular ki: “Mirac gecesi göklere çıkarıldığım zaman bir grup insan gördüm Göğüslerinden etleri koparılarak, lokma lokma ağızlarına veriliyordu Bu sırada kendilerine şu sözler söyleniyordu Kardeşlerinizin etlerinden yemekte olduğunuzu yiyin! Ben bu manzarayı görünce Ya Cebrail kimdir bunlar?diye sordum Cevaben dedi ki: “Bunlar senin ümmetinin insanların etlerini yiyenler (gıybet edenleridir) ve ırzlarını (şereflerini) ayaklar altına alanlardır 4
Gıybet etmenin kıyamet günü ne çetin bir azaba sebep olacağını yukarıdaki hadis bize anlatmaktadır Mümine düşen bunlardan ders çıkarmaktır Yoksa ayetlere kulağı sağır, gözleri kör ve dilleri konuşmaz ise karşılaşacağı azabı şu şekilde ifade etmektedir Allah Resûlü (sav): “Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır
Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükâfaat olarak) bir elbise giydirilse, Allah Teâla mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada salâh ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakârlıklara girer)se Allah Teâla Kıyamet günü onu mürâiler makamına oturtarak (rezil eder ve mürâîlere münasip azapla azaplandırır) 5
Bir başka hadislerinde Resûlullah (sav) şöyle buyurmaktadır: “Müslüman kardeşin hakkında, onun hoşlanmadığı bir şekilde konuştuğun zaman gıybet etmiş, onu çekiştirmiş olursun buyurmuşlardır Dili işletmek pek kolay olması bakımından nefislerinin de yardımı ile gıybet etmekte zahiren fazla bir güçlük yoktur Sakız çiğneme ne kadar zor olsa bile sakızı bir türlü ağzından atamadığı gibi, gıybete mübtela olanlar da bir türlü gıybeti terk edemezler Gıybet, zamanımızda diyanetin, Allah bilgisi ve Allah korkusunun azlığı dolayısıyla en fazla rağbet gören manevî hastalıkların en kötülerindendir
“Kim bir mümini bir münafığa (gıybetçiye) karşı himaye ederse, Allah da onun için, Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından paklanıp) çıkıncaya kadar hapseder 6
Bu hadisi şerif, bir mümin gıybet edildiği zaman sessiz kalmayıp, onun müdâfaa edilmesini teşvik etmektedir Hadisteki 'münafık'tan maksat gıybetçidir Müminin yüzüne karşı değil de gıyabında yalanladığı için münafık denmiş olmaktadır Öyleyse müminin himayesi ile kastedilen şey, onun şerefinin (ırzının) korunmasıdır Bu, lehinde konuşmak veya en azından gıybet etmesine meydan vermemekle olur Gıybet eden kimse, gıybetiyle kazandığı günahtan hasmını râzı etmek veya bir şefaate, bir affa uğramak veya günahı miktarınca azp görmek suretiyle temizleninceye kadar köprünün üzerinde hapsedilir
“Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır Bana en menfur olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır(Cemaatte bulunan bâzıları): 'Ey Allah'ın Resûlü! Yüksekten atanlar kimlerdir?' diye sordular Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir! cevabını verdi7
Çok konuşan, çok konuşmayı alışkanlık haline getiren kimse, her seferinde hayır konuşamayacağına göre boş söz, gıybet, dedikodu, yalan, kaba ve müstehcen sözler, pespaye fıkralar vs araya girecektir Bunların hepsi de kıyamet günü günah kefesinde yer alacaktır
Kur’anı Kerim’de bu davranış, müslümanın 'ölmüş kardeşinin etini yemek' gibi çirkin bir eylem olarak sayılmıştır Böyle bir kötü benzetmeye başka eylemler için Kur’an’da rastlamıyoruz Allah Tealâ : “Biriniz diğerinin arkasından çekiştirmesin Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz O halde Allah’tan korkun, şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir 8 buyurmuştur
Ayette, gıybet etmenin çirkinliği, ölü eti yemeğe benzetilerek dile getirilmeğe çalışılmıştır Aslında bu benzetmede, iki inceliğe dikkat çekilmiştir? Birincisi, ölen kişi, etinin yenildiğinin farkında olmadığı gibi, gıybeti yapılan kimse de, o anda gıybet edenin sözlerini bilmez İkincisi de, insanın eti ve bedeni gibi, şeref ve namusuna saldırılması, ona dil uzatılıp iftira atılması da haramdır
Gıybet öyle tatlı bir hastalıktır ki, alışan onu asla bırakamaz O, öyle aldatıcı ve cazip bir kapandır ki, şikayet edeni bile az sonra kendisine esir eder Herkes onu yerer, fakat onu kötülerken bile pek çok insan onun tuzağına düşer
Gıybet, çok masum görünümlü bir günahtır Bu yüzden o, kavga gürültü etmeden bütün âlemi, kendi sahasına çekiverir Söyleyeni ve dinleyeni aynı anda sevindirir Evet, onun yüzsüz bir tavrı ve sahte bir masumluğu vardır O, en gizli köşelere ve en temiz meclislere bu sayede sokulur Şu halde, bu sahte yüzlü kötülükten sakınıp 'gıybet tiryakisi' olmaktan uzak durmak gerekir
Gıybetin zararları arasında mümine getireceği elim azabı ifade eden pek çok hadisi şerif bulunmaktadır: “Gıybet edip tevbe eden kimse, cennete en son girecektir Gıybet edip, tevbe etmeyen kimse, cehenneme en önce girecektir
“Kıyamet günü bir kimsenin sevap defteri açılır Ya Rabbi dünyada iken şu ibadetleri yapmıştım Sahifede bunlar yazılı değil, der Onlar defterinden silindi, gıybet ettiklerinin defterine yazıldı, denir
Gıybet insanın amel defterini boşaltır, sol tarafından verilmesine sebep olur “Kıyamet günü bir kimsenin hasenât defteri açılır Yapmamış olduğu ibadetlerini orada görür Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır denir
Gıybet edilen insan ise gıybet edenlerin sevaplarını amel defterinde görür Bu hususta âlimin bir tanesinin oğullarına olan nasihati düşündürücüdür: ‘Evlatlarım! Gıybet etmek için birini ararsanız; babanızın, ananızın gıybetini ediniz Çünkü onlar; iyiliklerinizi almaya, diğerlerinden daha lâyıktır’
“Gıybetimi yapan düşmanım, dostumdan daha faydalıdır Çünkü onun sevapları bana yazılmaktadır
“Müslümanlar hakkında hiç bir dedikoduyu dinlemek muvafık olamaz Söz taşıyan, dedikodu, gıybet yapan ise fasittir, günahkârdır
“Söz taşıyan Cennete giremez
Her kim gıybet ederse, sevabı gıybetini ettiği kimseye gider, günahı da kendisine gelir, dinî hüküm budur 9
“Kim ki herkese gıybet ederek ve fena lakap takarak ölürse kıyamette, burnu ile iki dudağı arasına damga vurulur
Kabir azabı üç kısımdır: Üçte biri gıybet, üçte biri söz taşımak, koğuculuk, üçte biri de insanın elbisesini sidikten korumamasıdır 10
İslâm, gözü harama bakmaktan, kulağı haramı duymaktan, nefsi haram olan şehvetten yasakladığı gibi, dili de gıybet yapmaktan yasaklamıştır Hiçbir insan arkasından hoşlanmayacağı şeylerin konuşulmasını istemez O halde insan kendi şahsı için yapılmasını istemediği bir şeyi başkası için de istememelidir
Gıybet eden kimsenin sonunun çok kötü olduğunu anlatan âyeti kerimede ise şöyle buyurulmaktadır: “(İnsanları) diliyle çekiştiren, kaş ve gözüyle işaretler yapıp alay eden her karıştırıcı kişinin vay haline! 11
Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi gıybet, çok çirkin bir alışkanlıktır İnsan yapısına yerleşen bu çirkin alışkanlık, insanların onurlarını ve değerlerini ayaklar altına alır ve onları küçük düşürür Bu ahlâkî düşüklüğün ve çirkinliğin önüne geçmek, insan ruhunu yüceltmek için Kur’an âyetleri ve hadisi şeriflerin buyruk ve yasaklarına özenle uymak gerekir
İbrahim Edhem, davet edildiği bir yemeğe gitmiş Oradakiler yemeğe gelmeyen birisini çekiştirmişler ve ‘ağırdır, çekilmez’ demişler İbrahim kendi kendisine: ‘Bana bunu nefsim yaptı İnsanların dedikodusu yapılan bir yere geldim’ demiş ve üç gün yemek yememiş
Avf anlatıyor: ‘İbn Sirin’in yanına gittim, Haccac’ı kötülemeye başladım İbn Sirin dedi ki: ‘Yüce Allah âdil hâkim’dir Haccac’dan öc alacağı gibi Haccac’ın öcünü de alır Sen yarın Allah ile karşılaştığın zaman işlediğin en küçük günah, Haccac’ın işlediği en büyük günahtan daha çetin olur’ dedi
Allâh Resûlü (sav) buyurur: “Allah (cc) buyurdu ki, ‘Ademoğlunun her işi kendine*dir Oruç ise müstesna, o Benim içindir, onun karşılığını da Ben veririm Oruç kalkandır Sizden birinin oruçlu günü olursa kötü söz söylemesin (yani kötü söze kötü karşılık vermeye kalkışmasın), gürültüye meydan vermesin Birisi ona kötü söz söyler veya sataşırsa 'ben oruçlu bir adamım' desin Muhammed'in nefsi elinde olana yemin olsun ki, oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur12
Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kalkandır
Bunun üzerine denildi ki: '(Oruçlu) onu ne ile zedeler?' buyurdular ki: “Yalan ve gıybetle 13
Çünkü yalan ve gıybet sahipleri, gündüzleri helâl yiyeceklerden nefislerini mahrum bırakarak oruç tutarlar, ancak yalan ve gıybetleri sebebiyle de insan eti yiyerek manen haramla iftar etmiş sayılırlar Bu şekilde zâhiren oruçlu olup mânen gıybet sebebiyle iftar etmiş olanlar hakkında Süfyânı Sevrî Hazretleri, takvâ ölçülerine göre: ‘gıybet edenin orucu bozulur’ demiştir Bazı alimler ise aynı hassasiyetin ürünü olarak: ‘gıybet ve yalan orucu bozar!’ buyurmuşlardır Yâni gıybet edip yalan söyleyerek oruçlarını mânen sakatlayanlar, orucun asıl istenilen bir kısım yüksek fazîletinden tamamen mahrûm kalırlar
Gıybetten Kurtuluş Yolu: Hayır Söylemek ya da Susmak
Gıybetten kurtulmak için hem iradenize sahip olmak, salihlerle, iyilerle birlikte olmayı çoğaltmak, sohbetlerinde bulunmak gerekir “Estaizübillah ve Hüve maakum eyne ma küntüm, ayetinin manasını bilen kişi daima uyanık olur Allahü Teâlânın murakabesinde olan kişinin, her hal ve hareketi, edep üzere Rabbimizin (cc) rızasına muvafık olur Hafif, yersiz hareketlerden çekinir Sebepsiz yere ayak ayak üzerine atarak, gerilerek, yatarcasına oturamaz, aşırı dünyayı sevenlerden, gıybetçilerden aslandan kaçar gibi kaçar
Çünkü insan istese de istemese de görüştüğü kimsenin halini giyer yani onun huyu ile huylanır Bunun çaresi seherlerde üşenmeyip, kalkıp bir miktar teheccüd namazını, müteakip ısrarla: ‘Yarab! Beni daima rızan olan işlerde bulundur Masiyet işlemekten, bilhassa gıybetçilik, cimrilik, kincilik, hasetçilik ve aşırı dünya muhabbetinden muhafaza eyle’ diye ısrarla dua etmelidir
Mümine yakışan gıybet etmek değil bu meclisleri ya Allah (cc) ve Resûlünün (sav) razı olacağı hale getirmek ya da orayı terk etmektir Bu noktada Allah Resûlü (sav) kardeşinin gıybetinin yapıldığı, etinin yenildiği ortamlarda bu gıybetleri engellemeyi bizlere ödev olarak vermektedir “Bir kimse, kardeşinin ırz ve şerefini, gıybet edene karşı müdafaa ederse, Allahü Teâlâ kıyamet gününde, o kimseyi cehennemden uzaklaştırır
Her şeyin bir ön hazırlığı vardır İbadet ehli arasına karışmanın ön hazırlığı da gıybeti terk ederek insanlara fayda getiren, onları dünya ve ahiret saadetine ulaştıran bilgileri sunmaktır Çünkü kendilerini devamlı kontrol eden meleklerin varlığından haberdardırlar i de Allah (cc)’ın izlettirdiğinden emin oldukları için her saniyeleri dikkat içerisindedir “İnsan, iyikötü bir söz söylemez ki, yanında onu zabt ve tesbit için amade bir murakıb bulunmasın 14
Resûlü Ekrem gıybetten kurtuluş yolunu çok açık şekilde ifade etmektedir: “Allahü Teâlâ'ya ve ahiret gününe iman eden kimse, hayır söylesin ve yahut sussun 15
Gıybet eden kimsenin kefareti, o gıybet ettiği kimseyi Cenabı Hakk'ın affetmesi için istiğfar etmesidir Yoksa gıybet ettiği kimse ile helalleşmedikçe tevbesi tamam olmaz
Bir adam, Resûlullah (sav)'ın huzuruna girmek için izin istemişti Resûlullah (sav): “Bu aşiretin kardeşi ne kötü! buyurdu Ama adam girince ona iyi davrandı, yumuşak sözle hitap etti Adam gidince: ‘Ey Allah'ın Resûlü! Adamın sesini işitince şöyle şöyle söyledin Sonra yüzüne karşı iltifat eetin, iyi davrandın’ dedim Şu cevabı verdi: “Ey Aişe! Beni ne zaman kaba buldun? Kıyamet günü, Allah Teala yanında mevkice insanların en kötüsü, kabalığından korkarak halkın kendini terk ettiği kimsedir 16
Bu hadis, kâfir ve fasıkların gıybet edilmesinin caiz olduğunu ifade etmekte ve onların zararlı hareketlerine karşı karakterlerinin bilinmesi ve ona göre davranılması için cevaz vermektedir
“Kim müslüman kardeşinin ayıbını örterse, Kıyamet günü Allah da onun ayıbını örter Kim de müslüman kardeşinin ayıbını açarsa Allah da onun ayıbını açıp evinin içinde bile rezil eder
Âlimler, örtülmesi, teşhir edilmemesi gereken ayıpları, bir daha dönüp yapılmayacak şahsi kusurlar olarak yorumlamışlardır Değilse herkesi ilgilendiren kötülükleri, cürümleri işleyen kimselere müdahale etmek, vazgeçmediği takdirde ilgililere şikâyet etmek yasaklanmış olan gıybet değildir, bilakis herkese terettüp eden emri bilma'ruf ve nehyi anilmünker vazifesidir Şu halde ayıbın örtülmesine müteallik hadisler kötülüklerle mücadeleye engel yapılmamalıdır
Bunun içindir ki, müslümanın hatasını konuşmamak, örtmek zulüm veya fesadı örtmeye sebep olmamalıdır Bazı kusurlar, başkasına tecavüz ve zulüm şeklinde veya fesat, fitne şeklinde olabilir Böylesi ayıplar örtülmez, yetkililere ihbar edilir Bu müstehabtır, gıybet değildir Keza masiyet (isyan, günah) işleyen, o davranışından imkân nispetinde yasaklanır
Ama âciz kalınır, vazgeçirilemezse, bir fesada sebep olmayacaksa yetkililere başvurulur Örtülmesi gereken bir ayıpsa, bu halka karşı örtülür Adamla kendi arasında kalmak şartıyla kusur sâhibi ikâz edilebilir Örtme işi, işlenmiş, bitmiş günahlar için geçerlidir Müdahale, ikâz işi, bulaşılmış, yapılmakta olan günah içindir Vazgeçmediği takdirde müdahale etmek vaciptir Bu gıybet değil bilakis vacip olan nasihattır
‘Başkasının arkasından konuşmanın üç şekli vardır: gıybet, bühtan ve ifk Gıybet var olan kusuru, bühtan olmayan kusuru söylemektir İfk ise duyduğunu hemen başkalarına anlatmaktır’
Hz Peygamber Efendimiz gıybetten kurtuluş yolu olarak insanın başkalarından ziyade kendisine bakmasını, kendisini sorgulamasını istemektedir Kendisini sorgulamaya başlayan insan, hatalarının, günahlarının çokluğundan dolayı başkalarını konuşmaya, onları gıybet etmeye fırsat bulamayacaktır Kâmil Müslüman olmak için önce kendi kusurunu ıslah edip sonra başkalarının kusurlarıyla uğraşman gerekir Değilse Allah (cc)'ın has kullarından olamazsın
1 Ebû Dâvud, Edeb 40; Tirmizi, Birr 23; Müslim, Birr, 70
2 Hucurat sûresi, 4910–14
3 Hucurat sûresi, 4910–12
4 Ebû Dâvud, Edeb 42
5 Ebû Dâvud, Edeb 40
6 Ebû Dâvud, Edeb 41
7 Tirmizî, Birr, 77
8 Hicr sûresi, 1512
9 Tabakatü'l Kübra
10 Ramuz'elAhadîs, Gümüşhanevi
11 Hümeze sûresi, 1041
12 Nesâi: Siyam: 43
13 Nesâî; Mu'cemu'lEvsât
14 Kaf sûresi, 5018
15 Buhari, Müslim
16 Buharî, Edeb, 38; Müslim, Birr, 73; Muvatta, Hüsnü'lHulk, 4; Ebu Davud, Edeb, 6
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız