iltasyazilim
FD Üye
Çanakkale İle İlgili Bilgi
Çanakkale İle İlgili Bilgiler
Çanakkale İle İlgili Bilinmeyenler?
ÇANAKKALE İLE İLGİLİ BİLMEDİKLERİMİZ
Aç ve perişan halkın dişinden tırnağından artırarak devletine kazandırmak
istediği ve parası peşin ödenmiş iki savaş gemimize İngilizlerin göz kadar
el koyduğunu, bütün ültimatomlarımıza karşın paramızı geri ödemediklerini ve
bu gemilere sonradan askerlerini doldurarak Çanakkale ’ye yolladıklarını
Enver Paşa ’nın Alman hayranlığının bize 500 bin vatan evladına ve bir
imparatorluğun tasfiyesine neden olduğunu, Almanlarla yapılan kuytu
anlaşmanın kabinedeki bakanlardan bile gizlendiğini, aradan yüz yıl
geçmesine karşın yabancı hayranlığı hastalığımızın geçmediğini, sadece
hayran olunanların değiştiğini
Sultan Abdülhamid ’in olayları kırk sene evvelden görerek Çanakkale ’deki
tabyaları güçlendirdiğini ve elden geçirdiğini, Bazı yeni tabyaları yapı
ettirdiğini, O ’nun yaptığı çalışmaların ola ki de savaşın seyrini değiştirdiğini
İngilizlerin daha savaş bildiri edilmeden Seddülbahir ’i bombaladıklarını ve 86 şehit verdiğimizi
Avustralya ’nın ve Yeni Zelanda ’nın gençlerinin “Avrupa ’yı Almanlardan
kurtarmak ve Avrupa ’nın özgür kalmasını sağlamak propagandasıyla
toplandığını, Bu gençlerin daha önce Gelibolu denilen yerin adını bile
duymadıklarını
İkinci sonuç için savaşa dışarı giden bir Avustralya askerine nereye gittiğini
soran bir yaşlı adama “Türkler buraya gelip yerleşecekler, onları öldürmeye
gidiyoruz dediğini, bu söz üzerine yaşlı adamın binlerce kilometrekarelik
çöle doğru baktığını ve “Eee gelsinler ne olacak oysa burada yer
çok dediğini
Padişahın “Cihad ilanını duyan ve Avustralya ’da yaşamış iki zenci
müslümanın, Türklerle savaşa giden birliğe ateş açtığını ve orada şehit edildiklerini, Orada yer alan ve olayı yaşamış Avustralyalıların bu olayın nedenini uzun süre anlayamadıklarını
İngilizFransız donanmasının Gelibolu öncesi 200 yıldır hiç yenilmediğini,
dünyanın gelmiş geçmiş en iyi donanması olarak bilindiğini, bu donanmanın
bayraklarını gören Türklerin topukları yağlayıp kaçacaklarını düşündüklerini, daha da trajik olanı bu düşünceye takıntı derecesinde inandıklarını
İngilizFransız donanmasının seksen parça gemiyle boğaza saldırdığını,
gemilerden birinin adının “Agamemnon olduğunu, Agamemnon ’un binlerce yıl
önce Truva ’ya saldıran Yunan ordusunun kalleşçe yöntemler kullanan
komutanının adı olduğunu
Agamemnon ’un yaşadığı topraklarda doğmasına rağmen kanının son damlasına
değin Türk olan ve kendisini Anadolulu hisseden Mustafa KEMAL ’in Çanakkale
zaferi sonrası öldürülen Truva kahramanını “Hektor ’un İntikamını Aldık
diyerek unutmadığımızı ve Truvalıların bizim için ne anlayış geldiğini en
güzel şekilde açıklama ettiğini
İngilizlerin sabahtan saatlerinde girdikleri boğazı ellerini kollarını
sallayarak, canlarının istediği her yeri bombalayarak geçebileceklerini
zannettiklerini, Akşam beş çayını Marmara denizinin ortasında içmeyi
planladıklarını, İstanbul üzerine bahisler
kurduklarını
Şair deyince insanların aklına nezaket, iman ve insanlık sahibi yüce
kişiliklerin geldiği (Mehmet Akif ERSOY gibi), İngiliz şairlerin de –ayrıca
de yüksek ideallerle savaşa katıldığını, bu ideallerini günlüklerinde
“Lokum ve halıları yağmalamak, Ayasofya ’nın çinilerini sökmek, İstanbul ’un
en güzel lokantalarında balık yemek yemek olarak yazdıklarını
Yüzlerce sene Osmanlının ekmeğini yemiş olan ve Osmanlıdan sadece saygı ve hoşgörü görmüş olan gayri müslimlerin, İngilizFransız donanmasının gelmekte olduğunu haber alınca İstanbul ’da mutluluk gösterileri yaptığını
Bu güvenli olmayan gelişmeler karşı devleti yönetenlerin başkenti
Eskişehir ’e taşımayı düşündüğünü, hatta zorunlu binaların ayarlandığını,
gitmesi için öneri götürülen devrik Sultan Abdülhamid ’in bu teklife
şiddetle karşısında çıktığını, “Biz İstanbul ’u alırken Bizans İmparatoru kanının
son damlasına dek savaştı ve öldü Ben ondan daha mı az şerefliyim!
Gelirlerse burada savaşır ve ölürüz dediğini, bu sözler üzerine payitahtın
utandığını ve İstanbul ’da kalmaya karar verdiğini, Direkten dönen bu
düşüncesizliğin olur ya de askerimiz üstünde dehşet bir moral çöküntü
yaratmış olabileceğini
Osmanlı Devletinin elinde sadece 26 deniz mayını kaldığını, Nusret (Destek)
gemimizin kaptanının (Tophaneli Hakkı Binbaşı ) mayınları nereye ve ne süre
bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında bir yüce kişi göre
kendisine bildirildiğini, Bu mayınların hiç akla gelmeyecek biçimde
Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döküldüğünü, İngilizlerin boğazı
daima dikine teftiş etmelerine rağmen bu mayınları saptama
edemediklerini çünkü Nusret ’in bu mayınları son mayın kontrolünden sonradan
sabaha aleyhinde bıraktığını
Deniz Filosu boğazı geçmeye başladığında düşük top menzilli Fransız gemilerinin
taktik gereği tabyalarımızı afallatmak için öncü atışlar yaptıklarını daha
sonradan arkalarından gelen uzun menzilli İngiliz gemilerine gerektirmek için
kenara kaydıkları Bu kayma esnasında kıyıya paralel yerleştirilen
mayınlara çarptıklarını, büyük bir panik yaşandığını, ortalığın
karıştığını, gemilerin birbirine girdiğini, 200 yıldır yenilmeyen dünyanın
en büyük donanmasının iki saatte dağıldığını Türklerin batan düşman gemilerindeki savunmasız askerlere ateş etmeyi bıraktıklarını ve diğer gemilere alev ettiklerini Bunu görebilen İngiliz komutanlarının –muhtemelen kendileri
tersini yapmış olacakları için olaya bir manâ veremediklerini Her
fırsatta bize insan hakları, uygarlık, modernite tokatları patlatanların
o gün aldıkları bu insanlık dersi karşısında şok geçirdiklerini
Edremitli Seyit Onbaşının, Topun ağzına mermi süren vinç tesisatı
bombardımanda kullanılamaz ışık halkası gelince “Ya Allah Bismillah diyerek üç
tane 275 kiloluk mermiyi kimsesiz sırt sırta kaldırarak yatağa sürdüğünü
ve ateşlediğini, bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı metal
bir merenden çıkması gerektiğini, üçüncü atışta İngilizlerin “Ocean
zırhlısının dümenini parçaladığını, dümeni kırılan “Oceanın sarhoş bir
serseri gibi mayınlara sürüklendiğini bir mayına çarparak havaya uçtuğunu ve yirmi dakika içinde battığını
Bu olayın ertesinde bölük komutanının Seyit Onbaşıyı çağırttığını, aynı
mermiyi kaldırmasını istediğini ama Seyit Onbaşının bunu
başaramadığını Bunun üstüne Komutanın “Bu merminin tahtadan bir
maketini getirsinler, Bu yiğidin fotoğrafını çeksinler diye dikte
verdiğini, Bu fotoğrafın hepimizin çok iyi bildiği ve Seyit Onbaşının
günümüze ulaşan tek fotoğrafı olduğunu
Cumhuriyet kurulduktan fazla daha sonra Mustafa KEMAL ’in Edremit ’i ziyareti
sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin
bilmediğini Kaymakamın Seyit Onbaşı ’yı Mustafa KEMAL ’in huzuruna
çıkarmadan önce kılığını beğenmeyip, tıraş ettirip takım elbise
giydirdiğini, bu olayın Mustafa KEMAL ’i derinden yaraladığını Kaymakam
dahil orada bulunan herkesi azarladığını Seyit Onbaşının ölene kadar ormancılık yaparak yoksulluk içinde perişan yaşadığını
Nusret Mayın gemisinin yakın zamana değin Mersin ’de demirli olduğunu ve
ömrü dolduğu için jilet yapılmasının planlandığını, sırf bu ihtimalin bile
Türk Milleti adına yüz kızartıcı bir utanç levhası olarak kalacağını,
birkaç vatanseverin çırpınışıyla şimdilik bu olayın durdurulduğunu
İngilizlerin 18 Mart faciasının suçlusu olarak mayın
taramacıları sorumluluk sahibi tuttuğunu, Hepsinin kurşuna dizdirildiğini, savaş bittikten yıllar sonradan her iki ordu arşivleri açıklanıp gerçekler öğrenilince bu askerlerin
ailelerinden özür dilendiğini, tazminat ödendiğini, iadei haysiyet
yapıldığını ve şerefli birer asker olarak öldüklerini duyuru ettiklerini
İngilizFransız ortaklığının boğazı donanmayla geçemeyeceklerini anlayınca
onlara geçit vermeyen Türk topçularını arkadan ele geçirerek arındırmak için tümdengelim harekatı yapmaya karar verdiklerini, bunun için Darı ’da piramitlerin dibinde, sömürgelerinden getirdikleri on binlerce askeri toplayıp “Nasıl olsa orada
Türklerle işimiz çok kolay olacak diyerek bu askerlere derme çatma bir
eğitim verdiklerini, Burada toplanan askerlerin 16 öbür ülkeden
geldiğini, Aralarında Müslümanların bile olduğunu, sonradan bu askerlerin
savaş sırasında kandırıldıklarını anlayıp taraf değiştirdiklerini, Burada
toplanan askerlerin büyük çoğunluğunun çapulcular gibi davrandığını, kahire
sokaklarında yapmadıkları rezilliğin kalmadığını
Mısırda toplanan askerlerin kayıtlarını tutan bir katibin kesintisiz
“Australia and New Zealand Army Company Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu
Birliği yazmaktan sıkıldığını pratik bir çözüm olarak bu kelimelerin baş
harflerini alarak ANZAC kısaltmasını bulduğunu, bu kısaltmanın dünya tarihine geçtiğini
İngilizlerin çıkarma harekatını ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını,
akıntı ve hava durumu dahil yaptıkları hiçbir hesabın tutmadığını,
aralıklarla çıkmaları gereken geniş kumsala değil, gizli bir koya ve
kalabalık bir şekilde çıkmak zorunda kaldıklarını, karşılarında ise Ezineli
Yahya Çavuş ve 62 karakter takımı dışarıda hiçbir birliğimizin olmadığını
Türk ordusunun başındaki Alman Liman Von Sanders Paşa ’nın sonuç beklenen
bölgeleri kasten yanlış hesapladığı, İngilizleri ve Türkleri
olabildiğince birbirine kırdırarak İngilizlerin dikkatini bu bölgeye
çekmeyi, bu sayede Avrupa ’da savaşan Alman askerlerinin karşısında daha
zayıf bir askeri zor olmasını ve Alman birliklerini rahatlatmayı
amaçladığını, bu dar hesabın her iki taraftan da 500 bin cana mal
olduğunu, bunun ispatlanamamış bir iddia olduğunu, Tüm savaş her tarafında Liman Paşanın hiçbir askeri tahmininin tutmadığını, aradan yüz sene geçmesine rağmen bu şüphenin hala kafaları kemirdiğini
Çanakkale savaşlarındaki en büyük askeri dehaların Mustafa KEMAL ve Esat
Paşa olduğunu, düşmanın her hamlesini doğru tahmin ettiklerini, yaptıkları
kritik hamleler ve aldıkları cesur kararlarla savaşın seyrini
değiştirdiklerini, gelişen olaylar neticesinde askerlerinin de yüksek
güvenini ve hayranlıklarını kazandıklarını, bir işaretleriyle
emrindekilerin hiç düşünmeden ölüme koştuklarını İngiliz ve Fransız
Kurmaylarının bu dek baskı şartlarda çarpışan Türk ordusunun bu kadar
bilgece sevk ve yöneticilik edilebilmesine anlayamadıklarını, Zaten onların bütün
savaş boyunca olan biten hiçbir şeyi anlayamadıklarını
Çıkarma beklenmediği için minik bir takımdan diğer hiçbir askeri birliğin
bulunmadığı koya çıkan 4000 İngiliz askerine Yahya Çavuş ve arkadaşlarının
eski müşteri piyade tüfekleriyle 18 saat boyunca aleyhinde koyduğunu, mermi israfı
yapmamak için asla tek dolaşan hedeflere ateş edilmediğini, neredeyse
hiçbir mermi israfının yapılmadığını, adamların orada çakılı kaldığını, bir
santimetre ilerleyemediklerini, ekip komutanlarının üstlerine
telsizlerinden verdikleri raporlarda karşılarında topluluk bir makineli
tüfek (!) birliğinin bulunduğunu bildirdiklerini, dışarıdaki kıyımı gören
İngiliz askerlerinin çıkmak istemediklerini bunun üzerine komutanlarının
onlara arkalarında alev ederek cebren savaşmaya gönderdiklerini Havadan
savaşın seyrini peşine düşüp takip etmekle görevli bir İngiliz pırpır uçağının pilotunun
kıyıdan 50 m değin açığa değin denizin kıpkırmızı kan ile dolduğunu
gördüğünü, bunun hayatında gördüğü en korkunç şey olduğunu söylediğini ve
muhtemelen aklını oynattığını
*
Çanakkale İle İlgili Bilgiler
Çanakkale İle İlgili Bilinmeyenler?
ÇANAKKALE İLE İLGİLİ BİLMEDİKLERİMİZ
Aç ve perişan halkın dişinden tırnağından artırarak devletine kazandırmak
istediği ve parası peşin ödenmiş iki savaş gemimize İngilizlerin göz kadar
el koyduğunu, bütün ültimatomlarımıza karşın paramızı geri ödemediklerini ve
bu gemilere sonradan askerlerini doldurarak Çanakkale ’ye yolladıklarını
Enver Paşa ’nın Alman hayranlığının bize 500 bin vatan evladına ve bir
imparatorluğun tasfiyesine neden olduğunu, Almanlarla yapılan kuytu
anlaşmanın kabinedeki bakanlardan bile gizlendiğini, aradan yüz yıl
geçmesine karşın yabancı hayranlığı hastalığımızın geçmediğini, sadece
hayran olunanların değiştiğini
Sultan Abdülhamid ’in olayları kırk sene evvelden görerek Çanakkale ’deki
tabyaları güçlendirdiğini ve elden geçirdiğini, Bazı yeni tabyaları yapı
ettirdiğini, O ’nun yaptığı çalışmaların ola ki de savaşın seyrini değiştirdiğini
İngilizlerin daha savaş bildiri edilmeden Seddülbahir ’i bombaladıklarını ve 86 şehit verdiğimizi
Avustralya ’nın ve Yeni Zelanda ’nın gençlerinin “Avrupa ’yı Almanlardan
kurtarmak ve Avrupa ’nın özgür kalmasını sağlamak propagandasıyla
toplandığını, Bu gençlerin daha önce Gelibolu denilen yerin adını bile
duymadıklarını
İkinci sonuç için savaşa dışarı giden bir Avustralya askerine nereye gittiğini
soran bir yaşlı adama “Türkler buraya gelip yerleşecekler, onları öldürmeye
gidiyoruz dediğini, bu söz üzerine yaşlı adamın binlerce kilometrekarelik
çöle doğru baktığını ve “Eee gelsinler ne olacak oysa burada yer
çok dediğini
Padişahın “Cihad ilanını duyan ve Avustralya ’da yaşamış iki zenci
müslümanın, Türklerle savaşa giden birliğe ateş açtığını ve orada şehit edildiklerini, Orada yer alan ve olayı yaşamış Avustralyalıların bu olayın nedenini uzun süre anlayamadıklarını
İngilizFransız donanmasının Gelibolu öncesi 200 yıldır hiç yenilmediğini,
dünyanın gelmiş geçmiş en iyi donanması olarak bilindiğini, bu donanmanın
bayraklarını gören Türklerin topukları yağlayıp kaçacaklarını düşündüklerini, daha da trajik olanı bu düşünceye takıntı derecesinde inandıklarını
İngilizFransız donanmasının seksen parça gemiyle boğaza saldırdığını,
gemilerden birinin adının “Agamemnon olduğunu, Agamemnon ’un binlerce yıl
önce Truva ’ya saldıran Yunan ordusunun kalleşçe yöntemler kullanan
komutanının adı olduğunu
Agamemnon ’un yaşadığı topraklarda doğmasına rağmen kanının son damlasına
değin Türk olan ve kendisini Anadolulu hisseden Mustafa KEMAL ’in Çanakkale
zaferi sonrası öldürülen Truva kahramanını “Hektor ’un İntikamını Aldık
diyerek unutmadığımızı ve Truvalıların bizim için ne anlayış geldiğini en
güzel şekilde açıklama ettiğini
İngilizlerin sabahtan saatlerinde girdikleri boğazı ellerini kollarını
sallayarak, canlarının istediği her yeri bombalayarak geçebileceklerini
zannettiklerini, Akşam beş çayını Marmara denizinin ortasında içmeyi
planladıklarını, İstanbul üzerine bahisler
kurduklarını
Şair deyince insanların aklına nezaket, iman ve insanlık sahibi yüce
kişiliklerin geldiği (Mehmet Akif ERSOY gibi), İngiliz şairlerin de –ayrıca
de yüksek ideallerle savaşa katıldığını, bu ideallerini günlüklerinde
“Lokum ve halıları yağmalamak, Ayasofya ’nın çinilerini sökmek, İstanbul ’un
en güzel lokantalarında balık yemek yemek olarak yazdıklarını
Yüzlerce sene Osmanlının ekmeğini yemiş olan ve Osmanlıdan sadece saygı ve hoşgörü görmüş olan gayri müslimlerin, İngilizFransız donanmasının gelmekte olduğunu haber alınca İstanbul ’da mutluluk gösterileri yaptığını
Bu güvenli olmayan gelişmeler karşı devleti yönetenlerin başkenti
Eskişehir ’e taşımayı düşündüğünü, hatta zorunlu binaların ayarlandığını,
gitmesi için öneri götürülen devrik Sultan Abdülhamid ’in bu teklife
şiddetle karşısında çıktığını, “Biz İstanbul ’u alırken Bizans İmparatoru kanının
son damlasına dek savaştı ve öldü Ben ondan daha mı az şerefliyim!
Gelirlerse burada savaşır ve ölürüz dediğini, bu sözler üzerine payitahtın
utandığını ve İstanbul ’da kalmaya karar verdiğini, Direkten dönen bu
düşüncesizliğin olur ya de askerimiz üstünde dehşet bir moral çöküntü
yaratmış olabileceğini
Osmanlı Devletinin elinde sadece 26 deniz mayını kaldığını, Nusret (Destek)
gemimizin kaptanının (Tophaneli Hakkı Binbaşı ) mayınları nereye ve ne süre
bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında bir yüce kişi göre
kendisine bildirildiğini, Bu mayınların hiç akla gelmeyecek biçimde
Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döküldüğünü, İngilizlerin boğazı
daima dikine teftiş etmelerine rağmen bu mayınları saptama
edemediklerini çünkü Nusret ’in bu mayınları son mayın kontrolünden sonradan
sabaha aleyhinde bıraktığını
Deniz Filosu boğazı geçmeye başladığında düşük top menzilli Fransız gemilerinin
taktik gereği tabyalarımızı afallatmak için öncü atışlar yaptıklarını daha
sonradan arkalarından gelen uzun menzilli İngiliz gemilerine gerektirmek için
kenara kaydıkları Bu kayma esnasında kıyıya paralel yerleştirilen
mayınlara çarptıklarını, büyük bir panik yaşandığını, ortalığın
karıştığını, gemilerin birbirine girdiğini, 200 yıldır yenilmeyen dünyanın
en büyük donanmasının iki saatte dağıldığını Türklerin batan düşman gemilerindeki savunmasız askerlere ateş etmeyi bıraktıklarını ve diğer gemilere alev ettiklerini Bunu görebilen İngiliz komutanlarının –muhtemelen kendileri
tersini yapmış olacakları için olaya bir manâ veremediklerini Her
fırsatta bize insan hakları, uygarlık, modernite tokatları patlatanların
o gün aldıkları bu insanlık dersi karşısında şok geçirdiklerini
Edremitli Seyit Onbaşının, Topun ağzına mermi süren vinç tesisatı
bombardımanda kullanılamaz ışık halkası gelince “Ya Allah Bismillah diyerek üç
tane 275 kiloluk mermiyi kimsesiz sırt sırta kaldırarak yatağa sürdüğünü
ve ateşlediğini, bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı metal
bir merenden çıkması gerektiğini, üçüncü atışta İngilizlerin “Ocean
zırhlısının dümenini parçaladığını, dümeni kırılan “Oceanın sarhoş bir
serseri gibi mayınlara sürüklendiğini bir mayına çarparak havaya uçtuğunu ve yirmi dakika içinde battığını
Bu olayın ertesinde bölük komutanının Seyit Onbaşıyı çağırttığını, aynı
mermiyi kaldırmasını istediğini ama Seyit Onbaşının bunu
başaramadığını Bunun üstüne Komutanın “Bu merminin tahtadan bir
maketini getirsinler, Bu yiğidin fotoğrafını çeksinler diye dikte
verdiğini, Bu fotoğrafın hepimizin çok iyi bildiği ve Seyit Onbaşının
günümüze ulaşan tek fotoğrafı olduğunu
Cumhuriyet kurulduktan fazla daha sonra Mustafa KEMAL ’in Edremit ’i ziyareti
sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin
bilmediğini Kaymakamın Seyit Onbaşı ’yı Mustafa KEMAL ’in huzuruna
çıkarmadan önce kılığını beğenmeyip, tıraş ettirip takım elbise
giydirdiğini, bu olayın Mustafa KEMAL ’i derinden yaraladığını Kaymakam
dahil orada bulunan herkesi azarladığını Seyit Onbaşının ölene kadar ormancılık yaparak yoksulluk içinde perişan yaşadığını
Nusret Mayın gemisinin yakın zamana değin Mersin ’de demirli olduğunu ve
ömrü dolduğu için jilet yapılmasının planlandığını, sırf bu ihtimalin bile
Türk Milleti adına yüz kızartıcı bir utanç levhası olarak kalacağını,
birkaç vatanseverin çırpınışıyla şimdilik bu olayın durdurulduğunu
İngilizlerin 18 Mart faciasının suçlusu olarak mayın
taramacıları sorumluluk sahibi tuttuğunu, Hepsinin kurşuna dizdirildiğini, savaş bittikten yıllar sonradan her iki ordu arşivleri açıklanıp gerçekler öğrenilince bu askerlerin
ailelerinden özür dilendiğini, tazminat ödendiğini, iadei haysiyet
yapıldığını ve şerefli birer asker olarak öldüklerini duyuru ettiklerini
İngilizFransız ortaklığının boğazı donanmayla geçemeyeceklerini anlayınca
onlara geçit vermeyen Türk topçularını arkadan ele geçirerek arındırmak için tümdengelim harekatı yapmaya karar verdiklerini, bunun için Darı ’da piramitlerin dibinde, sömürgelerinden getirdikleri on binlerce askeri toplayıp “Nasıl olsa orada
Türklerle işimiz çok kolay olacak diyerek bu askerlere derme çatma bir
eğitim verdiklerini, Burada toplanan askerlerin 16 öbür ülkeden
geldiğini, Aralarında Müslümanların bile olduğunu, sonradan bu askerlerin
savaş sırasında kandırıldıklarını anlayıp taraf değiştirdiklerini, Burada
toplanan askerlerin büyük çoğunluğunun çapulcular gibi davrandığını, kahire
sokaklarında yapmadıkları rezilliğin kalmadığını
Mısırda toplanan askerlerin kayıtlarını tutan bir katibin kesintisiz
“Australia and New Zealand Army Company Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu
Birliği yazmaktan sıkıldığını pratik bir çözüm olarak bu kelimelerin baş
harflerini alarak ANZAC kısaltmasını bulduğunu, bu kısaltmanın dünya tarihine geçtiğini
İngilizlerin çıkarma harekatını ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını,
akıntı ve hava durumu dahil yaptıkları hiçbir hesabın tutmadığını,
aralıklarla çıkmaları gereken geniş kumsala değil, gizli bir koya ve
kalabalık bir şekilde çıkmak zorunda kaldıklarını, karşılarında ise Ezineli
Yahya Çavuş ve 62 karakter takımı dışarıda hiçbir birliğimizin olmadığını
Türk ordusunun başındaki Alman Liman Von Sanders Paşa ’nın sonuç beklenen
bölgeleri kasten yanlış hesapladığı, İngilizleri ve Türkleri
olabildiğince birbirine kırdırarak İngilizlerin dikkatini bu bölgeye
çekmeyi, bu sayede Avrupa ’da savaşan Alman askerlerinin karşısında daha
zayıf bir askeri zor olmasını ve Alman birliklerini rahatlatmayı
amaçladığını, bu dar hesabın her iki taraftan da 500 bin cana mal
olduğunu, bunun ispatlanamamış bir iddia olduğunu, Tüm savaş her tarafında Liman Paşanın hiçbir askeri tahmininin tutmadığını, aradan yüz sene geçmesine rağmen bu şüphenin hala kafaları kemirdiğini
Çanakkale savaşlarındaki en büyük askeri dehaların Mustafa KEMAL ve Esat
Paşa olduğunu, düşmanın her hamlesini doğru tahmin ettiklerini, yaptıkları
kritik hamleler ve aldıkları cesur kararlarla savaşın seyrini
değiştirdiklerini, gelişen olaylar neticesinde askerlerinin de yüksek
güvenini ve hayranlıklarını kazandıklarını, bir işaretleriyle
emrindekilerin hiç düşünmeden ölüme koştuklarını İngiliz ve Fransız
Kurmaylarının bu dek baskı şartlarda çarpışan Türk ordusunun bu kadar
bilgece sevk ve yöneticilik edilebilmesine anlayamadıklarını, Zaten onların bütün
savaş boyunca olan biten hiçbir şeyi anlayamadıklarını
Çıkarma beklenmediği için minik bir takımdan diğer hiçbir askeri birliğin
bulunmadığı koya çıkan 4000 İngiliz askerine Yahya Çavuş ve arkadaşlarının
eski müşteri piyade tüfekleriyle 18 saat boyunca aleyhinde koyduğunu, mermi israfı
yapmamak için asla tek dolaşan hedeflere ateş edilmediğini, neredeyse
hiçbir mermi israfının yapılmadığını, adamların orada çakılı kaldığını, bir
santimetre ilerleyemediklerini, ekip komutanlarının üstlerine
telsizlerinden verdikleri raporlarda karşılarında topluluk bir makineli
tüfek (!) birliğinin bulunduğunu bildirdiklerini, dışarıdaki kıyımı gören
İngiliz askerlerinin çıkmak istemediklerini bunun üzerine komutanlarının
onlara arkalarında alev ederek cebren savaşmaya gönderdiklerini Havadan
savaşın seyrini peşine düşüp takip etmekle görevli bir İngiliz pırpır uçağının pilotunun
kıyıdan 50 m değin açığa değin denizin kıpkırmızı kan ile dolduğunu
gördüğünü, bunun hayatında gördüğü en korkunç şey olduğunu söylediğini ve
muhtemelen aklını oynattığını
*