iltasyazilim
FD Üye
Merhaba Arkadaşlar Bu Konu Biraz Uzun oldu Bu Konuyu İki Başlık Altında İnceleyelim
Büyük günah demek olan “kebire, sözlükte maddî veya manevî bakımdan büyük olmakanlamına gelen kebr (kiber) kökünden türemiş bir isimdir B*yük günahmânasında kullanılan kebîre (çoğulu kebâir), farklı tanımlarının ortak noktaları dikkate alınıp dinen yasaklandığı konusunda kesin delil bulunan ve hakkında dünyevî veya uhrevî ceza öngörülen davranışşeklinde tanımlanabilir Bunun dışında kalan kötü davranışlara da sagîre (küçük günah) denir
Israrla iş*lenen küçük günahın büyük günaha dönüşeceği telakkisi genellikle kabul görmüştür Kur'an'da daha çok zenb, ism, fısk, isyankelimeleriyle ifade edilen günahın büyük ve küçük olabileceği belirtilir İlgili âyetlerde açıklandığına göre büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde küçük günahlar affedilir (Nisâ, 431) Allah'a iman edip tevekkülde bulunanlar büyük günah ve hayâsızlıktan kaçınırlar (Şûrâ, 423637) Ayrıca âyetlerde, âhirette insanlara verilecek olan amel defterinin küçük büyük bütün günahları kapsayıp ortaya koyacağı anlatılır (Kehf, 1849)
Hadislerde büyük günahlardan mûbikât (helak edici davranışlar), kebâir, a'zamü'zzünûbgibi tabirlerle bahsedilir Çeşitli hadis rivayetlerinde Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, ana babaya karşı gelmek, yetim malı yemek, faiz yemek, dürüst kadınları iffetsizlikle suçlamak, büyü yapmak, savaştan kaçmak, yalancı şahitlikte bulunmak ve ödenemeyecek miktarda borçlu olarak ölmek büyük günahların başında zikredilmiştir (Müsned, 2201, 214; 4392; 5413; Müslim, imân, 143146) Hadislerde ayrıca Hz Peygamber (asm)'in büyük günah işlemiş Müslümanlara da âhirette şefaat edeceği belirtilmiştir (Tirmizî, Kıyamet, 11)
Müslümanlar arasında vuku bulan ilk ihtilâfların en önemlisi, büyük günah işleyen kişinin (mürtekibi kebîre) durumudur Erken devirlerde tartışılmaya başlanan bu problemle ilgili olarak literatürde iki mesele öne çıkmıştır Bunlardan biri hangi fiillerin büyük günah olduğu, diğeri de bu günahı işleyen kişinin dinî statüsüdür Büyük günahların belirlenmesi konusunda ortaya çıkan görüşlerden birine göre, ilâhî emirlere aykırı olan bütün fiiller büyük günah kapsamına girer Bunların sayısını yedi yüze çıkaranlar bulunduğu gibi, yetmişle sınırlandıranlar da vardır İbn Hacer elHeytemî dört yüz altmış yedi büyük günahtan bahseder (ezZevâcir, 1270275; 226527)
Bütün günahları büyük günah sayanların başında Haricîler gelir Fakat İbn Hacer'de olduğu gibi, bu görüşe katılan Sünnî âlimlerin de bulunduğu söylenebilir Bir başka anlayışa göre, ilâhî emirlerle bağdaşmayan her davranış büyük günah kapsamına girmekle birlikte, bunların bir kısmı diğerlerine oranla küçük kabul edilebilir Ancak hiçbir günah küçük sayılamayacağından, büyük günahların sayısını ve niteliklerini belirlemek mümkün değildir Eşarî, Bâkıllânî, İbn Fûrek ve Ebû İshak elİsferâyînî gibi mütekaddimîn devri Eşariyye kelâmcıları bu görüştedir (İbn Hacer elHeytemî, Zevacir, Beyrut, 1408, 15)
Üçüncü bir görüşe göre ise, dinen yasaklandığı konusunda kesin delil bulunan ve hakkında dünyevî veya uhrevî ceza öngörülen fiiller büyük günahtır Dolayısıyla bütün günahların kebîre statüsünde kabul edilmesi naslara aykırıdır
Buna göre büyük günahlar yukarıda sayılanların yanında sılai rahimi terketmek, kovculukta bulunmak, zina fiilini işlemek veya ona aracılık yapmak, domuz eti yemek, ibadet için gereken temizliğe uymamak, hırsızlık yapmak, içki içmek, yalan yere yemin etmek, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek veya azabından emin olmak, yapılan anlaşmayı bozmak gibi Kur'an'da yasaklanan fiillerden oluşur Mu'tezile ve Mâtürîdiyye kelâmcıları ile müteahhir dönem Eşariyye âlimlerinin çoğunluğu bu görüşü benimsemiştir (age 1610)
Büyük günah kişiyi isyan ve fıska sevkederse de, bu durumdaki bir mümini mutlak mânada fâsık ve fâcir olarak nitelemek mümkün değildir Zira imanın mahiyeti Allah'ın varlığını, birliğini ve Hz Muhammed (asm) aracılığıyla gönderdiği vahiyleri kalben tasdik etmekten ibaret olup, amel imanın bir parçası değildir Kişi ilâhî emre aykırı bir davranışta bulunurken de imanını devam ettirmektedir Nitekim imanla ameli bir arada zikreden âyetlerde bu iki kavramı gramer açısından birbirine bağlayan atıf ve şart edatları imanla amelin ayrı şeyler olduğuna işaret etmektedir (Bakara, 225; Nisâ, 4124)
Ayrıca adam öldürmek gibi bir büyük günahı işleyenlerin kısas cezasına çarptırıldığı bildirilirken, bunu yapanlardan müminlerdiye bahsedilmiş ve onlardan iman vasfı kaldırılmamıştır (Bakara, 2178; Hucurât, 49 9)
Aklî açıdan da mürtekibi kebîre mümin kabul edilmelidir Böyle bir insan ilâhî emre karşı çıkmayı helâl telakki etmez aksine gaflet, kötü alışkanlık, nefsânî arzular, aşırı öfke vb sebeplerle bu fiili işler, fakat her zaman affedileceği ümidini taşır Ehli sünnet itikadi mezhepleri olan Mâtürîdiyye ve Eş'ariyye kelâmcıları bu görüştedir (Mâtürîdî, Tevhid, s 329334; Ebû Abdullah elHalîmî, elMinhac, 1409) Selefiyye âlimleri, mürtekibi kebîreyi fâsık diye nitelendirmekle birlikte, onun dünyevî ve uhrevî konumunu Ehli sünnet kelâmcıları gibi değerlendirir (bk Ebû Bekir elHallâl, esSünne, s 583608; Şerhu Akideti'tTahâviyye, s 295334)
Günahların bir kısmının büyük, bir kısmının küçük olduğuna ve büyük günahların naslarda dünyevî veya uhrevî ceza öngörülen fiillerden ibaret bulunduğuna ilişkin görüş isabetli görünmektedir Büyük günah işleyen kişinin dinî statüsü konusunda Hâricîler'le Mürcie ve Mu'tezile'nin görüşlerinin naslarla uzlaştırılması mümkün değildir Hem Sünnî kelâmcıları hem de Selefiyye âlimleri büyük günah sahibinin dinden çıkmadığı kanaatini taşımakta, dünyevî cezanın yanı sıra tövbe yoluyla da günahtan kurtulma imkânı bulunduğunu kabul etmektedir Bu yaklaşım naslara ve akla daha uygundur (bk TDV İslam Ansiklopedisi, Kebire md)
NOT: Vecdi Akyüz'ün hazırladığı bu konudaki şu makaleyi de okumanızı tavsiye ederiz:
Gizli şirk ve göz zinası gibi fillerde büyük günahlardandır İslâm inancında, peygamberler dışında bütün insanlar günah işlerler Günah, Yüce Allah'ın emir ve yasaklarına aykırı söz ve davranışların din açısından suç sayılmasıdır Yüce Allah'ın hem emrettiğini yapmamak, hem de yasakladığını yapmak, aynı şekilde günahtır
Büyük Günah Kavramı
Günahların hepsi eşit olmadığından, inançtan günlük davranışlara doğru uzanan bir çizgide, büyük günahlar ve küçük günahlar diye ikiye ayrılırlar Büyük günahlara kebîre (ç kebâir), küçük günahlara sagîre (ç sagâir) adı verilir
Büyük günahlar, yanlış ve bozuk inançlar, imandan ve dinden çıkma, bireysel ve toplumsal huzursuzluğa, bozgunculuğa, sapmaya, anomiye ve çürümeye sebep olan, hakkında tehdit edici âyet veya hadis bulunan, işleyenin dünyada ve âhirette ceza görmesine yol açan dinî, bireysel ve toplumsal büyük suçlar ve davranışlardır
Gerçek bir mü'min, büyük küçük bütün günahlardan sakınmaya çalışır Ama sorumluluğu ve sonuçları daha ağır olduğundan özellikle büyük günahlara yaklaşmamalıdır Yüce Allah, şöyle buyuruyor:
Size yasak edilen büyük günahlardan sakınırsanız, küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefliövgün bir yere sokarız(Nisa, 431)
Büyük günah demek olan “kebire, sözlükte maddî veya manevî bakımdan büyük olmakanlamına gelen kebr (kiber) kökünden türemiş bir isimdir B*yük günahmânasında kullanılan kebîre (çoğulu kebâir), farklı tanımlarının ortak noktaları dikkate alınıp dinen yasaklandığı konusunda kesin delil bulunan ve hakkında dünyevî veya uhrevî ceza öngörülen davranışşeklinde tanımlanabilir Bunun dışında kalan kötü davranışlara da sagîre (küçük günah) denir
Israrla iş*lenen küçük günahın büyük günaha dönüşeceği telakkisi genellikle kabul görmüştür Kur'an'da daha çok zenb, ism, fısk, isyankelimeleriyle ifade edilen günahın büyük ve küçük olabileceği belirtilir İlgili âyetlerde açıklandığına göre büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde küçük günahlar affedilir (Nisâ, 431) Allah'a iman edip tevekkülde bulunanlar büyük günah ve hayâsızlıktan kaçınırlar (Şûrâ, 423637) Ayrıca âyetlerde, âhirette insanlara verilecek olan amel defterinin küçük büyük bütün günahları kapsayıp ortaya koyacağı anlatılır (Kehf, 1849)
Hadislerde büyük günahlardan mûbikât (helak edici davranışlar), kebâir, a'zamü'zzünûbgibi tabirlerle bahsedilir Çeşitli hadis rivayetlerinde Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, ana babaya karşı gelmek, yetim malı yemek, faiz yemek, dürüst kadınları iffetsizlikle suçlamak, büyü yapmak, savaştan kaçmak, yalancı şahitlikte bulunmak ve ödenemeyecek miktarda borçlu olarak ölmek büyük günahların başında zikredilmiştir (Müsned, 2201, 214; 4392; 5413; Müslim, imân, 143146) Hadislerde ayrıca Hz Peygamber (asm)'in büyük günah işlemiş Müslümanlara da âhirette şefaat edeceği belirtilmiştir (Tirmizî, Kıyamet, 11)
Müslümanlar arasında vuku bulan ilk ihtilâfların en önemlisi, büyük günah işleyen kişinin (mürtekibi kebîre) durumudur Erken devirlerde tartışılmaya başlanan bu problemle ilgili olarak literatürde iki mesele öne çıkmıştır Bunlardan biri hangi fiillerin büyük günah olduğu, diğeri de bu günahı işleyen kişinin dinî statüsüdür Büyük günahların belirlenmesi konusunda ortaya çıkan görüşlerden birine göre, ilâhî emirlere aykırı olan bütün fiiller büyük günah kapsamına girer Bunların sayısını yedi yüze çıkaranlar bulunduğu gibi, yetmişle sınırlandıranlar da vardır İbn Hacer elHeytemî dört yüz altmış yedi büyük günahtan bahseder (ezZevâcir, 1270275; 226527)
Bütün günahları büyük günah sayanların başında Haricîler gelir Fakat İbn Hacer'de olduğu gibi, bu görüşe katılan Sünnî âlimlerin de bulunduğu söylenebilir Bir başka anlayışa göre, ilâhî emirlerle bağdaşmayan her davranış büyük günah kapsamına girmekle birlikte, bunların bir kısmı diğerlerine oranla küçük kabul edilebilir Ancak hiçbir günah küçük sayılamayacağından, büyük günahların sayısını ve niteliklerini belirlemek mümkün değildir Eşarî, Bâkıllânî, İbn Fûrek ve Ebû İshak elİsferâyînî gibi mütekaddimîn devri Eşariyye kelâmcıları bu görüştedir (İbn Hacer elHeytemî, Zevacir, Beyrut, 1408, 15)
Üçüncü bir görüşe göre ise, dinen yasaklandığı konusunda kesin delil bulunan ve hakkında dünyevî veya uhrevî ceza öngörülen fiiller büyük günahtır Dolayısıyla bütün günahların kebîre statüsünde kabul edilmesi naslara aykırıdır
Buna göre büyük günahlar yukarıda sayılanların yanında sılai rahimi terketmek, kovculukta bulunmak, zina fiilini işlemek veya ona aracılık yapmak, domuz eti yemek, ibadet için gereken temizliğe uymamak, hırsızlık yapmak, içki içmek, yalan yere yemin etmek, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek veya azabından emin olmak, yapılan anlaşmayı bozmak gibi Kur'an'da yasaklanan fiillerden oluşur Mu'tezile ve Mâtürîdiyye kelâmcıları ile müteahhir dönem Eşariyye âlimlerinin çoğunluğu bu görüşü benimsemiştir (age 1610)
Büyük günah kişiyi isyan ve fıska sevkederse de, bu durumdaki bir mümini mutlak mânada fâsık ve fâcir olarak nitelemek mümkün değildir Zira imanın mahiyeti Allah'ın varlığını, birliğini ve Hz Muhammed (asm) aracılığıyla gönderdiği vahiyleri kalben tasdik etmekten ibaret olup, amel imanın bir parçası değildir Kişi ilâhî emre aykırı bir davranışta bulunurken de imanını devam ettirmektedir Nitekim imanla ameli bir arada zikreden âyetlerde bu iki kavramı gramer açısından birbirine bağlayan atıf ve şart edatları imanla amelin ayrı şeyler olduğuna işaret etmektedir (Bakara, 225; Nisâ, 4124)
Ayrıca adam öldürmek gibi bir büyük günahı işleyenlerin kısas cezasına çarptırıldığı bildirilirken, bunu yapanlardan müminlerdiye bahsedilmiş ve onlardan iman vasfı kaldırılmamıştır (Bakara, 2178; Hucurât, 49 9)
Aklî açıdan da mürtekibi kebîre mümin kabul edilmelidir Böyle bir insan ilâhî emre karşı çıkmayı helâl telakki etmez aksine gaflet, kötü alışkanlık, nefsânî arzular, aşırı öfke vb sebeplerle bu fiili işler, fakat her zaman affedileceği ümidini taşır Ehli sünnet itikadi mezhepleri olan Mâtürîdiyye ve Eş'ariyye kelâmcıları bu görüştedir (Mâtürîdî, Tevhid, s 329334; Ebû Abdullah elHalîmî, elMinhac, 1409) Selefiyye âlimleri, mürtekibi kebîreyi fâsık diye nitelendirmekle birlikte, onun dünyevî ve uhrevî konumunu Ehli sünnet kelâmcıları gibi değerlendirir (bk Ebû Bekir elHallâl, esSünne, s 583608; Şerhu Akideti'tTahâviyye, s 295334)
Günahların bir kısmının büyük, bir kısmının küçük olduğuna ve büyük günahların naslarda dünyevî veya uhrevî ceza öngörülen fiillerden ibaret bulunduğuna ilişkin görüş isabetli görünmektedir Büyük günah işleyen kişinin dinî statüsü konusunda Hâricîler'le Mürcie ve Mu'tezile'nin görüşlerinin naslarla uzlaştırılması mümkün değildir Hem Sünnî kelâmcıları hem de Selefiyye âlimleri büyük günah sahibinin dinden çıkmadığı kanaatini taşımakta, dünyevî cezanın yanı sıra tövbe yoluyla da günahtan kurtulma imkânı bulunduğunu kabul etmektedir Bu yaklaşım naslara ve akla daha uygundur (bk TDV İslam Ansiklopedisi, Kebire md)
NOT: Vecdi Akyüz'ün hazırladığı bu konudaki şu makaleyi de okumanızı tavsiye ederiz:
Gizli şirk ve göz zinası gibi fillerde büyük günahlardandır İslâm inancında, peygamberler dışında bütün insanlar günah işlerler Günah, Yüce Allah'ın emir ve yasaklarına aykırı söz ve davranışların din açısından suç sayılmasıdır Yüce Allah'ın hem emrettiğini yapmamak, hem de yasakladığını yapmak, aynı şekilde günahtır
Büyük Günah Kavramı
Günahların hepsi eşit olmadığından, inançtan günlük davranışlara doğru uzanan bir çizgide, büyük günahlar ve küçük günahlar diye ikiye ayrılırlar Büyük günahlara kebîre (ç kebâir), küçük günahlara sagîre (ç sagâir) adı verilir
Büyük günahlar, yanlış ve bozuk inançlar, imandan ve dinden çıkma, bireysel ve toplumsal huzursuzluğa, bozgunculuğa, sapmaya, anomiye ve çürümeye sebep olan, hakkında tehdit edici âyet veya hadis bulunan, işleyenin dünyada ve âhirette ceza görmesine yol açan dinî, bireysel ve toplumsal büyük suçlar ve davranışlardır
Gerçek bir mü'min, büyük küçük bütün günahlardan sakınmaya çalışır Ama sorumluluğu ve sonuçları daha ağır olduğundan özellikle büyük günahlara yaklaşmamalıdır Yüce Allah, şöyle buyuruyor:
Size yasak edilen büyük günahlardan sakınırsanız, küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefliövgün bir yere sokarız(Nisa, 431)