Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Fesat

Fesat
0
279

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Fesat

Yeryüzünde karışıklık, kargaşa, fitne ve fesat, insanoğlu yaratıldığı günden bu yana her zaman varolmuş ve kıyamete kadar da varolacaktır Bazen sulh erlerinin karşı koymasıyla duraklayacak, bazen Cenâbı Hakk’ın ekstra inayetleriyle engellenecek, ama her zaman yeniden zaaflarımızın, ihtiraslarımızın bağrında boy atıp gelişecektir Bugüne kadar hep böyle oldu; bundan sonra da böyle olacağa benzer

Fesat, bazen şahıslar mabeyninde dar alanlı olarak cereyan etmiş, bazen gruplar arasında oldukça geniş bir mahiyette ortaya çıkmış, bazen de bütün bir toplumu sarsacak ve her şeyi alt üst edecek bir vüs’atte meydana gelmiştir Yerinde aklı selim, kalbi selim ve hissi selimle engellenebilmiş, hiç olmazsa tahribatı azaltılmış ise de çok defa en korkunç tsunamiler gibi kontrolsuz yığınları birbirine düşürmüş, kargaşaya sebebiyet vermiş ve arkada bir sürü kinler, nefretler ve kâbili iltiyam olmayan iftiraklar bırakmıştır

Din, fesat çıkarana “müfsit demiş ve onu lanetlemiş; devletler, milletler değişik kanun ve nizamlarla onu önlemeye çalışmış ve ahlâkçılar da ona karşı sürekli mücadele vermişlerdir; ama, her şeye rağmen o, varlığını sürdüregelmiştir

Kur’ânı Kerim, fesadın insan tabiatında meknî bulunduğuna işaret eder ve ona karşı iman ve ameli salih yolunu salıklar İnsan, iman ve salihâtla kalbî ve ruhî hayata yönelerek nefsanî ve hayvanî hislerini baskı altına alabildiği ölçüde fesada karşı başarılı sayılır Aksine o, din ve diyanet adına tam donanımlı olmazsa, her zaman fesada yenik düşer ve çevresini de ifsat eder

Kendini ifsada salmış fertlerden sağlıklı bir toplum oluşturmanın mümkün olmadığıolamayacağı açıktır Böyle bir toplumda sürekli herc ü merç yaşanır, kaoslar kaosları takip eder, yığınlar heva ve heveslerine göre davranır; anarşi başını alır gider ve müfsitler bir baştan bir başa milleti kendilerine benzetirler Ne güven kalır ne huzur, ne saygı kalır ne de itibar; bütün değerler alt üst olur, her yanda sadece müfsitlerin edip eyledikleri konuşulur ihtimal, meleklerin mahiyeti Âdem karşısında istifsar edalı endişeleri de böyle bir âkıbete bakıyordu Eğer, bu endişenin altında, Allah’ın vaz’ettiği teşriî ve tekvinî emirlere başkaldırma, fıtrî ve tabiî nizamı ihlal ve şimdilerde olabildiğine yaygınca görüldüğü gibi kin, nefret, zulüm ve bohemce yaşamanın mevcudiyeti sözkonusu idiyse, bugün bunların hepsi var; olmasını beklediğimize gelince, o da meleklerin göremedikleri ve sadece Allah’ın bildiği kalb ve ruh insanlarının mevcudiyetidir

Bugün, yeryüzünde Allah’ın tesis buyurduğu ve yaşanmasını istediği hayat tarzına, peygamberlerle gerçekleştirilen semavî anlayış ve telakkiye, insanca yaşamaya ve hayatı ukba derinlikleriyle yorumlamaya karşı ciddi bir tavır var Bir tavır var lahûtîliğe ve insanın iç derinlikleriyle kendini ifade etmesine ve pirim veriliyor âsîye, fesatçıya, bozguncuya Her yanda kalbini şeytana satmış bir sürü insan bozması var; bunlar, vuruyorkırıyor, çalıyorçırpıyor; vicdanlara baskı yapıyor, hakları çiğniyor; meşru sistemleri yıkıyor, yerine despotizmalar ikame ediyor; kinle, nefretle gürlüyor, kan döküyor; sonra da kalkıp bütün bunları insanlık ve insanî değerler adına yaptıklarından dem vuruyorlar bin nefrin fesadı salâh sayanlara ve yazıklar olsun bu müfsitlere aldananlara!

Aslında hiçbir müfsit “Ben müfsidim! demez ve hiçbir bozguncu kendini bozguncu kabul etmez Bunlar, ağızlarını her açışlarında ıslahtan, imardan bahisler açar; kendilerini ifadeden, iradelerinin hakkını eda etmekten dem vururlar Böyle deyip böyle düşündükleri aynı anda vicdanlara baskı yapar, başkalarının hakkını çiğner, zulmün en hunharcasını irtikap eder, insanlar arasındaki münasebetleri kırar döker, azgınlıktan azgınlığa koşar ve herkesi sindirmeye çalışırlar Dahası, bunca fezayi ve fecâyii mazur göstermek için sürekli paranoyalar icad ederler: “Nükleer santral der birine saldırır; “Kara tehdit der, diğerini ortadan kaldırır; “irtica der, tiranlar döneminde bile eşine rastlanmayan kanunlar çıkarır; gelir gelir meşru ve yerleşik nizamlara toslarlar İşe vaziyet edince isyanlarına, başkaldırmalarına meşruiyet kazandırmak için demogojilere girer, gerekli görürlerse bütün yasaları temelden değiştirir; kanunlara göre hareket edeceklerine, heva ve heves edalı hareketlerine göre kanunlar çıkarır ve herkesi aldattıklarını sanarlar gerçi bütün bunlara hiç kimse inanmaz ama korkudan da sesini çıkaramaz

Hiçbir zaman meşruiyet tanımayan ve fesat düşüncelerini başkalarına bir nizam gibi dayatan bu müfsitler, kuvvetlerini korudukları ve stratejik davrandıkları sürece mefsedetlerine devam edegelmişler ve kimseye de hesap vermemişlerdir; hatta çok defa bir kısım şakşakçılar tarafından alkışlandıkları dahi olmuştur Bu şekilde ortamı müsait buldukça bunlar daha da küstahlaşmış, Allah’a isyan etmiş, dinediyanete sövüp saymaya durmuş, hukuku ve insanî değerleri hiçe saymış, istediklerini ezmiş, istediklerinin sesini kesmiş; kan düşünmüş, kan dökmüş, anarşiye zemin hazırlamış, cismaniyeti şahlandırmış, bohemliği körüklemiş; sonra da bütün bunları yararlı, gerekli ve çağın icapları gibi göstermişlerdir

Eskiden beri bütün münkiri, mülhidi ve mürtediyle bir kısım din ve iman düşmanları hep böyle davrandılar İfsadı ıslah gösterdi, fesadı salah saydı; sürekli bozgunculukta bulundu, kitleleri birbirine düşürdü; farklılıkları kavga vesilesi yaptı, tahrik edilebilecek saf yığınları provoke etti; kan, irin ve gözyaşı üzerine saltanatlar kurarak kendi zevk ve sefalarına baktılar

Müfsit, Allah kuralları dahil hiçbir nizama saygılı olmamış, hep başına buyruk hareket etmiş ve her zaman bir anarşist gibi davranmıştır O bir dinsizdir ama dindar görünür; tam bir bozguncudur, ancak hep ıslahtan dem vurur Bir despottur, fakat ağzını her açısında “demokrasi der durur; sürekli terör estirdiği halde hiç sıkılmadan “insan haklarından söz eder Aslında farklı coğrafyalarda terörün asıl mimarı da işte odur odur yeryüzünde fitne ve fesadı körükleyen; odur masum insanların kanına giren; odur diktatörlük tesis etmek için uluslararası kuralları kendine benzetmek isteyen; odur çıkarları uğruna canlara kıyan ve hanümanları yerle bir eden ve odur siyasî, idarî, iktisadî, kültürel bunalımlara sebebiyet veren

Hele bir de bunların arkasında –Akif’in ifadesiyle– zulmü alkışlayan, zalimi seven, şirretleri sevindirmek için kalkıp kendi değerlerine söven tali’siz bir güruh vardır ki, onlar da, duruşları itibarıyla öncekilerden daha geri değillerdir; böyleleri, her şeye bir “Evet! çeker, ellerini göğsünde kenetler, “Eyvallah! der ve akıllı davrandıklarını, herkesi idare ettiklerini sanarlar oysa ki fesadın kanunu, kuralı olmadığı gibi müfsidin de belli bir çizgisi yoktur O, bugün böyle, yarın başka türlü, öbür gün ayrı bir fanteziye dilbeste ve bir başka zaman da farklı bir hezeyan peşindedir İşte, bunları alkışlayanların hâlleri bunlardan daha utandırıcı ve daha acıdır

Bunlar, farkına varmadan bir gün “demokrasi, “hürriyet ve “insan hakları sözcüklerini alkışlarlar; bir başka gün ise, müfsitlerin darbelerine, zalimce savaşlarına, kan döküp kan içmelerine yahşi çekme mecburiyetinde kalırlar

Öyle görülüyor ki, insanlık Allah’a yönelip, her şeyi bir kere daha Hak anındaki mukadder duruşuna göre gözden geçireceği âna kadar ne fesat denen bu mel’anet dinecek, ne yeryüzündeki kargaşalar sona erecek, ne de asırlardan beri hayal edip durduğumuz huzur ve umumi saadet rüyaları gerçekleşecektir; zira:

Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır,
Fazîlet hissi insanlarda Allah korkusundandır
Yüreklerden çekilmiş farzedilsin havfı Yezdân’ın
Ne irfanın kalır te’sîri kat’iyyen, ne vicdanın
(M Akif)

Bu itibarla da bize, verilen çerçevede her zaman fesada karşı, onunla başedebilecek dinamiklerle dimdik durmak, ıslah düşüncesine kilitli bulunmak, zulümden fersah fersah uzaklaşmak, adaletin yanında olmak ve en korkunç fesat girdapları karşısında dahi “pes etmeden hakkı tutup kaldırmak düşer
 

Similar threads

FESAT ‘Fesat’, sözlükte bozulma, karışma, kokuşma ve orta yoldan ayrılma demektir Bir şeyin faydalı olmaktan çıkıp zararlı olmaya başlaması fesattır 1 Aynı kökten gelen ‘ifsat’, bozma, karıştırma, kokuşturma, geçersiz duruma getirme anlamına gelir Müfsit, bozan, bozgunculuk yapan, ifsat...
Cevaplar
0
Görüntüleme
147
FESAT ‘Fesat’, sözlükte bozulma, karışma, kokuşma ve orta yoldan ayrılma demektir Bir şeyin faydalı olmaktan çıkıp zararlı olmaya başlaması fesattır 1 Aynı kökten gelen ‘ifsat’, bozma, karıştırma, kokuşturma, geçersiz duruma getirme anlamına gelir Müfsit, bozan, bozgunculuk yapan, ifsat...
Cevaplar
0
Görüntüleme
327
KARADA VE DENİZDE FESAT ÜMİT ŞİMŞEK İnsanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı Belki vazgeçerler diye, yaptıklarından bir kısmını Biz onlara böyle tattırıyoruz Rum Sûresi KUR’ÂN’IN tarif ettiği âlem, Yer ve Gökler Rabbinin rahmet eserleriyle bezenmiş...
Cevaplar
0
Görüntüleme
112
Haram lokma endişesi insanı titretmelidir M Fethullah Gülen İnsanın yediğine ve içtiğine dikkat etmesi gerektiğiyle alakalı çokça irşad ve ikaz yapılmıştır Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), haram lokmadan gelişen bir insanın vücudundaki etin ancak cehennemle temizleneceğini ifade...
Cevaplar
0
Görüntüleme
81
Sual: i hep kanatlı kız şeklinde yapıyorlar Kızlara melek ismini veriyorlar Dört büyük meleğin ismini kızlara koymakta mahzur var mıdır? CEVAP i kız şeklinde yapanlar, Hıristiyanlardır Bir de onların etkisi altında kalan cahillerdir de erkeklik, dişilik yoktur Melek ismini, kız çocuğuna değil...
Cevaplar
0
Görüntüleme
112
858,500Konular
982,387Mesajlar
32,979Kullanıcılar
kara kartalSon üye
Üst Alt