iltasyazilim
FD Üye
Ebû Said Bin ElArabi hayatı
Ebû Said Bin ElArabi hakkında data
Ebû Said Bin ElArabi'nin doğum târihi bilinmemektedir İsmi Ahmed bin Muhammed bin Ziyâd Basrî, künyesiEbû Saîd`dir İbnül Arabî diye de bilinir Büyük velilerden olan Ebû Said Bin ElArabi aslen Basralıdır 952 (H341) senesinde Mekkei mükerremede vefât etti
Ebû Saîd bin elArabî, evliyânın büyüklerinden Cüneydi Bağdâdî, Amr bin Osman, Ebü`lHasan Nûrî, Hasan Mevsihî, Ebû Câfer Haffâr, Ebü`lFeth Hammâl ve başkalarıyla sohbet edip kemâle geldi Mekkei mükerremede ikâmet edip orada ilim ve nezaket öğretti Kendisine Haremin Şeyhi, Mekke`nin en büyük velîsi adı verildi Tasavvuf ve hadîsi şerîf ilimlerine dâir eserler yazdı Hikmetli sözleri pekçoktur Kendisine tasavvuftan sorulduğunda: Tasavvufun tamâmı abes şeylerden yürüyüp gitmek, mârifetin tamâmı ise cehâletini îtirâf etmektir buyurdu
Nefsin ve dünyâ sevgisinin zararlarından sakındırırdı Bu hususta da; Nefsin ile meşgûl olman, seni Allahü teâlâya ibâdetten alıkoyar Dünyâya olan merâkın da, âhiret merâkından uzaklaştırır buyurdu
Riyâ ve gösteriş yapanları münâsip bir lisanla îkâz ederdi Bu sebeple; Hüsranda kalanların en fena durumda olanı, yaptığı iyi amelleri halka gösteren ve şahdamarından daha yakın olan Allahü teâlânın huzûruna, fena amellerle çıkandır buyururdu
En iyi vakit ne zamandır? denildi O; Tüm vakitler, Allahü teâlânındır En iyi zaman, Allahü teâlânın râzı olduğu vakittir buyurdu
Sevdiklerine nasîhat olarak: Allahü teâlâ, nîmeti mârifete ihsânı ibâdete, rahmetini tövbeye, tövbeyi de günahların affına sebep kıldı
Eğer ârife, sürekli dünyâda kalacaksın denilseydi, üzüntüsünden ölürdü Cennet ehli için de, sizler Cennet`ten çıkacaksınız denilseydi, onlar da üzüntülerinden ölürlerdi
Dünyâ, bir an önce oradan çıkmakla hoş, Cennet onu istemek ve orada aralıksız kalmakla hoş olur
Allahü teâlâ, dostlarının bâzı ahlâkını düşmanlarına vermiştir O ahlâk ile Allah dostlarına yardım ederler, bu sebeple Allah dostları da kuytu ederler
Ebû Seîd bin Arabî`nin rivâyet ettiği hadîsi şerîfte, Peygamber efendimiz; Ey müminler! Eshâbıma fena söz söylemeyiniz Allahü teâlâya ant ederim ancak, sizden biriniz Uhud Dağı kadar altın sadaka verse, bu sadakanın sevâbı Eshâbımdan birisinin iki avuç hurma sadakasının fazîletine ulaşamaz Hattâ bunun yarısına da ulaşamaz buyurdu
Eserlerinden bâzıları şunlardır:
1) TabakâtünNüssâk, 2) KitâbülCem` vetTefrîk fî ÂdâbitTarîka, 3) KitâbülFevâid filHadîs, 4) KitâbülVasâya
ALLAHÜ TEÂLÂNIN KUDRETİYLE
Kendisi anlatır: Bir zaman, gönül ehli güzel haller sâhibi bir kısım cemâatle Mekke`den Irak`a gidiyorduk Yol güzergâhında konaklayıp bir kuyu başında mola verdik Fazla susamıştık Lâkin kuyudan su çekecek ipimiz yoktu Paltolarımızdan şerit hâlinde bağlar kesip birbirine ekledik Sonra bunu kovaya bağlayıp kuyudan su çekerek o cemâatte bulunanların herbirine dağıttım Kana kana su içip susuzluklarını giderdiler Sonradan kendim için kovayı kuyuya sarkıttım İp koptu Kova kuyuya düşüp kayboldu O sırada Allahü teâlânın kudretiyle kuyunun suyu ağzına kadar yükseliverdi Sudan içtim Bu hâli oradakiler de görüp hayretler içerisinde kaldılar O süre onlara dönüp; Ey yol arkadaşlarım! Niye buna şaşıyorsunuz? dedim Onlar; Bu hârikulâde bir meslek deyince, ben; Evet böylece! Lâkin âlemlerin rabbi olan Allahü teâlânın kudretiyle olan bir iştir diye yanıt verdim
1) TabakâtüsSûfiyye; s428
2) HilyetülEvliyâ; c10, s375
3) Risâlei Kuşeyrî; s164
4) TabakâtülKübrâ; c1, s137
5) NefehâtülÜns; s266
6) Tabakâtı Evliyâ; s77
7) SefînetülEvliyâ; s148
8) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c4, s92 *
Ebû Said Bin ElArabi hakkında data
Ebû Said Bin ElArabi'nin doğum târihi bilinmemektedir İsmi Ahmed bin Muhammed bin Ziyâd Basrî, künyesiEbû Saîd`dir İbnül Arabî diye de bilinir Büyük velilerden olan Ebû Said Bin ElArabi aslen Basralıdır 952 (H341) senesinde Mekkei mükerremede vefât etti
Ebû Saîd bin elArabî, evliyânın büyüklerinden Cüneydi Bağdâdî, Amr bin Osman, Ebü`lHasan Nûrî, Hasan Mevsihî, Ebû Câfer Haffâr, Ebü`lFeth Hammâl ve başkalarıyla sohbet edip kemâle geldi Mekkei mükerremede ikâmet edip orada ilim ve nezaket öğretti Kendisine Haremin Şeyhi, Mekke`nin en büyük velîsi adı verildi Tasavvuf ve hadîsi şerîf ilimlerine dâir eserler yazdı Hikmetli sözleri pekçoktur Kendisine tasavvuftan sorulduğunda: Tasavvufun tamâmı abes şeylerden yürüyüp gitmek, mârifetin tamâmı ise cehâletini îtirâf etmektir buyurdu
Nefsin ve dünyâ sevgisinin zararlarından sakındırırdı Bu hususta da; Nefsin ile meşgûl olman, seni Allahü teâlâya ibâdetten alıkoyar Dünyâya olan merâkın da, âhiret merâkından uzaklaştırır buyurdu
Riyâ ve gösteriş yapanları münâsip bir lisanla îkâz ederdi Bu sebeple; Hüsranda kalanların en fena durumda olanı, yaptığı iyi amelleri halka gösteren ve şahdamarından daha yakın olan Allahü teâlânın huzûruna, fena amellerle çıkandır buyururdu
En iyi vakit ne zamandır? denildi O; Tüm vakitler, Allahü teâlânındır En iyi zaman, Allahü teâlânın râzı olduğu vakittir buyurdu
Sevdiklerine nasîhat olarak: Allahü teâlâ, nîmeti mârifete ihsânı ibâdete, rahmetini tövbeye, tövbeyi de günahların affına sebep kıldı
Eğer ârife, sürekli dünyâda kalacaksın denilseydi, üzüntüsünden ölürdü Cennet ehli için de, sizler Cennet`ten çıkacaksınız denilseydi, onlar da üzüntülerinden ölürlerdi
Dünyâ, bir an önce oradan çıkmakla hoş, Cennet onu istemek ve orada aralıksız kalmakla hoş olur
Allahü teâlâ, dostlarının bâzı ahlâkını düşmanlarına vermiştir O ahlâk ile Allah dostlarına yardım ederler, bu sebeple Allah dostları da kuytu ederler
Ebû Seîd bin Arabî`nin rivâyet ettiği hadîsi şerîfte, Peygamber efendimiz; Ey müminler! Eshâbıma fena söz söylemeyiniz Allahü teâlâya ant ederim ancak, sizden biriniz Uhud Dağı kadar altın sadaka verse, bu sadakanın sevâbı Eshâbımdan birisinin iki avuç hurma sadakasının fazîletine ulaşamaz Hattâ bunun yarısına da ulaşamaz buyurdu
Eserlerinden bâzıları şunlardır:
1) TabakâtünNüssâk, 2) KitâbülCem` vetTefrîk fî ÂdâbitTarîka, 3) KitâbülFevâid filHadîs, 4) KitâbülVasâya
ALLAHÜ TEÂLÂNIN KUDRETİYLE
Kendisi anlatır: Bir zaman, gönül ehli güzel haller sâhibi bir kısım cemâatle Mekke`den Irak`a gidiyorduk Yol güzergâhında konaklayıp bir kuyu başında mola verdik Fazla susamıştık Lâkin kuyudan su çekecek ipimiz yoktu Paltolarımızdan şerit hâlinde bağlar kesip birbirine ekledik Sonra bunu kovaya bağlayıp kuyudan su çekerek o cemâatte bulunanların herbirine dağıttım Kana kana su içip susuzluklarını giderdiler Sonradan kendim için kovayı kuyuya sarkıttım İp koptu Kova kuyuya düşüp kayboldu O sırada Allahü teâlânın kudretiyle kuyunun suyu ağzına kadar yükseliverdi Sudan içtim Bu hâli oradakiler de görüp hayretler içerisinde kaldılar O süre onlara dönüp; Ey yol arkadaşlarım! Niye buna şaşıyorsunuz? dedim Onlar; Bu hârikulâde bir meslek deyince, ben; Evet böylece! Lâkin âlemlerin rabbi olan Allahü teâlânın kudretiyle olan bir iştir diye yanıt verdim
1) TabakâtüsSûfiyye; s428
2) HilyetülEvliyâ; c10, s375
3) Risâlei Kuşeyrî; s164
4) TabakâtülKübrâ; c1, s137
5) NefehâtülÜns; s266
6) Tabakâtı Evliyâ; s77
7) SefînetülEvliyâ; s148
8) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c4, s92 *