Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Geleneksel Türk Tiyatrosu

Geleneksel Türk Tiyatrosu
0
107

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Geleneksel Türk tiyatrosu hakkında bilgi

Türk tiyatrosu yüzyılı aşkın süredir,kendi insanını kendi milli sorunlarını, kendine özgü renk ve tarzıyla seyircisine aktaracak bir biçem arayışı içerisindedirTanzifatla birlikte başlayan batılılaşma eğiliminin katı bir biçimde reddettiği ,karşısına aldığı ve imparatorluğun içinde bulunduğu yozlaşmanın birer belirtisi olarak yorumladığı ‘kukla ’, ‘karagöz ’, ‘ortaoyunu ’, ‘meddah ’ , ‘çengi ’ gibi geleneksel seyirlik sanatlarımız, bu dinç sahip çıkmayış karşı, sersemlemiş bir metamorfoz süreci içerisinde son gösterilerini yaptılar

Bilhassa İstanbul ’da odaklanan bu geleneksel seyirlik sanatlarımızdaki bu susuş pek şipşak oluştu oysa, zaten yazılı metine dayanmak alışkanlığı olmayan bu gösterilerden yola çıkarak yeni bir biçem bileşimine yönelmek isten genç kuşak sanatçıları için, değil otantik bir biçimde yaşatılan bir örneği izleyip incelemek; Eski ustalarla konuşup bilgi alışverişinde katılmak olanağı bile kalmamıştır Kaybolan bu sanatlar üzerine toplanan belgeleri, malzemeleri, film, fotoğraf, video, ses kaydı gibi yöntemlerle saptanan bilgileri bir araya getiren bir ‘Geleneksel Seyirlik Sanatları Müzesi ’ demin sabit değildirŞimdi ‘Geleneksel Türk Tiyatrosu ’nun seyirlik oyunlarını inceleyelim

TÜRK SEYİRLİK OYUNU

Türk seyirlik oyunları söze dayanan ve sözsüz oyunlar olarak ikiye ayrılır:a) Sözsüz Oyunlar: Söze dayanmayan oyunlardır Akrobat (İp üstünde ve dikili direkler üstünde canıyla oynayanlar);Gözbağcılar (bunların içinde yumurtabaz,hokkabaz,sihirbazlar da bulunmaktadır);Dansçılar : köçek , çengi , kasebaz , curcunabaz, mıtrakbaz cinaskeri ;Güçgösterisi : Zorbaz, gürbaz,çanakbaz,sinibaz,parandebaz,şişebaz, ; Hayvanlarla davet yapanlar : Maymunbaz,köpekbaz,ayıbaz, yılanbaz,; Fişa,eklerle ziyafet yapanlar :ateşbazBir de anlamı tam olarak kestirilemeyen pehlivanı kağıtbaz, güreşçiı kumarbaz vardır Bunların da kısmet oyunları olup seyirlik oyunlar içerisinde yeraldığı sanılmaktadır
b) Sözlü Oyunlar: Sözsüz oyunlar kadar değişik olmamakla beraber, tüm öykü anlatıcı türleri,ortaoyunu ve sözde oyun türlerini, karagöz ve kukla oyunlarını bünyesinde toplar
Bunların dışında dramatik nitelikte iki oyun türü daha vardır: tulumcular ve savaş oyuncuları…

Tulumcuların iki görevi vardıİlki şenliklerde oyun yeri ile seyirciyi birbirinden ayırmaktı ; fakat bunu yaparken somurtkan bir kolcu gibi yok, festival havasına yerinde bir biçimde güler yüzle,izleyicilerle şakalaşarak yaparlardıDeriden don ve külahlar giyer, ellerinde keçi derisinden bir tulum taşırlardıBu tulumlar yağ,hava yada su ile şişirilirdi ve hiç can yakmazdıTulumcular bu tulumları orta oyunundaki şakşak gibi kullanarak seyircilerle şakalaşırlardıDramatik özellikteki diğer bir eğlence türü de yalancı savaşlardırBu savaş oyunları karada yada suda dekor olarak hazırlanan kaleler,gemilerde hasım kesime ayrılan savaşçılarla yapılıyorduBu oyunlar dramatik bir eğlence gibi önceden hazırlanmış olaylar dizisine uygun bir şekilde kimi defa bir yapıntı, kimi kez tarihteki bir savaşı canlandırarak yapılıyordu Oyunlar her zaman Osmanlılardın kazanıp düşman kalesine bayrağını dikmesiyle sonuçlanırdıTürk seyirlik oyunlarının sözlü olanlarında birtakım müşterek özellikler görülmektedir

Taklit en kayda değer yeri tutuyordu,başlıca çatışma ve kişileştirme yöntemiydiİlk anlamıyla bir oyunun taklidi yapılmaktadırPişekar ortaoyununa başlarken ‘falan oyunun taklidini aldım ’ der ve laf konusu olan bir oyunun yada olaylar dizisinin taklididirDiğer bir anlamda da İnsanların,hayvanların,kimi süre cansız nesnelerin, hareketlerine, davranışlarına, görünüşlerine benzemek, benzetmektir Ara Sıra de dağıtılmış ağızların,dillerin , kusurlu şahısların taklidi yapılırdıBu taklit sık sık alayedici,onur kırıcı,taşlayıcı bir yoldan yapılırdı


Genelde karşıtlıktan yararlanılıyorduSöyleşen iki kişi arasındaki karşıtlığın vurgulanması en manâlı öğelerden biriydiOyunlarda ‘dişi konuşan ’ diye adlandırılan kişi karşısındakine nükte gerçekleştirmek fırsatını verirBuna ‘anahtar verme ’ denirKaragöz ’de Hacivat;Ortaoyununda Pişekar ‘kadınsı konuşan ’ kişilerdirBuna rağmen ‘erkek konuşan ’ diye adlandırılıp ’ laf yetiştiren kişi,Karagöz ’de Karagöz, Ortaoyununda ise Kavuklu ’dur


Müzik, şarkı, dans, şaklabanlık ve soytarılık bu oyunların tümünde birbirine karışırdı
Eski seyirlik oyunlar iç içe geçmişti Karagöz oynatanın meddahlık ettiği,ortaoyununa çıktığı görüldüğü gibi, o kadar fazla seyirlik oyunun içerisinde diğer seyirlik oyunlara da yer verildiği görülmekteydiOrtaoyununda hokkabazlık yapılır,karagöz oynatılırdı
Oyunlar açıklanmış bir metne dayanmadan doğaç oynanırdıÖrgütlenmiş tiyatro gibi emin oyun yerleri bulunmazdıOrtaoyununun 19Yyda sahnede oynanması denenmiş,ortaoyununu batı tiyatrosuna kullanmak için denemeler yapılmış,bu vesileyle ‘tuluat tiyatrosu ’ ortaya çıkmıştır


A HOKKABAZ


Hokkabazlık, el çabukluğu, gözbağcılığı gibi bir maharet gösterisidirDiğer yana da artist ile çırak arasındaki uzun ve komik söyleşmelerle Karagöz, Ortaoyunu gibi sözlü oyunlara aynıBu oyun adını ‘ ’hokka oyunu ’ ’ ndan alır: Üç hokkadan birinin içerisine top konulur ve hokkalar tersine çevrilirdi Hokkaların yerleri el çabukluğu ile değiştirilirdiAltı anlamsız gösterilen hokkanın içerisinden top çıkması yada içi manâsız olduğu farzedilen hokkanın manâsız çıkması oyunun esas şaşırtmasıdırFarklı numaralar da vardı: Dikine eğik tutulan bir sopa üstünde bir yumurtayı sıçratıp oynatmak,,paraları yok edip başkalaştırmak,sağdan soldan bakır paralar çıkarak,manâsız tastan su dökmek gibi…Hokkabazlığın, el çabukluğu yanında dil çabukluğunu da gerektirmesinin yanı sıra Türk hokkabazlığının önemli bir özelliği de yanındaki yardımcıları başka adıyla yardakçılarıyla söyleşmeleridirBu yardakçılar oyun her tarafında saklanıp gülünçlükler yapıyor, oyunun hilesini çözmeye çalışıyormuş gibi yaparak seyirciyi güldürüyorlardıAsıl kasıt oyun sırasında seyircinin ilgisini diğer yöne dağıtarak oyun hilesini örtmekti


B ÇENGİLER – KÖÇEKLER CURCUNABAZLAR


Bunlar tıpatıp bale sanatı gibi dramatik özelliği olan sahne dansı gösterileriydiDansçıların çengi,köçek,tavşan , kasebaz, beççe gibi adları vardı Çengi birincil ilk olarak bütün dansçılara verilen bir isimdiaha sonra sadece kadın dansçılara çengi denmeye başlandıErkek dansçılara ise daha fazla köçek yada tavşan deniliyordu


Çengi,köçek ve tavşanlar kendi içinde kollar meydana getiriyorduher kolda sarı çizme giyen bir kolbaşı ve kolbaşının yardımcısı, ’sıracı ’ denilen dört kişilik bir çalgı grubu,yardakçılar bulunuyorduTemsil bahşedilen yerde çengileri hamam ustaları ve soyguncu denilen kadınlar soyup giydirirler,makyajlarına ve süslerine takviye ederlerdi


Çengiler üstlerinde ‘camadan ’ denilen altınlarla işlenmiş kadifeden kısa kolsuz bir üstlük,altlarında ‘üçetek ’ adı verilen ipek sırmayla süslü bir entari,göğüslerini yarı açık bildiren hilal biçiminde yakalı bir gömlek,bellerinde altın ve gümüşle süslü bir kemer,ve saçlarında altınlarla bezenmiş bir tepelik ile sahneye çıkarlardı


Çengilerin birçok tıpkı köçekler gibi cinsel sapkınlardıKadın kadına sevişir,erkek kılığına girip ‘zeybek,kilci kalyoncu ’ gibi oyunlara çıkarlardıKöçekler ise kadın tavırlı,profesyonel genç dansçık erkeklerdi;Kız gibi giyinir saçlarını uzatırlardıİpek kumaştan bir fistan,sırtında ipekli bir gömlek, başlarında hasır bir fes giyerlerdi Bunar da cinsel açıdan sapkınlardıZenginler köçekler için varlarını yoklarını döker, yeni çeriler aralarında köçekler uğruna kavgalar çıkardı
Tavşanlarsa köçeklere aynı, ama etek yerine şalvar giyer ve başlarına külah takarlar
Köçek,çengi ve tavşanların dansları göbek atma,gerdan kırma,omuz titretme,bel kıvırma gibi hareketlere dayanırdı


3 MEDDAH


Meddah, anlatı bölümlerinin arasına söyleşmeli,taklitli,kişileştirmeli bölümler yerleştirdiği için o da diğer dramatik türlere benzerlik göstermektedirkaragöz oyunlarına çok yakınsa da çok zengin kaynaklara dayanması,öykü dağarcığının çeşitliliği,güldürmenin yanı sıra değişik olayları da yansıtması ile onlardan ayrılırDede Korkut,Köroğlu gibi geleneksel Türk kaynaklarından gelen konular,İslam geleneğinden gelen dinsel konular,Hz Ali ’den gelen konular,İran geleneklerindeki efsaneler içinde değişik mizaçları yansıtırdı
Karagöz ve ortaoyununun salt gösterimci birer tiyatro olmasına karşın,meddahların seçtiği konulara göre benzetmeci,gerçekçi tiyatroyu zorladığı görülürKaragöz ve ortaoyununda seyirci için oyun oyundur, oyuncu da oyuncu; o nedenle oyun esnasında bir özdeşleşme,oyunun havasına kendini kaptırma göremeyizOysa meddah,seçtiği konuya tarafından seyircide bir coşkunluk,endişe,merak,acınacak şey duygusu yaratır


Meddahlar hikayeye başlar ve bitirirken değişik laf kalıplarına başvururlardıKimi kere çeşitli ağızlardan kısa taklitler yapılarak hikayeye başlanır,hikayeden önce değişik tekerlemeler görülürdüDaha sonradan meddah hikayesini anlatır ve hikayenin sorumluluğunu hikayenin kaynağına bırakıp özür dilerdi18Yydan bir tanık , meddahların kahvede öykü anlatırken kimi süre resmi bir haber kaynağı gibi ,hükümet çevrelerince siyaset yapmaları için görevlendirildiğini söylemiştir


KUKLA


Geleneksel Türk Tiyatrosu üstüne öyle fazla araştırma yapılmış fakat bunlarda kukladan o kadar eksik bahsedilmiştirBunun esas nedeni kukla üzerine olan kaynakların bir çoğunun gölge oyunu sanılmasıdırDiğer bir nedense kukla gösterilerine,eldeki kaynakların kukla adını vermesi 17 Yyda başlamasıdırAncak ortaoyunu nasıl fazla eskilerde başlamasına karşın adını 19Yyda aldıysa, kukla da 17Yydan çok daha eskilere dayanırTürkiye ’de yüzyıllar boyunca farklı alanlara yönlendirilmiş kukla türlerinin bilinip oynanmış olmasına karşın;kukla hiçbir zaman karagöz gibi ağırlığını belirli etmemiştir Yaygın olarak kullanılan üç çeşitlilik kukla vardı


İSKEMLE KUKLASI:

Göğüslerinden yatay ip geçen bu kuklalar,çalgılar eşliğinde,aşağıdan ipleri çekilerek sıçratıp dans ettirilirBu kuklaları daha fazla cadde göstericileri kullanırdı


EL KUKLASI :

Başları ve kolları tahtadan ,gövdeleri bezdendirKuklacı elini kuklanın içerisine sokar ; Işaret parmağıyla başını,baş ve orta parmağıyla da kollarını oynatır


İPLİ KUKLA :

Yapımı el kuklasına tarafından daha kuvvet olduğundan o kadar yaygın değildi Kuklanın eklem yerlerinin bir ip ile bağlanması ve bu iplerin ‘T ’ biçiminde bir tahta parçasına tutturulması ile yapılırdı


Türk kuklasında şahısların özellikleri karagözdeki gibi keskin çizgilerle belirtilmemiştirKukla oyununda karagözdeki gibi iki birincil birey buluruzBunlar ‘İbiş ’ ile ‘Ihtiyar ’ dırİbiş her zaman uşak olur Adı, efendisine bağlılığından ötürü ‘sadık ’ tırAyrıca ‘ ’Durmuş,Tombul,Fıstık, Kıvrak, Kışkış ’ ’ gibi isimler de alırdıİbiş kurnaz ve hazırcevaptırBiçimsiz bir fesi vardır,püskülü sağa sola kayarYanlış anlaşılmalar,çift anlamlı deyimler, açık saçık sözler kullanırdiğer baş kişilik olan Ihtiyar ise çiftliğin sahibi zengin bir kişidir Bu iki şahsiyet dışında ikincil kişiler de vardır Bunlardan biri genç aşık delikanlı ,diğeri de onun sevgilisi olan kızdır
Kukla oyunu konusunu Ortaoyunu ve Karagöz ’den yada aşk hikayeleri ve millet efsanelerinden alırdı *
 
858,505Konular
982,690Mesajlar
33,051Kullanıcılar
TahirGunduzSon üye
Üst Alt