iltasyazilim
FD Üye
Mevlânâ otururken, bir havuz kenarında,
GeldiŞemsi Tebrîzî ve oturdu yanında
Gördü ki Mevlânâ'nın, yanında kitaplar var,
Onları göstererek, sordu ki: Nedir onlar?
Arz etti ki: Babamın, yazdığı kitaplardır,
Hepsi de inci gibi, kıymette bîbahâdır
Şems onları isteyip, aldı kendi eline,
Ve kaldırıp hepsini, attı suyun içine
Mevlânâ çok üzülüp, dedi: Eyvâh, pederden,
Kalan kitaplarımın, tamamı gitti elden
Lâkin Şemsi Tebrîzî, elini uzatarak,
Çıkardı herbirini, hem de kuru olarak
Mevlânâ görünce de, ondan bu kerâmeti,
Daha da sağlam oldu, ona teslîmiyeti
Öyle ki sarsılmaz bir kale gibi oldu tam,
Sohbetine daha çok, aşk ile etti devam
Evlâdı Sultan Veled, der ki: Şemsi Tebrîzî,
Ansızın gelip gördü, bir gün pederimizi
Öyle ki, babam onun, dururken huzûrunda,
Yok olmuştu gölgesi, o velînin nûrunda
Önce herkes babama, tâbi iken, bu sefer,
Babam Şems'e uydu ve oldu onda cansiper
Şems ona anlattıkça, Allah'ın sevgisinden,
Babam şevkle dinleyip, geçerdi kendisinden
Bu şekilde aylarca, devam etti bu sohbet,
Çok yüksek makamlara, erdi babam nihâyet
Şemsi Tebrîzî ile, Mevlânâ hazretleri,
Sohbet ediyorlardı, geceleri ekserî
Yine bir gün gecenin, bir mehtaplı ânında,
Sohbet ediyorlarken, medresenin damında,
Baktı Şemsi Tebrîzî, etrafına birazcık,
Buyurdu: Hiç bir evde, görünmüyor az ışık,
Ölü gibi, gafletle, uyuyor bu kimseler,
Keşki kalkıp Allah'a, ibâdet eyleseler,
Zirâ kim, az sıkıntı, çeker ise bu günde,
Görmez fazla ızdırap, yarın mahşer gününde
O böyle söyleyince, hazreti Mevlânâ da,
Ellerini kaldırıp, duâ etti o anda
Dedi: Şemsi Tebrîzî, hürmetine İlâhî,
Uyandır ölü gibi, yatan bu ahâlîyi
Mevlânâ hazretleri, edince böyle duâ,
Başladı gök yüzünde, bulutlar toplanmağa
Şimşek çakıp, kuvvetle, gök gürledi peşinden,
Uyandı şehir halkı, bu gök gürlemesinden
Civardaki evlerden, sesler yükseliyordu,
Herkes korkularından, Allah Allahdiyordu
Hazreti Şems buyurdu: Nasıl şimdi insanlar,
Bu yalancı uykudan, bu sesle uyandılar,
Hakîkî uykudan da, uyanmaları için,
Teveccühü gerekir, bir veliyyi kâmilin,
Bir Allah adamının, mevcûdiyeti ile,
Gafletten uyanırlar, bir şehir halkı böyle
GeldiŞemsi Tebrîzî ve oturdu yanında
Gördü ki Mevlânâ'nın, yanında kitaplar var,
Onları göstererek, sordu ki: Nedir onlar?
Arz etti ki: Babamın, yazdığı kitaplardır,
Hepsi de inci gibi, kıymette bîbahâdır
Şems onları isteyip, aldı kendi eline,
Ve kaldırıp hepsini, attı suyun içine
Mevlânâ çok üzülüp, dedi: Eyvâh, pederden,
Kalan kitaplarımın, tamamı gitti elden
Lâkin Şemsi Tebrîzî, elini uzatarak,
Çıkardı herbirini, hem de kuru olarak
Mevlânâ görünce de, ondan bu kerâmeti,
Daha da sağlam oldu, ona teslîmiyeti
Öyle ki sarsılmaz bir kale gibi oldu tam,
Sohbetine daha çok, aşk ile etti devam
Evlâdı Sultan Veled, der ki: Şemsi Tebrîzî,
Ansızın gelip gördü, bir gün pederimizi
Öyle ki, babam onun, dururken huzûrunda,
Yok olmuştu gölgesi, o velînin nûrunda
Önce herkes babama, tâbi iken, bu sefer,
Babam Şems'e uydu ve oldu onda cansiper
Şems ona anlattıkça, Allah'ın sevgisinden,
Babam şevkle dinleyip, geçerdi kendisinden
Bu şekilde aylarca, devam etti bu sohbet,
Çok yüksek makamlara, erdi babam nihâyet
Şemsi Tebrîzî ile, Mevlânâ hazretleri,
Sohbet ediyorlardı, geceleri ekserî
Yine bir gün gecenin, bir mehtaplı ânında,
Sohbet ediyorlarken, medresenin damında,
Baktı Şemsi Tebrîzî, etrafına birazcık,
Buyurdu: Hiç bir evde, görünmüyor az ışık,
Ölü gibi, gafletle, uyuyor bu kimseler,
Keşki kalkıp Allah'a, ibâdet eyleseler,
Zirâ kim, az sıkıntı, çeker ise bu günde,
Görmez fazla ızdırap, yarın mahşer gününde
O böyle söyleyince, hazreti Mevlânâ da,
Ellerini kaldırıp, duâ etti o anda
Dedi: Şemsi Tebrîzî, hürmetine İlâhî,
Uyandır ölü gibi, yatan bu ahâlîyi
Mevlânâ hazretleri, edince böyle duâ,
Başladı gök yüzünde, bulutlar toplanmağa
Şimşek çakıp, kuvvetle, gök gürledi peşinden,
Uyandı şehir halkı, bu gök gürlemesinden
Civardaki evlerden, sesler yükseliyordu,
Herkes korkularından, Allah Allahdiyordu
Hazreti Şems buyurdu: Nasıl şimdi insanlar,
Bu yalancı uykudan, bu sesle uyandılar,
Hakîkî uykudan da, uyanmaları için,
Teveccühü gerekir, bir veliyyi kâmilin,
Bir Allah adamının, mevcûdiyeti ile,
Gafletten uyanırlar, bir şehir halkı böyle