Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

beş duyu organımızla ilgili deyimler

beş duyu organımızla ilgili deyimler
0
283

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
36
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
90
beş duyu organımız ile ilgili deyimler

AĞIZ

Ağız ağza belirlemek: İki kişinin başkaları işitmeyecek şekilde konuşması

Ağız yaymak: Dürüst davranmaktan kaçınmak

atışma: Bağrışma derecesini geçmeyen kavga

Ağız değişikliği: Yemeğin çeşidinde değişim

Ağız kahyası: Birinin söyleyeceği ya da söylemeyeceği sözlere karışan kimse

Ağız kalabalığı: Çabuk söylenen ve birbirini tutmayan sözler

Ağız kavafı: Satıcılar gibi, insanı blöf yapmak için fazla lakırdı söyleyen

Ağız satış: Yüksekten atarak kendini övmek

Ağzı gevşek: Sır tutmayan

Ağız tamburası çalmak: Sözle avutmaya niyetlenmek

Ağza alınmaz: Söylenmesi ayıp, çirkin söz

Ağzının mührü ile: Oruçlu olarak

Ağza lezzet,boğaza haykırış: Miktarı öyle az olan gıda şey

Ağzı açık ayran delisi: Yeni gördüğü her şeye alık alık bakan kimse

Ağzı çiriş çanağına dönmek: Ağzı kuruyup acılaşmak

Ağzı kara: Fena haber vermekten hoşlanan, boşboğaz

Ağzı kulaklarına ulaşmak: Çok sevinmek

Ağzı kirli: Sövmeyi mizaç edinmiş olan

Ağzı teneke dolgun: Çok sıcak veya fazla soğuk şeyleri zahmetsizce içebilen kimse

Ağzı var,dili değil: Öyle sessiz bir kimseyi methetmek için söylenir

Ağzına baktırmak: Kendini alkış ile baktırmak

Ağzına bir kemik atmak: Susturmak için az bir şey vermek

Ağzına bir zeytin ver, altına tulum tutar: Küçük iyiliğe, büyük çıkar ummak

Ağzına burnuna bulaştırmak: Bir işi beceremeyip batırmak

Ağzına taş almış: Lakırdıya karışmayıp susanlar için kullanılan söyleyiş

Ağzına vur, lokmasını al: Uysal ve sessiz kimseler için söylenir

Ağzında bakla ıslanmamak: Hiç giz saklamamak

Ağzından baklayı çıkarmak: Sabrı tükenip sakladığı şeyleri bildirmek

Ağzından bal akmak: Fazla tatlı konuşmak

Ağzından çıkanı kulağı duymamak: Sözleri tartmadan ağır söylemek

Ağzından dirhemle çıkmak: Sözünü sanki kıskanırcasına bildirmek

Ağzından girip burnundan çıkmak: Diller dökerek birini kandırmak

gevezelik etmek: İstemediği halde manâsız bulunup söyleyivermek

Ağzını açıp gözünü yummak: Öfkelenip ağır sözler söylemek

Ağzını bıçak açmamak: Üzüntüsünden söz söyleyecek halde olmamak

Ağzının payını saptamak: Haddini anlatmak, paylayıp susturmak

Ağzını kiraya devretmek: Kendini de ilgilendiren bir durumda düşüncesini söylemek

Ağzını poyraza başlamak: Umduğunu elde edememek

Ağzını toplamak: Söylemekte olduğu fena söz veya küfürleri kesmek

ÜÇGENIN TABAN OLMAYAN KENARI

Ayak atmamak: Bir yere hiç uğramamak

Bacak baskın yapmak: Bir yere ulaşmak

Ayak bağı: Bir yere ya da işe gidilmesini engel olan kimse

But sürümek: Üstüne aldığı bir işten uzak durma çareleri aramak

Ayağı dolaşmak: Şaşırıp, hatalı bir davranışta bulunmak

Ayağı düze basmak: Güçlükleri savarak ilerisinden korkmayacak duruma gelmek

Ayağı suya ermek: Bir gerçeğin önemini sonra anlayıp, aklı başına ulaşmak

Ayağına senet vurmak:Bir engele çarptırmak

Ayağına değin varmak: Alçak gönüllük gösterip birinin yanında gelmek

Ayağına kara su inmek:Uzun zaman ayakta kalarak yorulmak

Ayağına kundura olamamakeğerce ondan fazla aşağıda elde etmek

Ağına sıcak su mu dökelim soğuk su mu?: Uzun bir zamandan beri gelmediği bir yere günün birinde çıkagelen kimseye sanki sitem yarı keyifle söylenen laf

Ayağında donu değil,fesleğen ister başına: Yoksulluğuna bakmayarak süs ve

şaşaa yerine getirmek isteyenler için söylenir

Ayağını eşit elde etmek: Açıkgöz ve sakıngan davranmak

Ayağını kesmek: Bir yere gitmez edinmek

Ayağını yorganına kadar uzatmak: Giderini,gelirine uydurmak

Ayağını bastığı yerde ot bitmez: Uğradığı yeri yakar yıkar

Ayağının altına karpuz kabuğu belirlemek: Bir kimseyi düzenle yerinden etmek

Ayağının tozu ile: Kazanç gelmez,henüz dinlenmeden

Ağanın türabı elde etmek: Biri ötekine kul gibi bağlanıp onun her türlü kahrını çekmek

Ayaklar baş, başlar ayak oldu: Değersizler başa geçti, değerliler ise geride kaldı

Ayakları geri geri gitmek: Bir yere sırası gelmişken istemeye istemeye gitmek

Ayakları yere değmemek: Çok sevinmek


BURUN

Burun kıvırmak: Tartma vermeyip dalga geçmek

Burun bükmek: Aşağısamak

Burun şişirmek: Kibirlenmek

Burun yerine getirmek: Üstünlük taslamak

Burnu havada: Kendini böylece beğenmiş

Burnunda tütmek: Fazla özlemek

Burnu sürtülmek: Büyüklenme huyundan vazgeçip uysal bir ışık halkası geçirmek

Burnundan kıl etkilenmez: Kendisine laf söyletmez, geçimsiz ve gururlu kimse

Burnundan yetişmek: Hiçbir bahane ile kaçınamayacağı gerekçe ile yetişmek

Burnunu canını yakmak: Büyüklenmesini önlemek

karışmak: Gerekmediği halde bir işe burnunu sokmak

Burnunun dikine gitmek: Öğüt dinlemeyerek kendi bildiği gibi muamele etmek

Burnunun direği kırılmak: Pis bir koku duyarak huzursuz almak

Burnunun direği sızlamak: Fazla acı ağrımak

Burnunun ucunu görmüyor: Çok ayyaş

Burnunun yeli harman savuruyor:Çok büyüklenenler hakkında söylenir

Yanıt: beş duyu organımızla ilgili deyimler


EL

el altından: El Altından

El atmak: Burnunu Sokmak

El sürüklemek: Sözünden Dönmek

El ayak çekilmek: Cümbür Cemaat uykuya dalıp ortalık sessiz kalmak

El bebek gül bebek: Nazlı, şımarık

El dek: Ufacık

eli açık: Eli Açık

El elden üstün: Herkesin kedinden üstün biri bulunacağını anlatan deyim

El ermez, güç yetmez: Bir iş karşısındaki güçsüzlüğü anlatmak için kullanılır

El etek öpmek: Bir işi yaptırmak için yakarmak

El düzenlemek: Yetkili olanlar, bir sorun ya da olayı ele almak

El pençe an koymak: Hürmet için ellerini birleştirip ayakta ummak

El üzerinde yakalamak: Bir kimseye fazla hürmet ve sevgi göstermek

Elde, avuçta bir şey kalmamak: Hiç malı, parası kalmamak

Elden ağza yaşamak: Günlüğü ama jurnal kazancını karşılayacak kadar elde etmek

Ele avuca sığmamak: Söz dinlememek, zorlama altına alınmamak

Ele bakmak: Avuç içindeki çizgilere bakıp kişinin geleceğini okumak

ayrılmak: Suçlu bir kimseyi haber verip yakalatmak

Eli ağır: Yavaş iş gören

Eli ayağı emrindeki: İstediğini yapamayacak durumda olan

Eli boş: O sırada işi olmayan

Eli sıkı: Çok tutumlu

Eli uz: Ressam,her işin altından kalkan

Eli böğründe kalmak: Bir işi yapmaya meydan bulamamak

Eli darda: Geçimini sağlayacak parası olmayan

Eli hafif: Acıtmadan meslek görebilen

Eli dursa ayağı durmaz: Kıpırdak, hareketli

Eli ekmek tutmak: Geçimini kendi emeğiyle sağlayacak ışık halkası ulaşmak

Eli genişlemek: Bolca paraya kavuşmak

Eli kalem miktar: Düşündüğünü yazabilir

Eli kolu yan kalmak: Bir engel dolayısıyla hiçbir iş yapamaz hale varmak

Eli uzun: Fırsat buldukça öteberi aşıran

Eli maşalı: Şirret, edepsiz

Eli varmamak: Bir işi yapmaya gönlü razı almak

Elini sallasa ellisi, başını sallasa tellisi: Bir işaretim üzerine dilediğim dek

ve dilediğim gibi istek çıkarabilir

Eline eteğine sarılmak: Çok yalvarmak

Elinden hiçbir şey kurtulmamak: Her şeyi becerebilmek

Eline eteğine doğru: Pak, her türlü kötülükten uzaktan olan

Eline kalmak: Ondan başka yardımcısı olmamak

Elini ayağını kesmek: Uğramaz olmak

Elini tez yakalamak: Çabuk adet edinmek

Elini eteğini çekmek: Uzun zaman yapageldiği bir işten çekilmek

Elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak: Öyle nazlı yetişmiş olmak

Elinin körü!: Ortaya sürülen saçma bir düşünceye karşısında azarlama olarak söylenir

Elden vefa,zehirden şifa: Zehirden şifa beklenemeyeceği gibi, yabancılardan da vefa ummak boştur

GÖZ

Göz almak: Göz kamaştırmak

Göz aşinalığı: Birbirini arada bir uzaktan görmekle doğan tanışıklık

taramak: Özetle bakıvermek

Göz boyamak: Gösterişle ihanet etmek

Göz dikmek: Bir şeyi fethetmek arzusuna kapılmak

Göze ulaşmak: Bakışları rastlamak

Göz önüne getirmek: Tasarımlamak

Göz hakkı: Görülüp de imrenilebilecek ufak şeylerden görenlere çıkarılan pay

Göz hapsine elde etmek: Bakışlarını üzerinden ayırmamak

Göz kamaştırmak: Hayran etmek

Göz kesilmek: Tüm dikkatiyle görmek

Göz belirlemek: Bir şeyi ele geçirme isteğini gütmek

Göz önünde yetişmek: Hesaba katmak,göz önünde bulundurmak

Göz yummak: Kusurları görmezlikten ulaşmak Gözden düşmek: Sevgi ve ilgiyi kaybetmek

Gözü açık: Uyanık ve her işin altından kalkan

Gözden sürmeyi sürüklemek: Çalamayacağı hiçbir şey bulunmayacak derecede her işin altından kalkan hırsız almak

Gözden yürüyüp gitmek: Ayrılıp başka yere gitmek

Göze edinmek: Gelebilecek her türlü zararı evvelden benimsemek

Göze batmak: Bakanları sıkıntılı edebilecek gibi tutarsız, uygun olmayan gözükmek

Göze çarpmak: Üzerine dikkati çekmek

Gözü bariz: mükemmel gören

Gözleri bayılmak: Uyku, özlem gibi herhangi bir hal gözlerine vurmak

Gözleri anlamak: Ateşli hastalıkta gözleri kızarmış ve parlak

Gözleri fal taşı gibi başlatmak: Hayretten gözleri fırlamak

Gözleri kan çanağına dönmek: Gözleri fazla kızarmak

Gözleri velfecri okuyor: Gözlerinden kurnaz bir akıl belli oluyor

Gözlerinin içi gülümsemek: Çok sevindiği yüzünden,gözlerinden göstermek

Gözlerinin içine dek kızarmak: Utancından yüzü fazla kızarmak

doyumsuz: Kanmak bilmez, doyumsuz

Gözüne kestirmek: Başarabileceğini ummak

Gözü başlamak: İyiyi kötüyü ya da kendine yarayanı ayırt eder hale varmak

Gözü arkada kalmak: Arkada bırakılan bir şeye merak ve ilgi ile kopamamak

Gözü doymak: Çok istenen bir şeyin yeter miktarını elde ettikten daha sonra artık çoğunu istememek

Gözü gönlü açılmak: Ferahlamak

Gözü ısırmak: Bir kimseyi tanır gibi elde etmek

Gözü kaymak: Gönülsüzce bakıvermek

Gözü sönmek: Âmâ edinmek

Gözü toprağa görmek: Ölmek üzere edinmek

Gözünü ürkütmek: Yıldırmak

Gözü yüksekte: Yüksek emel arkasından olan

Gözünde gelişmek: Bir şey birine olduğundan büyük veya kayda değer gözükmek

Gözünde tütmek: Fazla özlem duymak

Gözünü beslemek: Bol bol belirlemek

Gözünü dört başlamak: Fazla tedbirli ve kurnaz olmak

Gözünü kan bürümek: Adam öldürecek derecede hiddetlenmek

Gözünün kuyruğu ile görmek: Kesin etmemeye çalışarak yana bakmak


KULAK

Kulak asmamak: önem vermemek

Kulak kabartmak: Belirlenmiş etmemeye çalışarak kulak vermek

Kulak kesilmek: Büyük bir özenle dinlemek

Kulak kesilmek: Büyük bir özenle dinlemek

Kulak misafiri edinmek: Yanında konuşulan bir şeyi kulak vermek

kulak vermek: Merak edip dinlemek,işitmeye kastetmek

Kulağı delik: Olup bitenleri tez haber alan

Kulağı kirişte: Ne söyleneceğini işitmek için çok titiz

Kulağına kar suyu firar etmek: Sıkışık bir duruma düşmek

Kulağına düzenlemek: Bir ışık halkası veya söze planlamak üzere önceden açıklama yapmak

Kulağına küpe edinmek: Başa gelen bir halden alınan dersi hiç unutmamak

Kulağını bükmek: Bir sorun aleyhinde titiz davranmasını söylemek

Kulakları dolmak: Aynı şeyleri dinlemekten usanç varmak

Kulakları paslanmak: Şimdiden beri müzik dinlememiş elde etmek

Kulaktan dolma: Şurada burada işitilerek edinilen bilgi *
 

Similar threads

beş duyu organımız ile ilgili deyimler AĞIZ Ağız ağza vermek: İki kişinin başkaları işitmeyecek şekilde konuşması Ağız yaymak: Durust davranmaktan kacınmak Ağız dalaşı: Bağrışma derecesini gecmeyen kavga Ağız değişikliği: Yemeğin ceşidinde değişiklik Ağız kahyası: Birinin...
Cevaplar
0
Görüntüleme
223
Duyu organları ile ilgili tekerlemeler bilmeceler göz ile görülmez el ile tutulmaz ondan uzakta duranlar saglamdır hasta olmaz her yeri görür kendini görmez iki pencerem var etrafı etten duvar sabahları acarım geceleri kapatırım Sana onlarla bakar, Her şeyi onlarla görürüm...
Cevaplar
0
Görüntüleme
198
Göz İle İlgili Deyimler, Göz açamamak: İşlerinin yoğun oluşu nedeniyle başka bir şeyle ilgilenme imkânı bulamamakŞu büronun işleri yüzünden göz açamıyorum Göz açıp kapayıncaya dek: Çok tez, kısa bir zamandaO işi göz açıp kapayıncaya değin yaparız Göz açtırmamak: Baskı aşağı bulundurarak...
Cevaplar
0
Görüntüleme
207
Duyu organları ile ilgili tekerlemeler bilmeceler goz ile gorulmez el ile tutulmaz ondan uzak duranlar saglamdır hasta olmaz her yeri gorur kendini gormez iki pencerem var etrafı etten duvar sabahları acarım geceleri kapatırım Sana onlarla bakar, Her şeyi onlarla gorurum...
Cevaplar
0
Görüntüleme
312
Göz İle İlgili Atasözleri, abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır (yolda olur) çıkarına düşkün kimselerin arkadaşlığı işi bitinceye kadardır *aç gözünü, açarlar gözünü yaptığın işlerde açıkgöz davranmazsan çok fena durumlarla karşılaşır, gözünü dört açmak zorunda kalırsın *aç ölmez...
Cevaplar
0
Görüntüleme
155
858,536Konular
981,818Mesajlar
32,311Kullanıcılar
poloreiSon üye
Üst Alt