Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Darül-Hadîs nedir Kısaca

Darül-Hadîs nedir Kısaca
0
270

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
DarülHadîs ne aramak

Hadîs ilimlerinin uzmanlaşma seviyesinde öğretildiği özel eğitim müessesesi

Kur'ânı Kerim'den sonra, İslâm'ın ikinci esas kaynağı olan Sünnetve bunun sözlü ifadesi olan Hadisöğretimi büyük bir yük arzeder Hz Peygamber, sözleri, fiilleri ve tasvipleriyle İslâmî hükümleri pratik hayata aktarmış, müslümanlar için canlı bir model olmuştur O'nun hayatı iyice iyi bilindiği ve müslümanların yaşayışına aktarıldığı ölçüde İslâmiyet ferdî ve sosyal hayatta müsbet etkisini gösterecektir

İslâmiyet'in ilk dönemlerinde öğretim ve eğitim faaliyetleri daha çok mescid ve camilerde yürütülmekte idi İbadet yeri olan mescidler, bu dönemde bununla birlikte dershane görevini de yapmakta idiler Hadis öğretiminin ilk yapıldığı cami, Mescidi Nebevî'dir Hz Peygamber döneminde Ashabı Suffâ, mescidin bir bölümünde Rasûlullah'tan hadis öğreniyorlardı Ashab aralarında en fazla hadîs söylenti eden Ebu Hüreyre burada yetişmiştir Süneni İbn Mâce de söylenti edildiğine tarafından, bir gün Hz Peygamber (sas) camide Kur'ân tilaveti, dua ve ilim öğrenmekle meşgul olan iki farklı halkaya rastlamış ve onlara övgü etmiştir (İbn Mâce, Mukaddime, 17) Bu haberden de anlaşıldığı gibi, Hz Peygamber (sas) ve ashab döneminde İslâmî ilimlerin öğretildiği yer mescitlerdi

Emevîler döneminde çocuklar için mekteplerinşa edilirken, Abbasîler döneminde ise medreselertahsil müesseseleri olarak kurulmaya başlanmıştır Bunların haricen mecâlisdenilen ilmî toplantılar da hadîs, ilimlerinin öğretildiği yerlerdi Bu dönemlerde, câmi ve mescidler yeniden ilim merkezi olarak kullanılmaya devam etmiştir Fakat; hadîs ilminin önemi dolayısıyla sonraları, hadis ilimlerinin uzmanlaşma seviyesinde öğretildiği dârü'lhadîsdenilen özel müesseseler kurulmaya başlanmıştır oysa, bu müesseseler birer hadîs araştırma merkezi mahiyetinde idiler

Hadîslerin tetkîki için düzeyde Arapça anlamak ve belâgat, tefsir, usûlı hadîs ve diğer şer'î ilimleri de bilmek gerekiyordu Bunun için özel müesseseler kuruldu Medreselerde okutulan derslerde icazet alanların kabul edildiği bu ihtisas okullarının ilki, Atabek Nureddin Mahmud İbn Zengi (54156911461174)tarafından hicrî 563 yılında Şam'da kuruldu Kurucusunun adına nisbetle bu dârü'lhadîs'e Nuriye Medresesidenildi İkincisi Musul'da kurulan bu hadis medreseleri daha sonraları çoğaldı Hadisle birlikte Kur'ân ilimlerinin de okutulduğu medreselere ise dârü'lKur'ân ve'lhadisismi verildi

Anadolu sahasındaki birincil dârü'lhadîs, İlhanlılar zamanında Başvezir Şemseddin Cüveynî'nin 67012711272 yılında Sivas'ta kurduğu çifte minareli medresedir Anadolu Selçukluları devrinde verir Sahip Cet tarafından Konya'da yaptırılan ince minareli medrese, dârü'lhadislerin en meşhurlarındandır

Osmanlılar döneminde önce Bursa'da, sonra da II Murat tarafından 1447 yılında Edirne'de dârü'lhadîs kuruldu

İstanbul'daki ilk dârü'lhadîs ise, Kanuni Sultan Süleyman kadar Süleymaniye Camii'nin bütün karşı ve tabhanenin bulunduğu yerde kurulan Dârü'lHadîs'tir Binası bugün de ayakta duran bu medrese, kubbeli bir oda, kubbesiz ondokuz odadan müteşekkildir Süleymaniye Dârü'lHadîs'i, paye bakımından medreselerin en yükseği olduğu için, buraya ilk tayinlerinde müderrislere yüz akçe, bilâhare elli daha artırılarak yüzelli akçe yevmiye verilirdi Payelerine tarafından dârü'lhadîs müderrislerine verilen yevmiye on ile yüzelli akçe arasında değişiyordu Ayrıca imkânlar nisbetinde talebelere de burs veriliyordu Meselâ, Birgi Dârü'lHadîs'inde okuyan yedi öğrenciden her biri dörder akçe yevmiye alıyordu

XV ve XVI yüzyıllar aralarında Osmanlılar göre, on üçü İstanbul' da edinmek üzere yirmi dârü'lhadîs yaptırılmıştı Geri kalanlardan ikisi Amasya'da, ikisi Edirne'de, diğerleri de İznik, Birgi ve İstip'te kuruldu Hem Anadolu'nun Konya, Aksaray, Niğde, Kayseri, Sivas, Alanya, Erzurum, Urfa, Adana, Tokat, Ankara, Bursa, Manisa şehirlerinde dârü'lhadîs'ler vardı Evliya Çelebi'ye göre, XVII yüzyılda dârü'lhadîs'lerin sayısı yüzotuzbeşi buluyordu 1882'de yapılan umûmî nüfus sayımı dolayısıyla yapılıp bastırılan istatistiğe kadar, İstanbul'da farklı alanlara yönlendirilmiş semtlerde onbir dârü'lhadîs görülmektedir

Dârü'lhadîs'lerde, usûli hadîs ile birlikte Kütübi Sitte okutulurdu Bunlardan Buhârî* ve Müslîm üzerinde bilhassa durulur, hadis kritiğine oldukça ağırlık verilirdi Dârü'l hadîs'ler genelde vakıf kurumları olduğu için, buralarda okutulan kitaplar, vakfın şartına, vakıf herhangi bir şart koşmamışsa o beldenin örfüne göre okutulan eserlerdi Bu sebeple dârü'lhadîs'lerde peşine düşüp takip edilen program ve kitapları kesin olarak saptamak muhtemel olamamaktadır Ancak, Osmanlı âlimlerinden Kemal Paşazade'nin Edirne Dârü'lHadîs'inde müderris iken Sahîhi Buhârî'ye şerh yazması (Taşköprüzâde, ŞekaikûnNu'maniyye, 381), Mevlâna Haydar'ın ise Dârü'lHadis müderrisi iken Sahîhi Buhârî'yi, Kirmânî şerhiyle birlikte okutması (age 425) genelde son devirde dârü'lhadîs'lerde metin olarak Buhârî ve şerhlerinin okutulduğunu göstermektedir

Dârü'lhadîs'ler en yüksek medreseler olduğu için müderrisleri hem en yüksek yevmiye alıyorlar, keza de törenlerde öteki müderrislerin önünde bulunuyorlar ve onlara başkanlık ediyorlardı İlim, eğitim ve kültür hayatımızda önemli hizmetler görebilen dârü'l hadîs'ler, diğer birçok müessese gibi kapatılınca, tarihe karışmış olup; her yerde ihya edilerek İslâm'ın yeniden hâkim kılınacağı günleri beklemektedir *
 
858,505Konular
982,780Mesajlar
33,072Kullanıcılar
Doutam35Son üye
Üst Alt