iltasyazilim
FD Üye
Buhranlarımız Kitap Özeti
1876 yılı Anayasasını halktan fazla halkçı geçinenler devletin mümessili sıfatlarına milletin koruyucusu sıfatını ekleyerek hükümdara karşısında milleti makine ederek nüfuz kazanmayı, keza milleti hem sultanı kullanmak isteyenler hazırladı
Bu tüzük batılıların baskısıyla 1908 ’de kabul edildi Eski Anayasa değiştirildi ama acemi ve şımarık meclis üyeleriyle uygulanamadı Usuller, adetler, sosyal sınıflar ortadan kalktı Avrupa ’nın medeniyeti bir anda gücenmek istenince ayaklanma ahlakı gelişti
Herkes hürriyetçi, hırsızlar bile halk avukatı kesildi ( Atatürk istismarı gibi o zaman da bağımsızlık, musavet, adalet vb )
Avrupa ’nın kendi sosyal yapısına uygun ve onun için ideal kanunları uygulama ederek ulaştığı noktaya bizim bünyemizin sosyal farklılığına bakmadan benzer kanunları uygulayarak varmak istedik
Bizde devlet adamları olsa bile hatalı teşhis ve tedavi metodları ile imkansız şeyleri yapmayı istediklerinden en iyi insanlarımızı yabancı kanunlar uğruna harcadık
Tüzük, örf, adet, geleneklerimizi dikkate almadan aynen alınan kanunlarla ıslah yapıla yapıla millet bundan böyle ıslaha olan inancını da yitirdi
Osmanlı ’ın son dönemi halkı cahil yığınlar oluşturduğu için çok geniş hürriyetler hazımsız bir demokrasi olacağı için vekilleri seçim hileleri ile halka kabul ettirildi
Fıtrata ve hayat gerçeklerine zıt kanunlar dayatıldı
Batı toplumunda haysiyet vardır, halk müziği burjuvası vardır Ama bunlar bizde yoktur Bizdeki mütevekkil ve pervasız fedakarlıktan mahrum memur sınıfı batıdaki aristokrat sınıfı gibi mesuliyet ve bilinç taşımaz ancak devlet de onların misyonunu eda etsin
Sosyal inşa kanunlarla değişmeyen ( Hala anlaşılmış değil dil tartışmaları ) İslam ’da imtiyaz şahsi ve menfiden yok, ilim ve Allah korkusundan gelir Bu da istibdat getirmez Batıda, ise kanlı derslik ve mezhep çatışmaları vardır
Batıda üstünlüğün ölçüsü olmadığından aynı sosyal seviyedeki ahali bambaşka sınıflara yükselenleri eşitsiz sayarlar, başkalaşmak isterler Imtiyazlı sınıf ise direnir
Demokrasi ; asiller ayrımı olan batının eşitlik anlayışıdır Bizde asiller değil fakat böyle bir bağımsızlık arayışı olsun
Anayasa ; Osmanlı ırk, lisan, insanlar olarak o kadar farklıdır ancak böyle bir yapıya Avrupalının aklı ermez Bu birlik İslam birliğidir
Avrupa ’da ise mütecanis unsurlar asırlar sonradan birlik sağlamışlardır Onların yapısına uygun bir meşrutiyet bizim yapımızı dağıtmak demektir
Taklitçilik ulusal ve batılı diye ayrım getirdi Bilhassa adliye ve maarifte bütün problem meşrutiyet dahil ne istersek daima aşırıya kaçmamızdır
Sultan Hamit ’i koşullar o kadar olmaya zorlamıştır Meclisi Meşruta ise mutedil ve mantıklı insanlardan yoksundur Meclis tecrübesiz ve bilgisiz, milli his ve hayallerle dolu ihtilalcilerden oluşmaktadır
İttihat ve Terakki de taklitçiliğin kurbanı olmuştur Her dönemde en mesuliyetli olanlar aydınlar ve tecrübelilerdir
2 TAKLİTÇİLİĞİMİZ
Hürriyet insanoğlunun manevi ve fikri ilerlemesiyle hakikati aramasının bir meyvesidir
Düş içerisinde yaşayıp eşyadan fikirlere gidemiyor, herşeyi tenkid edip ümitsizleşiyoruz
Diğer milleti taklit tehlikelidir Eşitlik bizde kölelikten kurtulma, kin, haset duygusu uyandırmaz Çünkü bizde asilzade ve ruhban sınıfı olmamıştır Her millet, mezhep zaten eşittir
Tedbirli ve uzakta görüşlü olmadığımızdan istibdattan daha sonra fazla parlamenterizme geçince pozitif demokrat ve serbestçi olduk Ama ihtiyaçlara uymayan suni şeyler kendiliğinden kaybolmaya mahkumdur
Partiler ve kavgalar bize siyasi özgürlük getirecek zannedip kurduk Husumet ve rekabeti körükledik Mebuslar birbirlerine şiddetle düşmanlık yapınca meşrutiyet (demokrasi) yükseliyor sanıp safdilane memnun olduk Ancak gerçeklik tam aksidir Insanlar siyasi atışma yerine sevgi ve dostlukla daha verimli olurlar
Fenciler rekabet olmadığı için müthiş bir çabucak ilerliyorlar Bizdeki çekişmeler, partiler ve ahali vekilleri suni oluşturulmuştur Milli ve ırki yönler körükleniyor
Kötü niyetli azınlıklar ve partiler meclise meşrutiyet (demokrasi) diye girdiler
Osmanlı düşmanı olup her değişikliği iyi zannedip, örf ve adetleri aniden değiştirmeye kalkıştık Taklitçiliğin sonu bugünkü gibi anarşidir
Batılı demokrasiye, adaletsizliğe, baskıya karşı savaşarak eğitim ve vatanseverlikle ulaşmıştır Bizde baskı yoktur oysa demokrasi arayışı olsun Komşudan ısmarlama olmaz
3 FİKRİ BUHRANIMIZ
Aydınlarımız batı hayranıdır, kendi memleketini tanımaz, yıkıcı tenkitler yapar, meseleleri izah ve kanıt edemediği için red eder Memleketin sosyal, dini gerçeklerini bilmez Fakat bize fikir hocalığına kalkışır Yıkmaya uğraşır
Batılı düzeltir, bizimki yıkar Islah yerine yıkmaya uğraşır Yeni şeye ulaşan tecrübeleri olmadığı için zorbalığa yeltenir Keyfi hareketlerle inkılapçı, baskıni mutlak olur
Batı hayranlarının hali çare için tıp kitabı okuyanlara aynı Kendisinde tüm hastalıkları var zannederek hayatı katlanılan bir önem, biçare bir ızdırap sayar Tüm bilgileri kendini bilmemek esasına dayandığı için daha da girift bir hal alır
Batı hayranları manevi, sosyal ve siyasi meselelerde
1 Kendi ahlakımızı ve maneviyatımızı bilmezler ve öğrenmeye tenezzül etmezler
2 Bizimle kayıtsız pekçok yol ve usul bilirler
Bunun sonucunda bizi nevzuhur bir insanlar görürler Bu da ruhen ve fikren göç doğurur
Yabancıdan çok tanıdık olmayan olduklarından fikirler üstünde muhitin tesirini dikkatsizlik ederler
Edebiyat ve fikirde samimiyetsizdirler Zeka eseri laf ve tavırlarla kötümserlik var
Asalaklar kendi muhitlerinde yabancıdırlar ve bizi Avrupa ’ya asalak yapmaya çalışırlar
İlim görüntülü bu cehalet ve başarısızlıklar sonucu her yenilik halkta bir ümidini yitirme oluşturur Batıdan istifadenin yolu onun ilmini almaktır
Bizim ideallerimiz ile sosyal ve siyasi kanaatlerimiz en ince ayrıntısına kadar dinimizdendir Her milletin ‘manevi vatanı ’ ulusal kanun ve ananelerle oluşur
Hakir görmek yerine Türk medeniyetiyle övünerek, müspet bir milliyetçilikle batıyı körü körüne taklitten kurtulursak terakki edebiliriz
4 CEMİYET BUHRANIMIZ
Cemiyetimiz yaklaşık olarak ilkel bir kavme dönmüş, ayıp günahlar ortaya dökülmüş, kanun ve nizam yokluğundan sosyal inşa sarsılmıştır
Dış tesirler aydınımızı manipüle etti Aydınlar dış desteği devlete karşısında koz kullandılar
Yabancılaşan aydınlar da Fransızca konuşmak, içki, kadın, dine terslikler uygarlık sayıldı
Halk aydından mahrum kaldı ve nefretler reddetti Aydınlara aleyhinde, her türlü yeniliğe karşısında yumuşatılması imkansız bir sertlikle aleyhinde koydu Çocuklara eğitim verilmedi
Aile ve toplum bozuldu Öğretimde yalnızca fen alındı, uymayan herşeyin reddi istendi Etik yetkisiz kalınca edepten mahrum, reformcu, cüretkar evlatlar türedi
Halkın ahlakını okullu cins bozdu Çöküşün iki sebebi:
1 Sosyal müesseselerin özel yapısı
2 Islah metodlarındaki hatalar
Eski memur sınıfı istiklalden yoksun, manevi ve fikri seviyeleri düşüktü Az meydana çıkan kabiliyetler de husumetle harcanıyordu Batılı müesseselerdeki herşey sihirli gibi alınıyordu Her buluş bir ümitsizlik fakat hafif de bir ümit getiriyordu Mutlakiyet vazifesini tam yapamadığından farkında olmadan ihtilale de taraftar oluyordu
Sosyal esaslar: Her devir ihtiyacı olan seçkin sınıfı kendi içinden çıkarır Fakat bu memur olmadığından uzun zaman alır
Ahali bağları mazi birliği ve manevifikri mirasla oluşur Din, sanat defalarca birlik unsurlarıdır ve saygı gerektirir Kendi sanatımızı, musikimizi, mimarimizi, bedii eserlerimizi korumak içtimai vazifelerimizdendir
Dinimize sadakât bizi kurtarıyordu Lakin 1300 senedir ilk kere maddecilik İslam ülkelerinde ilk bizde zuhur etmiştir
Batıda ilim ve fen hıristiyanlıkla çatıştığı için maddecilik çıkmıştır Aydınlarımız bizdeki geriliğin sebebini bu zannettiler Maddecilik ve dinsizliğe sarıldılar Batıya da sevimli görünürüz zannettiler Halkın arzusu siyasette eşitlik, sosyal hayatta eşitsizliktir Bizde eşitsizlik sebebi irfan ve istidat sahibi insanların inkişafıdır Bu da imtiyaz sayılmaz Fıtridir
Bilgi yok, etik eksikliğimiz sebebiyle azim, sebat, irade boşluklarımıza rağmen ilim ve sanat edinmek istiyoruz Herkes kendini düzeltmeli
İnsana yol çizen düşünce ve bilgiden çok ahlaktır
Bayan hürriyeti medeniyet başlatmaz, batırır Yargı eden hürriyeti kendisi alır Bizde kadınlardan gaspedilmiş bir bağımsızlık değil, içtimai yapımız böyledir
Sosyal vazife, sosyal özgürlük doğurur Başarı ve ehliyet daha fazla selahiyet verir
Siyasi hürriyetler ise liyakate tarafından yok isteklerden doğar Cemiyete zarar dolaylıdır lakin kin ve nifak doğurabilir Sosyal vazifeler hürriyeti, siyasal hürriyet vazifeyi gerektirir
Ciddi cemiyetler kadınlardan ulvi, bozuk cemaatler de kadınlardan süfli şeyler ister Sosyal ve siyasi meseleler karıştırıldığı için Avrupa ’daki feministlerin siyasi adalet talepleri bizdekilere sosyal yargı ve hürriyet talebi olarak aksetmiştir
Toplum etik ve ananesine aykırı bu istekler her zaman red görecek, içtimai bilmeyen batıcılarınsa kırgınlıkları devam edecektir
Toplum iradesini küçümsemeleri, kıyafetleri iffet ve terbiyeyi hafife almaları şiddetli tepki uyandırıyor Ancak insanlar bu tepkilerini kanun korkusuyla izhar edemiyor İtaat edecek otorite yoktur Feministler şımarık
Sosyal hadiseler polis zoruyla önlenemez Bütün aksine kuvvetlenir
Düzgün cemiyetler oysa ahlaklı, faziletli, olgun insanlardan oluşurlar *
1876 yılı Anayasasını halktan fazla halkçı geçinenler devletin mümessili sıfatlarına milletin koruyucusu sıfatını ekleyerek hükümdara karşısında milleti makine ederek nüfuz kazanmayı, keza milleti hem sultanı kullanmak isteyenler hazırladı
Bu tüzük batılıların baskısıyla 1908 ’de kabul edildi Eski Anayasa değiştirildi ama acemi ve şımarık meclis üyeleriyle uygulanamadı Usuller, adetler, sosyal sınıflar ortadan kalktı Avrupa ’nın medeniyeti bir anda gücenmek istenince ayaklanma ahlakı gelişti
Herkes hürriyetçi, hırsızlar bile halk avukatı kesildi ( Atatürk istismarı gibi o zaman da bağımsızlık, musavet, adalet vb )
Avrupa ’nın kendi sosyal yapısına uygun ve onun için ideal kanunları uygulama ederek ulaştığı noktaya bizim bünyemizin sosyal farklılığına bakmadan benzer kanunları uygulayarak varmak istedik
Bizde devlet adamları olsa bile hatalı teşhis ve tedavi metodları ile imkansız şeyleri yapmayı istediklerinden en iyi insanlarımızı yabancı kanunlar uğruna harcadık
Tüzük, örf, adet, geleneklerimizi dikkate almadan aynen alınan kanunlarla ıslah yapıla yapıla millet bundan böyle ıslaha olan inancını da yitirdi
Osmanlı ’ın son dönemi halkı cahil yığınlar oluşturduğu için çok geniş hürriyetler hazımsız bir demokrasi olacağı için vekilleri seçim hileleri ile halka kabul ettirildi
Fıtrata ve hayat gerçeklerine zıt kanunlar dayatıldı
Batı toplumunda haysiyet vardır, halk müziği burjuvası vardır Ama bunlar bizde yoktur Bizdeki mütevekkil ve pervasız fedakarlıktan mahrum memur sınıfı batıdaki aristokrat sınıfı gibi mesuliyet ve bilinç taşımaz ancak devlet de onların misyonunu eda etsin
Sosyal inşa kanunlarla değişmeyen ( Hala anlaşılmış değil dil tartışmaları ) İslam ’da imtiyaz şahsi ve menfiden yok, ilim ve Allah korkusundan gelir Bu da istibdat getirmez Batıda, ise kanlı derslik ve mezhep çatışmaları vardır
Batıda üstünlüğün ölçüsü olmadığından aynı sosyal seviyedeki ahali bambaşka sınıflara yükselenleri eşitsiz sayarlar, başkalaşmak isterler Imtiyazlı sınıf ise direnir
Demokrasi ; asiller ayrımı olan batının eşitlik anlayışıdır Bizde asiller değil fakat böyle bir bağımsızlık arayışı olsun
Anayasa ; Osmanlı ırk, lisan, insanlar olarak o kadar farklıdır ancak böyle bir yapıya Avrupalının aklı ermez Bu birlik İslam birliğidir
Avrupa ’da ise mütecanis unsurlar asırlar sonradan birlik sağlamışlardır Onların yapısına uygun bir meşrutiyet bizim yapımızı dağıtmak demektir
Taklitçilik ulusal ve batılı diye ayrım getirdi Bilhassa adliye ve maarifte bütün problem meşrutiyet dahil ne istersek daima aşırıya kaçmamızdır
Sultan Hamit ’i koşullar o kadar olmaya zorlamıştır Meclisi Meşruta ise mutedil ve mantıklı insanlardan yoksundur Meclis tecrübesiz ve bilgisiz, milli his ve hayallerle dolu ihtilalcilerden oluşmaktadır
İttihat ve Terakki de taklitçiliğin kurbanı olmuştur Her dönemde en mesuliyetli olanlar aydınlar ve tecrübelilerdir
2 TAKLİTÇİLİĞİMİZ
Hürriyet insanoğlunun manevi ve fikri ilerlemesiyle hakikati aramasının bir meyvesidir
Düş içerisinde yaşayıp eşyadan fikirlere gidemiyor, herşeyi tenkid edip ümitsizleşiyoruz
Diğer milleti taklit tehlikelidir Eşitlik bizde kölelikten kurtulma, kin, haset duygusu uyandırmaz Çünkü bizde asilzade ve ruhban sınıfı olmamıştır Her millet, mezhep zaten eşittir
Tedbirli ve uzakta görüşlü olmadığımızdan istibdattan daha sonra fazla parlamenterizme geçince pozitif demokrat ve serbestçi olduk Ama ihtiyaçlara uymayan suni şeyler kendiliğinden kaybolmaya mahkumdur
Partiler ve kavgalar bize siyasi özgürlük getirecek zannedip kurduk Husumet ve rekabeti körükledik Mebuslar birbirlerine şiddetle düşmanlık yapınca meşrutiyet (demokrasi) yükseliyor sanıp safdilane memnun olduk Ancak gerçeklik tam aksidir Insanlar siyasi atışma yerine sevgi ve dostlukla daha verimli olurlar
Fenciler rekabet olmadığı için müthiş bir çabucak ilerliyorlar Bizdeki çekişmeler, partiler ve ahali vekilleri suni oluşturulmuştur Milli ve ırki yönler körükleniyor
Kötü niyetli azınlıklar ve partiler meclise meşrutiyet (demokrasi) diye girdiler
Osmanlı düşmanı olup her değişikliği iyi zannedip, örf ve adetleri aniden değiştirmeye kalkıştık Taklitçiliğin sonu bugünkü gibi anarşidir
Batılı demokrasiye, adaletsizliğe, baskıya karşı savaşarak eğitim ve vatanseverlikle ulaşmıştır Bizde baskı yoktur oysa demokrasi arayışı olsun Komşudan ısmarlama olmaz
3 FİKRİ BUHRANIMIZ
Aydınlarımız batı hayranıdır, kendi memleketini tanımaz, yıkıcı tenkitler yapar, meseleleri izah ve kanıt edemediği için red eder Memleketin sosyal, dini gerçeklerini bilmez Fakat bize fikir hocalığına kalkışır Yıkmaya uğraşır
Batılı düzeltir, bizimki yıkar Islah yerine yıkmaya uğraşır Yeni şeye ulaşan tecrübeleri olmadığı için zorbalığa yeltenir Keyfi hareketlerle inkılapçı, baskıni mutlak olur
Batı hayranlarının hali çare için tıp kitabı okuyanlara aynı Kendisinde tüm hastalıkları var zannederek hayatı katlanılan bir önem, biçare bir ızdırap sayar Tüm bilgileri kendini bilmemek esasına dayandığı için daha da girift bir hal alır
Batı hayranları manevi, sosyal ve siyasi meselelerde
1 Kendi ahlakımızı ve maneviyatımızı bilmezler ve öğrenmeye tenezzül etmezler
2 Bizimle kayıtsız pekçok yol ve usul bilirler
Bunun sonucunda bizi nevzuhur bir insanlar görürler Bu da ruhen ve fikren göç doğurur
Yabancıdan çok tanıdık olmayan olduklarından fikirler üstünde muhitin tesirini dikkatsizlik ederler
Edebiyat ve fikirde samimiyetsizdirler Zeka eseri laf ve tavırlarla kötümserlik var
Asalaklar kendi muhitlerinde yabancıdırlar ve bizi Avrupa ’ya asalak yapmaya çalışırlar
İlim görüntülü bu cehalet ve başarısızlıklar sonucu her yenilik halkta bir ümidini yitirme oluşturur Batıdan istifadenin yolu onun ilmini almaktır
Bizim ideallerimiz ile sosyal ve siyasi kanaatlerimiz en ince ayrıntısına kadar dinimizdendir Her milletin ‘manevi vatanı ’ ulusal kanun ve ananelerle oluşur
Hakir görmek yerine Türk medeniyetiyle övünerek, müspet bir milliyetçilikle batıyı körü körüne taklitten kurtulursak terakki edebiliriz
4 CEMİYET BUHRANIMIZ
Cemiyetimiz yaklaşık olarak ilkel bir kavme dönmüş, ayıp günahlar ortaya dökülmüş, kanun ve nizam yokluğundan sosyal inşa sarsılmıştır
Dış tesirler aydınımızı manipüle etti Aydınlar dış desteği devlete karşısında koz kullandılar
Yabancılaşan aydınlar da Fransızca konuşmak, içki, kadın, dine terslikler uygarlık sayıldı
Halk aydından mahrum kaldı ve nefretler reddetti Aydınlara aleyhinde, her türlü yeniliğe karşısında yumuşatılması imkansız bir sertlikle aleyhinde koydu Çocuklara eğitim verilmedi
Aile ve toplum bozuldu Öğretimde yalnızca fen alındı, uymayan herşeyin reddi istendi Etik yetkisiz kalınca edepten mahrum, reformcu, cüretkar evlatlar türedi
Halkın ahlakını okullu cins bozdu Çöküşün iki sebebi:
1 Sosyal müesseselerin özel yapısı
2 Islah metodlarındaki hatalar
Eski memur sınıfı istiklalden yoksun, manevi ve fikri seviyeleri düşüktü Az meydana çıkan kabiliyetler de husumetle harcanıyordu Batılı müesseselerdeki herşey sihirli gibi alınıyordu Her buluş bir ümitsizlik fakat hafif de bir ümit getiriyordu Mutlakiyet vazifesini tam yapamadığından farkında olmadan ihtilale de taraftar oluyordu
Sosyal esaslar: Her devir ihtiyacı olan seçkin sınıfı kendi içinden çıkarır Fakat bu memur olmadığından uzun zaman alır
Ahali bağları mazi birliği ve manevifikri mirasla oluşur Din, sanat defalarca birlik unsurlarıdır ve saygı gerektirir Kendi sanatımızı, musikimizi, mimarimizi, bedii eserlerimizi korumak içtimai vazifelerimizdendir
Dinimize sadakât bizi kurtarıyordu Lakin 1300 senedir ilk kere maddecilik İslam ülkelerinde ilk bizde zuhur etmiştir
Batıda ilim ve fen hıristiyanlıkla çatıştığı için maddecilik çıkmıştır Aydınlarımız bizdeki geriliğin sebebini bu zannettiler Maddecilik ve dinsizliğe sarıldılar Batıya da sevimli görünürüz zannettiler Halkın arzusu siyasette eşitlik, sosyal hayatta eşitsizliktir Bizde eşitsizlik sebebi irfan ve istidat sahibi insanların inkişafıdır Bu da imtiyaz sayılmaz Fıtridir
Bilgi yok, etik eksikliğimiz sebebiyle azim, sebat, irade boşluklarımıza rağmen ilim ve sanat edinmek istiyoruz Herkes kendini düzeltmeli
İnsana yol çizen düşünce ve bilgiden çok ahlaktır
Bayan hürriyeti medeniyet başlatmaz, batırır Yargı eden hürriyeti kendisi alır Bizde kadınlardan gaspedilmiş bir bağımsızlık değil, içtimai yapımız böyledir
Sosyal vazife, sosyal özgürlük doğurur Başarı ve ehliyet daha fazla selahiyet verir
Siyasi hürriyetler ise liyakate tarafından yok isteklerden doğar Cemiyete zarar dolaylıdır lakin kin ve nifak doğurabilir Sosyal vazifeler hürriyeti, siyasal hürriyet vazifeyi gerektirir
Ciddi cemiyetler kadınlardan ulvi, bozuk cemaatler de kadınlardan süfli şeyler ister Sosyal ve siyasi meseleler karıştırıldığı için Avrupa ’daki feministlerin siyasi adalet talepleri bizdekilere sosyal yargı ve hürriyet talebi olarak aksetmiştir
Toplum etik ve ananesine aykırı bu istekler her zaman red görecek, içtimai bilmeyen batıcılarınsa kırgınlıkları devam edecektir
Toplum iradesini küçümsemeleri, kıyafetleri iffet ve terbiyeyi hafife almaları şiddetli tepki uyandırıyor Ancak insanlar bu tepkilerini kanun korkusuyla izhar edemiyor İtaat edecek otorite yoktur Feministler şımarık
Sosyal hadiseler polis zoruyla önlenemez Bütün aksine kuvvetlenir
Düzgün cemiyetler oysa ahlaklı, faziletli, olgun insanlardan oluşurlar *