Hani elimizin atında bazı şeyler olur, çok değerli Biz onun değerini birçok vakit ondan mahrum kaldığımızda anlarız İşte bunlardan bir her birine ekmek öyle elimizin aşağı oysa, birazcık buğday unu, içme suyu, maya ve biraz da tuzun karışımından elde ediliyor Ekmek adayı bu karışım bir hoş yoğrulur, biraz da mayalandıktan sonra pişirilmeye verilir Keza bu karışıma enzim, tahıl unları, soya unu, patates, süttozu, peynir altı suyu, bitkisel yağlar, sakaroz, üzüm şekeri şurubu, buğday kepeği, kuru gluten ve güya maddeler de katılabilir Fakat her nedense, bir kilo problemi gündeme gelince ilk infaz edilecek olan her zaman o oluyor Suçlu ayağa kalk! Benim şişmanlamamda en büyük suç sana ait Seni yeniden yememek üzere terk ediyorum deniliyor ona Eğer siz de bu kişilerdenseniz, onun mis kokusundan ve lezzetinden ruhunuzu, olmazsa olmaz faaliyetinden de bedeninizi mahrum edersiniz Ve böylece en büyük hatâyı işlemiş olursunuz Neden o suçlu değil de biz suçluyuz? Gelin, buna birlikte karar verelim Türkiyede, insanların günlük hayatlarında tükettikleri enerjinin yüzde 66sı tahıllardan, bu oranın yüzde 56lık kısmı sadece ekmekten karşılanmaktadır Ekmek, protein ve birçok yararlı beslenme öğesi de içerir, lakin o herşeyden önce bir karbonhidrattır Karbonhidrat, karaciğerin elinin aşağı, kolayca ulaşabileceği bir enerji kaynağıdır Fakat vücutta bir metabolizma kanunu işler Kan şekeri insülin tarafından düşürülünce, kanda şeker miktarı karaciğer tarafından sağlanır O da bitince, cisim yağlardan ve proteinlerden enerji sağlar Bu değişim bizim için hiç de dinç olmayabilir Hele bir de yeterli miktarda meyve yenilmiyorsa, karbonhidrattan masrafsız sağlanacak enerji yağ ve proteinden büyük bir külfetle elde edilmeye başlar Protein ve yağ bir yandan kendi görevini yapamaz duruma gelir, diğer tarafta metabolizmanın dengesi bozulur Böbrekler yorulur Büyük moleküllü proteinler böbrek süzgecinde zorluk çıkarır Organizmada keton cisimleri, aseton artar Damarlarda tıkanmalar başlar Ülkemizde birey başına günde sıradan 450 gr ekmek düşüyor Yani toplum olarak biraz artı ekmek yiyor olabiliriz; ama pozitif kiloların biricik sorumlusu o yok Buğday unu dediğimiz beyaz unun kalori oranı, zannedildiği dek artı değildir Meselâ, buğday unundan üretilmiş ince bir dilim 69 kaloriye sahipken, çavdar ekmeği 66 kaloriye sahiptir Kepek ekmeğin kalori değeri düşüktür, ama sürekli onu da yiyemeyiz Çünkü, fitat asidi kepekte yüksek oranda vardır Fazla yendiği takdirde bu asitten vücuda oldukça çok girmiş olur ve bunun sonucunda demir emilimini negatif etkiler ve kansızlığa sebep olur Kaloriyi eksik elde etmek için vücudun dengesini yarmak dürüst olmaz Ekmeğin eksik bilinen özelliklerinden biri de kabuğunun zihinsel ve somut performansa olan olumlu etkisidir Son yıllarda yapılan çalışmalar, bitkilerin destek dokusunu oluşturan posanın insan sağlığı için büyük tartı taşıdığını göstermektedir Posa, sindirim sırasında enzimler göre sindirilemez ve bağırsaklarda belirli bir hacim oluşturarak hareketi sağlar Böylece, besinlerden ve vücudun kendi salgılarından oluşan artık maddeler, zararlı maddelere dönüşmeden vücuttan atılır Posası yüksek gıdalarla beslenen toplumlarda kalın bağırsak hastalıklarına rastlanmazken posası düşük gıdalarla beslenen bazı toplumlarda manâlı sıhhat problemleri görülmektedir Posanın en iyi kaynağı tahılların kabukları ile kuru baklagillerdir Bu sebeple, kepekli ekmeğin zorunlu miktarda yenmesi tavsiye edilmektedir DİŞ ÇÜRÜKLERİ YAPAR MI? Tükürükteki bakterilerin nişastalı ortamda, şekerli ortama tarafından daha pozitif organik asit ürettikleri bilinmektedir Önceleri bu bilgilere dayanarak, tahıl nişastasının diş çürümesine şekerden daha pozitif sebep olduğu sanılıyordu Lakin yapılan çalışmalar, beyaz ve esmer ekmeğin diş çürümelerine neden olmadığını ortaya çıkarmıştır Tersine, esmer ekmekte fitatin cariostatic (diş çürüklerini önleyici tesir) olduğu tahmin edilmektedir Bu konuda yapılan bir araştırmada yüksek glutenli taze ekmeğin, dişleri bayat ve düşük glutenli ekmekten daha az çürüttüğü iddia edilmiştir Her öğünde, 13 dilim yiyebiliriz, çeyrek ekmeğe inebiliriz, lokmalarımızı daha küçültebiliriz Lakin bunlara rağmen onu yemeyi en ince ayrıntısına kadar kesmek bundan böyle size kalıyor Kararı siz verin Sizi mis kokulu ve leziz ekmeğinizle yalnız bırakıyorum DrHIbrahim OZBIYIK