'Darwin Yılı'nda Darwinizm cokuyor
Star yazarı Mustafa Akyol bilimin Ateizmden cark edişini anlatıyor İşte yazısı:
Doğa kanunlarının tasarımı
İcinde bulunduğumuz sene, İngiliz doğa bilimci Charles Darwin'in 200 doğum yılından hareketle, 'Darwin Yılı' ilan edilmiş durumda Bu nedenle de onun geliştirdiği evrim teorisiyle her zamankinden daha sık karşılaşıyoruz Bu teoriyi kendi dunya goruşlerini desteklemek icin kullanan materyalistlerin de sesi yuksek cıkıyor Peki ama bu ses ne kadar inandırıcı?
Once doğru soruları sormak lazım İlk soru, 'Darwinizm gecerli bir teori mi, değil mi' sorusudur ve uzun zamandır tartışılagelmektedir Ancak daha da onemli olmasına rağmen coğu kez atlanan bir başka soru daha vardır: 'Darwinizm gecerli olsa ne olur? Bundan ne gibi bir felsefi sonuc cıkar?'
Ateistlerin cıkardığı sonuc malum: Canlılığın amaclı bir 'yaratılış' ile değil, kor bir evrim sureci ile ortaya cıktığını soyluyorlar Bu evrim surecinin de iki temel dinamiği var: Bir, fiziksel, kimyasal ve biyolojik 'doğa kanunları' Bir de bu kanunlar sınırında gelişen rastlantısal olaylar Ateistler, bu 'doğa kanunları + rastlantı hayat' formulunu kabul ettirdiklerinde, 'yaratılış'ı da devreden cıkaracakları kanısında
Oysa durum hic oyle değil
Bunu gormek icin 'doğa kanunları'na biraz yakından bakmak gerek Bunların evrenin işleyişini duzene koyan sabit kurallar olduğunu biliyoruz Orneğin su mutlaka 100 derecede kaynıyor Attığımız taş, yercekimi nedeniyle, mutlaka yere duşuyor İyi ama bu kanunlar neden var? Ve dahası neden oldukları gibiler?
Evrim teorisi uzerinde kafa yoranlar bu soruyu uzun sure ihmal etmişlerdi Konuyu ele alan ilk bilim adamı, aynı zamanda bir felsefeci olan Lawrence Joseph Henderson oldu Henderson, 1913 yılında yayınlanan 'The Fitness of the Environment' (Doğanın Uygunluğu) adlı kitabında, Darwinizm'in temel bir unsuru olan 'uygunluk' kavramını doğaya adapte etti Buna gore, başta su olmak uzere, yeryuzundeki 'malzeme', hayata imkan sağlamak icin olabilecek en ideal yapıdaydı
Yani, eğer evrim gercekten dort milyar yıl surmuş buyuk bir gosteri ise, bunun 'sahnesi' cok iyi hazırlanmıştı
Bu goruş, 1960'larda fizik alanında elde edilen yeni bulgularla guclenmeye başladı Tum doğa kanunlarının temeli olan yercekimini, nukleer kuvvetleri ve elektromanyetik kuvveti inceleyen fizikciler, bunların şaşırtıcı derecede 'iyi ayarlanmış' olduğunu duşunmeye başladılar Cunku bunların değerlerinde en ufak bir farklılık olsa, uzerinde yaşamın yeşerebileceği Dunya gibi gezegenler hicbir zaman var olmayacak, hatta maddeyi oluşturan elementler bile ortaya cıkmayacaktı
1973 yılında Kopernik'in 500 doğum yıldonumu anısına duzenlenen buyuk bir sempozyumda konuşan teorik fizikci Brandon Carter, bu yaklaşımın adını da koydu: 'Anthropic Principle', yani 'İnsani Prensip' Carter'e gore doğa kanunları, biz insanların icinde yaşayabileceği bir evrenin ortaya cıkması icin ozel olarak tasarlanmış gibiydi
Bu 'kozmik tasarım'dan Allah'ın varlığına varmak da pek cok kişi icin zor olmadı İngiliz duşunur Anthony Flew gibi kararlı ateistleri fikrinden caydıran, 'yanıldım, Tanrı varmış' dedirten de, modern fiziğin vardığı bu noktaydı
Ateizmden cark eden bir başka Batılı duşunur olan Patrick Glynn ise, 'PostSekuler Dunyada İnanc ve Aklın Uzlaşısı' altbaşlığını taşıyan 'God: The Evidence' adlı kitabında şoyle diyordu:
'Yaşam, bir kor kaza olmak şoyle dursun, tum evrenin ilk andan itibaren kendisine yoneldiği, kendisi icin ayarlandığı ve duzenlendiği bir hedef gibi duruyor Bu ise, bizi Tanrı'nın varlığı fikrinden uzaklaştıran değil, aksine ona yaklaştıran bir keşif Bilim ve inanc arasında var olduğu kabul edilen gerilim, coktan ortadan kalkmış durumda'
04 Mart , Carşamba
Star yazarı Mustafa Akyol bilimin Ateizmden cark edişini anlatıyor İşte yazısı:
Doğa kanunlarının tasarımı
İcinde bulunduğumuz sene, İngiliz doğa bilimci Charles Darwin'in 200 doğum yılından hareketle, 'Darwin Yılı' ilan edilmiş durumda Bu nedenle de onun geliştirdiği evrim teorisiyle her zamankinden daha sık karşılaşıyoruz Bu teoriyi kendi dunya goruşlerini desteklemek icin kullanan materyalistlerin de sesi yuksek cıkıyor Peki ama bu ses ne kadar inandırıcı?
Once doğru soruları sormak lazım İlk soru, 'Darwinizm gecerli bir teori mi, değil mi' sorusudur ve uzun zamandır tartışılagelmektedir Ancak daha da onemli olmasına rağmen coğu kez atlanan bir başka soru daha vardır: 'Darwinizm gecerli olsa ne olur? Bundan ne gibi bir felsefi sonuc cıkar?'
Ateistlerin cıkardığı sonuc malum: Canlılığın amaclı bir 'yaratılış' ile değil, kor bir evrim sureci ile ortaya cıktığını soyluyorlar Bu evrim surecinin de iki temel dinamiği var: Bir, fiziksel, kimyasal ve biyolojik 'doğa kanunları' Bir de bu kanunlar sınırında gelişen rastlantısal olaylar Ateistler, bu 'doğa kanunları + rastlantı hayat' formulunu kabul ettirdiklerinde, 'yaratılış'ı da devreden cıkaracakları kanısında
Oysa durum hic oyle değil
Bunu gormek icin 'doğa kanunları'na biraz yakından bakmak gerek Bunların evrenin işleyişini duzene koyan sabit kurallar olduğunu biliyoruz Orneğin su mutlaka 100 derecede kaynıyor Attığımız taş, yercekimi nedeniyle, mutlaka yere duşuyor İyi ama bu kanunlar neden var? Ve dahası neden oldukları gibiler?
Evrim teorisi uzerinde kafa yoranlar bu soruyu uzun sure ihmal etmişlerdi Konuyu ele alan ilk bilim adamı, aynı zamanda bir felsefeci olan Lawrence Joseph Henderson oldu Henderson, 1913 yılında yayınlanan 'The Fitness of the Environment' (Doğanın Uygunluğu) adlı kitabında, Darwinizm'in temel bir unsuru olan 'uygunluk' kavramını doğaya adapte etti Buna gore, başta su olmak uzere, yeryuzundeki 'malzeme', hayata imkan sağlamak icin olabilecek en ideal yapıdaydı
Yani, eğer evrim gercekten dort milyar yıl surmuş buyuk bir gosteri ise, bunun 'sahnesi' cok iyi hazırlanmıştı
Bu goruş, 1960'larda fizik alanında elde edilen yeni bulgularla guclenmeye başladı Tum doğa kanunlarının temeli olan yercekimini, nukleer kuvvetleri ve elektromanyetik kuvveti inceleyen fizikciler, bunların şaşırtıcı derecede 'iyi ayarlanmış' olduğunu duşunmeye başladılar Cunku bunların değerlerinde en ufak bir farklılık olsa, uzerinde yaşamın yeşerebileceği Dunya gibi gezegenler hicbir zaman var olmayacak, hatta maddeyi oluşturan elementler bile ortaya cıkmayacaktı
1973 yılında Kopernik'in 500 doğum yıldonumu anısına duzenlenen buyuk bir sempozyumda konuşan teorik fizikci Brandon Carter, bu yaklaşımın adını da koydu: 'Anthropic Principle', yani 'İnsani Prensip' Carter'e gore doğa kanunları, biz insanların icinde yaşayabileceği bir evrenin ortaya cıkması icin ozel olarak tasarlanmış gibiydi
Bu 'kozmik tasarım'dan Allah'ın varlığına varmak da pek cok kişi icin zor olmadı İngiliz duşunur Anthony Flew gibi kararlı ateistleri fikrinden caydıran, 'yanıldım, Tanrı varmış' dedirten de, modern fiziğin vardığı bu noktaydı
Ateizmden cark eden bir başka Batılı duşunur olan Patrick Glynn ise, 'PostSekuler Dunyada İnanc ve Aklın Uzlaşısı' altbaşlığını taşıyan 'God: The Evidence' adlı kitabında şoyle diyordu:
'Yaşam, bir kor kaza olmak şoyle dursun, tum evrenin ilk andan itibaren kendisine yoneldiği, kendisi icin ayarlandığı ve duzenlendiği bir hedef gibi duruyor Bu ise, bizi Tanrı'nın varlığı fikrinden uzaklaştıran değil, aksine ona yaklaştıran bir keşif Bilim ve inanc arasında var olduğu kabul edilen gerilim, coktan ortadan kalkmış durumda'
04 Mart , Carşamba