iltasyazilim
FD Üye
Son yıllarda özellikle irtibat teknolojilerinde yaşanan ihtilal niteliğindeki değişim ve milli ekonomilerin köklü bir değişim geçirerek küresel özellik kazanması, fazla kullanılan bir ifadeyle dünyayı küçük bir köy haline getirmektedir Küreselleşme kavramıyla açıklama edilen bu değişim süreci; sermaye dolaşımının teknik ve hesaplı altyapı olanaklarına koşut olarak milli düzeyde yok, küresel düzeyde gerçekleşmesi anlamını taşımaktadır
Küreselleşme süreci ilk olarak çevre edinmek üzere yeniden yapılanma, barınma, beslenme vb gibi sorunların tek bir yörenin, bölgenin ya da ülkenin sorunu olmadığını; sorunların bütün dünyayı etkilediğini ortaya koymaktadır Bu olgu, sorumlulukları da küreselleştirmektedir Bu sorumluluklar içinde bilhassa çevre sorunları öteki tüm idareli ve sosyal faaliyetleri de kapsayacak şekilde gelişmiş ve gelişmektedir
Küresel Düşün Yerel Davran
Bütün dünyayı etkileyerek belirleyici ülkü gelen çevre sorunlarının merkez durumuna geçmesinin nedeni, çevrenin devlet sistemlerinden kaynaklanan ideolojik farklılıkları aşarak, çevre ideolojisini yaratabilecek özelliklere sahip olmasındandır Bu koşul, ulusal ve milletlerarası örgütsel işbirliğini güçlendirmektedir Milletlerarası anlaşmalarda bilhassa dikkati çeken olgu, “küresel düşün, yerel davran felsefesi bağlamında önceliklerin lokal yönetimlere verilmesidir Bu tercih fiilen ilişkilerin gittikçe büyüyen bir biçimde uluslararası ayla gelmesi ve uluslar üstü kurumların yaratılmasıyla ilgilidir Söz konusu değişimle birlikte merkezi yönetim düzeyinin altındaki yönetimlerde, “önceleri devletin tekelinde olan alanlarda kendilerinin de yetki kullanabilecekleri düşüncesini doğurmaktadır Bu bağlamda küreselleşme sürecinin yerelleşme sürecini de doğurduğu söylenebilir bir kere küreselleşme, demokratikleşme ile yakından ilgilidir Lokal ölçekte demokratikleşme sağlanmadan merkezi düzeyde demokratikleşme beklenemez
Küreselleşmenin öngördüğü bütünleşme ile çelişen bir süreç olarak görülse de yerelleşme süreci, temelinde küreselleşmenin dinamiklerini taşımaktadır
Çevre sorunları, nedenleri ve çözüm yolları açısından küreselleşme ve onunla birlikte gelen yerelleşme süreçleriyle yakından ilgilidir “Küresel düşün, yerel davran felsefesinin en fazla çevre sorunları konusunda geçerlilik kazandığı söylenebilir Nitekim çevre sorunları; nedenleri yerel, ulusal veya bölgesel kaynaklı da olsa tüm dünyayı etkilemektedir Çernobil faciası, asit yağmurları, iklim değişikliği… bu durumun ilk akla gelen örnekleridir
Çoğulcu ve Katılmacı Demokrasi
Çevre sorunlarının çözümü için önerilen en manâlı ve istikrarlı yol da yerel yönetimlerin yetkilerini artırmak, sorunlarla ilgili olarak halkı bilinçlendirmek ve çevre yönetimine halkın katılımını sağlamaktır Bu Nedenle yerel kaynaklı olan, oysa tüm dünyayı içten etkileyen bu sorunların yine asıl kaynağında çözülmesi beklenmektedir Bu noktada küreselleşme ile birlikte bir kat daha yük şampiyon pluralist ve katılmacı demokrasi, sivil toplum kavramlarının da altını çizmek gerekmektedir
Günümüz çağdaş toplumlarında, olağan devlet anlayışı yerine pluralist ve katılmacı demokrasi anlayışı dominant olmaktadır Diğer deyişle yönetilenler, idari kararların alınmasını yönetenlerin takdirine bırakmamakta, kararların alınmasına faal bir şekilde katılmaya çalışmakta, kararları etkileme çabası içine girmektedir Demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak siyasal partiler bu çabanın gerçekleştirilmesine büyük ölçüde hizmet etmektedir Ama, temelde iktidar almak ya da muhalefet etmek nedeniyle kurulan partilerin tatmin edici olmadığı da gözlenmektedir Fakat iktidar ya da muhalefet olmadan da geniş millet yığınları olarak yönetime katılmanın ya da alınacak kararları etkilemenin yolları bulunmaktadır Sivil toplum çerçevesi içinde sivil toplum örgütleri denilen kurumlar da siyasal partiler dek demokrasinin doğal unsurlarıdır
Gönüllü kuruluşlar bilhassa batı dünyasında demokrasinin ve ahali katılımının organize olmuş şekli olarak kabul edilmekte ve giderek vazgeçilmez ayla gelmektedir
John Clark, “Kalkınmanın Demokratikleşmesi adlı eserinde gönüllü kuruluşların önemine şöyle dikkati çekmektedir: “Uzun vadeli çevre sorunlarının kısa vadeli yaşam konularına dönmelerini bekleyemeyiz Yeni çizilecek bir yolda vatandaşların baskısına ilk kez gereklilik var Oysa böyle bir zorlama binlerce dingil ötedeki tropikal ormanların başına gelenleri, Kuzey ’in yerel bir politik sorunu haline getirebilir; geleceği bugünün politik sorunu yapabilir ve uluslararası işbirliğinin milli önceliğe dönüşmesini sağlayabilir Böyle bir baskı politikacılara yeni bir yükümlülük karşı olduklarını ve ülkenin kısa vadeli bireysel çıkarı yönteminden, gezegenin uzun vadeli yaşamına karşın bir yönetime geçmeleri gerektiğini gösterebilir ve göstermelidir Gönüllü kuruluşlar, uluslararası yapıları ve bağlantıları dolayısıyla vatandaş baskısını küresel bir ağ haline getirmek potansiyeline sahiptirler Manzara açılarının özelliği sebebiyle bugünkü krizlerin yoksulları nasıl etkilediğini görebilir ve anlatabilirler Boyutları ve esneklikleri nedeniyle krize yeni yaklaşım yolları deneyebilir ve bu nedenle misal olarak, hükümet hareketlerine öncülük veya aracılık edebilirler Kişisel gelir gerisinde olmadıkları için de halkın çoğunluğu onlara güvenir…
“Yurttaşların kendilerini etkileyen bütün kararların alınmasına etkili olarak çeşitli şekillerde katılmaları ve bu katılmanın toplumun bütün kesimlerinde oldukça yüksek bir ademi merkeziyetçilik aracılığıyla gerçekleşmesi anlamına gelen katılmacı demokrasi, 21 yüzyılın yönetim şekli olarak kabul edilmektedir Katılmacı demokrasinin gerçekleşmesinde de gönüllü kuruluşlara büyük görevler düşmekte ve giderek çoğalan derecede önemi bulunan çevre sorunlarının bu çerçevede daha basit çözümlenebileceği düşünülmektedir
Dünyada her yıl ortaklaşan sorun alanlarında etkinlik kullanmak üzere gönüllülük esasına dayalı binlerce yeni örgüt kurulmaktadır Türkiye de hiç kuşkusuz bu sürecin açık havada değildir Sivil toplum ve demokrasi deneyimi açısından çoğu kez yolun başında bir ülke olarak değerlendirilse de Türkiye ’de çoğunlukla toplumsal konularla ilgili gönüllü örgütlenmelerin ve bilhassa çevre alanında araştırmalar yapan gönüllü kuruluşların varlığı epeyce eskilere dayanmaktadır Oysa bu kuruluşların ne derece yönetime katıldığı, başka deyişle gönüllü kuruluşların halk müziği katılımını ne derece organize edebildiği tartışılması gereken bir sorundur
Kaynakça:
John Clark, Kalkınmanın Demokratikleşmesi
Ali Yaşar Sarıbay, Siyasal Sosyoloji
Küreselleşme süreci ilk olarak çevre edinmek üzere yeniden yapılanma, barınma, beslenme vb gibi sorunların tek bir yörenin, bölgenin ya da ülkenin sorunu olmadığını; sorunların bütün dünyayı etkilediğini ortaya koymaktadır Bu olgu, sorumlulukları da küreselleştirmektedir Bu sorumluluklar içinde bilhassa çevre sorunları öteki tüm idareli ve sosyal faaliyetleri de kapsayacak şekilde gelişmiş ve gelişmektedir
Küresel Düşün Yerel Davran
Bütün dünyayı etkileyerek belirleyici ülkü gelen çevre sorunlarının merkez durumuna geçmesinin nedeni, çevrenin devlet sistemlerinden kaynaklanan ideolojik farklılıkları aşarak, çevre ideolojisini yaratabilecek özelliklere sahip olmasındandır Bu koşul, ulusal ve milletlerarası örgütsel işbirliğini güçlendirmektedir Milletlerarası anlaşmalarda bilhassa dikkati çeken olgu, “küresel düşün, yerel davran felsefesi bağlamında önceliklerin lokal yönetimlere verilmesidir Bu tercih fiilen ilişkilerin gittikçe büyüyen bir biçimde uluslararası ayla gelmesi ve uluslar üstü kurumların yaratılmasıyla ilgilidir Söz konusu değişimle birlikte merkezi yönetim düzeyinin altındaki yönetimlerde, “önceleri devletin tekelinde olan alanlarda kendilerinin de yetki kullanabilecekleri düşüncesini doğurmaktadır Bu bağlamda küreselleşme sürecinin yerelleşme sürecini de doğurduğu söylenebilir bir kere küreselleşme, demokratikleşme ile yakından ilgilidir Lokal ölçekte demokratikleşme sağlanmadan merkezi düzeyde demokratikleşme beklenemez
Küreselleşmenin öngördüğü bütünleşme ile çelişen bir süreç olarak görülse de yerelleşme süreci, temelinde küreselleşmenin dinamiklerini taşımaktadır
Çevre sorunları, nedenleri ve çözüm yolları açısından küreselleşme ve onunla birlikte gelen yerelleşme süreçleriyle yakından ilgilidir “Küresel düşün, yerel davran felsefesinin en fazla çevre sorunları konusunda geçerlilik kazandığı söylenebilir Nitekim çevre sorunları; nedenleri yerel, ulusal veya bölgesel kaynaklı da olsa tüm dünyayı etkilemektedir Çernobil faciası, asit yağmurları, iklim değişikliği… bu durumun ilk akla gelen örnekleridir
Çoğulcu ve Katılmacı Demokrasi
Çevre sorunlarının çözümü için önerilen en manâlı ve istikrarlı yol da yerel yönetimlerin yetkilerini artırmak, sorunlarla ilgili olarak halkı bilinçlendirmek ve çevre yönetimine halkın katılımını sağlamaktır Bu Nedenle yerel kaynaklı olan, oysa tüm dünyayı içten etkileyen bu sorunların yine asıl kaynağında çözülmesi beklenmektedir Bu noktada küreselleşme ile birlikte bir kat daha yük şampiyon pluralist ve katılmacı demokrasi, sivil toplum kavramlarının da altını çizmek gerekmektedir
Günümüz çağdaş toplumlarında, olağan devlet anlayışı yerine pluralist ve katılmacı demokrasi anlayışı dominant olmaktadır Diğer deyişle yönetilenler, idari kararların alınmasını yönetenlerin takdirine bırakmamakta, kararların alınmasına faal bir şekilde katılmaya çalışmakta, kararları etkileme çabası içine girmektedir Demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak siyasal partiler bu çabanın gerçekleştirilmesine büyük ölçüde hizmet etmektedir Ama, temelde iktidar almak ya da muhalefet etmek nedeniyle kurulan partilerin tatmin edici olmadığı da gözlenmektedir Fakat iktidar ya da muhalefet olmadan da geniş millet yığınları olarak yönetime katılmanın ya da alınacak kararları etkilemenin yolları bulunmaktadır Sivil toplum çerçevesi içinde sivil toplum örgütleri denilen kurumlar da siyasal partiler dek demokrasinin doğal unsurlarıdır
Gönüllü kuruluşlar bilhassa batı dünyasında demokrasinin ve ahali katılımının organize olmuş şekli olarak kabul edilmekte ve giderek vazgeçilmez ayla gelmektedir
John Clark, “Kalkınmanın Demokratikleşmesi adlı eserinde gönüllü kuruluşların önemine şöyle dikkati çekmektedir: “Uzun vadeli çevre sorunlarının kısa vadeli yaşam konularına dönmelerini bekleyemeyiz Yeni çizilecek bir yolda vatandaşların baskısına ilk kez gereklilik var Oysa böyle bir zorlama binlerce dingil ötedeki tropikal ormanların başına gelenleri, Kuzey ’in yerel bir politik sorunu haline getirebilir; geleceği bugünün politik sorunu yapabilir ve uluslararası işbirliğinin milli önceliğe dönüşmesini sağlayabilir Böyle bir baskı politikacılara yeni bir yükümlülük karşı olduklarını ve ülkenin kısa vadeli bireysel çıkarı yönteminden, gezegenin uzun vadeli yaşamına karşın bir yönetime geçmeleri gerektiğini gösterebilir ve göstermelidir Gönüllü kuruluşlar, uluslararası yapıları ve bağlantıları dolayısıyla vatandaş baskısını küresel bir ağ haline getirmek potansiyeline sahiptirler Manzara açılarının özelliği sebebiyle bugünkü krizlerin yoksulları nasıl etkilediğini görebilir ve anlatabilirler Boyutları ve esneklikleri nedeniyle krize yeni yaklaşım yolları deneyebilir ve bu nedenle misal olarak, hükümet hareketlerine öncülük veya aracılık edebilirler Kişisel gelir gerisinde olmadıkları için de halkın çoğunluğu onlara güvenir…
“Yurttaşların kendilerini etkileyen bütün kararların alınmasına etkili olarak çeşitli şekillerde katılmaları ve bu katılmanın toplumun bütün kesimlerinde oldukça yüksek bir ademi merkeziyetçilik aracılığıyla gerçekleşmesi anlamına gelen katılmacı demokrasi, 21 yüzyılın yönetim şekli olarak kabul edilmektedir Katılmacı demokrasinin gerçekleşmesinde de gönüllü kuruluşlara büyük görevler düşmekte ve giderek çoğalan derecede önemi bulunan çevre sorunlarının bu çerçevede daha basit çözümlenebileceği düşünülmektedir
Dünyada her yıl ortaklaşan sorun alanlarında etkinlik kullanmak üzere gönüllülük esasına dayalı binlerce yeni örgüt kurulmaktadır Türkiye de hiç kuşkusuz bu sürecin açık havada değildir Sivil toplum ve demokrasi deneyimi açısından çoğu kez yolun başında bir ülke olarak değerlendirilse de Türkiye ’de çoğunlukla toplumsal konularla ilgili gönüllü örgütlenmelerin ve bilhassa çevre alanında araştırmalar yapan gönüllü kuruluşların varlığı epeyce eskilere dayanmaktadır Oysa bu kuruluşların ne derece yönetime katıldığı, başka deyişle gönüllü kuruluşların halk müziği katılımını ne derece organize edebildiği tartışılması gereken bir sorundur
Kaynakça:
John Clark, Kalkınmanın Demokratikleşmesi
Ali Yaşar Sarıbay, Siyasal Sosyoloji