Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Ezân-ı Muhammedî ve Ezana Saygı

Ezân-ı Muhammedî ve Ezana Saygı
0
139

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Minarelerin sesi, asırlardır milletimizin sesi olagelmiştir Biz, o seslerin çağlayanlar gibi üzerimize döküldüğü bir dünyada doğup büyüdük O altın seslerle güne başladık, onlarla gün boyu yaşadık, onlarla oturup kalktık ve hâlâ onlarla oturup kalkıyoruz Aslında o sesler, günde beş defa bize, kim olduğumuzu ve nasıl bir konumda bulunduğumuzu hatırlatır; biz de onlarla derlenirtoparlanır ve varoluş gayemize, gerçek insanî ufka yöneliriz


Ezan, lügatte “bilmek ve bir şeyi bildirmek, ilan etmek, duyurmak1 demektir Tövbe sûresinde: “Haccın en büyük günü, Allah ve Resûlü’nden insanlara şunu ilan edin ki; Allah da, Resûlü de müşriklerden beridir… ayetinde “ezan kelimesi bu manâda kullanılmıştır2 Şer’î manâda ise ezan, farz namazlarının vaktini bildiren, nasla belirlenmiş belli lafızlardan müteşekkil bir semavî ilandır3

Mana ve muhtevası yönüyle ezan, hem tevhid, hem İslâm hem de namaz için bir çağrıdır Yani ezan vasıtasıyla insanlar bir taraftan namaza çağrılırken; diğer taraftan İslâm’ın temel ilkelerini oluşturan esaslar da duyurulur Allah’ın varlığıbirliği, ondan başka ilah olmadığı, Hz Muhammedin O’nun elçisi olduğu ve asıl kurtuluşun Allah’a kullukta; hususiyle en cami kulluk namazda aranması gerektiği açıklanır Diğer bir tabirle ezanda çok öz ifadelerle İslâm’ın itikat ve amele ait temel esasları özetlenmiştir Bu yönüyle ezan, İslâm’ın temelidir Mehmet Akif de, bu noktadan hareketle; “Bu ezanlar ki şehadetleri, dinin temeli Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli, demiştir

Yer kürenin güneş karşısındaki konumu ve kendi çevresinde dönüşü ile namaz vakitlerinin oluştuğu göz önünde bulundurulursa, müslümanların yaşadığı her ülkede günde beş defa okunanan ezanların, kesintisiz devam ettiği, ilahî mesajın günün her anında bütün bir aleme yayıldığı görülür ve duyulur Yahya Kemal, “Ezanı Muhammedî şiirinde cihanı Muhammedî’nin ona dar geldiğini, yüz binlerce minâreden yükselen ezan seslerinin, gökyüzünü de nura gark ettiğini belirtir:

Emri bülendsin ey ezânı Muhammedî,
Kâfî değil sadâna cihânı Muhammedî

Gök nûra gark olur nice yüzbin minareden,
Şehbal açınca rûhi revânı Muhammedî

Sultan Selîmi Evvel’i râmetmeyib ecel
Fethetmeliydi âlemi şânı Muhammedî

Ervâh cümleten görür Allâhü Ekber’i
Akseyleyince Arş’a lisânı Muhammedî

Üsküp’te kabri mâdere olsun bu nevgazel,
Bir tuhfei bedî’ü beyânı Muhammedî

Bu ilahî sadâ “bir yandan kulaklarımıza çarpıp bizi semâvîliğe çağırdığı aynı anda, diğer yandan da göklerin derinliklerine doğru yankılanarak ‘Sözlerin en temiz ve en güzel olanı O’na yükselir’ (Fatır, 10) fehvasınca semâ kapılarını aşar ve gider tâ ötelere, ötelerin de ötesine ulaşırlar Bu seslerin büyüsüyle hemen herkes, olduğundan ve bulunduğundan daha farklı yeni bir duruşa geçer; yeni bir duyuş, yeni bir sezişle öteleri daha anlamlı bir temaşaya koyulur Öyle ki, bu seslerin ulaştığı hemen her yer âdeta ruhânîlerin metâfı hâline gelir Arz’a, ruhânîlerle beraber itminan ve sekîne iner, bu esnada habis ruhlarsa kuyruklarını kısar ve saklanacak yer ararlar Arz u semâda bir velvele olur; kimileri ona koşar, kimileri de ondan kaçar Yarasalar rahatsız olur, güvercinler ona dem tutmaya durur Gönüller pür heyecan şahlanır, nefislerse yeisle yutkunur Herhalde semâ sakinleri de yerdekilere gıpta etmeye dururlar4 İşte Yüce Resûl, şeytanların ezan okunurken gösterdikleri bu tepkiyi şöyle ifade etmektedir: “Namaz için ezan okunduğu zaman, sesli sesli yellenerek, şeytan ezanı duyamayacağı yere kadar uzaklaşır Ezan bitince ise, tekrar geri gelir şeytan Kamet getirmeye başlanınca yine kaçar Kamet bitince tekrar geri dönüp, namazda kişi ile kalbinin arasına girip, vesvese atar Şunu hatırla, bunu düşün vb gibi aklında daha önce hiç olmayan şeylerle vesveseye vermeye başlar Öyle ki buna kapılan kişi kaç rekat kıldığını bilmeyecek hale gelir5

Bir şairimizin de dediği gibi:

Ezanlar! Kovun tüm şeytanları ülkemizden!
Silinsin yadı beynamazlığın töremizden!

Ezanla ilgili bu genel girişten sonra, asıl ezanın başlangıcı ve ezanla ilgili bilmemiz gerekli olan diğer konulara geçebiliriz Ezan nasıl başlamıştır? Ezana nasıl saygılı olunmalı ve ezan nasıl dinlenilmelidir? Ezan anında ve ezandan sonra neler yapılmalıdır?

Davet için usul arayışları
Namaz vaktinin girdiğini bildirmek üzere ezan okuma, usul olarak belirlenmeden önce, Müslümanlar, Mescidi Nebevî’de bir araya toplanıp namaz vaktini beklerlerdi Bazen de geldiklerinde namaz kılınmış olurdu Bu bir şekle ve disipline bağlanmalıydı Peygamberimiz bir gün, ashabını toplayarak Müslümanları namaza çağırmak için ne yapmak gerektiğini onlarla istişare etti Bazıları şöyle dedi; “Namaz vakti gelince bir bayrak dikelim! Onu görenler birbirlerine haber versinler6 Fakat Allah Resûlü bunu beğenmedi Bir başkası boru öttürülmesini veya çan çalınmasını teklif etti Peygamber Efendimiz bu tekliflerin de hiç birini kabul etmedi Ashabı Kirâm, bir ara çan çalmayı uygun gördüler Hatta Hz Ömer, çan için gerekli olan iki ağaç parçasını satın almayı da üzerine almıştı Fakat bu yöntem de uygulanmadı Bunun üzerine yüksekçe bir yerde ateş yakalım denilince; Kainatın Efendisi bu tavsiyeyi, uygulamanın Mecûsîlere ait olduğunu söyleyerek kabul etmedi Zira İslâm toplumu, Mecûsîlere veya bir başka topluluğa ne iç yapısı ne de dışıyla hiçbir şekilde benzeyemezdi “Bir kavme benzemeye çalışan onlardandır7 buyuran Allah Resûlü (sas)’in bu teklifleri kabul etmesi düşünülemezdi

Arayışlar devam ediyordu Herkes bir arayış ve bekleyiş içindeydi Aradıklarını bulamıyorlardı Fakat araştırmaya devam ediyorlardı8 Her arayışın güçlü bir fiilî duâ olduğunu biliyorlardı Henüz bekledikleri de Resûlüllah’a bildirilmemişti Davet için getirdikleri teklifler de, taklitten öteye gitmiyordu Halbuki taklit, taklit edilen şeyi hatırlatır Taklit edilen şeyin aslına ait ritüelleri, manâyı veya manâsızlıkları akla getirir Kaldı ki “sapıklıkları üzere devam etmekte olan milletlere dinî nişaneler konusunda muhalefet etmek gerekir9 Bundan dolayı teklif edilen yöntemler kabul görmemişti Aynı zamanda taklitle bir yere varılamazdı Taklit, hakikate giden yol olamazdı Dolayısıyla Müslümanları namaza çağırmak için öyle bir yol bulunmalıydı ki, güzelliği, etkileyiciliği ve evrenselliği ile insanlığı kuşatsın İnanan çok şey anlar ve imanla dolarken, inanmayan hiç olmazsa bir şey anlasın Gözleri, gönülleri hakka bağlasın Allah’a kulluk haricinde, her şeyden zihinleri arındırsın Kalpleri ibadete hazırlasın İnsanı vicdanının derinlikleriyle yakalayıp mescide bağlasın İnsan, dinlerken ağlasınAğlarken içi şuur bağlasın Yüce ana kulluğa durduğunda, içinde, huşû ve huzur çağlasın Yoksa insanlar, çan ve boru öttürme vs gibi teklif edilen şekillerin herhangi birisiyle de namaza çağrılabilirdi

İşte “İlahî hikmet, ezanın sadece bir duyuru aracı olarak kalmamasını; aksine dinî şeâirden biri olmasını, okunduğunda gaflet halinde olanlara dini hatırlatıcı bir özellik içermesini, bir topluluğun onu kabul etmesi halinde Allah’ın dinine boyun eğdikleri manâsına gelici bir mahiyet arz etmesini gerektirmiştir Bu sebeplerden dolayı ezanın, Allah’ın zikri, kelimei şehadet ve namaza çağrı ifadelerini içermesi vacip olmuştur Böylece ezana, kendisiyle ne kastedildiği herkesçe anlaşılan bir muhteva kazandırılmıştır 10

Sonuçta bu arayış ve kavlîfiilî duâlara, hızlı bir icabette bulunulmuştu Bu bekleyiş ve arayışlar sırasında ezan, sadık bir rüya ile Abdullah b Zeyd’e öğretilmişti11 Aynı zamanda İslâm alimleri, Maide sûresinin 58 ayetinin de, ezanın sırf rüya ile değil, Kur’ân’ın nassı ile de sabit olduğunu gösterdiğini belirtmişlerdir12 Bu ayette “O kafirleri de dost edinmeyiniz ki namaza çağırdığınız zaman o ezan veya namazı eğlence ve oyun yerine tutar, alay ederler buyrulmaktadır Bu ayet ezanın dayanağıdır Ayrıca ezanla alay edip hafife almanın küfür olduğuna delalet eder13 Abdullah b Zeyd’in gördüğü rüyayı Hz Ömer (ra) da görmüştü Bu iki sahabenin ezanla ilgili rüyaları, onlara ilahî bir ihsan ve ikramdı Bu bir tevafuktu Allah Resûlü’nün: “Bu rüya haktır, inşaallah demesi de bu ikramın bir teyididir Burada insanın aklına “ezanın bu şekilde teşriinin hikmeti nedir? diye bir soru gelebilir Buna şu şekilde cevap verebiliriz Bizim bildiğimiz bilmediğimiz pek çok hikmet vardır Bir hikmeti de şu olabilir: Ezan, Hz Muhammed (sas)’in şahsını da yücelttiği için, hikmeti ilahi onun, başka bir müminin diliyle meşru olmasını dilemiştir Böyle bir takdirden dolayı ne ilahî hikmeti, ne de O’nun mutlak iradesini asla sorgulayamayız Allah, hak ve hakikati kullarına nasıl duyuracağını, nasıl öğreteceğini, en iyi bilendir “Şüphesiz ki Allah ne dilerse yapar (Hac, 18)

Medîne’de ilk ezan

İşte bu arayışlar devam ederken, sahabeler bir süre namaz vakitleri yaklaştığında, sokaklarda, “essalâh, essalâh“ (namaza, namaza) diye birbirlerine çağrıda bulunmuşlardı Fakat bu yeterli bir uygulama değildi Dolayısıyla namaz vaktinin girdiğini haber vermek için, kalıcı bir işarete, bir beyana, etkili bir duyuru şekline ihtiyaç olduğu aşikardı Çan çalınması, boru öttürülmesi, ateş yakılması veya bayrak dikilmesi şeklindeki teklifler de, yukarıda belirttiğimiz gibi hoş karşılanmamıştı

Bu sırada Ensar’dan Abdullah b Zeyd, bir sabah Allah Resûlüne gelerek bir rüya anlattı: “Ya Resûlâllah! Bu gece uyurken, üzerinde iki parçadan yemyeşil elbiseler giyinmiş, elinde çan taşıyan bir adam yanıma uğradı Beni gezdirdi, dolaştırdı Ona ‘Ey Allah’ın kulu! Bu çanı satar mısın? dedim’
— Ne yapacaksın? dedi
— Namaza davet edeceğiz dedim
— Sana daha hayırlı olan bir şey bildireyim mi? dedi
— Olur göster! Nedir o? deyince, bana şu kelimeleri öğretti

Allahu Ekber Allahu Ekber
Allahu Ekber Allahu Ekber
Eşhedu ellâ ilâhe illâllah
Eşhedu ellâ ilâhe illâllah
Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah
Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah
Hayye ale’sSalâh
Hayye ale’sSalâh
Hayye ale’l Felah
Hayye ale’l Felah
Allahu Ekber Allahu Ekber
Lâilâhe illâllah

Bunları bana söyledikten sonra, az geriye durup, namaza kalkacağın sırada şunları okursun dedi

“Allahu Ekber Allahu Ekber
Allahu Ekber Allahu Ekber
Eşhedu ellâ ilâhe illâllah
Eşhedu ellâ ilâhe illâllah
Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah
Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah
Hayye ale’sSalâh
Hayye ale’sSalâh
Hayya ale’lFelah
Hayya ale’lFelah
Kadkâmeti’sSalâh
Kadkâmeti’sSalâh
Allahu Ekber Allahu Ekber
Lâilâhe illâllah

Bunun üzerine Resûlullah (sas); “ İnşallah bu hak rüyadır Bilal ile birlikte kalk da gördüğünü ona öğret Ezanı okusun Zira onun sesi, seninkinden daha gürdür buyurdu Bilal ile kalktık Ben ona öğretmeye o da okumaya başladı Bu sesi evinden işiten Hz Ömer, hemen çıkıp geldi ve şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü! Seni hak ile gönderen, Allah’a yemin olsun ki, O’nun gördüğü rüyanın aynısını ben de gördüm Bu sözü işiten peygamberimiz, Allah’a hamd ederek; ‘şimdi bu, daha sağlam oldu’ dedi14 Böylece ezan, namaza davette usul olarak teşrî kılındı

Ezanı Muhammedî, o günden bugüne, bu kudsî lafızlarla okundu Allah Resûlü’nden sonra da herhangi bir dönemde ezana herhangi bir müdahalede bulunulup değiştirilmedi ve değiştirilemeyecektir Çünkü ezan, Mescidi Nebevî’nin inşası biter bitmez hicrî 1 yılda lafızlarıyla peygamberimize bildirilmiş, ashabından Abdullah b Zeyd ve Hz Ömer gibi önemli kişilerin sadık rüyalarıyla da teyid ve tasdik edilmiştir Allah Resûlü, “ Artık bu daha sağlam oldu dedikten sonra, lafızlarıyla günümüze kadar hiçbir değişikliğe uğramadan sapasağlam gelen, davetlerin en güzeli ve en mükemmeli ezanı Muhammedî’yi kimin haddine ki, değiştirmeye yetkisi olsun

İşte Bediuzzaman, ezanın şeâirden ve taabbüdî bir emir olduğunu ve yerine başka bir şey konulamayacağını; yerine ne konulursa konulsun asla aynı hikmet ve maslahatların gerçekleşmeyeceğini şu küllî prensiblerle veciz bir şekilde belirtmektedir:

“Şeâirin taabbudî kısmı, hikmet ve maslahat onu değiştiremez İbadet olma yönü öndedir ona ilişilmez Yüz bin maslahat gelse onu değiştiremez Öyle de, ‘şeâirin faydası yalnız bilinen maslahatlardır’ denilmez Böyle bilmek hatadır Belki o maslahatlar, çok hikmetlerinden bir faydası olabilir Mesela, birisi dese, ‘ezanın hikmeti, müslümanları namaza çağırmaktır Şu halde bir tüfek atmak kâfidir’ Halbuki, o dîvâne bilmez ki, binler maslahatı ezâniye içinde o sadece bir maslahattır Tüfek sesi o maslahatı verse, acaba nevi beşer namına, yahut o şehir ahalisi namına, kainatın ve beşeriyetin yaratılışının en büyük neticesi olan tevhidi ilan ve alemlerin Rabbine karşı, kulluğu izhar vasıtası olan ezanın yerini nasıl tutacak?15 Yine Bediüzzaman, ezanın lafızlarının değiştirilemeyeceğini şöyle açıklamaktadır: “Kur’ân’ın, Nebevî duâ ve tesbihlerin lafızları câmid bir giysi değil; cesedin canlı cildi gibidir, belki zamanla cilt olmuştur Elbise değiştirilir; fakat cilt değişse, vücuda zarardır Belki namazda ve ezandaki gibi mübarek lafızlar, manâyı örfîlerine alem ve nam olmuşlar Alem ve isim ise, değiştirilmez Dolayısıyla “Zarûriyâtı dîniye mahfazaları olan İlahî kudsî lafızların yerine hiçbir şey ikâme edilemez ve yerlerini tutamaz ve vazifelerini göremez16

Müezzin ve davetine icabet

Müezzin; ezelden bu güne kadar değişmemiş ve ebede kadar değişmeyecek olan, kainattaki en büyük hakikatların mümini, şahidi ve dellalıdır Yapılan iş büyük, manâ büyük Davanın büyüklüğü ve yüceliği, temsilcilerini de büyütüyor Yüce Resûl (sas)’ün dilinde müezzinler, hak ve hakikata tercüman olanlar, onu bütün bir kainata en güzel şekilde ilan edenler, kıyamet günü, insanların en uzun boylusu olarak haşr edilecektir Onlar, bir manâda bugün de yarın da, boylarına ulaşılamıyacak kadar yüce ve üstün şahsiyetler Hakka iman etmeyen, iman edip, onu söz ve davranışlarıyla ilan, yani temsil etmeyenler, büyüklükte onların topuğuna ulaşamazlar

Dolayısıyla büyüklüğün sırrı ezanda Ezanın manâsıyla mayalanmada Ezandaki hakikatlerle ruh ve manâ kazanmada Şayet ferde, aileye ve topluma ezan mayası çalınamamışsa; o millet büyüklük nedir asla bilemez Bir ömür boyu küçüklükte, büyüklük arayışları içinde kaybolur gider Küçüklüğü büyüklük zannederek, faniyi baki tevehhüm ederek mahvolur biter

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: Resûllullah (sas) buyurdular ki: “Müezzine, sesinin gittiği yer boyunca mağfiret edilir Yaş ve kuru herşey onun lehinde şehadet eder Namaza katılan kimseye yirmibeş kat namaz sevabı yazılır Ve iki namaz arası günahları affedilir17 Sesinin gittiği yere kadar müezzinin affedilmesi; Allah’ın mağrifetinin genişleğini ve çokluğunu ifade eder Veya müezzinin sesini işitip de namaza iştirak eden herkesin bağışlanacağını müjdeler Bu hadisi şerifde hem müezzinliğe hem de ezanın ve içindeki hakikatlerin mümkün olduğu kadar geniş topluluklara duyurulmasına teşvik vardır Ezanın ifade ettiği hakikatlerin güneşin doğupbattığı her yere ulaştırılmasına ve o yüce hakikatlerin hakkıyla temsiline işaret vardır

İşte ezan burada önümüze yeni bir kapı açıyor Hem müezzine, hem dinleyene Günahları af kapısı Cemaatle namaza icabet eyleyene, saflar arasında şevkle ibadet edene, yirmi beş kat sevap kapısı Acaba ezanın, açılmasına vesile olduğu bu kapıdan daha güzel bir kapı, ezanın bizi davet ettiği bu yapıdan daha sağlam bir yapı var mı?
Evet müezzini, sesinin ulaştığı herşey duyar Tekbirlerine icabet eder ve uyar Müezzinin ne dediğini anlar, onu tanır ve tehlillerle canlanır Doğruluğuna kendi diliyle gürül gürül şehadet eder Tek doğruya ve en büyük hakikate davet eden, bu davetçiyi, takdir eder Onun faziletini kabul eder Tanıyıp faziletini kabul ettiği gibi; okunan ezanı tekrar edip, o yüce davete icabet edeni de tanır ve tebcil eder Zira müezzin yüce olduğu kadar, ezanı huşû ve huzur içinde dinleyen ve tekrar eden; dinleyip namaza iştirak edenler de yücedir Amr b elAs (ra) anlatıyor: “Bir adam Allah Resûlüne gelerek Yâ Resûlâllah! Müezzinler sevapça bizden üstünler Onlara yetişmemiz mümkün mü? diye sordu Yüce Nebi cevaben; ‘onların dediklerini sende tekrar et Bitirip sona erince de dilediğini iste Sana da aynı sevap verilecektir’ dedi18 İşte külfeti az, sevabı çok, güzel bir ibadet İşte çok kolay elde edilebilecek geniş bir af ve mağrifet

Ezana saygı

Ezan şeâirdendir Yani İslâm’ın nişanıdır Beldelerin şehadetidir Kur’ân ve Kâbe gibi, Namaz ve hac gibi Şeâire ise sahip çıkmak ve saygı göstermek Kur’ân’ın bize bir emridir: “…Kim Allah’ın şearini tazim ederse, şüphe yok ki bu kalplerin takvasındandır (Hac, 32) Dolayısıyla Allah’ın şeâirine saygı göstermek, Müminin kalbinde takva olduğunu gösterir Kaldı ki ezan kelimesinin lügat manâlarından biri de “işitilen bir şeye kulak verip dinlemek,19 yani dikkatli dinlemek demektir Kelimenin lügat anlamı da bizi şeâire karşı saygı ve dikkate davet etmektedir

Peki ezan nasıl dinlenir? Ezana saygı nasıl gösterilir? Bunu da dinimiz adına her şeyi kendisinden öğrendiğimiz, Rehberi Ekmel Yüce Peygamberimizden öğreniyoruz Zira Hakk ve hakikate ondan daha derin bir saygı duyan yoktur O, bu manâda da bir Rehberi Ekberdir İşte Efendimiz buyuruyor ki: “Ezanı işittiğiniz zaman siz de müezzinin dediğini deyin20 Resûlü Ekremin bu konudaki uygulamasını, Ümmü Habîbe validemiz şu şekilde anlatmaktadır: “Peygamber (sas), benim yanımda bulunduğu zaman, müezzinin ezan okuduğunu duydum Müezzin sustuğu anda, onun söylediğini tekrar ederdi

Hz Ömer’den rivayet edilen bir hadisi şerifte de bunun karşılığında cennet vaad edilmektedir:

“Resûlüllah (sas) buyurdular ki: Müezzin, ‘Allahu ekber Allahu ekber’ deyince sizden kim samimiyetle, ‘Allahu ekber, Allahu ekber’ derse, sonra müezzin: ‘Eşhedu en lâ ilâhe illâllah’ deyince, ‘Eşhedu en lâ ilâhe illâllah’ derse; sonra müezzin: ‘Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah’ deyince, ‘Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah’ derse; sonra müezzin: ‘Hayye ale’ssalâh’ deyince ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ derse; sonra müezzin: ‘Hayye ale’lfelâh’ deyince, ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ derse; sonra müezzin: ‘Allahu ekber Allahu ekber’ deyince, ‘Allahu ekber Allahu ekber’ derse; sonra müezzin: ‘Lailâhe illâllah’ deyince ‘Lâilahe illâllah’ derse cennete girer22

Evet; bu ulvî hakikat, bu yüce sesler ve tekbirler karşısında Fahri Kâinat, adeta hazır ola geçmemizi istemiştir Bu yönüyle ezan, adeta bir dikkat komutu gibidir Ezanın ilk kelimesi olan “Allah… lafzı duyulur duyulmaz, herkes kendini toparlayacaktır Uygunsuz tutum, durum ve davranışlardan uzak duracaktır Huzur ve huşu içinde sadece ezanı dinleyecektir Konuşan Hak ve hakikattir, Hakk’a kulak verilecektir Her şey susacak, ezan konuşacak, ezanla konuşulacaktır Ezanlaşılacaktır Ezandan irfan ve iz’an alınacaktır Bu manâda ezan bize, malâyâniyattan uzaklaşma uyarısı, bir temkin ve bir zikri daimî dersidir

İşte Peygamberimiz (sas), ezanı duyar duymaz, kulak vermiş, gönlünü vermiş, duyduklarını tekrarla duâya durmuştur Davete icabet ederek kulluğunu eda etmiştir Sadece dilde kalmamış, dudaklarından eksik olmayan duâlarını, davet edilen yere icabetle de pekiştirmiştir Gerçek manâda ezana saygı ve davete icabet de ancak budur

Evet; ezan okunurken, kainatta en büyük hakikat konuşurken, herkes susmalı, her şey durmalı, herkes ve her şey tekbir ve şehadetlerle dolmalıdır Bütün hamdler senalar sadece O’nadır, Tek “Birle beraber olmalıdır Kur’ân okuyan bile okumasını kesip ezanı dinlemelidir Selam veren selamı vermemeli, namaza durmak isteyen dahi, namaza kalkmamalıdır Zira ezan, selamdır Ezan duâdır Ezan duâ ânıdır Mü’min buna katılmalıdır Ezan dikkattir, dikkat ânıdır Herkes dikkatle onu takip etmelidir Zira ezan, duâlara mutlaka cevap verildiği ganimet zamanıdır Af için fırsat ânıdır Mümin dikkat eder, takib ederse, sükût murakabesine dalar, gönlünün diliyle yalvarırsa kazanır

İşte bu dikkat ve diriliş ânını kaçırmış olan çok şey kaçırmış olabilir Resûlüllah (sas) buyuruyor ki: “Şu beş şey için semanın kapıları açılır; Kur’ân okunduğu an, düşmanla karşılaşıldığı an, yağmur yağdığı an, mazlum duâ ettiği an ve ezan okunduğu an23

Kamet getirildiği zaman dilimi de böyle bir lutuf ânıdır “Ezan okunduğu an, semanın kapıları açılır ve duâlara icabet edilir Kamet getirildiği anda ise hiçbir duâ reddolunmaz24

Namaz için kamet getirildiği ânın değeri bir başka hadisde şöyle ifade edilmektedir: “Şu dört yerde semanın kapıları açılır ve duâlara icabet edilir Allah yolunda düşmanla karşılaşıldığında, yağmur yağdığı zamanda, namaz için kamet getirildiğinde ve Kâbe görüldüğünde25

Yine bir başka hadisde Allah Resûlü (sas), ezanla kamet arasındaki vaktin değerine de dikkatlerimizi çekmektedir: “Dikkatli olun! Ezanla kamet arasında yapılan duâ red olunmaz Onun için o vakitlerde duâ edin26 Hadisin başka bir rivayetinde şu ilave de vardır: “Bunun üzerine sahabei kiram; ‘Ya Resûlallah! O an duâlarımızda Allah’tan ne isteyelim? diye sordular Resûlüllah (sas): “Dünya ve ahirette af ve afiyet isteyin27 buyurdular Bunun hikmeti ise “ilahî rahmetin inmesi ve her tarafı kaplaması; duâ edenin de tam bir teslimiyet arz ederek ilahî rahmeti hak edecek bir konumda durmasıdır28 Bunun için ezan ve kamet esnasında asla konuşulmaz Selam verilmez Aksırana “yerhamukellah bile denilmez Hatta bu duâyı o anda içinden bile söyleyemez Bazı kaynaklarda öksürmenin de konuşmak olarak kabul edildiği belirtilmektedir29

Ezan okunurken müezzine icabette, tekbirler ve kelimei şehadetler yukarıda hadisi şerifte de geçtiği üzere aynen tekrar edilir30 “Hayye ale’s Salâh ve “Hayye ale’l Felâh cümlesinde “lâ havle velâ kuvvete illâ billâh denilir Yani; Allah’tan başka güç ve kuvvet yoktur Yoksa müezzinin bu emirlerini aynen bizim de tekrar etmemizin bir anlamı olmayacağı gibi bu doğru da olmazdı Çünkü bir emri aynıyla tekrar etmek eğlence ve alay sayılır Onun için müezzinin “Namaza koşun, kurtuluşa koşun, yönelin emirleri karşısında bize, bu tesbihi söyleme tavsiye edilmiştir Burada söylenen bu cümlenin manâsını ezandaki bu emirle şöyle irtibatlandırabiliriz: “Allah’a isyandan ancak Allah’ın kuvveti ile, onun muhafazası ile korunulur Allah’a hakkıyla itaate de yine Allah’ın yardımı ve kuvveti ile ancak muvaffak olunur31 Çünkü “Bu büyük ibadetle en büyük murada ermek en üstün hayır ve en büyük bahtiyarlıktır Fakat bizden engelleri kaldırıp itaat ve ibadetlere kuvvet verecek olan şanı yüce Rabbimizdir Binaenaleyh bu konuda da kendisinden yardım dileriz32

Farza başlamadan önce getirilen kametde, böyledir Ezanı dinleyip namaza koşanlar, kamete de eşlik etmelidir O mübarek kelimeleri dinlemek ve ifade ettiği derin manâları üzerinde tefekkür etmek farza hazırlık ve konsantre adına, çok önemlidir F Gülen, ‘Namaz’ adlı bir makalesinde ezan ve kametlerin insanı ibadete nasıl hazırladığını şöyle açıklamaktadır: “Mescide doğru yürüyüş, yol mülâhazası, abdestle gerçekleştirilen ilk gerilim ve akordasyon hep birer kıvama erme cehdi sayılabilirler Ezan, âdeta harem dairesine alınma daveti, ruhumuzun derinliklerinde bizi konsantrasyona hazırlayan ledünnî bir ses ve duygularımız üzerine inipkalkan bir mızrap gibidir Her gün tekerrür ettiğinden kulaklarımız ona alışmış olsa da, düz mantığımız ona karşı bir kanıksama hissetse de, ezan, her zaman ötelerle aramızdaki tepelerin arkasından tıpkı bir ay gibi birdenbire zuhur eder yıldırımlar gibi gürler ve bir anda arzî olan nazarlarımızı semâya çevirir ve derken her yanda şadırvanlar gibi ince ince çağlayan, şelâleler gibi ihtişamla coşan yepyeni ilâhî bir fasıl başlar ve başlarbaşlamaz da ruhlarımıza dünyanın en enfes, en çarpıcı ve en diriltici mûsıkîsini boşaltır Bu itibarla, “Her zaman kendini yenileyip kalbî ve rûhî hayatı itibâriyle taze kalabilen canlı vicdanlar, her ezan vaktinde, onun ilk gökten indiği dönemin halâvet ve tarâvetini duyar ve minarelerden yükselen sesin içinde peygamberlerin çağrılarını dinlerler gönlünde meleklerin tekbir, tehlil, şehadet korosuna erer ve âdeta Cibrîl’in dirilten nefeslerini, İsrâfil’in hayat veren soluklarını duyar gibi olurlar Ezanla, namaz dışı gerilim ve doyum tamamlanınca, henüz farzla gerçek kurbet enginliklerine açılmadan evvel, ılgıt ılgıt ilâhî rahmet esintilerinin ruhları kuşatma faslı sayılan ilk nafile namaz ve kametle, o dakikaya kadar adım adım derinleştirilen konsantrasyon bir kere daha kontrol edilir; nihâî huzura ait teveccüh ve temkin bir kere daha gözden geçirilir ve mi’raca yürünüyor gibi namaza yürünür O âna kadar gönlümüze çarpan, insanî yanlarımızı alarma geçiren ve bizi ebedî mihrabımıza yönlendiren ses, söz ve davranışlar, vicdan tellerinde gönlümüze ait hakiki nağmeleri bulabilmek için bir akort ameliyesi gibidir33

Evet, Allah’ın huzuruna girerken müminlerin iç hazırlığı çok önemlidir Ve getirilen kamet artık son hazırlıktır Onun için müezzin, “Kadkâmeti’sSalâh yani “namaz başlıyor müjdesini verirken; “ekâmehallâhu ve edâmehâ denir Yani “Allah hepimizi, namazlarımızı huşu içinde dosdoğru kılmaya ve onu bu şekilde devam ettirmeye muvaffak kılsın demektir

“Ebu Ümâme (ra) veya Ashabdan bir başkası tarafından rivayet edildiğine göre: “Hz Bilâl (ra) kamet getirirken, ‘Kad kâmeti’ssalât’ deyince, Resûlüllah (sas); ‘Allah, onu (namazı) ikâme etsin (hakkıyla edaya muvaffak kılsın) ve dâim kılsın!34 buyurmuştur Sabah namazının ezanında, “essalâhü hayrun mine’nnevm yani “namaz uykudan hayırlıdır kısmında ise “Sadakte ve bererte yani “doğru söyledin ve iyi söyledin denilir
Ezandan sonra duâ


Ezânı Muhammedî okunurken, müezzinin dedikleri aynen tekrarlanmalıdır Tabi ki bu tekrar kuru bir tekrar olmamalı Kalpteki derin imandan kaynaklanan, daima şuurdan beslenen, bir iman tazeleme ameliyesi şeklinde olmalıdır Allah Resûlü (sas) emir buyurdukları gibi: “İmanınızı ‘Lâilâhe illâllah’ ile, yani ‘Allah tan başka ilah yoktur’ kelimei tevhidiyle yenileyin35 İnsan her an yenilenmeye muhtaç İnsan nisyanla ma’lul, her an hatırlamaya muhtaç O’nun yüce adını, sözüne sertaç etmeye muhtaç Zikrini kalbine mi’rac etmeye muhtaç Kitabını kendine minhaç etmeye muhtaç O’nu anmaya her an aç Bu açlığı duyabilmek, biz kullara mi’rac

İşte ezan lafızlarının tekrarı, böyle rûhânî bir coşku ve neşve içinde yapılmalıdır Bu, ezana ve ezandaki hakikate, hem sevgi, hem de saygının gerçek bir ifadesidir Ezan cümlelerinin neşveyle tekrarı, imanımıza iman katmak, içimizdeki imanî hakikatlerin gelişmesine güzel bir zemin hazırlamaktır Ezandan sonra ise okunması sünnet olan duâ şöyledir: “Allah’tan başka ilah olmadığına, ortağı bulunmadığına ve Muhammedin (sas) onun kulu ve Resûlü olduğuna şehadet ederim Allah’tan Rab, Muhammed (sas) den Resûl, İslâm’dan din olarak razı oldum36 Ey bu eksiksiz tam davetin ve kılınan namazın sahibi Allah’ım! Muhammed’e‚ Vesîle’yi ve fazîleti ver O’nu, vaad ettiğin makâmı Mahmûd’u ver

Kim ezandan sonra böyle duâ ederse, ona Kıyâmet günü mutlaka şefaatim helal olur

Bu duânın önemiyle ilgili Abdullah b Amr ibnu’lAs, Resûlullah (sas)’dan şu hadisi rivayet etmektedir: “Müezzini işittiğiniz vakit siz de onun dediğini deyin Sonra bana duâ edin Çünkü her kim bana bir defa salavat getirirse (duâ ederse) Allah ona on defa rahmet eder Sonra Allah’tan benim için vesîleyi isteyin Zira vesîle cennette bir makamdır Ona, Allah’ın kullarından bir tanesi layıktır Umarım ki o bir kişi de ben olayım Şimdi kim benim için vesileyi isterse ona şefaatim vacib olur38

Evet bu nurlu beyan, bizleri, gök kapılarının rahmetle açıldığı bir anda duâya teşvik etmektedir Rahmet yağmurları altında yıkanmaya davet etmektedir Bir semavî sofra kurulmuştur, o sofradan istifadeye buyur etmektedir Evet “Nebiyyi Zîşân’ın Makâmı Mahmûd’u, İlahî bir maide ve Rabbanî bir sofra hükmündedir Dağıtılan lütuflar, feyizler, nimetler o sofradan akıyor Resûli Zîşan’a (sas) okunan salavâtı şerîfe, o sofraya edilen davete icabettir Ve keza salavâtı şerîfeyi getiren adam Zâtı Peygamberîyi bir sıfatla tavsif ettiği zaman, o sıfatın nereye taalluk ettiğini düşünsün ki, tekrar be tekrar salavat getirmeye teşvikçisi olsun 39

Hergün, günde bir kaç kez gelipgeçen dakikalar ve yakalayamadığımız bu saniyeler, bizim olmayan saatlerdir Zira fırsatı değerlendiremediğimiz anlar veya değerlendirmediğimiz fırsatlar, asla bizim olamaz Evet, bize, hakikat adına bir şeyler kazandırmayan zamanlar bizim değildir İçinde ruh ve gönül olarak yıkanıp her türlü kötülüklerden arınamadığımız bu kıymetli saatler, nasıl ve neleri ile bize ait olabilir ki? Zatı itibarıyle kıymetli olsalar bile bize bir şey kazandırabilirler mi?


DR Selman Kuzu
Yeni ümit Dergisi


DİPNOTLAR

1 Feyrûzabadî, Kamus, II, s 1545; İbn Faris elMekayîs fi’lLuğa, s 65
2 Ezan kelimesi Kur’ân’da dört vecihte gelmektedir Birisi yukarıda belirttiğimiz gibidir Diğer ayetler için bkz:Yusuf, 70; Araf, 70; Hac, 27
3 Cürcanî, Ta’rifat, s 16
4 Bkz F Gülen, Örnekleri Kendinden Bir Hareket, s 205207, Nil yay, İstanbul 2003
5 Buhârî, Ezân 4, Amel fı’sSalât 18, Sehv 6, Bed’ü’IHalk 11; Müslim, Salât 19, Mesâ cid 83; Ebu Dâvud, Salât 31; Muvatta, Nidâ 6; Nesâi, Ezân 30
6 Ebu Davud, Salâh, 27
7 Münavî, Feyzu’lKadîr, VI, s 104
8 Bu konudaki rivayetler için bkz, Buharî, Ezan, 1; Müslim, Salâh,1; Tirmizî, Salât,
139; İbn Mace, Ezan, 1; Nesaî, Bed’u’lEzan, 1; Ebu Davud, Salâh, 27
9 Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullahi’lBaliğa, (İslâm Düşünce Rehberi, Trc,
M Erdoğan) I, s 538
10 Şah Veliyyullah Dihlevî, I, s 538
11 Abdullah b Zeyd’in, bu rüyayı görmeden sekiz gün öncesinde, Cebrail (as)’ın ezanı Resûlüllah’a getirdiği veya ezanın Miraç sırasında peygamberimize vahyedildiği de ifade edilmiştir Bu rivayetler zayıftır Sahih rivayetlere göre ezan Ashabı kiramdan Abdullah b Zeyd ve Hz Ömer’in rüyaları ve Allah Resûlünün onları tasdikiyle sabit olmuştur (Bkz İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, VII, s 495) Şayet burada bir vahiy söz konusu ise “vahyin inişi bu zamanâ rastlamış olabilir Dolayısıyla o zaman ezan sadece bu sadık rüya ile değil vahiyle de sabit olmuş olur (Bkz Vehbe Zuhaylî, I, s 534 )
12 Bkz Fahreddin erRazî, (Maide, 58’de)
13 Suat Yıldırım, Kur’ânı Hakîm ve Açıklamalı Meali, (Maide, 58’de)
14 Ebu Dâvud, Salât 28; Tirmizî, Salât 139
15 Said Nursî, Mektûbat, (29Mektup 9Nükte) s 537538
16 Daha geniş izah için bkz Mektûbat, (26 Mektup, 8 Mesele) s 508
17 Ebu Dâvud, Salât 31; Nesâî, Ezân 14; İbn Mâce, Ezân 5
18 Ebu Davut, Salâh 36
19 Feyrûzabadî, Besair, II, s 149
20 Buhârî, Ezân 7; Müslim, Salât 10; Tirmizî, Salât 154; İbn Mâce, Ezân 4
21 EsSaatî, elFethu’rRabbanî li tertîbi Müsnedilİmam Ahmed, III, s 29, Daru
İhyai’tTüras, Beyrut
22 Müslim, Salât 12; Ebu Dâvud, Salât 36
23 O an duâ kabul edilir, fakat duânın kabul şartlarına mutlaka riayet edilmelidir Bu konu hakkında ve benzer rivayetler için bkz M Muhammed Hattab esSubkî,
elMenhelu’lazbu’lmevrûd Şerhu Süneni Ebi Davud, IV, s 187, Daru İhyai’t
Türas, Beyrut
24 Kenzu’lUmmal, II, s 108; Bu hadisin ilk kısmı Müsned’de, Cabir b Abdullah’tan, ikinci kısmı ise Enes b Malik’ten ayrı ayrı rivayet edilmektedir Bkz esSaatî, elFet hu’rrabbanî, III, s 1213
25 Kenzu’lUmmal, II, s 110
26 Kenzu’lUmmal, II, s 108
27 Kenz’lUmmal, II, s 108; Bu hadis, sadece “Ezan ve kamet arasında yapılan duâ ret olunmaz kısmıyla Tirmîzî ve Ebu Davud’un Sünenlerinde de rivayet
edilmektedir Tirmîzî, Salâh, 158; Ebu Davud, Salâh, 9; esSaatî, elFethu’r
Rabbanî, III, s 12;Tirmîzî, hadisi hasen sahih olarak değerlendirmektedir
28 Şah Veliyyullah Dihlevî, I,s 540
29 İbn Abidin, Reddü’lMuhtar Ale’dDü’rri’lMuhtar (Trc Ahmet Davudoğlu ) II, s, 77, Şamil Yay İstanbul 1982
30 İlk “Eşhedü enne Muhammeden ResüIullah cümlesinde “salle’llahu aleyke Ya
Resûlellah yani “Allah sana af ve merhamet eylesin ey Allah’ın Resûlü ; ikincisin
de ise “Karret aynî bike ya Resûlellah yani “Seninle mesut oldum, yüzüm gözüm aydınlığa erdi ey Allah’ın Resûlü demek müstehaptır Bunu söyleyen kimse sonra her iki baş parmağının tırnaklarını gözleri üzerine koyarak, “Allahumme metti’nî
bi’ssem’i ve’lbesar yani “Allah’ım! İşitmekle ve görmekle nimetlendir, faydalan
dır derse Efendimiz (sas), cennete doğru o kimsenin delili olur Kitabu’lFirdevs’
de ise “her iki baş parmağının ifadesinden önce, “ Kim ezanda, Eşhedü enne
Muhammeden Resûlüllah cümlesini işitince ‘Allahumme metti’nî bi’ssem’i ve’lbes
ar’ derse, onun önderi ve cennet saflarına koyanı ben olurum denilmektedir Bkz
İbn Abidin, age, 1398
31 Vehbe Zuhaylî, elFıkhu’lİslâmî, I, s 553;Yaklaşık manâlar için bkz Muhammed Hattab esSubkî, IV, s 202
32 Hüseyin Cisrî Efendi, Risalei Hamidiyye, s 107
33 F Gülen, Yeşeren Düşünceler, s 7576
34 Ebu Dâvud, Salât 39
35 Münavî, Feyzu’lKadîr, III, s 345
36 Duanın bu kısmı Sa’d İbn Ebî Vakkâs (ra)’ın rivayet ettiği hadisde şöyle geçmektedir: “Resûlüllah (aleyhi’ssalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Müezzini işittiği zaman, kim: ‘Ben şehadet ederim ki, bir olan Allah’tan başka ilah yoktur, 0’na şerik de yoktur, Muhammed O’nun kulu ve Resülüdür Rabb olarak Allah’tan Resül olarak Muhammed’den bir rivayette “nebî peygamber olarak Muhammed’den din olan İslà m’dan razıyım’ derse günahı affedilir (Müslim, Salât 13; Ebu Dâvud, Salât 36; Tirmizî, Salât 156 ; İbnu Mâce, Ezân 4; Nesâî, Ezân 38)
37 Buhârî, Ezân 8; Ebu Dâvud, Salât 28; Tirmizî, Salât 157; Nesâi, Ezân 38; İbnu
Mâce, Ezân 4
38 Müslim, Salât 11; Ebu Dâvud, Salât 36; Nesâî, Ezan 33; Tirmizî, Salât 154; İbnu Mâce, Ezân 4 Hadisin ilk cümlesi Buhârî’de de rivayet edilmiştir Buharî, Ezân 7
39 Said Nursî, Mesnevi, s 131


 

Similar threads

Sözlükte bildirmek, duyurmak, çağrıda bulunmak, ilan etmekmanasında bir mastar olan ezan kelimesi terim olarak farz namazların vaktinin geldiğini, nasla belirlenen sözlerle ve özel şekilde müminlere duyurmayı ifade eder Aynı kökten gelen müezzin ezan okuyan kimse, mi'zene de ezan okunan...
Cevaplar
0
Görüntüleme
135
İkindi Namazı Cemaatle Nasıl Kılınışı İkindi Namazının Cemaatle Nasıl Kılınışı Birlikte kılınan namazda cemaat akıcı bir sıra halinde imamın arkasına saf olmalıdır İmamın arkasında birincil sırada duran müezzin kametin ilk kelimelerini söyler Namazda yalnızca iki kişi varsa kamet getirecek...
Cevaplar
0
Görüntüleme
220
İslam dininin ibadeti olan 5 vakit namaza çağıran sesleniştir Arapça’da bu kelime “bildirme anlamına gelir Okuyana “müezzin (meyzin) denir Ezan 7 cümleden ibarettir : 1— “Allahu ekber En büyük olan Allah’tır 2— “Eşhedu en la ilahe illa’llah Şahadet ederim ki Allah’tan başka tapacak...
Cevaplar
0
Görüntüleme
100
EZAN OKUMANIN FAZİLETİ Ezan okumanın fazileti hakkında Allah Rasulu Efendimiz'den şu sözler varid olmuştur: Ezanı işiten hiçbir cin, insan ve taş yoktur ki ezan okuyanın lehinde şahitlik yapmamış olsun(21) Yani ezanı işiten her şey, okuyan hakkında şahitlik yapar Ezan okumanın fazileti...
Cevaplar
0
Görüntüleme
141
http:img161**************img1611701tr8cugif Esselamü aleyküm ve rahmetullahi Ezan okundu evet bütün ihtişamı ile ezan okundu yumuşacık kelimeler bilirmiyiz yada anlarmıyız bilinmez! Ezan karanlık içinde bulunan bizleri, aydınlığa çağıran mubarek kelam! Allâhu Ekber Allâhu Ekber...
Cevaplar
0
Görüntüleme
216
858,500Konular
982,380Mesajlar
32,975Kullanıcılar
yazaraliSon üye
Üst Alt