teknolojiuzmani
FD Üye

111 ışıkyılı uzaklıktaki Dünya benzeri başka bir ötegezegende su bulundu. Bilim insanları bunun bir devrim olabileceği söylüyor. Ötegezegenin “şu an bildiğimiz yaşanabilirlik için en iyi aday” olduğu düşünülüyor.
Nature Astronomy‘de yayınlanan bir makaleye göre, bilim insanları ilk kez yaşanabilir bölge içerisinde kendi etrafında dönen bir dış gezegenin atmosferinden çıkan su buharının olduğunu tespit ettiler. Güneş sistemimizin ötesindeki dünyaları inceleyen gökbilimciler için ilk olarak, Hubble Uzay Teleskobu‘ndan gelen verilerle Dünya boyutundaki bir gezegenin atmosferindeki su buharını ortaya çıkardı.
Ötegezegende su bulunması bir devrime işaret ediyor
Bu ötegezegen ısı kaynağı olarak Güneş’ten daha küçük bir yıldızı yörüngesine soksa da, yıldızın yaşanabilir bölgesi olarak bilinen bölgenin yüzeyinde sıvının var olacağı ve yörünge mesafelerine kadar uzandığı söyleniyor.

Dünya kütlesinin sekiz katından fazla, yani Neptün gibi buzlu bir dev ya da daha kalın formlara sahip olan bu ötegezegen, hidrojen bakımından zengin bir atmosfere sahip kayalık bir dünya olarak tasvir ediliyor.
Araştırmacıların bu tür gezegenlerin üzerinde su tespit ettikleri gerçeği, güneş sistemimizin ötesinde yaşanabilir dünyalar bulma ümidini artırıyor.

Bu gezegenlerin birçoğunda Dünya gibi canlı yaşamına uygun gezegen bulunamamıştı. Birçoğunda bulunmayan ve canlıların temel ihtiyacı arasında yer alan su birçok gezegende de yeterli düzeyde değildi. Ancak astronomlar bile atmosferik su buharı belirtileri gördüğü bu ötegezegen için oldukça heyecanlı.
770 dereceye ulaşan yüzey sıcaklığı

Yine önemli bir buluş için kullanılan en gelişmiş teleskoplar arasında yer alan Hubble’ı kullanan Montreal Üniversitesi gökbilimcisi Björn Benneke ve ekibi 2015 ve 2018 yılları arasında incelemelerini sürdürdüler. Su, belirli bir dalga boyunda kızılötesi ışığı emerek görünür bir su buharı işareti oluşturuyor böylelikle su bulunduğu söyleniyor.
Su buharı ötegezende yağmur yağabileceğine işaret ediyor
Benneke ve ekibi, K2-18b atmosferindeki koşulların sıvı su damlacıklarının oluşmasına ve hatta yağmur yağmasına neden olabileceğine dikkat çekiyor. Bu ise uzay bilimi açısından oldukça önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.