nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
Ebû Muhammed Razi Kimdir Özet Olarak Hayatı,
Nişâbur'da yetişen büyük velîlerden İsmiAbdullah bin Muhammed erRâzî, künyesi Ebû Muhammed'dir Şa'rânî ve Haddâd diye de tanınır Aslen Reyli olup, Nişâbur'da doğup büyüdü Doğum târihi bilinmemektedir 964 (H353) senesi Nişâbur'da vefât etti
Evliyânın büyüklerinden Ebû Osman Hîrî'nin sohbetlerinde yetişip kemâle geldi Ebû Osman hazretleri Ebû Muhammed Râzî'nin yetişmesinde husûsî ihtimâm gösterirdi
Ebû MuhammedRâzî; Cüneydi Bağdâdî, Muhammed bin Fadl, Ruveym, Semnûn, Yûsuf bin Hüseyin, Ebû AliCürcânî, Muhammed bin Hamid ve başka büyük zâtlarla görüşüp sohbet etti Fıkıh, hadîs ve öteki ilimlerde âlim idi Çok hadîsi şerîf yazdı ve rivâyet etti Sika, güvenilir bir râvi idi Bilhassa tasavvuf yolunun inceliklerini iyi bilirdi Haram ve şüphelilerden sakınmakta, hattâ şüpheli edinmek korkusu ile mübahların çoğunu terketmekte, nefse şiddet gelen şeyleri yapmakta fazla tedbirli idi
Talebeliğinde Muhammed Râzî, hocasıOsman Hîrî'nin, Muhammed bin Fadl Belhî'yi medhettiğini işitmişti Onu görme arzusuna düştü Ziyâretine gitti Lakin zannettiği gibi bulmadı Hocasına döndü Hocası ona; O zâtı nasıl buldun?deyince, o; Zannettiğim gibi değildiye yanıt verdiEbû Osman hazretleri ona; Evlâdım! Sen onu küçümsedin Bir kimse bir kimseyi küçümserse ondan istifâde edemez Derhal hürmetle ona dön!buyurdu Abdullah Râzî hatâsını anlayıp geri döndü Ondan fazla istifâdesi oldu
Hikmetli sözleri pekçoktur
Kendisine; Dünyâ sevgisi nedir?denildi O; Dünyâ, Allahü teâlâ ile senin aranda perde olan her şeydirbuyurdu
Yine, şikâyet ve gönül darlığından suâl edildi Buna da; Şikâyet ve gönül darlığı, mârifet azlığından Allahü teâlâyı tanımamaktan ileri gelirbuyurdu
Sohbetlerinde; Bir kimse, İslâmiyetin emirlerine uyup uymadığını iyi anlamak istiyorsa, bu emir ve yasakları nefsine uygulama etsin Eğer emirleri yapmakta ve yasaklardan sakınmakta bir isteksizlik, gevşeklik yahut, bilsin ancak İslâmiyete uymaktadır
Ahlâk, Allahü teâlânın sana ihsân ettiklerini büyük, senin O'nun rızâsı için yaptıklarını küçük görmendir
Allahü teâlâya yakın olma makâmına kavuşmak isteyen, nefsin arzuları ile kendisi aralarında, demir gibi kavî bir duvar bulundursun
Sabrın alâmeti, şikâyeti terk edip, musîbeti ve sıkıntıları gizlemektir
Sürekli ilimle meşgûl olmak, insanın ayıplarını anlamasına sebeb olur
İlim öğrenmek, ilmi ile amel etmek, amelini düzgün yapamadığını düşünüp korkmak, Allahü teâlâyı tanımanın alâmetlerindendir
Susmayı ganîmet saymayan kimse, ne değin konuşursa konuşsun boşunadırbuyurdu
Hocası, Osman Hîrî hazretlerini fazla sever ve; Böylece fazla evliyâ ile görüşüp sohbet ettim Lâkin Allahü teâlâyı tanımak husûsunda hocamdan daha fazla mârifet sâhibi birini görmedimderdi
Ebû Nasr Harrânî anlatır: Ebû Muhammed Râzî'ye bana bir duâ öğretmesini ricâ ettim Bana şöyle duâ etmemi söyledi: Yâ Rabbî! Bize, seni hakkıyla tanımayı, sana hakkıyla ibâdet edebilmeyi ihsân et Bizi sana yaklaştıracak şeyleri nasîb eyle Bizlere hâlis tevekkül, hüsni zan, dünyâ ve âhirette âfiyet ve iyilikler ihsân buyur *
Nişâbur'da yetişen büyük velîlerden İsmiAbdullah bin Muhammed erRâzî, künyesi Ebû Muhammed'dir Şa'rânî ve Haddâd diye de tanınır Aslen Reyli olup, Nişâbur'da doğup büyüdü Doğum târihi bilinmemektedir 964 (H353) senesi Nişâbur'da vefât etti
Evliyânın büyüklerinden Ebû Osman Hîrî'nin sohbetlerinde yetişip kemâle geldi Ebû Osman hazretleri Ebû Muhammed Râzî'nin yetişmesinde husûsî ihtimâm gösterirdi
Ebû MuhammedRâzî; Cüneydi Bağdâdî, Muhammed bin Fadl, Ruveym, Semnûn, Yûsuf bin Hüseyin, Ebû AliCürcânî, Muhammed bin Hamid ve başka büyük zâtlarla görüşüp sohbet etti Fıkıh, hadîs ve öteki ilimlerde âlim idi Çok hadîsi şerîf yazdı ve rivâyet etti Sika, güvenilir bir râvi idi Bilhassa tasavvuf yolunun inceliklerini iyi bilirdi Haram ve şüphelilerden sakınmakta, hattâ şüpheli edinmek korkusu ile mübahların çoğunu terketmekte, nefse şiddet gelen şeyleri yapmakta fazla tedbirli idi
Talebeliğinde Muhammed Râzî, hocasıOsman Hîrî'nin, Muhammed bin Fadl Belhî'yi medhettiğini işitmişti Onu görme arzusuna düştü Ziyâretine gitti Lakin zannettiği gibi bulmadı Hocasına döndü Hocası ona; O zâtı nasıl buldun?deyince, o; Zannettiğim gibi değildiye yanıt verdiEbû Osman hazretleri ona; Evlâdım! Sen onu küçümsedin Bir kimse bir kimseyi küçümserse ondan istifâde edemez Derhal hürmetle ona dön!buyurdu Abdullah Râzî hatâsını anlayıp geri döndü Ondan fazla istifâdesi oldu
Hikmetli sözleri pekçoktur
Kendisine; Dünyâ sevgisi nedir?denildi O; Dünyâ, Allahü teâlâ ile senin aranda perde olan her şeydirbuyurdu
Yine, şikâyet ve gönül darlığından suâl edildi Buna da; Şikâyet ve gönül darlığı, mârifet azlığından Allahü teâlâyı tanımamaktan ileri gelirbuyurdu
Sohbetlerinde; Bir kimse, İslâmiyetin emirlerine uyup uymadığını iyi anlamak istiyorsa, bu emir ve yasakları nefsine uygulama etsin Eğer emirleri yapmakta ve yasaklardan sakınmakta bir isteksizlik, gevşeklik yahut, bilsin ancak İslâmiyete uymaktadır
Ahlâk, Allahü teâlânın sana ihsân ettiklerini büyük, senin O'nun rızâsı için yaptıklarını küçük görmendir
Allahü teâlâya yakın olma makâmına kavuşmak isteyen, nefsin arzuları ile kendisi aralarında, demir gibi kavî bir duvar bulundursun
Sabrın alâmeti, şikâyeti terk edip, musîbeti ve sıkıntıları gizlemektir
Sürekli ilimle meşgûl olmak, insanın ayıplarını anlamasına sebeb olur
İlim öğrenmek, ilmi ile amel etmek, amelini düzgün yapamadığını düşünüp korkmak, Allahü teâlâyı tanımanın alâmetlerindendir
Susmayı ganîmet saymayan kimse, ne değin konuşursa konuşsun boşunadırbuyurdu
Hocası, Osman Hîrî hazretlerini fazla sever ve; Böylece fazla evliyâ ile görüşüp sohbet ettim Lâkin Allahü teâlâyı tanımak husûsunda hocamdan daha fazla mârifet sâhibi birini görmedimderdi
Ebû Nasr Harrânî anlatır: Ebû Muhammed Râzî'ye bana bir duâ öğretmesini ricâ ettim Bana şöyle duâ etmemi söyledi: Yâ Rabbî! Bize, seni hakkıyla tanımayı, sana hakkıyla ibâdet edebilmeyi ihsân et Bizi sana yaklaştıracak şeyleri nasîb eyle Bizlere hâlis tevekkül, hüsni zan, dünyâ ve âhirette âfiyet ve iyilikler ihsân buyur *