Deprem film oluyor..

Zelzele film oluyor Başrolünde Okan Bayülgen'in oynayacağı filmde, enteresan aşağı hayat mücadelesi veren yapımcının hikayesi anlatılıyor Marmara Depreminde 27 saat ilgi çekici altında kalan Sami Dündar'ın yaşadıklarından esinlenerek, Ezel Akay'ın yöneteceği, başrolünü Okan Bayülgen'in oynayacağı, TürkYunan karşılıklı yapımı ''Her Şeyin Bittiği Yerden'' adlı sinema filminin çekimlerine başlandı Çekimler öncesi film için eski SEKA İzmit İşletmesi alanında hazırlanan platoda düzenlenen basın toplantısında konuşan yönetmen Ezel Akay, depreme hazır olmadığını, evindeki dolapların duvara monte edilmediğini söyledi İkna olabilmesinin tek yolunun, tekrarlarla ''yeniden, yeniden, bir daha'' çeşitli mecralarda ''Hazır olun, başınıza fazla fena şeyler gelecek'' çağrıda bulunmak olduğunu ifade eden Akay, sete giren herkesin korkuya kapıldığını, sağa sola bakmaya öyle yiğitlik edemediğini, ama bakılması gerektiğini dile getirdi ''Başımıza geldi ve gelecek, bundan başka hazırlık süresi yetmeyecek'' diyen Akay, şöyle konuştu: ''Biz ne kadar çok insanı, ne dek çok hayatı kurtarırsak kendimizi pek karlı sayacağız Filmin hikayelerine çalışırken o kadar çok okuma yaptık, hikayeler dinledik, her öykü dinleyişimizde bir ufak 'ağlama', 'üzülme' arası verip o kadar sürdürmek zorunda kaldık 'Bunlarla nasıl başa çıkacağız, okuyup yazacağız' dedik fakat bir süre sonradan içimizdeki korkuyu, ürpertiyi yenip, meselelere inceleme gücüyle bakmaya başladığımızda yapılabilir, anlatılabilir ve etkili olabilecek bir hikayeyle aleyhinde karşıya olduğumuzu gördük Kaçılacak bir durum yoktu, biz kaçmıyoruz, bu film için ve seferberlik kampanyası için çalışıyoruz Bu işi ne için yaptığımızı gerçek bir sözle açıklama yapmak istiyorum Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinde görevli, yer sarsıntısı döneminde sağlıkçı olarak tahsis yapan Dr Gülcan Türker'in sözü; (Büyük bir acı duyarak, deliler gibi dolaşıyor, aralıksız niyetlenmek istiyordum Güya kesintisiz çalışırsam kıyamet günü buralara yeniden hiç uğramayacaktı)'' FİLM MART AYINDA VİZYONDA Film hakkında bilgi veren Akay, başrolde Okan Bayülgen'in olduğu filmde, Işın Karaca ve 50'ye yakın diyaloglu oyuncunun rol alacağını bildirdi Akay, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kalabalık bir dünyayı anlatıyoruz Aramızda bu hikayeleri doğrusu yaşayan halk var Bunlardan birisi o dönemde Gölcük'te Sami ile birlikte çalışan astsubay Suat Ay Ay, danışmanlığımızı ve kurumsal ilişkilerimizi yürütüyor Bandırmalı Erol (Çakır), yani Sami'yi bir karoser torbasında bulup, canlı olduğunu ayrım eden birey aramızda Bunlar gibi öyle fazla karakter, kendisini oynayacak kişilerle yüzleşmeyi bekliyor Filmin bittiği yerden başlayacağız Bir final sahnemiz var ve bugünde geçiyor Filmin sonunda 17 Ağustos 2008 gecesine geliniyor Onunla ilgili bir final sahnemiz var sonradan dağıtılmış efekt sahneleriyle çalışmalarımız devam edecek, oyunculu sahnelere 1 Ekim'de başlanacak Filmin mart ayında vizyona girmesi planlanıyor'' GÖÇÜK ALTINDA 27 SAAT Filmin yapımcısı Sami Dündar, olayları ve filmi herkesten ayrı algıladığını dile getirerek, ''O göçüğün altında kaldım, 27 saat can çekiştim'' dedi Çok korktuğunu açıklayan Dündar, şunları kaydetti: ''Bir lahza önce kurtulmak istiyorum Burada yeralma sebebim, bir filmi yapmak ya da kampanyanın içinde bir parça haline dönüşmekten ziyade, göçükten hala çıkamayan ruhları temsil etmektir Onlardan birisi de benim, ben hala göçükten çıkamadım Eminim ama canlı olarak kurtulan kimse hala göçükten çıkamamıştır Göçükten çıktıktan sonra balkonda (Okan Bayülgen'in balkonunda) otururken Bayülgen, 'Sami, biz bu işi film yapacağız' dedi ve bu günlere geldik Önce denedik olmadı, bir kaç kişi kâğıda dökmek istedi, bir türlü olmadı, her halde kendimizi açıklama edemedik Sonradan da 'Madem kimse yazamıyor Sen kitap yaz' dedi ve kitabı yazdırdı Yine olmadı, senaryo yazarı gene ortaya çıkmadı Senaryo Yazarı çıkabilmesi için galiba Ezel Akay gibi mükemmel bir yönetmene gereklilik duyuluyordu Artık o filmi yapabiliyoruz'' Okan Bayülgen de toplumların başlarına gelen felaketleri ve iyi şeyleri yorumladığını dile getirerek, bu yorumlamanın destanlarla, kitaplarla, tescil altına alınarak yapıldığını, Marmara Depreminde ise utanç duyulurcasına o günlerde yer alan böylece çok hikayenin kaybolduğunu bildirdi ''Bunlardan adeta hiç film çıkmış, hiç hikaye çıkmıştır'' diyen Bayülgen, hikayelerin yorumlanması, dikkat filmi yerine getirmek ve 'hazırlanmış olun' demekten öte, sanatçıların bunları anlatması gerektiğini vurguladı Bayülgen, ''Yapılacak film, üzücü, seyredilemeyecek, hatırlanamayacak dek uyarıcı ya da utanç verici iş olmayacaktır Yapılacak film, kendimizi izlememizi sağlayacak ve gelecek nesillere burada neler olduğunu aktaracaktır'' diye konuştu