Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

“Benim kalbim temiz!” demek yeterli mi?

“Benim kalbim temiz!” demek yeterli mi?
0
108

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
“Benim kalbim temiz! demek yeterli mi?


BAZILARI, kalp temizliğini sadece, insanlar hakkında bir kötülük düşünmemek, yahut yardımsever olmak gibi çok basit bir mânâda anlıyorlarBununla da kalmayıp, insanlara iyi davranmakla, Allah’a ibadet mükellefiyetinden kurtulduklarını zannediyorlar Bu, şeytanın bir desisesi, nefsin bir oyunudur

Bu kişiler namaz kılan, ibadet eden bir mü’minin günlük hayatında İslâm’ın ruhuna ters düşen ve diğer insanlara zarar veren bir takım noktalar tespit ediyorlar Bunları öne sürüyor ve “Bu adam namaz kılıyor ama, şu hataları da işliyor, ben ise, onun düştüğü hatalara düşmüyorum çünkü benim kalbim temiz! diyerek kendi ibadetsizliklerine, onun kusurlarında bir özür kapısı bulmaya çalışıyorlar

Bu tip yanlış değerlendirmeler sadece namaz kılmayanlara mahsus değil Namaz kılan bir mü’min de İslâm’ın diğer emirlerini kendisinden daha iyi yerine getiren bir kardeşi hakkında benzer şeyler söyleyebiliyor

Hidayet rehberimiz, Peygamber Efendimiz’den (asm) bir Hadisi Şerif:

“İlk kez bir günah işlendiği zaman kalpte bir kara leke hâsıl olur Eğer sahibi pişman olur tövbe, istiğfar ederse kalp yine parlar

Bu Hadisi Şerif’den temiz ve selim kalbin, ancak günahlardan salim olan ve isyanlarla kararmamış bir kalp olabileceğini öğreniyoruz

Farzlar te’vil kaldırmaz Onlarda yanlış yorum yapmaya ve hakikatı saptırmaya kimsenin hakkı yoktur Allah emretmiş, Resulûllah (asm) da bu emrin nasıl yerine getirileceğini bir ömür boyu mü’minlere öğretmiş, tâlim etmiş Asrı Saadeti takip eden bütün asırlarda bu emirler aynen tatbik edilmiş Her taraf câmilerle, mescidlerle, medreselerle, tekkelerle dolup taşmış Derken âhirzamana gelinmiş Dünyaya dalma, dinden uzaklaşma, sefahatta boğulma, menfaat peşinde koşma devri gelip çatmış İbadet terkedilmiş, ilim bir yana atılmış, irfandan uzaklaşılmış Bu bozuk atmosferde, nasıl olmuşsa olmuş, yeni bir grup çıkmış ortaya: Kalbi Temizler Ekolü

Bunlar ondört asrın bütün mü’minlerine ters bir caddede yürümeye başlamışlar Bu ekolün mensupları, kendi haklarında, tevbe kapısını âdetâ kapamışlar Ben senin kalbine nasıl bakayım? Kalp manevî olduğu gibi, onun hassaları, lâtifeleri de manevî Bunlar tezahür olmadan, açığa vurulmadan nasıl bilinebilir!?

Karşınızda açlıktan inleyen bir zavallı Ve yanıbaşında para küpü denecek kadar zengin biri Niçin bu adama yardım etmiyorsun diyecek oluyorsunuz:

“Yardım etmediğime bakma, benim kalbim şefkat dolu, merhamet dolu… diye karşılık veriyor size

Şefkat ve merhamet, kalbe ait güzellikler Ama onlar, fukaraya serilen sofrada, yahut verilen sadakada kendini gösterir

Takva, kalbe ait bir başka güzellik, bir başka kemâl O da, günahlardan uzak kalmakla ortaya çıkar, bilinir

İmanın da bir tezahürü vardır Kişinin kalbindeki imanını diliyle de ifade etmesi gerekir İman ancak böylece sahih olur Dilden şehadet olarak dökülmeyen bir imanın varlığına nasıl hükmedilebilir?

Kalbin, Allah’ın emirlerine karşı itaatkâr olması da bir başka güzelliktir Bu güzelliğin tezahürü, belirtisi, nişanesi, ispatı ise ibadettir

Bir insan, namaz kıldığı halde nefsini yenememişse, işlerini Rabbinin emirlerine göre tanzim etmiyorsa, bu adam namazın hakikatına erememiştir Ama o kul, bu hatasını namazı terkederek tedavi edecek değildir Bunun yolu yine namazdan geçer

Mizanda, zerre kadar iyilik de kötülük de tartılacak Biz, “kalbimiz temiz diyerek nefsimizi baş köşeye oturtup başkalarının günahlarına bakacağımıza, kendi noksanlarımızla ilgilensek ve onları tamamlamaya gayret göstersek o gün daha kârlı çıkarız Biz o âlemde, başkalarının hatası nispetinde değil, kendi sevabımız miktarınca derece alacağız Başkasının noksanlığı bizi yükseltmeyecek Bu dünyada bile onun misâllerini yaşamıyor muyuz!? Bir meyveye elimiz erişmediği zaman, ayağımızın altına birşeyler koyuyor ve ona ulaşıyoruz Yoksa, boyu bizden daha kısa olanlara bakmakla midemize birşeyler gitmiyor

NOT: Bu yazı, Alaaddin Başar’ın Nurdan Cümleler3 adlı kitabından derlenmiştir

 
858,505Konular
982,809Mesajlar
33,076Kullanıcılar
CvvhvvSon üye
Üst Alt