Cenap Şahabettin Hac Yolunda ozet,
Cenap Şahabettin Hac Yolunda ozeti,
Cenap Şahabettin Hac Yolunda gezi yazısı
Hac Yolunda Cenap Şahabettin
İsmail Habib Sevuk'e gore Edebiyatımızda tam manasıyla edebi olarak ilk seyahat kitabıolan Hac Yolunda, hem bu ozelliği hem de Edebiyatı Cedide duzsozunun dikkat ceken bir orneği olması dolayısıyla cok onemlidir Cenap Şehabettin, 1896'da sağlık mufettişi olarak Arabistan'a, Kızıldeniz kıyısındaki Cidde'ye gonderilmiş ve epeyce zorlu gecen bu gezisini, Hac Yolundada anlatmıştır Eser, Serveti FunUn dergisinde, 18961898 yılları arasında yayımlanan on yedi mektuptan oluşmaktadır Daha sonra 1909'da kitap olarak yayımlanmıştır
Bu kitabı oluşturan mektuplar, yazarın vapurdaki ve vapur dışındaki gozlemleri olmak uzere iki bolume ayrılabilir Vapurdaki bolumlerde, Cenap Şehabettin, İstanbul'dan yola cıkışından sonra vapurun oteki yolcuları (ki bu yolcular kimi zaman veremli kocası ve kaynanasıyla yolculuk eden guzel bir kadın, kimi zaman yol arkadaşları, kimi zaman da ikinci mevkide zor koşullarda yolculuk eden yoksullardır) konusundaki gozlemlerini, yolculuk sırasında gecen konuşmaları, tartışmaları, aynen notlarına aktarmıştır
Vapur dışındaki bolumlerde ise, yazarın gezisi sırasında vapurun yanaştığı limanlardan soz ederken buraların gecmişi ile bugunu arasında gidip geldiğini goruruz Gorduğu yerlerin tarihini, onemli tarihi kalıntılarını, tarihsel bilgiler ve anektodlar da kullanarak renkli bir anlatımla anlatırken, bu yerlerin o gunku durumlarını da renkli ve canlı betimlemelerle vermektedir Buraların toplumsal ozellikleri,insanların gundelik yaşamları, eğlence kulturleri ve değişik sınıflardan insanların ilginc portrelerini, gozlemlerine kendi duygu ve duşuncelerini de ekleyerek ayrıntılarıyla okura aktarmıştır
Hac Yolundada kullanılan dil, ikili bir nitelik gostermektedir: Yazar, ozellikle vapur icinde gecen konuşmaları ve tartışmaları cok yalın bir dille, olduğu gibi aktarırken, ozellikle doğayla ya da insanlarla ilgili betimlemelerinde, gozlemlerinde ve bu gozlemlerin kendisinde uyandırdığı duyguları okura aktarırken, kendi tercihi ve bağlı bulunduğu edebi akım cercevesinde, anlaşılması guc ağır tamlamalarla suslu, sanatlı bir dil kullanmıştır
Cenap Şahabettin Hac Yolunda ozeti,
Cenap Şahabettin Hac Yolunda gezi yazısı
Hac Yolunda Cenap Şahabettin
İsmail Habib Sevuk'e gore Edebiyatımızda tam manasıyla edebi olarak ilk seyahat kitabıolan Hac Yolunda, hem bu ozelliği hem de Edebiyatı Cedide duzsozunun dikkat ceken bir orneği olması dolayısıyla cok onemlidir Cenap Şehabettin, 1896'da sağlık mufettişi olarak Arabistan'a, Kızıldeniz kıyısındaki Cidde'ye gonderilmiş ve epeyce zorlu gecen bu gezisini, Hac Yolundada anlatmıştır Eser, Serveti FunUn dergisinde, 18961898 yılları arasında yayımlanan on yedi mektuptan oluşmaktadır Daha sonra 1909'da kitap olarak yayımlanmıştır
Bu kitabı oluşturan mektuplar, yazarın vapurdaki ve vapur dışındaki gozlemleri olmak uzere iki bolume ayrılabilir Vapurdaki bolumlerde, Cenap Şehabettin, İstanbul'dan yola cıkışından sonra vapurun oteki yolcuları (ki bu yolcular kimi zaman veremli kocası ve kaynanasıyla yolculuk eden guzel bir kadın, kimi zaman yol arkadaşları, kimi zaman da ikinci mevkide zor koşullarda yolculuk eden yoksullardır) konusundaki gozlemlerini, yolculuk sırasında gecen konuşmaları, tartışmaları, aynen notlarına aktarmıştır
Vapur dışındaki bolumlerde ise, yazarın gezisi sırasında vapurun yanaştığı limanlardan soz ederken buraların gecmişi ile bugunu arasında gidip geldiğini goruruz Gorduğu yerlerin tarihini, onemli tarihi kalıntılarını, tarihsel bilgiler ve anektodlar da kullanarak renkli bir anlatımla anlatırken, bu yerlerin o gunku durumlarını da renkli ve canlı betimlemelerle vermektedir Buraların toplumsal ozellikleri,insanların gundelik yaşamları, eğlence kulturleri ve değişik sınıflardan insanların ilginc portrelerini, gozlemlerine kendi duygu ve duşuncelerini de ekleyerek ayrıntılarıyla okura aktarmıştır
Hac Yolundada kullanılan dil, ikili bir nitelik gostermektedir: Yazar, ozellikle vapur icinde gecen konuşmaları ve tartışmaları cok yalın bir dille, olduğu gibi aktarırken, ozellikle doğayla ya da insanlarla ilgili betimlemelerinde, gozlemlerinde ve bu gozlemlerin kendisinde uyandırdığı duyguları okura aktarırken, kendi tercihi ve bağlı bulunduğu edebi akım cercevesinde, anlaşılması guc ağır tamlamalarla suslu, sanatlı bir dil kullanmıştır