nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
EBÛ BEKR BİN SÂLİM AYDERÛS YAŞAMSAL
Yemenli meşhûr velîlerden İsmi Ebû Bekr bin Sâlim bin Abdullah bin Abdurrahmân bin Abdullah bin Abdurrahmân esSekkâf'dır 1513 (H919) senesinde Terîm'de doğdu 1584 (H992)'de Hadramût köylerinden Aynat'da vefât etti
Tasavvufta üstün haller sâhibi idi Zamânında cümbür cemaat kadar sevilen ve sohbetine gidilen bir velî idi Küçük yaşta ilim tahsîline başladı İlim öğrenme husûsunda büyük bir gayret ve azim gösterdi Ulûmu âliyye denilen yüksek din bilgilerini öğrendi Zamânının ünlü âlimlerinden Şeyhi Kebîr Ömer bin Şeybâd'dan, ŞeyhülFakîh Abdullah bin Muhammed bin Sehl bin Kuşeyr'den, fıkıh âlimlerinden Ömer bin Abdullah bin Mahreme'den, Ahmed bin Alevî bin Hucdeb'den ilim öğrendi Okuduğu her hocadan aldığı dersleri başarı ile tamamladı Bu zâtlardan sonra da zamânında benzeri eksik yer alan fazîlet sâhibi İbni Cemâl'den ders alıp ilimde iyice yetişti Bundan Böyle ilim denizinde sanatçı bir yüzücü olmuştu
Tahsil devresinden daha sonra Aynat köyüne dönüp, bir ev yaptırarak kendi köşesine çekildi İlim ve ibâdetle meşgul oldu Geceleri az uyur, çok ibâdet ederdi Nefsini ıslah için çok gayret gösterdi Nihâyet Allahü teâlânın ihsanları peşpeşe gelmeye başladı Pek az kimseye nasîb olan üstün hallere ve kemal derecelerine kavuştu Kerâmetleri ve keşifleri görüldü Halk aralarında güneş gibi parlayan bir evliyâ oldu Bu hâlini görenler ziyâretine ve sohbetine koştular Uzaktan yakından gelenlerle etrâfı dolup taştı Sohbetleriyle insanlara rehberlik etti Meşhur hocası Seyyid Ahmed bin Alevî bin Hacder duyunca, memnun olup, onu fazla methetti Daha Sonra bu hocasının huzûruna gitti Hocası; Sende bu yüksek haller hangi sebeple hâsıl oldu?diye sorunca, hâlini kısaca bildirip hepsinin Allahü teâlânın ihsânı olduğunu ifâde etti Hocası ona Aynat köyüne dönüp orada insanlara rehberlik yapmasını söyleyince, Aynat köyüne döndü İnsanlara Allahü teâlânın dikte ve yasaklarını anlattı İslâmiyete uymalarını sağlayıp, saâdete ermelerine sebeb oldu Ayrıca talebelere ders verdi Bulunduğu yerde sohbetinden ve ilminden istifâde edilen ve herkesin mürâcaat ettiği bir kimse oldu O Kadar çok talebe yetiştirdi Seyyid Ahmed Habeşî, Seyyid Abdurrahmân bin Muhammed Câferî, Seyyid Muhammed Alevî, Seyyid Abdurrahmân elBeyd, Seyyid Yûsuf Kâdî, Seyyid Hasan bin Şuayb, Şeyh Ahmed bin Sehl, Muhammed bin Sirâceddîn bunlardan bâzılarıdır
Son derece merhâmetli ve eli bol idi Mallarını fakir, fakir, zayıf ve kimsesizlere yardım için ortaya koymuştu Üstün ahlâk ve güzel muâmelesi ile herkes tarafından sevilirdi öyle mütevâzi idi fakat, kendisini tanımayanlar kendi halinde halktan biri zannederlerdi Kerâmetlerini son derece gizlerdi Muhammed bin Sirâceddîn kadar menkıbeleri BulûguzGalibiyet velMegânim fî Menâkıbı Şeyh Ebû Bekr bin Sâlim adlı kitapta toplanmıştır
Hadramût bölgesinde yetişen âlimlerin büyüklerinden olup, fazla kerâmetleri görüldü Talebelerinin hepsinin hatırından geçenleri bilirdi
Talebelerinden biri Terîm denilen yerde idi Orada oturmak için bir ev yerine getirmek istiyordu Hocası Ebû Bekr Ayderûs ile istişâre edip danışmayı düşündü Sonradan hocasının gönderdiği bir haberci, ona evi yapması haberini getirdi Habercinin Aynat denilen yerden çıkışı, onun istişâre etmeyi düşündüğü vakte tesâdüf ediyordu
Sevdiklerinden bâzıları, gece kalkıp ibâdet yapabilmek için kahve içiyorlardı Birisinin kahvesi tükendi Parası olmadığı için satın da alamadı Hocası ona ağaç kabuğu yolladı ve ona; Bundan pişir ve bir yerine bir şey olursa bundan üzerine koydiye haber yolladı O da böyle yaptı Bu kabuk kahve lezzetinde olduğu gibi dertlere de şifâ idi Senelerce buna devâm etti
Talebelerinden birisi, tüccarlarla birlikte Hindistan'dan dönüyordu Maksadları, NedrülMehâ denilen yere gitmekti Rüzgâr muhâlefeti sebebiyle gemileri batma tehlikesi geçirdi, çok yoruldular Sonra Hindistan'a dönmeye karar verdiler Talebe, rüyâsında hocası Ebû Bekr bin Sâlim Ayderûs'u gördü O şöyle dedi: Gemidekilere adakta bulunmalarını ve sevinmelerini söyleyinUyandı ve gördüklerini haber verdi her biri gücü yettiği değin adakta bulundu Daha Sonra hoş bir yel çıktı Onları NedrülMehâ denilen yere ulaştırdı Talebe, Aynat'a geldiğinde, daha hiçbir şey söylemeden, hocası başlarına neler geldiğini haber verdi ve; İşte bu senin adağındır Denizde şöyle olmuştur Filanca şunu adamıştırdiye uzun uzun anlattı
Ebû Bekr bin Sâlim Ayderûs, bir süre, hapiste olan Ömer bin Bedr Kuseyrî'ye haber gönderip, hapisten kurtulacağını ve vâli olacağını müjdeledi Fazla geçmeden o hapisten çıktı ve Hadramût'a vâli oldu
Ebû Bekr bin Sâlim hazretlerinin şu eserleri vardır: FethülMevâhib ve BugyetütTâlib, Mi'râcülErvah ilâ MenhecülVedâh, MiftâhakılSerâir ve KenzüzZehâir, Mi'râcütTevhîd
KAYBOLAN DEVE
Bir köylü, devesini kaybetti, aradı bulamadı Ebû Bekr bin Sâlim'in talebelerinden bâzısı ona; Hocamız senin devenin yerini bilirdediler Köylü geldi ve Ebû Bekr bin Sâlim'e talebelerinin kendisine söylediği şeyi haber verdi O da talebelerini çağırdı ve durumu sordu Talebelerden biri dedi ancak: Efendim, sizden, dünyâ bizim iki elimiz arasındaki çanak gibidir, dediğinizi işittim Bu köylünün devesi de dünyânın içindedirEbû Bekr bin Sâlim, talebesini yeniden bu şekilde konuşmaktan menetti ve köylüye; Deveni filanca vâdide ara, olur ya bulursunbuyurdu Köylü devesini orada buldu
*
Yemenli meşhûr velîlerden İsmi Ebû Bekr bin Sâlim bin Abdullah bin Abdurrahmân bin Abdullah bin Abdurrahmân esSekkâf'dır 1513 (H919) senesinde Terîm'de doğdu 1584 (H992)'de Hadramût köylerinden Aynat'da vefât etti
Tasavvufta üstün haller sâhibi idi Zamânında cümbür cemaat kadar sevilen ve sohbetine gidilen bir velî idi Küçük yaşta ilim tahsîline başladı İlim öğrenme husûsunda büyük bir gayret ve azim gösterdi Ulûmu âliyye denilen yüksek din bilgilerini öğrendi Zamânının ünlü âlimlerinden Şeyhi Kebîr Ömer bin Şeybâd'dan, ŞeyhülFakîh Abdullah bin Muhammed bin Sehl bin Kuşeyr'den, fıkıh âlimlerinden Ömer bin Abdullah bin Mahreme'den, Ahmed bin Alevî bin Hucdeb'den ilim öğrendi Okuduğu her hocadan aldığı dersleri başarı ile tamamladı Bu zâtlardan sonra da zamânında benzeri eksik yer alan fazîlet sâhibi İbni Cemâl'den ders alıp ilimde iyice yetişti Bundan Böyle ilim denizinde sanatçı bir yüzücü olmuştu
Tahsil devresinden daha sonra Aynat köyüne dönüp, bir ev yaptırarak kendi köşesine çekildi İlim ve ibâdetle meşgul oldu Geceleri az uyur, çok ibâdet ederdi Nefsini ıslah için çok gayret gösterdi Nihâyet Allahü teâlânın ihsanları peşpeşe gelmeye başladı Pek az kimseye nasîb olan üstün hallere ve kemal derecelerine kavuştu Kerâmetleri ve keşifleri görüldü Halk aralarında güneş gibi parlayan bir evliyâ oldu Bu hâlini görenler ziyâretine ve sohbetine koştular Uzaktan yakından gelenlerle etrâfı dolup taştı Sohbetleriyle insanlara rehberlik etti Meşhur hocası Seyyid Ahmed bin Alevî bin Hacder duyunca, memnun olup, onu fazla methetti Daha Sonra bu hocasının huzûruna gitti Hocası; Sende bu yüksek haller hangi sebeple hâsıl oldu?diye sorunca, hâlini kısaca bildirip hepsinin Allahü teâlânın ihsânı olduğunu ifâde etti Hocası ona Aynat köyüne dönüp orada insanlara rehberlik yapmasını söyleyince, Aynat köyüne döndü İnsanlara Allahü teâlânın dikte ve yasaklarını anlattı İslâmiyete uymalarını sağlayıp, saâdete ermelerine sebeb oldu Ayrıca talebelere ders verdi Bulunduğu yerde sohbetinden ve ilminden istifâde edilen ve herkesin mürâcaat ettiği bir kimse oldu O Kadar çok talebe yetiştirdi Seyyid Ahmed Habeşî, Seyyid Abdurrahmân bin Muhammed Câferî, Seyyid Muhammed Alevî, Seyyid Abdurrahmân elBeyd, Seyyid Yûsuf Kâdî, Seyyid Hasan bin Şuayb, Şeyh Ahmed bin Sehl, Muhammed bin Sirâceddîn bunlardan bâzılarıdır
Son derece merhâmetli ve eli bol idi Mallarını fakir, fakir, zayıf ve kimsesizlere yardım için ortaya koymuştu Üstün ahlâk ve güzel muâmelesi ile herkes tarafından sevilirdi öyle mütevâzi idi fakat, kendisini tanımayanlar kendi halinde halktan biri zannederlerdi Kerâmetlerini son derece gizlerdi Muhammed bin Sirâceddîn kadar menkıbeleri BulûguzGalibiyet velMegânim fî Menâkıbı Şeyh Ebû Bekr bin Sâlim adlı kitapta toplanmıştır
Hadramût bölgesinde yetişen âlimlerin büyüklerinden olup, fazla kerâmetleri görüldü Talebelerinin hepsinin hatırından geçenleri bilirdi
Talebelerinden biri Terîm denilen yerde idi Orada oturmak için bir ev yerine getirmek istiyordu Hocası Ebû Bekr Ayderûs ile istişâre edip danışmayı düşündü Sonradan hocasının gönderdiği bir haberci, ona evi yapması haberini getirdi Habercinin Aynat denilen yerden çıkışı, onun istişâre etmeyi düşündüğü vakte tesâdüf ediyordu
Sevdiklerinden bâzıları, gece kalkıp ibâdet yapabilmek için kahve içiyorlardı Birisinin kahvesi tükendi Parası olmadığı için satın da alamadı Hocası ona ağaç kabuğu yolladı ve ona; Bundan pişir ve bir yerine bir şey olursa bundan üzerine koydiye haber yolladı O da böyle yaptı Bu kabuk kahve lezzetinde olduğu gibi dertlere de şifâ idi Senelerce buna devâm etti
Talebelerinden birisi, tüccarlarla birlikte Hindistan'dan dönüyordu Maksadları, NedrülMehâ denilen yere gitmekti Rüzgâr muhâlefeti sebebiyle gemileri batma tehlikesi geçirdi, çok yoruldular Sonra Hindistan'a dönmeye karar verdiler Talebe, rüyâsında hocası Ebû Bekr bin Sâlim Ayderûs'u gördü O şöyle dedi: Gemidekilere adakta bulunmalarını ve sevinmelerini söyleyinUyandı ve gördüklerini haber verdi her biri gücü yettiği değin adakta bulundu Daha Sonra hoş bir yel çıktı Onları NedrülMehâ denilen yere ulaştırdı Talebe, Aynat'a geldiğinde, daha hiçbir şey söylemeden, hocası başlarına neler geldiğini haber verdi ve; İşte bu senin adağındır Denizde şöyle olmuştur Filanca şunu adamıştırdiye uzun uzun anlattı
Ebû Bekr bin Sâlim Ayderûs, bir süre, hapiste olan Ömer bin Bedr Kuseyrî'ye haber gönderip, hapisten kurtulacağını ve vâli olacağını müjdeledi Fazla geçmeden o hapisten çıktı ve Hadramût'a vâli oldu
Ebû Bekr bin Sâlim hazretlerinin şu eserleri vardır: FethülMevâhib ve BugyetütTâlib, Mi'râcülErvah ilâ MenhecülVedâh, MiftâhakılSerâir ve KenzüzZehâir, Mi'râcütTevhîd
KAYBOLAN DEVE
Bir köylü, devesini kaybetti, aradı bulamadı Ebû Bekr bin Sâlim'in talebelerinden bâzısı ona; Hocamız senin devenin yerini bilirdediler Köylü geldi ve Ebû Bekr bin Sâlim'e talebelerinin kendisine söylediği şeyi haber verdi O da talebelerini çağırdı ve durumu sordu Talebelerden biri dedi ancak: Efendim, sizden, dünyâ bizim iki elimiz arasındaki çanak gibidir, dediğinizi işittim Bu köylünün devesi de dünyânın içindedirEbû Bekr bin Sâlim, talebesini yeniden bu şekilde konuşmaktan menetti ve köylüye; Deveni filanca vâdide ara, olur ya bulursunbuyurdu Köylü devesini orada buldu
*