iltasyazilim
FD Üye
Minik Buğdayın Öyküsü
Ben küçücük bir buğday tanesine idim Ali Dayı sonbahar mevsiminde yağmurlar başlayınca tarlasını sürdü Gübreliğinde biriktirdiği gübreyi toprağına vererek tarlasının verim gücünü artırdı sonradan traktörlerle tarlasını sürdü Tarlası sürülünce toprağı kabardı Dipteki toprak üste, üsteki toprak da alta gelerek karıştı Sürdüğü tarlasına tohumluk için ayırdığı beni ve öteki arkadaşlarımı ekti Üstümüzden tırmıkla geçerek bizi adamakıllı toprağa karıştırdı daha sonra da sürgü ile bastırdı Ben ve arkadaşlarım bütün kış boyunca toprağın altında kaldık Yağmur, kar gibi yağışlarla sulandık, ilkbahar mevsimi gelince havalar ısınmaya başladı Biz de bir canlanma oldu Sıcağın ve suyun etkisi ile filizlendik Yeşil yeşil toprağın üstüne çıktık Tüm tarla yeşil bir halıya benzedi Gelip geçenler bize büyük bir hayranlıkla bakıyor*du Gün geçtikçe, biz daha da büyüdük İlkbaharın son günlerine dürüst başaklandık Başaklarımızda yeşil yeşil buğday tanecikleri oluştu Başağımızda bulunan taneler her gün birazcık daha büyüdü Yaz mevsimi gelince de olgunlaştı Tanelerimiz daha da irileşti Yemyeşil olan başaklarımız, sapsarı oldu Bu defa san bir halıyı andırıyorduk Hele rüzgar esince sağa sola dürüst hareket ederek dans ediyorduk Tanelerimiz en ince ayrıntısına kadar olgunlaşınca Ali Dayı ve iki çocuğu oraklarla yanımıza geldi Saplarımızı köklerimizden ayırarak bizi biçti
Biçildikten sonra demet haline getirildik, harman yerine geldik Harman yerinde, toprağın üstüne yayıldık Üzerimizden geçen döven, bizi iyice ezdi Tanelerimizi, başaklarımızdan ayrıldı sonradan tahta küreklerle rüzgara aleyhinde savrulduk Saplarımızdan ayrıntılarıyla ayrılmak için ince bir tel örgüden meydana gelen elekten geçirildik Çuvallara doldurulduk değirmene getirildik Değirmende bizden başka tahıllar da vardı Değirmenin içi un elde etmeye yarayan vasıta ve makinelerle dolu idi Rüzgarla dönen değirmen taşlarının aralarında en ince ayrıntısına kadar ezilerek un haline geldik Her Tarafta çuvallara doldurulduk Ekmek yapılıp pişirilen ve satılan fırınlara geldik
Fırında çalışan işçiler bizim bir bölümümüzü aldılar Elekten geçirerek kepeği aramızdan ayırdılar Sonradan su ile yoğrulduk, hamur olduk Fırınlara girdik, piştik, kızardık Fırın vitrinlerine konduk, bakkallara dağıtıldık Sofraya geldik *
Ben küçücük bir buğday tanesine idim Ali Dayı sonbahar mevsiminde yağmurlar başlayınca tarlasını sürdü Gübreliğinde biriktirdiği gübreyi toprağına vererek tarlasının verim gücünü artırdı sonradan traktörlerle tarlasını sürdü Tarlası sürülünce toprağı kabardı Dipteki toprak üste, üsteki toprak da alta gelerek karıştı Sürdüğü tarlasına tohumluk için ayırdığı beni ve öteki arkadaşlarımı ekti Üstümüzden tırmıkla geçerek bizi adamakıllı toprağa karıştırdı daha sonra da sürgü ile bastırdı Ben ve arkadaşlarım bütün kış boyunca toprağın altında kaldık Yağmur, kar gibi yağışlarla sulandık, ilkbahar mevsimi gelince havalar ısınmaya başladı Biz de bir canlanma oldu Sıcağın ve suyun etkisi ile filizlendik Yeşil yeşil toprağın üstüne çıktık Tüm tarla yeşil bir halıya benzedi Gelip geçenler bize büyük bir hayranlıkla bakıyor*du Gün geçtikçe, biz daha da büyüdük İlkbaharın son günlerine dürüst başaklandık Başaklarımızda yeşil yeşil buğday tanecikleri oluştu Başağımızda bulunan taneler her gün birazcık daha büyüdü Yaz mevsimi gelince de olgunlaştı Tanelerimiz daha da irileşti Yemyeşil olan başaklarımız, sapsarı oldu Bu defa san bir halıyı andırıyorduk Hele rüzgar esince sağa sola dürüst hareket ederek dans ediyorduk Tanelerimiz en ince ayrıntısına kadar olgunlaşınca Ali Dayı ve iki çocuğu oraklarla yanımıza geldi Saplarımızı köklerimizden ayırarak bizi biçti
Biçildikten sonra demet haline getirildik, harman yerine geldik Harman yerinde, toprağın üstüne yayıldık Üzerimizden geçen döven, bizi iyice ezdi Tanelerimizi, başaklarımızdan ayrıldı sonradan tahta küreklerle rüzgara aleyhinde savrulduk Saplarımızdan ayrıntılarıyla ayrılmak için ince bir tel örgüden meydana gelen elekten geçirildik Çuvallara doldurulduk değirmene getirildik Değirmende bizden başka tahıllar da vardı Değirmenin içi un elde etmeye yarayan vasıta ve makinelerle dolu idi Rüzgarla dönen değirmen taşlarının aralarında en ince ayrıntısına kadar ezilerek un haline geldik Her Tarafta çuvallara doldurulduk Ekmek yapılıp pişirilen ve satılan fırınlara geldik
Fırında çalışan işçiler bizim bir bölümümüzü aldılar Elekten geçirerek kepeği aramızdan ayırdılar Sonradan su ile yoğrulduk, hamur olduk Fırınlara girdik, piştik, kızardık Fırın vitrinlerine konduk, bakkallara dağıtıldık Sofraya geldik *