iltasyazilim
FD Üye
İslamın ilk asırlarında meşhur bilgin ve kadılardan birine bir genç geliyor:
Efendim sizin geniş bilginiz ve çok tecrübeniz var bana öğüt verir misiniz? diyor Kadı Efendi ona:
Evladım hangi konuda nasihat istiyorsun? diye sormuş Genç:
Hocam ben evlenme teşebbüsündeyim İyi bir evlilik yapabilmem ve mutlu bir yuva kurabilmem konusunda sizden öğüt istiyorum, demiş
Kadı ona: Evladım gençliğimde başımdan geçen bir olayı anlatayım da o sana ders olsun demiş Ve olayı şöyle anlatmış
''Ben çocukluğumdan itibaren Kur'an ve dini bilgi öğrenmeye başlamıştım Biraz büyüdüm, ilim öğrenmeye başladım Çok başarılı talebe idim Arkadaşlarımın arasında parmakla gösterilen seçkin bir duruma gelmiştim Tahsilimi bitirdiğimde ilim ve itibar sahibi bir gençtim Bir gün göçebelerin çadırlarının yanından geçiyordum Orada bir kız gördüm Kızın görünüşü hoşuma gitti Onunla evlenmeyi düşündüm Gittim kızın babası ile görüşüp konuştum Kendimi ona tanıttım Sonra:
Allah'ın emri ile kızlarıyla evlenmek istediğimi söyledim Adam bana:
Evladım sen şehirlisin İlim ve itibar sahibi bir kimsesin Biz ise fakir bir göçebeyiz Belki kızımız sana denk bir eş olamaz Seni mesut ve mutlu edemez Sen bu davadan vaz geç, dedi Ben de teklifimde ısrar ettim Eğer siz uygun görür ve kızınızı bana verirseniz, onunla evlenmek istiyorum dedim
Ceabı Allah nasip etmiş ki, kabul ettiler o kızla nişanlandım Bazan ''Acaba yanlış bir hareket mi ettim yoksa? Tanıdıklar beni bu göçebe kız ile evlendiğimden dolayı ayıplarlar mı? şeklinde düşündüğüm de oluyordu Fakat bir adım atmıştım artık, geri dönmem uygun olmazdı
Neyse sünnete uygun olarak, adet vechiyle ben o kızla nikahlanıp evlendim Beraber bir odaya girdik İlk gecemizi geçirdik Ertesi günü eşim bana saygı ve itaat ifadesi ile el göğüs karşıma durarak şöyle dedi:
''Efendi ben sana layık bir eş değilim Amma Cenab'ı Allah nasip etmiş, sen de istedin böyle oldu Şimdi benim görevim sana itaat etmek ve seni mutlu etmektir Bu görevimi yapabilmem için bana emrin ve talimatın ne ise onları bildir Hangi yemekleri seversen söyle, sana o yemekleri hazırlayayım Hangi hareketlerden hoşlanırsan açıkla o hareketleri yapayım Kendi akrabalarından kimlerin evine gelip gitmesini istiyorsan onları bildir Onlara iyi muamele edeyim
Gelip gitsinler Benim akrabalarımdan kimlerin buraya gelmesine izin veriyorsan
açıkla sadece onlar gelip gitsinler''
Ben ona gereken talimatı verdim Lazım gelen açıklamayı yaptım O günden itibaren emir ve talimatlarıma harfiyyen uydu Bana çok itaat ve hizmet etti Tahmin ve ümit edemeyeceğim şekilde beni mutlu eyledi Doğrusu eşimden çok memnun oluyordum Onunla evlenmemi bana nasip eden Allah'a şükrediyordum
Günlerimiz böyle geçerken bir gün işimden evime dönmüştüm Evde misafir vardı Gayın validem bize gelmişti Ona:
Hoş geldin dedim, hal ve hatırını sordum ikimiz konuşuyorduk Gayın validem bana: Nasıl oğlum kızımızdan memnun musun? Sana itaat ve hizmet ediyor mu? Seni mutlu edebiliyor mu? diye sordu Ben de cevaben:
Çok memnunum Allah sizden razı olsun iyi yetiştirmişsiniz Doğrusu ben onun bu derece beni mutlu edebileceğini tahmin bile edemezdim, dedim
O şöyle dedi:Elbette kızımız görevini yapacaktı Seni mesut ve mutlu edecekti Çünkü o cennet bahçesinde yetişen bir kız idi Böyle bir kızın en başta gelen görevi kocasına itaat ve hizmet etmekti Evladım! Bizim köşkümüz sarayımız, evimiz, barkımız yok amma, Allah'a şükür imanımız ve islama bağlılığımız vardır Bizim çocuklarımız çadırda büyürler Lakin islam terbiyesi alarak yetişirler Bizim çadırımıza ve hayatımıza Kur'an hükümleri hakimdir İslam ve Kur'an hükümlerinin uygulandığı bir yer ise cennet bahçesi demektir Cennet bahçesinde yetişen bir kızın görevi de efendisini razı ve memnun etmektir
Kadı efendi sözlerini şöyle bitiriyor:
İşte oğlum! sana tavsiyem şudur Eğer islam açısından iyi yetişmiş, güzel terbiye görmüş birisi ile evlenirsen çok iyi edersin Mesut ve mutlu olursun
Efendim sizin geniş bilginiz ve çok tecrübeniz var bana öğüt verir misiniz? diyor Kadı Efendi ona:
Evladım hangi konuda nasihat istiyorsun? diye sormuş Genç:
Hocam ben evlenme teşebbüsündeyim İyi bir evlilik yapabilmem ve mutlu bir yuva kurabilmem konusunda sizden öğüt istiyorum, demiş
Kadı ona: Evladım gençliğimde başımdan geçen bir olayı anlatayım da o sana ders olsun demiş Ve olayı şöyle anlatmış
''Ben çocukluğumdan itibaren Kur'an ve dini bilgi öğrenmeye başlamıştım Biraz büyüdüm, ilim öğrenmeye başladım Çok başarılı talebe idim Arkadaşlarımın arasında parmakla gösterilen seçkin bir duruma gelmiştim Tahsilimi bitirdiğimde ilim ve itibar sahibi bir gençtim Bir gün göçebelerin çadırlarının yanından geçiyordum Orada bir kız gördüm Kızın görünüşü hoşuma gitti Onunla evlenmeyi düşündüm Gittim kızın babası ile görüşüp konuştum Kendimi ona tanıttım Sonra:
Allah'ın emri ile kızlarıyla evlenmek istediğimi söyledim Adam bana:
Evladım sen şehirlisin İlim ve itibar sahibi bir kimsesin Biz ise fakir bir göçebeyiz Belki kızımız sana denk bir eş olamaz Seni mesut ve mutlu edemez Sen bu davadan vaz geç, dedi Ben de teklifimde ısrar ettim Eğer siz uygun görür ve kızınızı bana verirseniz, onunla evlenmek istiyorum dedim
Ceabı Allah nasip etmiş ki, kabul ettiler o kızla nişanlandım Bazan ''Acaba yanlış bir hareket mi ettim yoksa? Tanıdıklar beni bu göçebe kız ile evlendiğimden dolayı ayıplarlar mı? şeklinde düşündüğüm de oluyordu Fakat bir adım atmıştım artık, geri dönmem uygun olmazdı
Neyse sünnete uygun olarak, adet vechiyle ben o kızla nikahlanıp evlendim Beraber bir odaya girdik İlk gecemizi geçirdik Ertesi günü eşim bana saygı ve itaat ifadesi ile el göğüs karşıma durarak şöyle dedi:
''Efendi ben sana layık bir eş değilim Amma Cenab'ı Allah nasip etmiş, sen de istedin böyle oldu Şimdi benim görevim sana itaat etmek ve seni mutlu etmektir Bu görevimi yapabilmem için bana emrin ve talimatın ne ise onları bildir Hangi yemekleri seversen söyle, sana o yemekleri hazırlayayım Hangi hareketlerden hoşlanırsan açıkla o hareketleri yapayım Kendi akrabalarından kimlerin evine gelip gitmesini istiyorsan onları bildir Onlara iyi muamele edeyim
Gelip gitsinler Benim akrabalarımdan kimlerin buraya gelmesine izin veriyorsan
açıkla sadece onlar gelip gitsinler''
Ben ona gereken talimatı verdim Lazım gelen açıklamayı yaptım O günden itibaren emir ve talimatlarıma harfiyyen uydu Bana çok itaat ve hizmet etti Tahmin ve ümit edemeyeceğim şekilde beni mutlu eyledi Doğrusu eşimden çok memnun oluyordum Onunla evlenmemi bana nasip eden Allah'a şükrediyordum
Günlerimiz böyle geçerken bir gün işimden evime dönmüştüm Evde misafir vardı Gayın validem bize gelmişti Ona:
Hoş geldin dedim, hal ve hatırını sordum ikimiz konuşuyorduk Gayın validem bana: Nasıl oğlum kızımızdan memnun musun? Sana itaat ve hizmet ediyor mu? Seni mutlu edebiliyor mu? diye sordu Ben de cevaben:
Çok memnunum Allah sizden razı olsun iyi yetiştirmişsiniz Doğrusu ben onun bu derece beni mutlu edebileceğini tahmin bile edemezdim, dedim
O şöyle dedi:Elbette kızımız görevini yapacaktı Seni mesut ve mutlu edecekti Çünkü o cennet bahçesinde yetişen bir kız idi Böyle bir kızın en başta gelen görevi kocasına itaat ve hizmet etmekti Evladım! Bizim köşkümüz sarayımız, evimiz, barkımız yok amma, Allah'a şükür imanımız ve islama bağlılığımız vardır Bizim çocuklarımız çadırda büyürler Lakin islam terbiyesi alarak yetişirler Bizim çadırımıza ve hayatımıza Kur'an hükümleri hakimdir İslam ve Kur'an hükümlerinin uygulandığı bir yer ise cennet bahçesi demektir Cennet bahçesinde yetişen bir kızın görevi de efendisini razı ve memnun etmektir
Kadı efendi sözlerini şöyle bitiriyor:
İşte oğlum! sana tavsiyem şudur Eğer islam açısından iyi yetişmiş, güzel terbiye görmüş birisi ile evlenirsen çok iyi edersin Mesut ve mutlu olursun