EVİMİZ SONBAHAR
Eyluldu yine kapısını caldığımız, sonbahardı icine girmek icin beklediğimiz Hani oyunlar oynamışızdır da gun boyu; olumune kovalamışızdır gelmeyecek cocukluğumuzu, hani birden akşam olmuştur ve biz yara bere dizlerimizle ve henuz kafiye bulamamış dizelerimizle sokağa bakan merenlerinde tepiniyoruzdur acılsa kapı diye Şanslıysak evimiz tek katlıysa bir de demir parmaklıları varsa sokağa bakan mutfağı annemizin sarkıp kapı acılışını hızlandırabiliriz hani…
İklim musaitse gun boyu guneşin yaladığı kucuk bedenlerimizi akşamsefasına uygun bir serinliğe de bırakmış olabilirsek, sızlamaya başlardı oyun izi yaralarımız Şimdilerde ayrılık ertesi sızlar oldu gonul telimizin kuytulukları…
Benziyor mudur nedir aynı sızıya, benziyor mudur nedir aşk acısı serin bir havadaki yara sızısına?
Sonbahar!
Acma kapıyı ya da ac kapıyı! Anlatacaklarım var; daha sana şikayetler edeceğim yazdan kalmış pişmanlıklarımdan
Kapı onu beklemeleri:
Biliriz ki icerde bekletmenin tatlı bir ofkesi vardır Hani gec kalmışızdır akşam yemeğine, defalarca seslenen pencereleri dışardan kapatmışızdır; vakti gelmiştir de yok gibi davranırız
Yaz biter doneriz yine evimize, ne sinsi ne icten bekleyiştir ondaki Ne vakit geleceğimizi bilir, sabırla beklerdi icimizdeki yalnızlığın percinlenmesini İcimizdeki yaz sıcaklığını atamadığımızı bilir, oylece bekler bizi kapı arkasında
Evden kacmış, isyan etmiş ve bin bir başarısızlıkla eve donmuş yenik cocuklarıydık sonbaharın Once şefkatti gosterdiği yuzumuze sonra da amansız bir ‘ben demiştim!’nutku
Sobalar yanmaya başlardı odalarında sonbaharın Sayısız oyku ve sayısız kızılyaprak dokulur pencerelerinden Hepsi biz gelmeden oğutludur aslında Ne vakit cama yaklaşsak ruzgar alırdı sahneyi, cıkamazdık dışarı
İcimizdeki pişmanlıkların yıllığını tutardı eylul Her yıl, her yaz donuşu tum utanclarımızın gizlendiği bir yıllıktı Yerini bilip de dokunamadığımız, tum bildiklerimizin bizden gizlendiği…
Uzun uzun calardık kapısını sonbaharın istemeden… İsteyerek… Beklerdi işte sessiz nefessiz kapı arkasında; icinde kazanmış ve vazgecilmez olmanın haklı gururu ve bekletmenin tatlı ızdırabı’Acılsın ve başlasın ne başlayacaksa!’ dediğimiz anlarda acılır kapı…
Eylul sonbaharın vefalı kızıydı bizse onun hayırsız cocukları…
Alıntıdır
Eyluldu yine kapısını caldığımız, sonbahardı icine girmek icin beklediğimiz Hani oyunlar oynamışızdır da gun boyu; olumune kovalamışızdır gelmeyecek cocukluğumuzu, hani birden akşam olmuştur ve biz yara bere dizlerimizle ve henuz kafiye bulamamış dizelerimizle sokağa bakan merenlerinde tepiniyoruzdur acılsa kapı diye Şanslıysak evimiz tek katlıysa bir de demir parmaklıları varsa sokağa bakan mutfağı annemizin sarkıp kapı acılışını hızlandırabiliriz hani…
İklim musaitse gun boyu guneşin yaladığı kucuk bedenlerimizi akşamsefasına uygun bir serinliğe de bırakmış olabilirsek, sızlamaya başlardı oyun izi yaralarımız Şimdilerde ayrılık ertesi sızlar oldu gonul telimizin kuytulukları…
Benziyor mudur nedir aynı sızıya, benziyor mudur nedir aşk acısı serin bir havadaki yara sızısına?
Sonbahar!
Acma kapıyı ya da ac kapıyı! Anlatacaklarım var; daha sana şikayetler edeceğim yazdan kalmış pişmanlıklarımdan
Kapı onu beklemeleri:
Biliriz ki icerde bekletmenin tatlı bir ofkesi vardır Hani gec kalmışızdır akşam yemeğine, defalarca seslenen pencereleri dışardan kapatmışızdır; vakti gelmiştir de yok gibi davranırız
Yaz biter doneriz yine evimize, ne sinsi ne icten bekleyiştir ondaki Ne vakit geleceğimizi bilir, sabırla beklerdi icimizdeki yalnızlığın percinlenmesini İcimizdeki yaz sıcaklığını atamadığımızı bilir, oylece bekler bizi kapı arkasında
Evden kacmış, isyan etmiş ve bin bir başarısızlıkla eve donmuş yenik cocuklarıydık sonbaharın Once şefkatti gosterdiği yuzumuze sonra da amansız bir ‘ben demiştim!’nutku
Sobalar yanmaya başlardı odalarında sonbaharın Sayısız oyku ve sayısız kızılyaprak dokulur pencerelerinden Hepsi biz gelmeden oğutludur aslında Ne vakit cama yaklaşsak ruzgar alırdı sahneyi, cıkamazdık dışarı
İcimizdeki pişmanlıkların yıllığını tutardı eylul Her yıl, her yaz donuşu tum utanclarımızın gizlendiği bir yıllıktı Yerini bilip de dokunamadığımız, tum bildiklerimizin bizden gizlendiği…
Uzun uzun calardık kapısını sonbaharın istemeden… İsteyerek… Beklerdi işte sessiz nefessiz kapı arkasında; icinde kazanmış ve vazgecilmez olmanın haklı gururu ve bekletmenin tatlı ızdırabı’Acılsın ve başlasın ne başlayacaksa!’ dediğimiz anlarda acılır kapı…
Eylul sonbaharın vefalı kızıydı bizse onun hayırsız cocukları…
Alıntıdır