Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Eğitim Ve Kultur Alanındaki İnkılap Hareketleri

Eğitim Ve Kultur Alanındaki İnkılap Hareketleri
0
124

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,753
Etkileşim
89
Puan
48
F-D Coin
0
Ataturkun eğitim alanındaki inkılapları, Ataturkun kultur alanındaki inkılapları

1Eğitim Alanında Yapılan İnkılaplar

a)Tevhidi Tedrisat (Eğitim ve Oğretimin Birleştirilmesi) Kanunu

Osmanlı Devletinde Selcuklulardan devralınan geleneksel eğitim sistemiyle, 18yy sonlarından itibaren Avrupadan esinlenerek kurulan, Batılı sistemde eğitim veren yeni okulların yer aldığı bir eğitim sistemi mevcuttuMufredat programları ve kuruluş amacları birbirinden farklı olan medreseler ile, Avrupa tipinde kurulmuş olan okullardan mezun olan insanlar, birbirinden oldukca değişik, hatta zıt dunya goruşlerine sahip oluyorlardıDevlete bağlı okullardan iki farklı tip insan yetişirken, azınlıkların, yabancı devletlerin ve misyonerlerin sayıları her gun artan okulları da durumu daha karmaşık hale getiriyordu Bu karışıklık sonucu zamanla ortaya cıkan mekteplimedreseli ayrımı, aydınlar arsında bolunmelere yol acarken, toplumun ilerlemesine de engel oluşturuyordu

M Kemal daha Milli Mucadele yıllarında yaptığı bir konuşmasında, mekteplimedreseli cekişmesinin sona erdirilmesi gerektiğini vurgulamıştır Yine O, 16 Temmuz 1921de Ankarada Maarif Kongresini acarken yaptığı konuşmada, “milli kulturun onemi ve gerekliliğinden bahsederken, toplumun eğitim ve kultur konularındaki bolunmuşluğunun ortadan kaldırılması hususuna dikkatleri cekmiştir M Kemal, 1 Mart 1922de , TBMMnin ucuncu toplanma yılını acış konuşmasında da yine bu konuya değinmiş ve eğitim ve oğretim alanında koklu yeniliklerin yapılması gereğinden bahsetmiştir

M Kemal bu denli onem verdiği eğitim konusunda, yapılacak yeniliklerin geciktirilmesinin, topluma buyuk zarar vereceği endişesini taşımaktadır Bu nedenle de O, bu konuda yapılacak olan işleri onceden planlamıştır Bu plan cercevesinde zamanın Milli Eğitim Bakanı Vasıf Bey ve elli arkadaşı tarafından hazırlanan Tevhidi Tedrisat (Eğitim ve Oğretimin Birleştirilmesi) hakkında bir onerge, TBMMne sunulmuştur Bu onerge 3 Mart 1924de TBMM Genel Kurulun da kabul edilerek, eğitim ve oğretim alanında birlik sağlanmıştır Medreseleri kaldıran, butun eğitim ve oğretim kurumlarını tek bir catı altında toplayan ve eğitimimize millilik vasfı kazandıran bu kanun ile Eğitimde yanlış uygulamalara ve batıl fikirlere yer verilmeyeceği de vurgulanmıştır

Eğitim ve oğretim alanında bir başka değişiklik de 2 Mart 1926 tarihinde kabul edilen Maarif Teşkilatı Hakkındaki Kanun ile gercekleştirilmiştir Bu kanunla laik eğitime uygun bir anlayışla, ilk ve orta oğretimin esasları belirlenerek,eğitim hizmetleri modern hale getirilmiş, yeni okulların acılabilmesi devletin iznine bağlı hale getirilmiştir

Tevhidi Tedrisat Kanunu, 1982 anayasasının, 174 maddesinde belirtilen, İnkılap kanunlarının korunması kapsamındadır

b)Latin Harflerinin Kabulu (Harf İnkılabı)

Muslumanlığı kabul etmeden once Gokturk ve Uygur alfabelerini kullanmış olan Turkler, İslamiyeti kabul etmelerinden sonra Arap alfabesini kullanmaya başlamışlardırBu cercevede diğer Musluman Turk Devletleri gibi Osmanlı Devletinde de Arap alfabesi kullanılmıştır Ancak 19 yuzyılın ortalarından itibaren Osmanlı Devletinde bu alfabenin değiştirilmesi ya da ıslah edilmesi şeklinde tartışmalar başlamıştır

Aslında Arap harfleriyle Turkceyi okumak ve yazmak daima sorun yaratmıştır Cunku Arap harfleri, Arap fonetiğine uygun olarak hazırlanmış olduğundan, Turk diline uymaktan uzak kalmıştır Bu nedenle Turk ağzı ile bu harfleri hakkını vererek telaffuz etmek cok zor olmuştur

TCnin kurulmasından sonra, Arap alfabesinin bu durumu goz onunde bulundurularak, bazı aydınlar arasında bu harflerin Turkcenin yapısına uymadığı goruşu ağırlık kazanmıştır Ulkede o yıllarda okuryazar oranı oldukca duşuk idiBatı medeniyetine ulaşmada Latin alfabesine intibak etmek onemli bir surat sağlayacaktı Halkı buyuk olcude okuryazar yapmayı hedefleyen genc cumhuriyette, bu alfabenin değiştirilmesi konusunda bir tartışmanın başlatılmasına sebep olmuştur

Bu tartışmalar surerken, 1925de takvim ve rakamların değiştirilmesi, alfabenin de değiştirilebileceği kanaatini guclendirmiştir Buna bağlı olarak 1926da Bakanlar Kurulu tarafından “Dil Encumeni adıyla, dil uzmanlarından oluşan bir calışma grubu kurulmuşturAlfabenin değiştirilmesi ve yeni Turk alfabesinin hazırlanması ile ilgili calışmalar yapmak uzere kurulan bu grup, Latin harflerinin Turkcenin yapısına uyacağı duşuncesiyle, bu harfleri kullanan bir cok alfabeyi incelemeye başlamıştır Dil Encumeninin calışmaları surerken, Turkiyede 1927 yılından itibaren doktor recetelerinin Latin harfleriyle yazılması uygun gorulmuş ve bu durum alfabe konusundaki tartışmaları tırmandırmıştır

Dil Encumeni 26 Haziran 1928de Ankarada yaptığı bir toplantıda, 1926dan itibaren yaptığı calışmaları değerlendirmiş, alfabe değişikliği ile ilgili olarak neler yapılması gerektiği ve nasıl bir yol izlenmesi lazım geldiği hususlarının yer aldığı “Elifba Raporu adıyla bir rapor hazırlamıştır Bu raporu inceleyen M Kemal, “guzel dilimizi ifade etmek icin yeni Turk harflerini kabul ediyoruz diyerek, alfabenin değiştirileceği konusunda ilk haberi vermiştirCalışmalar hızlandırılarak, 1 Kasım 1928 tarihinde Meclise, yeni Turk alfabesinin kabulu hakkında bir onerge verilmiştir Bu onerge aynı gun, “Turk Harflerinin Kabul ve Uygulanması Hakkında Kanun adıyla kabul edilmiştir

3 Kasım 1928de yururluğe giren 1353 sayılı bu kanunla, 1 Ocak 1929dan itibaren Turkce basılacak kitapların, Turk alfabesi ile basılması ve devlet dairelerinin 1 Ocak 1929dan itibaren yeni harflerle muameleleri gercekleştirmeleri mecburiyeti getirilmiştir Bu kanunla butun yurtta eğitim ve oğretim seferberliği başlatılmıştır M Kemal bazı yerlerde bizzat dersler ermiş ve halka yeni harfleri oğretmek noktasında “başoğretmenlik yapmıştır1 Ocak 1929da “Millet Mektepleri acılarak, halkın okumayazma oğrenmesi temin edilmeye calışılmıştır


2Kultur Alanında Yapılan İnkılaplar

a)Turk Tarihi Alanında Yapılan Calışmalar

Tarih; gecmiş toplumların yaşayışlarını, birbirleriyle olan ilişkilerini yer ve zaman gostererek, sebepsonuc ilişkisi cercevesinde inceleyen bilim dalıdırTarihten faydalanmak, gecmişte yapılan hataları tekrarlamamak milletleri guclu kılar Bu sebeple milletlerin hayatında tarihin ayrı ve ozel bir yeri olması gerekir

Tarihi zengin olan bir millet, aynı zamanda guclu bir millettir Bir milletin guclu olması, gecmişe ait manevi mirasına sahip cıkmasıyla mumkundurBu nedenle bu tur zenginliklerin gunumuze aktarılabilmesi icin tarihe ihtiyac vardır

Osmanlı Devleti doneminde gerek tarih araştırmacılığı, gerekse tarih oğretimi konusunda arzu edilen seviyeye gelinmediği bilinmektedir Eğitim alanındaki ikili anlayış, tarihe de etki etmiş, medreseler genellikle İslam tarihi ile ilgilenirken, diğer okullar da Osmanlı tarihi ile ilgilenmişlerdir

Cumhuriyetin ilk yıllarında bu eksikliği fark eden M Kemal,Tarih bir milletin neler başarmaya muktedir olduğunu gosteren en doğru kılavuzdur diyerek, tarihin bir millet icin onemini işaret etmiştir O, tarihin toplum uzerindeki gucunu gozonunde bulundurarak, bu alanda ciddi bir calışmanın yapılmasını ve Turk tarihinin yeniden yazılmasını istemiştirAtaturk bu konuda takip edilecek yolu, “Tarih yazmak, yapmak kadar onemlidirYazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir nitelik alır diyerek ortaya koymuştur Ayrıca Ataturk milli bir bakış acısıyla ele alınmış bir tarih anlayışı kazandırılması goruşundeydiAtaturkun istediği manada milli tarih calışmalarının surdurulmesi ve Turk Milletinin bir milli tarihe sahip olabilmesi icin ortaya koyduğu en onemli goruş ise şuphesiz Turk Tarih Tezidir Bu tez ile Turk tarihinin sadece Selcuklu ve Osmanlı tarihlerinden ibaret olmadığı vurgulanarak, Turklerin İslamiyet oncesinde de gecmişleri bulunduğu ve bunun da araştırılması gereği ortaya konmuşturButun bu hedefleri gercekleştirmek gayesiyle 1930da Turk Ocaklarına bağlı, Turk Tarihi Tetkik Heyeti adıyla bir encumen kurulmuştur 1931de Turk Ocaklarının kapanması uzerine, Turk tarihi ile ilgili calışmalara ara verilmemesi icin Turk Tarihi Tetkik Cemiyeti (Turk Tarih Kurumu) kurulmuştur

1932 Turk Tarih Kongresinde Ataturkun ortaya attığı Turk Tarih Tezi tartışılmış ve kabul edilmiştir1935de Dil ve Tarih Coğrafya Fakultesi kurularak, Turk Tarihinin ilmi acıdan incelenmesine onculuk edecek bir kurum hizmete girmiştir

b)Turk Dili Alanında Calışmalar, Turk Dil Kurumunun Kurulması

Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan en onemli aractırDil ayrıca bir milletin sahip olduğu tum maddi ve manevi değerlerin,sonraki nesillere aktarılmasını da sağlar

Dilin milletlerin uzun hayatlarında ceşitli zamanlarda değişikliklere uğradığı bir gercektir Turk dili de tarih boyunca buyuk değişiklikler gecirmiştirOsmanlı Devletinde Turkce, Arapca, Farsca kelimelerin ağırlık kazandığı Osmanlıca denilen bir Turkcenin kullanıldığını gormekteyiz Edebiyatta ve devlet hayatında kullanılan bu dilin yanında, Osmanlıda halkın kullandığı sade dil, ulkede sanki iki dil varmış izlenimini uyandırmıştır Osmanlı Devletinin son devirlerinde oldukca dikkati ceken bu carpıklık, Tanzimat doneminden itibaren dil konusunda yeni arayışlara gidilmesine ve bu konuda araştırmalar yapılmasına yol acmıştırBu arayış 20yuzyıl başlarına gelindiğinde Turkcenin yabancı kelimelerden arındırılması şeklini almıştır

Harf inkılabının olumlu sonucları goruldukten sonra Ataturk, 1932 yılında “Turk dilinin kendi benliğine, aslındaki guzellik ve zenginliğe kavuşmasını isteriz diyerek, dil konusunda yapılacak calışmaları haber vermiştir 1932de bu gaye ile Turkcenin geliştirilmesini sağlamak uzere faaliyet yapacak Turk Dili Tetkik Cemiyeti (Turk Dil Kurumu) kurulmuşturBu kurumun calışmaları ile konuşma dili ile yazı dili arasındaki fark ortadan kaldırılmıştır

Alıntıdır​
 
858,505Konular
982,842Mesajlar
33,079Kullanıcılar
beyazkartalxSon üye
Üst Alt