iltasyazilim
FD Üye
Gönüller Sultanı
Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri yaşadığı dönemin gavsı âzamıydı İnsanlara uzanan ilâhî rahmetlere o vesile olurdu Devrin biriciğiydi Makamı, hali, şanı ve şerefi ile eşine az rastlanır bir veliydi
O öyle bir denizdi ki, irfan deryası gibi dalgalarıyla nice velî kulların yardıma koşardı Onun dergâhına uzaktan yakından, her gün, her ay, her yıl kafilelerle insanlar gelirdi Onun nurânî bakışları ve merhametli elleri, Allah’ın kullarına uzanan bir rahmet pınarıydı âdeta
Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri üveysî olarak yetişti Bâyezîdi Bistâmî hazretlerinin ruhaniyeti onu terbiye etmişti Onun hakkında Mevlânâ Celâleddini Rûmî hazretleri şöyle diyor:
“Kalplerin mânevî doktorları olan velîler, uzaktan senin adını işitmekle varlığının ta derinlerine kadar giderler Belki de senin doğuşundan yıllarca evvel, seni görürler ve hallerini bile haber verirler
Ârifler sultanı Bâyezîdi Bistâmî hazretleri, bir gün Rey şehrinin yakınlarına Harakân köyünün hemen yanına gelmişti Yanında müridleri de vardı Harakân köyünden latif bir mânevî koku geldiğini hissetti Bir nefes ruhuna teneffüs etti O latif mânevî kokuyu aldı Ruhu aşk şarabı içmiş gibi oldu ve kendinden geçti
Buzlu su ile dolu olan kabın dışına temas eden hava, ter gibi görünür O kaptaki ter, aslında havanın soğukluğundan kaynaklanır Çünkü kabın içindeki sıcaklık dışına vurmuştur İşte kokuyu getiren rüzgâr da ona buz gibi esti Beden testisindeki suya sıcaklığı vurdu Bedeni de kap içindeki su gibi halis aşk şarabından mânevî sarhoş oldu
Bâyezîdi Bistâmî hazretleri mâna âleminde mest olunca, müridlerinden biri yanına yaklaştı ve şöyle sordu:
“Yüzün kâh kızarıyor, kâh sararıyor, kâh bembeyaz oluyor, bu hoş haller nedir? Anlamı var mıdır?
Sen bir şey kokluyorsun, fakat görünürde gül yok Şüphesiz o koku, gayb âleminden veya hakiki güllerin açtığı gül bahçesinden geliyor, kim bilir?
Bâyezîdi Bistâmî hazretleri şöyle dedi:
“Ey kendini tanıyan ve bilen, muradı ve maksadı olan er insan! Aslında her an sana gayb âleminden bir haber ve mektup gelmekte Her an Yakub gibi senin burnuna da Yusuf’tan şifalar kokusu erişmekte Mest olduğun o testiden bir damla olsun bize de içir Kokusunu duyduğun o gülistandan bize de bir nebze olsun koklat Ey yüce ve güzel er! Bizim dudaklarımız kuru iken senin yalnız olarak içtiğini görmemişiz
Ey felekleri bir anda geçip gelen, çabuk kalk da yediğin ve içtiğinden bize de ikram et!
Bu zamanda mânevî meclislerin senden başka reisi yoktur, ey âriflerin sultanı bizleri de gözet!
Bu mânevî şarabı gizlice içmek nasıl mümkün olabilir? Zira şarap, içeni sarhoş ediyor Bu şarabı içen, diyelim ki, bazı ilâçlarla ağzının kokusunu gizlemiş olsun, peki gözünün sarhoşluğuna ve mahmurluğunun süzülmesine ne demeli?
Bu öylesine bir mânevî koku ki, dünyada yüz binlerce perde onu gizleyemez Bu mânevî kokunun keskinliğinden dolayı, bütün ova doldu; ova ne demek? O mânevî koku dokuz feleği de geçti Bu sır küpünün ağzını çamurla sıvama Çünkü bu günahkâr, gizlenmek istemez Ey sırları bilen ve sırları dile getiren! Lutfeyle de bize ruhunun avladığını açıkla!
Bâyezîdi Bistâmî hazretleri, “Hz Peygamber Efendimiz’e (sav) Yemen tarafından gelen koku gibi, bana da bir acayip mânevî kokular geldi Bu taraftan bir dost kokusu geliyor Bu köyden mâna âleminin bir padişahı yetişecek dedi
Bâyezîdi Bistâmî hazretlerinin söylediği bu tarihi bir kenara yazdılar Onun beyanıyla tarih sayfasını süslediler O tarih gelince, Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri dünyaya gönüller sultanı olarak teşrif etti
Ama o, Bâyezîdi Bistâmî hazretlerinin vefatından yıllarca sonra doğmuştu Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri hakkında neler söylediyse hepsi de aynen gerçek oldu Çünkü Bâyezîdi Bistâmî hazretlerinin delili, levhi mahfûz idi Onun verdiği bu haber ne yıldız ilmiyle alâkalı ne fal bilgisi ne de rüya tabiriydi Ama o Hak Teâlâ’nın kalplere bir ilhamıydı, mânevî ikramıydı
Bâyezîdi Bistâmi hazretleri şöyle dedi:
“Ebü’lHasanı Harakânî benim müridim olacak ve her sabah kabrime gelip ders alacaktır
Gün geldi
Devran döndü
Ebü’lHasanı Harakânî şöyle dedi:
“Ben her sabah Bâyezîdi Bistâmî hazretlerinin kabrini ziyaret eder, kuşluk vaktine kadar onun huzurunda dururum
Çünkü Ebü’lHasanı Harakânî, huzurunda durduğu sürece Bâyezîdi Bistâmî hazretlerini görüyor ve gerekli olan tüm talimatları kendisinden alıyordu Arada bir ses veya söz olmaksızın Ebü’lHasanı Harakânî hazretlerinin bütün problemleri o anda çözülüveriyordu
Nasıl mı?
Bir kış mevsimiydi Kabirlerin üzeri yağan karlarla örtülmüştü O yıl çok kar yağmıştı Kabrin üzeri sanki sancak gibi olmuştu Kubbeler yükselmişti Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri çok üzüldü Kederlendi Tam o sırada kabirden bir ses işitildi:
“Koşup bana gelmen için seni çağırmaktayım
Uyanık ol, kendine gel ve benim sesime doğru koş
Bütün âlem karla örtülmüş olsa bile sen yine de benden yüz çevirme!
Ebü’lHasanı Harakânî hazretlerinin o gün gönlü bir hoş oldu Mürşidinden kalbinin içine nurlar aktı Bâyezîdi Bistâmî hazretleri sayesinde bütün meseleleri çözüldü Bundan sonra ise olanlar oldu O yüksek makamlara ulaştı ve zamanın bir tanesi oldu
Şeyhülislâm Abdullahı Ensârî hazretleri şöyle diyor:
“Şüphesiz hadis, fıkıh gibi dinî ilimlerde pek çok hocam oldu Ama tasavvuftaki üstadım, mürşidim Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri bir taneydi Eğer onu tanımasaydım, gerçeği asla bulamazdım
ALTIN SİLSİLE
Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri yaşadığı dönemin gavsı âzamıydı İnsanlara uzanan ilâhî rahmetlere o vesile olurdu Devrin biriciğiydi Makamı, hali, şanı ve şerefi ile eşine az rastlanır bir veliydi
O öyle bir denizdi ki, irfan deryası gibi dalgalarıyla nice velî kulların yardıma koşardı Onun dergâhına uzaktan yakından, her gün, her ay, her yıl kafilelerle insanlar gelirdi Onun nurânî bakışları ve merhametli elleri, Allah’ın kullarına uzanan bir rahmet pınarıydı âdeta
Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri üveysî olarak yetişti Bâyezîdi Bistâmî hazretlerinin ruhaniyeti onu terbiye etmişti Onun hakkında Mevlânâ Celâleddini Rûmî hazretleri şöyle diyor:
“Kalplerin mânevî doktorları olan velîler, uzaktan senin adını işitmekle varlığının ta derinlerine kadar giderler Belki de senin doğuşundan yıllarca evvel, seni görürler ve hallerini bile haber verirler
Ârifler sultanı Bâyezîdi Bistâmî hazretleri, bir gün Rey şehrinin yakınlarına Harakân köyünün hemen yanına gelmişti Yanında müridleri de vardı Harakân köyünden latif bir mânevî koku geldiğini hissetti Bir nefes ruhuna teneffüs etti O latif mânevî kokuyu aldı Ruhu aşk şarabı içmiş gibi oldu ve kendinden geçti
Buzlu su ile dolu olan kabın dışına temas eden hava, ter gibi görünür O kaptaki ter, aslında havanın soğukluğundan kaynaklanır Çünkü kabın içindeki sıcaklık dışına vurmuştur İşte kokuyu getiren rüzgâr da ona buz gibi esti Beden testisindeki suya sıcaklığı vurdu Bedeni de kap içindeki su gibi halis aşk şarabından mânevî sarhoş oldu
Bâyezîdi Bistâmî hazretleri mâna âleminde mest olunca, müridlerinden biri yanına yaklaştı ve şöyle sordu:
“Yüzün kâh kızarıyor, kâh sararıyor, kâh bembeyaz oluyor, bu hoş haller nedir? Anlamı var mıdır?
Sen bir şey kokluyorsun, fakat görünürde gül yok Şüphesiz o koku, gayb âleminden veya hakiki güllerin açtığı gül bahçesinden geliyor, kim bilir?
Bâyezîdi Bistâmî hazretleri şöyle dedi:
“Ey kendini tanıyan ve bilen, muradı ve maksadı olan er insan! Aslında her an sana gayb âleminden bir haber ve mektup gelmekte Her an Yakub gibi senin burnuna da Yusuf’tan şifalar kokusu erişmekte Mest olduğun o testiden bir damla olsun bize de içir Kokusunu duyduğun o gülistandan bize de bir nebze olsun koklat Ey yüce ve güzel er! Bizim dudaklarımız kuru iken senin yalnız olarak içtiğini görmemişiz
Ey felekleri bir anda geçip gelen, çabuk kalk da yediğin ve içtiğinden bize de ikram et!
Bu zamanda mânevî meclislerin senden başka reisi yoktur, ey âriflerin sultanı bizleri de gözet!
Bu mânevî şarabı gizlice içmek nasıl mümkün olabilir? Zira şarap, içeni sarhoş ediyor Bu şarabı içen, diyelim ki, bazı ilâçlarla ağzının kokusunu gizlemiş olsun, peki gözünün sarhoşluğuna ve mahmurluğunun süzülmesine ne demeli?
Bu öylesine bir mânevî koku ki, dünyada yüz binlerce perde onu gizleyemez Bu mânevî kokunun keskinliğinden dolayı, bütün ova doldu; ova ne demek? O mânevî koku dokuz feleği de geçti Bu sır küpünün ağzını çamurla sıvama Çünkü bu günahkâr, gizlenmek istemez Ey sırları bilen ve sırları dile getiren! Lutfeyle de bize ruhunun avladığını açıkla!
Bâyezîdi Bistâmî hazretleri, “Hz Peygamber Efendimiz’e (sav) Yemen tarafından gelen koku gibi, bana da bir acayip mânevî kokular geldi Bu taraftan bir dost kokusu geliyor Bu köyden mâna âleminin bir padişahı yetişecek dedi
Bâyezîdi Bistâmî hazretlerinin söylediği bu tarihi bir kenara yazdılar Onun beyanıyla tarih sayfasını süslediler O tarih gelince, Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri dünyaya gönüller sultanı olarak teşrif etti
Ama o, Bâyezîdi Bistâmî hazretlerinin vefatından yıllarca sonra doğmuştu Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri hakkında neler söylediyse hepsi de aynen gerçek oldu Çünkü Bâyezîdi Bistâmî hazretlerinin delili, levhi mahfûz idi Onun verdiği bu haber ne yıldız ilmiyle alâkalı ne fal bilgisi ne de rüya tabiriydi Ama o Hak Teâlâ’nın kalplere bir ilhamıydı, mânevî ikramıydı
Bâyezîdi Bistâmi hazretleri şöyle dedi:
“Ebü’lHasanı Harakânî benim müridim olacak ve her sabah kabrime gelip ders alacaktır
Gün geldi
Devran döndü
Ebü’lHasanı Harakânî şöyle dedi:
“Ben her sabah Bâyezîdi Bistâmî hazretlerinin kabrini ziyaret eder, kuşluk vaktine kadar onun huzurunda dururum
Çünkü Ebü’lHasanı Harakânî, huzurunda durduğu sürece Bâyezîdi Bistâmî hazretlerini görüyor ve gerekli olan tüm talimatları kendisinden alıyordu Arada bir ses veya söz olmaksızın Ebü’lHasanı Harakânî hazretlerinin bütün problemleri o anda çözülüveriyordu
Nasıl mı?
Bir kış mevsimiydi Kabirlerin üzeri yağan karlarla örtülmüştü O yıl çok kar yağmıştı Kabrin üzeri sanki sancak gibi olmuştu Kubbeler yükselmişti Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri çok üzüldü Kederlendi Tam o sırada kabirden bir ses işitildi:
“Koşup bana gelmen için seni çağırmaktayım
Uyanık ol, kendine gel ve benim sesime doğru koş
Bütün âlem karla örtülmüş olsa bile sen yine de benden yüz çevirme!
Ebü’lHasanı Harakânî hazretlerinin o gün gönlü bir hoş oldu Mürşidinden kalbinin içine nurlar aktı Bâyezîdi Bistâmî hazretleri sayesinde bütün meseleleri çözüldü Bundan sonra ise olanlar oldu O yüksek makamlara ulaştı ve zamanın bir tanesi oldu
Şeyhülislâm Abdullahı Ensârî hazretleri şöyle diyor:
“Şüphesiz hadis, fıkıh gibi dinî ilimlerde pek çok hocam oldu Ama tasavvuftaki üstadım, mürşidim Ebü’lHasanı Harakânî hazretleri bir taneydi Eğer onu tanımasaydım, gerçeği asla bulamazdım
ALTIN SİLSİLE
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.