Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Dünya Ahiretin Tarlasıdır

Dünya Ahiretin Tarlasıdır
0
102

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Dünya Ahiretin Tarlasıdır
Dünya Ahiretin Tarlasıdır Kompozisyon Dünya Ahiretin Tarlasıdır Hadisi 40 Dünya Ahiretin Tarlasıdır



İbn Ömer (ra) den, dedi oysa: Rasulullah sa) omuzlarımı yakalayıp şöyle buyurdu: Dünyada bir {garip yoksa bir yolcu gibi ol!İbn Ömer (ra) de şöyle derdi: Akşamı ettin mi sabahı umma Sabahı ettin mi, de akşamı umma Sağlığından hastalığın için birşeyler hazırla, hayatından da ölümün için1


Bu Hadisin Önemi

Bu dünya nice mükellefin yolunda, mutlak egemenin emirlerine bağlan(TerbiyedenYoksunum)masına engel teşkil etmiştir Dünya sevgisi nice mükellefin kalbinde yer etmiş, bunun sonucunda da o, bundan böyle dünyanın ve dünya ehlinin esiri oluvermiştir Nice mükellef dünya nedeniyle dinini, vicdanını ve ümmetini satmıştır Bundan nedeniyle İslâm'ın ulu Rasûlü (salât ve selâm O'na) mükellefin dünyada nasıl olması gerektiğini açıklamaktadır Ta oysa, bu dünyadan esenlikle geçip Daru'sSelâma (esenlik yurdu olan Cennet'e) ulaşabilsin
Bu hadis dünyaya aleyhinde zahid olmanın, dünyayı küçük görmenin, ondan âhirete kendisini ulaştıracak az şeyle kanaat etmenin gerektiğini ortaya koyan asli bir kanıt teşkil etmektedir 2


İlim Adamlarının Bu Vasiyete Dair Sözleri:

Rasulullah (SAS)'ın: Dünyada bir garibmişsin yahut bir yolcu imişsin gibi olbuyruğu ile ilgili olarak Hafız İbn Hacer, bu büyük vasiyete dair ilim adamlarının faydalı bir takım sözlerini aktarmaktadır Ben de onları aynen aktarıyorum3:
etTîbî der ancak:
Buradaki veyakararsızlık betimlemek için değildir Aksine muhayyerlik ve mübahhk bildirmek içindir Daha güzeli, onun burada (hattamanasını veren) belanlamında olmasıdır Rasuiullah (SAS) burada Allah'a ibadet eden, Allah yolunu izleyen kimseyi, barınacağı meskeni ve kendisini koruyacak yuvası bulunmayan bir yabancıya benzetmektedir daha sonra daha da ileri artan bir şekilde bu benzetmeyi bir kenara bırakıp onu yolcuya benzetmektedir Çünkü acayip bir kimse tanıdık olmayan olduğu beldede yer tutabilir Fakat uzak bir beldeye gitmek isteyen ve gideceği yer ile bulunduğu yer aralarında insanı ölüme götürecek vadiler, helak edici çetin yollar, önünde yol kesicilerin bulunduğu yolcu böyle değildir Böyle bir yolcunun bir lahza deha ikamet etmemesi, bir göz açıp kırpacak değin bir vakit dahi yerinde durmaması gerekir
İbn Battal da der ki:

Garip birey diğer insanlara eksik açılır Hatta onlara karşı tuhaflık çeker
Zira o, yaklaşık olarak yolunun uğradığı kimseler arasında tanıdığı, ünsiyet sağlayacağı hiçbir kimse bulamaz O bakımdan o, birey olarak, karamsar ve korkuludur Bir yoldan geçip giden de böyledir Yolculuğunu tamamlayabilmesi ama o yolculuğa şiddet yetirmesi, ağır yüklerini hafifletmesi ile mümkün olabilir aynı zamanda, yolculuğunu kesecek şeylerin bulunmayacağından da muhakkak değildir Beraberinde kendisini maksadına ulaştıracak azığı ve bineği vardır İşte kişinin durumu bunlara benzetilmiştir Bu ise dünyada zühdü tercih etmeye ve dünyadan yetecek, kişiyi menzile ulaştıracak kadarını elde etmek ve bununla yetinmek gerektiğine muhabere vardır Nasıl ki gezgin, kendisini menziline ulaştıracak miktardan fazlasına muhtaç değilse, mü'min bir kimsenin de dünyada kendisini esas varılacak yere ulaştıracak miktardan fazlasına ihtiyacı yoktur
Nevevî der ki:

Hadisin anlamı şudur: Sen dünyaya meyletme, onu vatan edinme! Kendine orada kalacağını söyleme! Yabancı bir kimsenin, vatanı olmayan yerlerde bağlanmadığı şeylere, sen de dünyadan benzeri şeylerle bağlanma
üstelik Hafız İbn Hacer, ilim adamları arasından isimlerini vermediği iki âlimin de sözlerini zikretmektedir:


Birinci Söz:

Gezgin, vatanına gitmeyi isteyen yoldan geçen kimse demektir Dünyada insan, efendisi göre bir ihtiyacını bakmak üzere bir diğer beldeye gönderilen köleye benzer Bu kölenin yapması gereken, ne için gönderilmişse o işi bir an önce yapmasıdır, sonra da vatanına dönerek kendisini ilgilendirmeyen başka herhangi birşeyle ilgüenmemesidir


İkinci Söz:

Bir diğer ilim adamı da şöyle demektedir: Hadisi şeriften niyet şudur: Mü'min kişinin kendisi dünyada bir ilginç konumundadır O bakımdan kalbi bu garip bulunduğu beldeden herhangi birşeye bağlanmaz Tersine onun kalbi kendisine döneceği vatanına bağlıdır Dünyadaki ikametini vatanına geri dönmek için, ihtiyacını ve yol hazırlıklarını karşılamak için değerlendirir İşte yabancının hali budur veya mü'min dünyada bir yolcu gibi olmalıdır Muayyen bir yerde durmaz, tersine o her zaman ikamet yurduna doğru yol alır gider
tbn Ömer (ra)'in söylediği: Akşamı ettin mi sabahı bekleme, sabahı ettin mi de akşamı ummasözüne gelince; bu da Rasulullah (sa)'ın O'na yaptığı vasiyetten çıkartılmıştır İşte bu laf, bu dünyada emeli kısa alıkoyma gereğini göstermektedir Kul her zaman için ecelinin kendisine yakalamak üzere olduğunun idrâkinde olmalıdır Bu şuur ise dünyadan üye kanaat etmeye, öldükten sonra diriliş günü için hazırlıklarda bulunmaya ve mükellef kılınmış olduğu farz ve müstehab itaatleri en güzel şekilde yapmaya iter 6


Faydalı Şeylerle Ömrü Değer Biçmek:

İbn Ömer der ama: Sağlığından hastalığın için, hayatından da ölümün için birşeyler almaya bak!Bu da bu üstün Sahabiden oldukça büyük bir vasiyettir ve bu vasiyet, Rabb'imizin Kitab'ından ve Rasulümüzün Sünnetinden alınmadır
O bize, afiyet ve sıhhat zamanlarımızı farz ve müstahab itaatlerle değerlendirmemizi tavsiye etmektedir Çünkü insan hastalığı sırasında birçok itaati yerine getirmekten aciz düşebilir, bu itaatleri edada kusur işleyebilir O bakımdan sıhhat ve esenlik zamanlarında yapmış oldukları, hastalığı sırasında yaptığı kusurlarını telâfi edebilir

Hafız (tbn Hacer) der oysa: Yani sağlıklı iken itaat ile mücadele Çünkü hastalıkta yapılan kusurlar oysa böyle telâfi edilebilir

İbnulCevzi de der fakat: İnsan sağlıklı olmakla birlikte maişet ile uğraşmasından ötürü, itaat için anlamsız süre bulamayabilir bununla beraber, geçime fakir olmadığı vakitlerde de dinç olmayabilir Bunların ikisi bir arada bulunacak olursa ve tenbellik de itaate etken gelirse, işte böyle bir birey aldanmış olur Ancak işin gerçek mahiyeti dünyanın, âhiretin tarlası olduğudur Kârı âhirette ortaya çıkacak olan ticaret dünyada yapılır Bu bakımdan anlamsız zamanlarını ve sağlığını Allah'a itaat uğrunda değerlendiren kimse, işte gıpta edilecek kişi odur Bunları Allah'a isyanda kullanan ise, aldanan kişidir; çünkü abes zamanın akabinde meşguliyet gelir, sağlığın akabinde de rahatsızlık gelir8
İbnü'lCevzi'nin bu sözünü Hafız İbn Hacer Rasulullah (SAS)'ın: İki büyük nimet vardır oysa insanların birçoğu bunlar hakkında aldanış içerisindedir9 Afiyet ve boş süre10 hadisini şerhederken kaydetmektedir
İbn Ömer (ra) benzer şekilde ömrümüzün günlerini Allah'a ve Rasulüne itaat ile değerlendirmemizi, Kıyamet günü için hayrın geniş kapılarından azıklar biriktirerek değerlendirmemizi öğüt etmektedir Ulu Allah da şöyle buyurmaktadır: Azık edinin şüphesiz ki azığın en hayırlısı takvadır(ei~Bakara, 2i97)Öüm insana birdenbire kazanç Kişi azıksiz olarak Rabb'inin huzuruna çıkmak zorunda kalabilir Böyle bir halde ise helak olur, hüsrana öğrar, yaptıkları boşuna gider Şairlerden birisi şöyle der:
Senin azığın bulunmadığı halde, azıkları yer alan bir topluluğun yol arkadaşı elde etmek seni memnun eder mi?
İşte o zaman Insanoğlu, Allah'ın huzurunda dünyada iken kusurlu hareketi dolayısıyla pişman olacaktır; lakin o süre de vicdan azabı zamanı değildir Ulu Allah şöyle buyurmaktadır: Bir kimse: Vay, eyvah bana, Allah'ın yanında işlediğim taksirlerden nedeniyle ve gerçekte de ben kuşkusuz alay edenlerdendim; diyecek veya diyecek ancak: Allah bana hidayet verseydi kuşkusuz takvâîı kimselerden olurdum Yahut azabı gördüğünde: Eğer benim için bir defa daha dönüş imkânı olsaydı, ihsan edicilerden olurdum; diyecektir (ezZümer, 395658)
Bir diğer yerde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Yüzlerinin ateşte çevrileceği o günde diyecekler oysa: N'olaydı, biz Allah'a ve Rasulüne itaat etseydik! (elAbzâb, 3366)
Halbuki âhiret, hesap yurdudur, amel yurdu değildir Nitekim Rasulullah (sa) şöyle buyurmaktadır: İnsan öldü mü bundan böyle onun ameli şu üç şey müstesna kesilir: Devam edip giden bir sadaka yoksa kendisinden yararlanılan bir ilim veya kendisine dua edecek salih bir evlât11


Dünyanın Geçiciliği:

Insanoğlu dünyanın fani ve geçici olduğunu kuşkusuz bilir aynı zamanda o, dünyaya dalması sebebiyle ve dünya uğrunda çalışıp çabalarken, bu doğrusu dikkatsiz olabiliyor, unutabiliyor Bundan dolayı Ulu Allah birdenbire fazla yerde bize bu gerçeği hatırlatmaktadır: Onun üstünde kim varsa, tümü iânıdır(erRahmân, 5526) Bir diğer yerde de şöyle buyurmaktadır: Dünya hayatı fakat gökten indirdiğimiz bir suya aynı ama, onunla yeryüzünde insanların ve hayvanların yediği bitkiler birbirine karışır Nihayet yeryüzü zinetini takınıp süslendiği, sahipleri de ona her hâlükarda baskı yetireceklerini sandıklan bir sırada, geceleyin ya da gündüzün emrimiz ona geliverir Sanki dün uygun yokmuş gibi onu biçilmiş bir ışık halkası getiriveririz İşte biz düşünen bir kalabalık için âyetleri böyle açıklarız(Yunus, 1024)
Bu dünyanın reel mahiyetini söylemek suretiyle, Allah'ın kalbini nurlandırdığı, kurnaz kulu bu geçici dünya aldatamaz ve böyle bir kul, dünyanın nimet ve süsüne de rahatlıkla bağlanamaz Aksine o, dünyayı âhiret için bir tarla olarak değerlendirir


Hadisten Çıkartılan Bazı Hükümler

1 Rasulullah (sa)'ın Abdullah b Ömer'in omuzlarını yakalaması, ilim talep edenin anlatılacak hususlara dikkatini çeken bir davranıştır Hem öğrenciye öğretmeninin kendisine önem verdiğini, öğrettiği bilgiyi ruhunun derinliklerine ulaştırmak için özel bir gayret harcadığını hissettirmektedir Bu ise ilmin ayrıntılarıyla bellenmesi sonucunu verir Zira kendisine bu şekilde davranılan kimsenin bunu unutmasına imkân yoktur
Benzer şekilde bu hadisten, Rasulullah (sa)'ın Abdullah b Ömer'i ne dek sevdiği de anlaşılmaktadır Çünkü böyle bir davranışı kişi çoğunlukla sevdiklerine yapar
2 Hadisi şeriften Rasulullah (sa)'ın ümmetine hayır ve salâhı ulaştırmaya olan tutkunluğu anlaşılmaktadır
3 Yeniden hadisi şerifte mutlaka gerekli şeylerle yetinmeye işaret vardır
4 İtaatleri işlemekte eli çabuk yetişmek da özendirme edilmektedir 13


9 Yani iki büyük nimet vardır ancak, Irk o nimetler hakkında aldanış içerisindedirler Burdaki aldanışkelimesi (ğabn) alışverişte birkaç kat pahalıya aldanmaktır yoksa da birşeyi satarken reel değerinden daha aşağıya satmaktır Rasulullah (SAS) mükellefi, ticaretle uğraşan kimseye, bedeni sağlığı ve kişiyi itaatte bulunmaktan alıkoyacak mesuliyetlerinin bulunmamasını da sermayeye benzetmektedir Çünkü bunlar kâr sağlamanın sebepleri ve başarıya ulaşmanın ön şartlarıdır Allah'ın emirlerini yerine getiren, sıhhatini ve manâsız vaktini de
gereği gibi değerlendiren bir kimse kârlı olur Sermayesini kaybeden birey ise, pişmanlığın üstünlük vermeyeceği bir zamanda vicdan azabı duyar Nitekim Riyazu'sSalihin'de de böyle açıklanmıştır




*
 
858,505Konular
982,691Mesajlar
33,051Kullanıcılar
TahirGunduzSon üye
Üst Alt