iltasyazilim
FD Üye
Cebeci ocağı nedir hakkında kısa veri
Osmanlı askerî teşkilâtında silâhların tedâriki, muhâfazası ve sefer zamânında cepheye götürülmesiyle vazîfeli kapıkulu ocağı Ocağın mensuplarına Cebecilerdenilmektedir
Cebeci Ocağı, Fâtih Sultan Mehmed Han zamânında kuruldu Ilk zamanlarda bu ocağın mensupları yeniçeriler gibi, deneyimsiz oğlanları arasından seçilmekteydi Bunlar ocağa şâkird(öğrenci) sıfatıyle alınırlar, sonradan esas Cebeciler arasına geçerlerdi Maaş defterlerinden anlaşıldığına göre Cebeciler 59 bölük ve 37 orta bölük almak üzere 96 odaya ayrılmıştı Cebeci ortaları tabanca yapan, tâmir eden, barutları ıslah eyleyen ve harp levâzımatını hazırlayan sınıflardan teşekkül ediyordu Bunların arasında ayrı bir sınıf olarak humbara dökücüleri, barutçular ve lağımcılar da vardı
Cebecilerin en büyük subayına Cebecibaşıadı verilirdi Cebecibaşılık makâmı boşaldığı vakit, başkethüdâ bu makâma tâyin edilirdi Oysa bâzan cebehâne başçavuşunun ve hattâ sonraları ocak dışından da Cebecibaşı tâyin edildiği olmuştur Cebecilerin rütbe bakımından Cebecibaşı ve dört kethüdâdan sonra sırasıyla cebeci başçavuşu, büyük ve orta kumandanları, odabaşıları ve küçük subaylar gelirdi Ocağın hesap işlerine Cebeci Kâtibibakardı
Cebeciler başlarında iki ucu omuzlarına içten sarkan ve dört tarafı yeşil çuha olan şebkülah denilen serpuşu giyerler ve merâsim esnâsında bunun üstüne tüy takarlardı Cebecilerin malûl ve ihtiyarları, ocaklarının kânunu üzere emin miktarda aylığa bağlanarak emekliye ayrılırlardı
Cebehâne, Ayasofya Câmii karşısında, son devirde yanmış olan adliye binâsının yerinde idi Burada zâbit ve neferlerin odaları, silâh ve sâir harp malzemesi tamirhânesi ve depo bulunuyordu Cebehâne için lâzım olan mâmul ve gayri mâmul bütün eşyâ bu depoda bulunurdu Yeniçerilere âit cebe (zırh) üzerlerinin kumaşları, tolga kılıfları, zırh keseleri, meşin, bakır, pamuk ipliği, keten, çelik, kayık, tüfenk maşası, cebehâne anbarında yer alan eşyâlardan bir kısmıdır Bunlardan başka kürek, kazma ve bunların sapları, tüfenk kundağı ve öteki îmâl edilmiş malzemeler her zaman burada bulunur ve yapılırdı Bu eşyâdan îcâb edenlerin lüzumu hâlinde donanmaya ve kalelere sevkleri cebecibaşıya âitti Cebehânede levâzım azaldığı süre, bu noksanı Cebecibaşı dîvâna talep eder ve noksanlar tamamlanırdı Yeniçeriler devlet merkezinde bulunurlarken tüfenk taşımaları yasaklanmış olduğundan bunların tâlim zamanlarında kullanacakları tüfenkleri cebecibaşı verir ve işleri bitince tekrar geri alırdı
Kalelere silâh ve cephâne gönderilmesi, oradaki cephânenin muhâfazası, Cebeci Ocağı kadar gönderilmiş olan Cebecilere âitti Bu kalelerdeki silâh, cephâne ve barut gibi harp levâzımının muâyeneleri ve işe yarayıp yaramayacağının tedkîki Cebecibaşı kadar yapılırdı Kalelerde hizmet eden Cebeciler de Yeniçeriler gibi üç yıl müddetle kale hizmetinde bulunurlar ve sonra merkeze getirilip yerlerine başkaları gönderilirdi Bu cebecilerin başlarında zâbitleri bulunurdu
Savaş zamânında yeniçerilere âit harp levâzımâtı Cebeciler vâsıtasıyla katır ve develerle nakledilir ve harp mıntıkasına girildikten sonra, kendilerine dağıtılırdı Ordu savaş meydanında yerini aldığı vakit, Cebeciler kânun üzere ordunun merkez cebhesinin gerisinde bulunurlardı
Cebecilerin sayıları devirlere kadar artıp, eksilme göstermiştir Kânûnî devrinde sayıları 700 iken, 1570 yılında 4000, Çarpık seferinde 3000, Dördüncü Murad devrinde 70008000 olmuş, 1702 yılında ise 2500 ’e kadar indirilmiştir
1826 yılında İkinci Mahmud Han yeniçerilerle birlikte çoğalan itâatsizlikleri dolayısıyla Cebeci Ocağını da kaldırdı
sonradan çağdaş bir hoşgörüyle Asâkîri Mansûrei Muhammediyye ordusunun tesisiyle birlikte, 1054 neferden meydana gelen yeni bir Cebehâne sınıfı kuruldu Sağ ve sol kol olarak tertib edilen ve birer Bölükbaşının kumandanlığı aşağı idâre olunan bu yeni teşkilât 1 ’a dek varlığını korumuştur *
Osmanlı askerî teşkilâtında silâhların tedâriki, muhâfazası ve sefer zamânında cepheye götürülmesiyle vazîfeli kapıkulu ocağı Ocağın mensuplarına Cebecilerdenilmektedir
Cebeci Ocağı, Fâtih Sultan Mehmed Han zamânında kuruldu Ilk zamanlarda bu ocağın mensupları yeniçeriler gibi, deneyimsiz oğlanları arasından seçilmekteydi Bunlar ocağa şâkird(öğrenci) sıfatıyle alınırlar, sonradan esas Cebeciler arasına geçerlerdi Maaş defterlerinden anlaşıldığına göre Cebeciler 59 bölük ve 37 orta bölük almak üzere 96 odaya ayrılmıştı Cebeci ortaları tabanca yapan, tâmir eden, barutları ıslah eyleyen ve harp levâzımatını hazırlayan sınıflardan teşekkül ediyordu Bunların arasında ayrı bir sınıf olarak humbara dökücüleri, barutçular ve lağımcılar da vardı
Cebecilerin en büyük subayına Cebecibaşıadı verilirdi Cebecibaşılık makâmı boşaldığı vakit, başkethüdâ bu makâma tâyin edilirdi Oysa bâzan cebehâne başçavuşunun ve hattâ sonraları ocak dışından da Cebecibaşı tâyin edildiği olmuştur Cebecilerin rütbe bakımından Cebecibaşı ve dört kethüdâdan sonra sırasıyla cebeci başçavuşu, büyük ve orta kumandanları, odabaşıları ve küçük subaylar gelirdi Ocağın hesap işlerine Cebeci Kâtibibakardı
Cebeciler başlarında iki ucu omuzlarına içten sarkan ve dört tarafı yeşil çuha olan şebkülah denilen serpuşu giyerler ve merâsim esnâsında bunun üstüne tüy takarlardı Cebecilerin malûl ve ihtiyarları, ocaklarının kânunu üzere emin miktarda aylığa bağlanarak emekliye ayrılırlardı
Cebehâne, Ayasofya Câmii karşısında, son devirde yanmış olan adliye binâsının yerinde idi Burada zâbit ve neferlerin odaları, silâh ve sâir harp malzemesi tamirhânesi ve depo bulunuyordu Cebehâne için lâzım olan mâmul ve gayri mâmul bütün eşyâ bu depoda bulunurdu Yeniçerilere âit cebe (zırh) üzerlerinin kumaşları, tolga kılıfları, zırh keseleri, meşin, bakır, pamuk ipliği, keten, çelik, kayık, tüfenk maşası, cebehâne anbarında yer alan eşyâlardan bir kısmıdır Bunlardan başka kürek, kazma ve bunların sapları, tüfenk kundağı ve öteki îmâl edilmiş malzemeler her zaman burada bulunur ve yapılırdı Bu eşyâdan îcâb edenlerin lüzumu hâlinde donanmaya ve kalelere sevkleri cebecibaşıya âitti Cebehânede levâzım azaldığı süre, bu noksanı Cebecibaşı dîvâna talep eder ve noksanlar tamamlanırdı Yeniçeriler devlet merkezinde bulunurlarken tüfenk taşımaları yasaklanmış olduğundan bunların tâlim zamanlarında kullanacakları tüfenkleri cebecibaşı verir ve işleri bitince tekrar geri alırdı
Kalelere silâh ve cephâne gönderilmesi, oradaki cephânenin muhâfazası, Cebeci Ocağı kadar gönderilmiş olan Cebecilere âitti Bu kalelerdeki silâh, cephâne ve barut gibi harp levâzımının muâyeneleri ve işe yarayıp yaramayacağının tedkîki Cebecibaşı kadar yapılırdı Kalelerde hizmet eden Cebeciler de Yeniçeriler gibi üç yıl müddetle kale hizmetinde bulunurlar ve sonra merkeze getirilip yerlerine başkaları gönderilirdi Bu cebecilerin başlarında zâbitleri bulunurdu
Savaş zamânında yeniçerilere âit harp levâzımâtı Cebeciler vâsıtasıyla katır ve develerle nakledilir ve harp mıntıkasına girildikten sonra, kendilerine dağıtılırdı Ordu savaş meydanında yerini aldığı vakit, Cebeciler kânun üzere ordunun merkez cebhesinin gerisinde bulunurlardı
Cebecilerin sayıları devirlere kadar artıp, eksilme göstermiştir Kânûnî devrinde sayıları 700 iken, 1570 yılında 4000, Çarpık seferinde 3000, Dördüncü Murad devrinde 70008000 olmuş, 1702 yılında ise 2500 ’e kadar indirilmiştir
1826 yılında İkinci Mahmud Han yeniçerilerle birlikte çoğalan itâatsizlikleri dolayısıyla Cebeci Ocağını da kaldırdı
sonradan çağdaş bir hoşgörüyle Asâkîri Mansûrei Muhammediyye ordusunun tesisiyle birlikte, 1054 neferden meydana gelen yeni bir Cebehâne sınıfı kuruldu Sağ ve sol kol olarak tertib edilen ve birer Bölükbaşının kumandanlığı aşağı idâre olunan bu yeni teşkilât 1 ’a dek varlığını korumuştur *